İçeriğe atla

Etimolojik safsata

Etimolojik safsata, sözcüğün tarihte geçirdiği dönüşümlere ve kökenine atıf yaparak halihazırdaki anlamı üzerine çıkarım yapmak iddiasında bulunur.[1] Bu iddiaya göre, sözcüğün tarihte kullanıldığı anlam, bugünkü anlamını geçersiz kılar. Bu bir etimolojik yanılgı olsa da, kimi entelektüeller tarafından etimolojik reçete olarak sunulabilir.[2]

Sözcüğün tarihini inceleyerek tarihin bir döneminde veya ilk çıktığı anlamıyla kullanılması gerektiğini önermek etimolojik safsataya örnektir.[3] Mesela, evrak sözcüğü kaynak dil olan Arapçada varak sözcüğünün çoğuludur. Türkçede çoğul yapmak için -lar ve -ler ekleridir. Dolayısıyla evraklar yerine evrak sözcüğünü çoğul olarak kabul etmek etimolojik safsata olacaktır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Sihler, Andrew (2000). Language History. Amsterdam studies in the theory and history of linguistic science. Series IV, Current issues in linguistic theory. 191. Amsterdam/Philadelphia: John Benjamins Publishing. ss. 131-133. ISBN 90-272-3698-4. 
  2. ^ Wilson, Kenneth G. (1993). "Etymological Fallacy". The Columbia Guide to Standard American English. 
  3. ^ Hutton, Christopher (1998). Linguistics and Third Reich. Routledge studies in the history of linguistics. 1. Routledge. s. 1. ISBN 978-0-203-02101-9. 15 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2010. [...] allegedly absurd beliefs such as the etymological 'fallacy' (i.e. the assertion that the true meaning of a word is to be sought in its etymology). 

İlgili Araştırma Makaleleri

Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ural dilleri</span> otuz dokuz dil barındıran ve toplamda 50 milyon insan tarafından konuşulan dil ailesi

Ural dilleri, içinde otuz dokuz dil barındıran ve toplamda 25 milyon insan tarafından konuşulan dil ailesidir. Dünya üzerinde en çok konuşanı olan Ural dilleri, sırasıyla Macarca, Fince, Estonca, Marice ve Udmurtçadır. Yine dünyada içinde belirgin olarak Ural dilleri konuşanı barındıran ülkeler Estonya, Finlandiya, Macaristan, Romanya, Rusya, Sırbistan ve Slovakya'dır.

Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.

<span class="mw-page-title-main">Kapadokya Rumcası</span>

Kapadokya Rumcası veya Kapadokya Yunancası Yunancanın bir temel lehçesi olup eskiden Kapadokya'da yaşayan Rumlar tarafından konuşulmaktaydı. 1920'lerdeki Yunanistan ve Türkiye arasındaki nüfus mübadelesinde Yunanistan'a göç edilmeye zorlandılar ve orada özellikle orta ve kuzey Yunanistan olmak üzere çeşitli yerlere yeniden yerleştirildiler. Kapadokyalı Rumlar hızla Standart Modern Yunancaya geçtiler ve kendi dillerinin 1960'lardan beri yok olduğu düşünülüyordu. 2005 Temmuz'unda, Mark Janse ve Dimitris Papazachariou Orta ve Kuzey Yunanistan'da hâlâ kendi dillerini akıcı olarak konuşan Kapadokyalılar keşfettiler. Bunların arasında ebeveynlerinin ve büyükanne-babalarının aksine dillerine karşı oldukça olumlu bir tavrı olan 3. kuşaktan orta yaşlılar vardı. Yunanistan'a ilk gelen grup Kapadokya Yunancasını konuşmaya daha az eğilimliydi ve çoğu zaman konuşma sırasında standart Yunancaya geçmekteydi. Kapadokyaca konuşanlarla ve dil kullanımları ile ilgili bir araştırma halen hazırlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Aryan</span> antik halk

Aryan, antik Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dilleri konuşmuş halkların kendilerini tanımlamak ve bölgedeki diğer halklardan ayırt etmek için kullanmış oldukları bir terimdir. Vedik döneminde Hindistan’ın Āryāvarta olarak adlandırılan bölgesine yerleşmiş, Hint-Aryan dilleri koluna dahil diller konuşan Hint-Aryan etnik grubu ve bu bölgeyi tanımlamak için günümüzde kullanılan bir ifadedir. Bu topluluklar yüzyıllarca bölge toplumları üzerinde aristokratik bir sınıf olarak hüküm sürmüşlerdir. Etnik olarak yakın topluluklardan olan Antik İran halkları, Avesta’da kendilerini tanımlamak için bu etnik tanımı kullandılar. Günümüzde İran adının Aryan sözcüğünden türediği ileri sürülür.

Zerdüştçü veya Mecûsî,, Zerdüştçülük dinine mensup kişi. Türk Dil Kurumu sözlüğünde "ateşe tapan" olarak açıklanan bu sözcük, antik çağda İran'da yaşayan Medler'in rahip sınıfını isimlendiren bir tâbirdi ve olumsuz bir anlam taşımıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Filozof</span> kapsamlı bir felsefe bilgisi olan kişi

Filozof, felsefe ile uğraşan kişidir. Filozof kelimesi Antik Yunanca bilgelik aşığı anlamına gelen φιλόσοφος (filasofos) kelimesinden gelir. Cicero ve Diogenes Laertius’un, Eflâtun’un öğrencisi Herakleides Pontikos’un bugün elde bulunmayan bir eserine dayanarak verdikleri pek kesin olmayan bir rivayete göre filozof kelimesini ilk kullanan düşünür Pisagor olmuştur.

Pirahã ya da Múra-Pirahã, Brezilya'da dış dünya ile bağlantısı kopuk Pirahã topluluğunun yerli dilidir. Pirahãlar, Amazon Nehri'nin bir kolu olan Maici Nehri kıyısında yaşarlar.

<span class="mw-page-title-main">Halk etimolojisi</span>

Halk etimolojisi, çözümlenmesi zor yabancı gelen bilinmedik bir formdan, daha bilindik yerli bir forma zaman içinde dönüşen ve etimolojik açıdan yanlış ve yakıştırma olan kelime ya da deyim.

<span class="mw-page-title-main">Amerind dilleri</span>

Kızılderili dilleri ya da Amerind dilleri, Sibirya kökenli Na-Dene dilleri dışındaki bütün Kızılderili halklarının konuştuğu dilleri toplayan ve Joseph Greenberg tarafından 1960 yılında ortaya atılan tartışmalı makro-dil ailesi. Greenberg, Yeni Dünya yerli dillerini üç ana aile olarak düzenler: Eskimo-Aleut dilleri, Na-Dene dilleri ve Amerind dilleri. 1987 yılında yayımladığı Language in the Americas adlı kitap, çok sayıda metodolojik kusura sahiptir ve önerdiği benzerlikler tarihî dilbilimcilerin çoğu tarafından reddedilir.

<span class="mw-page-title-main">Tano dilleri</span>

Tano dilleri, Amerika Birleşik Devletlerinib New Mexico, Kansas, Oklahoma ve Teksas eyaletleri ile Meksika'da konuşulan Amerind Kızılderili dil ailesi.

<span class="mw-page-title-main">Vintu dilleri</span>

Vintu dilleri, Amerika Birleşik Devletlerine bağlı Kaliforniya eyaletinin kuzey merkezinde yaşayan Vintu halkları tarafından konuşulan Amerind Kızılderili dil ailesi. Biri tükenmiş olan diğerleri de tükenmekte olan dört dilden oluşur.

Sir Gerard Leslie Makins Clauson (1891–1974) İngiliz kamu görevlisi, iş insanı ve şarkiyatçıdır. Türk dili üzerine çalışmaları ile tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Retro</span> Bilinçli olarak yakın geçmişin akımlarını, modalarını türeten veya taklit eden tarz

Retro, bilinçli olarak yakın geçmişin akımlarını, modalarını türeten veya taklit eden tarz. Söz konusu şeyin en az on beş veya yirmi yıl eskiye ait olduğu anlamına gelmektedir. Örneğin 1980'lerin veya 1990'ların giysileri retro sayılabilir. "Retro" sözcüğü Latincede "geriye doğru" anlamına gelen retro ön ekinden gelmektedir.

Dil biliminde karşılıklı anlaşılabilirlik, farklı fakat birbiriyle ilgili dil türleri konuşanların kasıtlı bir çalışma yapmadan ya da özel çaba harcamadan birbirlerini kolayca anlayabilecekleri diller ya da lehçeler arasında bir ilişkidir. Bu, dilleri lehçelerden ayırt etmekte genellikle en önemli kriter olarak kullanılır, fakat sosyodilbilimsel faktörler de göz önüne alınır.

<span class="mw-page-title-main">Tay-Kaday dilleri</span>

Tay-Kaday veya Kra-Day dilleri, Güney Çin, Kuzeydoğu Hindistan ve Güneydoğu Asya'da konuşulan tonlamalı bir dil ailesidir. Bu aileye ait Tayca ve Laoca, Tayland ve Laos'ta resmi dildir. Yaklaşık 93 milyon insan, %60'ı Tayca olmak üzere Kra-Day dillerini konuşmaktadır. Ethnologue, ailede 95 dili listeler ve bunlardan 62'sini Tay dilleri dalına atamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çad dilleri</span>

Çad dilleri, Kuzey Nijerya, Güney Nijer, Çad, Güney Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kuzey Kamerun'un yer aldığı Sahel’in bazı bölgelerinde konuşulan ve 150 dili içeren Afro-Asyatik dil ailesinin bir koludur. En çok konuşulan Çad dili Hausaca, bir lingua franca olarak Batı Afrika'nın doğusunda kalan iç bölgelerde konuşulmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arapça dilbilgisi</span> Arapça dil kuralları

Arapça dilbilgisi Arap dilinin yapısını inceler. Arapça bir Sami dili olmakla birlikte diğer Sami dillerin dilbilgisi kurallarıyla benzerlik göstermektedir.

Dilbilimde quirky subject, belirli fiillerin, öznelerinin yalın durumda olmadığını belirttiği bir görüngüdür. Yalın durumda olmayan özneler, öznesellik testlerini başarıyla geçen belirleyici öbeklerdir. Öznesellik testlerine örnek olarak özne yöneltimli artgönderim bağlantıları testi, zamirsel belirleyici öbek kontrolü, daraltılmış ilgi cümlecikleri testi, bağlaç daralması testi, özneden özneye yükseltme ve özneden nesneye yükseltme testleri verilebilir.

Yalancı kökteşler, sahte kökteşler, sahte eş asıllılar veya sahte soydaşlar, benzer hatta aynı ses veya anlam taşıması sebebiyle eş asıllı gibi görünen ancak farklı kökenlere sahip sözcük çiftleridir. Bu çiftler ile aynı dil içinde, farklı dillerde, hatta aynı dil ailesi içerisinde dahi karşılaşılabilir. Örneğin, İngilizce 'dog' sözcüğü ve Mbabaram dilindeki 'dog' sözcüğü tamamen aynı anlama ve çok benzer söyleyişlere sahiptir ancak bu durum tamamen rastlantısaldır. Aynı şekilde, İngilizce 'too' ve İspanyolca 'too' benzer anlamlarını tamamen farklı Proto-Hint-Avrupa köklerinden almıştır ve aynı şey İngilizce 'has' ve İspanyolca 'haber' sözcükleri için de geçerlidir. Yalancı kökteşler, farklı anlamlara sahip benzer sesli sözcükler olan ancak aslında kökenbilimsel olarak ilişkili olabilen yalancı eşdeğer sözcüklerden farklıdır.