İçeriğe atla

Etik tekbencilik

Etik tekbencilik, etik egoizmle ilişkilidir; ancak aradaki fark şu ki, etik egoist, diğerlerinin sosyal düzene uyması gerektiğini ve birey olarak kendilerine en uygun olanı yapmanın onların çıkarına olduğunu düşünürken, etik tekbenci, başka hiçbir ahlaki yargının var olmadığı veya önemli olmadığı inancındadır. kişinin kendi bireysel ahlaki yargısının dışında.

Alternatif olarak, dışsal varlıkların varlığına ilişkin tekbenci belirsizlik nedeniyle, diğer varlıkların gerçek ve bilinçli olabileceği için herkesin (kendisi de dahil) etik ve ahlaki standartlara bağlı kalmasının gerekli olduğuna inanırlar.

İlgili Araştırma Makaleleri

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı anlamına gelir. Terim genellikle kültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlak, kelimesinin etimolojik kökeninin Arapça “hulk” ; ” sözcüğüne dayandığı bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Görecilik</span>

Görecilik ya da rölativizm, felsefe tarihinde sürekli gündemde yer almış olan bir yönelim biçimidir. Felsefenin alt bölümlerinden epistemoloji ve etik alanlarında göreceli yaklaşımlar özellikle etkili olmuştur. Bilgi anlayışında mutlak ve nesnel gerçek anlayışından ayrılır, bilginin kesinliğinden ve genel geçerliliğinden şüphe eder. Bütün bilgilerin göreli olduğu önermesi bu akımın başlıca argümanıdır. Etikte ise görecilik mutlak ahlaki değerlerin varlığını ve olabilirliğini yadsır. Bunlara göre bilgi ya da ahlaki değerler tarihsel koşullara, dönemlere, toplumlara, kültürlere ve kişilere göre değişim gösterir. Bilim felsefesinde de etkili olmuştur; özellikle 20. yüzyılda Kuantum fiziğine bağlı bilimsel ve kuramsal gelişmelerden sonra görecelilik gelişme göstermiştir.

Aksiyoloji, etik ve estetik olmak üzere ikiye ayrılır. Etik, insanların ahlaki değerlerini sorgular; estetik ise neyin güzel olduğuyla ilgilenir. Neyin etik, neyin estetik olduğunu açıklamak oldukça güçtür, buradan hareketle aksiyoloji, bireylerin davranışlarına temel teşkil eden değerleri araştırmaktadır.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

Erdem etiği, zihin, karakter ve dürüstlük duygusunu vurgulayan normatif etik teorilerdir. Erdem etiği ile ilgilenenler, eylemin sonuçlarına odaklanan erdemlerin ve diğer ilgili sorunların doğasını ve tanımını tartışırlar. Bunlar, erdemlerin nasıl elde edildiğini, çeşitli gerçek yaşam bağlamlarında nasıl uygulandıklarını ve evrensel bir insan doğasında mı yoksa çok sayıda kültürde mi kök salmış olduklarını içerir.

Pragmatik etik, normatif felsefi etik teorisidir. John Dewey gibi etik pragmatistler, bazı toplumların bilimde ilerleme kaydettikleri durumda ahlaki olarak da ilerlediğine inanmaktadır. Bilim insanları, bir hipotezin gerçeği ile ilgili araştırma yapabilir ve hipotez doğru gibi hareket ettikleri anlamıyla hipotezi kabul edebilirler. Bununla birlikte, gelecek nesillerin bilimi ilerletebileceğini ve dolayısıyla gelecek nesillerin kabul edilen hipotezlerini geliştirebileceğini veya değiştirebileceğini düşünüyorlar. Benzer şekilde etik pragmatistler, sorgulamalar sonucunda normların, ilkelerin ve ahlaki kriterlerin muhtemelen iyileştirileceğini düşünmektedirler.

Sonuççuluk ya da sonuçsalcılık, kişinin davranışının sonuçlarının, söz konusu davranışın doğruluğu veya yanlışlığı hakkındaki herhangi bir yargının nihai temeli olduğunu savunan normatif etik teori sınıfıdır. Dolayısıyla, sonuçsalcı bir bakış açısından, ahlaki açıdan doğru bir hareket iyi bir çıktı ya da sonuç doğuracaktır. Sonuççuluğun en belirgin özelliği kuralcı olmamasıdır, yani bir eylemin ahlaki değeri, bir dizi yazılı emir veya yasaya uygun olup olmadığına göre değil, potansiyel sonucuyla belirlenir. Örnek vermek gerekirse, masum bir kişinin hayatını kurtarmak için yemin altında olunmasına ve kanunen suç olmasına rağmen yalan söylemek örnek olarak verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">John Leslie Mackie</span> Avustralyalı filozof (1917 – 1981)

John Leslie Mackie Avustralyalı bir filozoftur. Din felsefesine, metafizik ve dil felsefesine önemli katkılar sağladı ve belki de en çok meta-etik konusundaki görüşleriyle, özellikle de ahlaki şüpheciliği savunmasıyla tanınıyordur. Altı kitap yazmıştır. En çok bilinen Etik: Doğru ve Yanlış İcat Etmek (1977); kitap, cesurca "Nesnel değer yoktur" ifadesini kullanarak başlamaktadır. Kitap, etik keşfedilmek yerine icat edilmelidir tartışması üzerinedir.

Söylem etiği, söylemin varsayımlarını inceleyerek normatif ya da etik gerçekler belirlemeye çalışan bir tür argümanı ifade eder. Bu argümanın varyasyonları eşitlikçi etiğin ve özgürlükçü etiğin oluşturulmasında kullanılmıştır.

Hukuk etiği, hukuk kurallarının konmasında, uygulanmasında, denetlenmesinde hukukun üstünlüğünün ve adaletin sağlanmasına yarayan ahlaki değerler bütünüdür. Başka bir tanımla, hukuk mesleği üyelerinin uygulamalarında uymaları beklenen davranış ilkeleridir. Hukuk mesleğinin gelişiminin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hukuk etiğinin yanı sıra hukukçu etiği, yargı etiği, hukuksal etik, adalet meslek etiği gibi kavramlar da kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zekâ etiği</span>

Yapay zekâ etiği, robotlara ve diğer yapay zekalı varlıklara özgü teknoloji etiğinin bir parçasıdır. Yapay zekalı varlıkları tasarlarken, inşa ederken, kullanırken ve onlara karşı davranırken insanların etik davranışları ile ilgili bir roboetiğe ve yapay ahlaki etkenlerin ahlaki davranışlarıyla ilgilenen makine etiği şeklinde ikiye ayrılabilir. Yapay genel zekâlara (YGZ) ilişkin olarak, tam etik aracı olan YGZ'lerin mevcut yasal ve sosyal çerçevelerle bütünleştirilmesine yönelik yaklaşımlar üzerinde ön çalışmalar yapılmıştır. Bu yaklaşımlar yasal konumlarının ve haklarının iki yönlü olarak ele alınmasına odaklanmıştır.

Bilişselcilik, etik cümlelerin birer önerme olduğunu, yani doğru veya yanlış olabildiklerini savunan meta-etik görüştür. Karşıtı olan gayribilişselcilik ahlaki cümlelerin önerme olamayacağını savunur. Bilişsellik ahlaki gerçekçiliği, etik öznelliği ve hata teorisini de kapsayan geniş bir tezdir.

Evrensel ahlakçılık, kültür, ırk, din, milliyet, cinsel yönelim ve diğer herhangi bir ayırt edici özellikten etkilenmeksizin tüm benzer kabul edilen bireyler için bir evrensel etiğin olduğunu savunan meta-etik kavramıdır.

Göreceli ahlak ya da ahlaki görecelik ya da ahlaki çoğulculuk ahlaki önermelerin farklı kültür, toplum, zaman ve kişilere göre değişebileceğini savunan meta-etik görüşüdür. Bu sebeple davranışa ahlaki standartların koyulmaması önerilmektedir. Göreceliliğe göre toplumsal düzende birden çok ahlaki norm ve ilkeler yer almaktadır. Meta-etik ahlaki görecilik, bu anlaşmazlıklarda kimsenin nesnel olarak doğru ya da yanlış olmadığını savunur.

Akılcı ahlak,akılcı etik, rasyonelist etik ya da rasyonelist ahlak, ahlaki önermelerin duygular ve deneyimlerle ele alınmayıp düşünce ve akıl yoluyla ele alınabileceğini savunan felsefi akımdır. Tarihsel olarak en etkili ahlaki rasyonalist Kant'tır. Kant'a göre, ahlaki görevler ve buna bağlı olarak ahlaki yargılar pratik akıl fikrine dayanır, bu da ahlaki gereksinimlerin pratik rasyonalitenin gereklilikleri olduğu ve ahlaki normların geçerliliğinin pratik akıl yürütme kapasitelerimiz kullanılarak gerekçelendirilebileceği anlamına gelir.

Evrimsel etik, evrim teorisinin etik veya ahlak anlayışımıza nasıl dayanabileceğini araştıran bir araştırma alanıdır. Evrim etiği ile araştırılan konular oldukça çeşitlidir. Evrim etiğinin destekçileri, tanımlayıcı etik, normatif etik ve metaetik alanlarına önemli etkileri olduğunu iddia etmişlerdir.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

Sentientizm, ahlaki düşüncenin duyarlılığa dayandığı etik bir felsefedir. Sıklıkla hayvan hakları felsefesiyle ilişkilendirilir ve son zamanlarda türcülüğe bir alternatif olarak ve farklı bireylerin ahlaki değerini belirleyen diğer yöntemlere tartışılmıştır.