Elf, Cermen mitolojisi′nde ve folklorunda yer alan doğaüstü varlık türüdür.
Darwinizm veya Darwincilik, İngiliz doğa tarihçisi Charles Darwin'in canlıların doğal seçilim yoluyla geliştiğini savunan evrim kuramı. Darwinizm, tüm organizma ve türlerin varoluş sürecini, bireyin birbiriyle rekabeti, yaşamda kalma ve üreme yeteneklerini artıran küçük, kalıtsal varyasyonlarla tetiklenen "doğal seçilim" ile oluştuğu konusunda yoğunlaşmıştır. Darwinizm, türlerin var oluşunu ve yaşamın kaynağını, çeşitli şekilde anlatan diğer açıklamalar gibi, çeşitli varsayım ve ön kabullerden oluşan bir teoridir. 1859 yılında Darwin'in Türlerin Kökeni kitabının yayınlanmasından sonra, kendisinden önceki kuramlar üzerinde genel bilimsel kabul görmüştür. Ayrıca yaratılışçılar tarafından bilimsel bir yaklaşımdan ziyade bir ideolojiymişçesine kullanıldığı iddiası vardır.
Michigan (
Irkçılık, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlıktır. Irkçılık davranışını gösteren kişiye ise ırkçı adı verilmektedir.
Etnik grup veya etnisite, kendilerini diğer gruplardan ayıran ortak nitelikler temelinde birbirleriyle özdeşleşen bir grup insandır. Bu nitelikler, ikamet ettikleri alanda ortak gelenekler, soy, dil, tarih, toplum, kültür, ulus, din, fiziksel farklılıklar veya sosyal özellikleri içerebilir.
Ari ırk, 19. yüzyılın sonlarında Proto-Hint-Avrupa mirasına sahip insanları ırksal gruplarla tanımlamak için ortaya çıkmış ve artık kullanılmayan bir tarihsel ırk kavramıdır. Antropolojik, tarihi ve arkeolojik kanıtlar bu kavramın geçerliliğini desteklememektedir. Kavram, Proto-Hint-Avrupa dilini ilk konuşanların insanlığın üstün bir örneğinin belirgin ataları olduğu ve günümüze kadar onların soyundan gelenlerin Sami ve Hamitik ırklarının yanı sıra Kafkas ırkının bir alt ırkını ya da kendine özgü başka bir ırkı oluşturduğu düşüncesinden türemiştir. Günümüzde, bu gruplar arasındaki yakın genetik benzerlik ve karmaşık karşılıklı ilişkiler nedeniyle, insan popülasyon gruplarını kategorize etmeye yönelik bu taksonomik yaklaşımın yanlış yönlendirilmiş ve biyolojik olarak anlamsız olduğu düşünülmektedir. Irk, kültür ve dilin izomorfizmi, modern akademisyenler tarafından hatalı bir anlayış olarak reddedilmiştir. Ari ırk kavramı 19. yüzyıl boyunca Arthur de Gobineau, Richard Wagner ve bilimsel ırkçılığı daha sonra Nazi ırkçı ideolojisini etkileyen Houston Stewart Chamberlain gibi çeşitli ırkçı ve antisemitik yazarlar tarafından benimsenmiştir. 1930'lara gelindiğinde, kavram hem Nazizm hem de Nordizm ile ilişkilendirilmiş ve Aryan ırkını "üstün ırk" olarak tasvir eden, Aryan olmayanları ırksal olarak aşağı ve yok edilmesi gereken varoluşsal bir tehdit olarak gören beyaz üstünlükçü Aryanizm ideolojisini desteklemek için kullanılmıştır. Bu fikirler Nazi Almanyası'nda Holokost'a yol açan devlet ideolojisinin önemli bir parçasını oluşturmuştur.
Ustaşa - Hırvat Devrimci Hareketi, bilinen adıyla Ustaše, 1929-1945 yılları arasında faaliyet gösteren Hırvat, faşist, aşırı milliyetçi örgüt. Üyeleri, yüzbinlerce Sırp, Yahudi, ve Roman asıllı insanı ve II. Dünya Savaşı sırasında Yugoslavya'daki siyasi muhalifleri öldürdü. Genellikle kurbanlarına işkence etmeleri ve onların vücutları parçalama gibi acımasız ve sadist infaz yöntemleri ile tanınıyorlardı.
Arthur de Gobineau,, Fransız diplomat ve yazar.
Irk, toplum tarafından genellikle farklı görülen biyolojik, fiziksel ve sosyal niteliklere göre insanların gruplandırılmasıdır. Terim öncelikle ortak bir dil konuşanları ve sonrasında belirli milliyetten insanları anlatmak için kullanılmıştır. On yedinci yüzyıl itibarıyla bu terim fiziksel (fenotipik) özellikleri işaret etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Modern bilim ırk terimini sosyal bir inşa olarak görmektedir. Sosyal inşa bireyin toplum tarafından koyulmuş kurallara dayanan kimliğidir. Her ne kadar kısmen gruplar arasındaki fiziksel benzerliklere bağlı olsa da ırk terimi fiziksel ya da biyolojik bir anlam taşımamaktadır.
Kafkas ırkları, Avrupa, Batı Asya, Hindistan'ın bir kısmı ve Kuzey Afrika halklarının tamamını tanımlamakta kullanılan bir kavram. Geçmişte ten rengine bakılmaksızın bu bölgelerde yaşayan tüm halklar için kullanılıyordu. Günümüzde daha çok beyaz Avrupalıları tanımlamak için kullanılır.
Arthur Stanley Eddington, OM, FRS, 20. yüzyıl başlarında yaptığı çalışmalarla tanınan astrofizikçi. Eddington aydınlatma gücü ve yıldızların aydınlatma gücünün doğal sınırı, adını kendisinden alır.
Arthur Kornberg, Yahudi kökenli Amerikalı biyokimyager. 1959 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü deoksiribonükleik asit'in (DNA) biyolojik sentez mekanizmalarını keşfi nedeniyle New York Üniversitesi'nden Dr. Severo Ochoa ile birlikte kazanmıştır.
Bilimsel ırkçılık, sözdebilimsel teknikler ve hipotezler kullanarak ırkçılık, ırk aşağılaması veya ırk üstünlüğüne olan inancın onaylanmasıdır. Birleşmiş Milletler Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmesine göre ırksal ayrıma dayalı üstünlük bilimsel olarak yanlıştır; ahlaki olarak kınanmalıdır; sosyal açıdan haksız ve tehlikelidir; teoride veya uygulamada, ırksal ayrımcılık için hiçbir gerekçe yoktur.
Üstün ırk, Nazi Düşüncesinde İskandinav Irk'ından -19. yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlangıcında patlak vermiş ve Aryan Irkı olarak adlandırılmıştır- onların oluşturduğu bir kavramdır. Saf Irk düşüncesini ileri sürer. Nazi düşüncesinde İskandinav Irkı, Kuzey Almanya ovalarında milattan önce yaşadığına inanılan ve Proto-Aryanlar olarak adlandırılan ırkçı düşüncedeki bazı kişilerin en saf ırk olarak açıkladığı ırktır. {bknz. Proto-Aryans} Bu ırkın kayıp kıta Atlantis'in en üstün saf ırkı olduğuna inanılır. Naziler, İskandinavların gerçek Aryanlar olduğunu çünkü onların diğer -yöresel olmayan- Slav Irkı, Roman Irkı ve Hint-İranlı olan Hint-Avrupalı ırklar ile en az karışan ırk olduğunu iddia ederler. Bu iddialarını, İskandinav insanların diğer tüm ırklardan üstün olduğuna dayandırırlar. Naziler onların otoritelerini genişletmeye hakkı olduğuna inanırlar. Bu kavram aynı zamanda İskandinavcılık olarak da bilinir. Bu ırkçılıktaki uygulanan asıl politika ise Nazilerin Aryan olduklarını kanıtlamaya çalışmalarıdır.
İran ırkı İran platosu'nda yaşayan ve fiziksel olarak benzerliğe sahip nüfusları ihtiva eden bir tarihi terimdir. İran ırkı Kafkas ırkı'nın bir parçası kabul edilmiş, Nordik ırk ve Akdeniz ırkı ile ilişkilendirilmiştir.
Akdeniz ırkı, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ortalarına dek Kafkas ırkının antropologlar tarafından kategorize edilen alt ırklarından biridir. Çeşitli tanımlara göre, Güney Avrupa, Batı Asya, Batı Orta Asya ve Kuzeybatı Güney Asya, Kuzey Afrika ve Afrika Boynuzu, Britanya Adaları ve Almanya'nın bazı kesimlerinde yaygın olduğu düşünülmektedir. Orta veya kısa boy, uzun (dolikosefalik) veya orta dereceli (mezosefalik) kafatası, dar ve genellikle hafif bir kemerli burun, koyu renkli saç ve göz yaygındır ve açık veya koyu kahverengi cilt tonu için kırmızımsı-pembe renk ile karakterizedir ve özellikle açık kahverengi ten rengi yaygındır.
Ruanda-Türkiye ilişkileri, Ruanda ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Türkiye'nin Aralık 2014'ten bu yana Kigali'de bir büyükelçiliği vardır. Ruanda'nın ise Ankara Büyükelçiliği Ağustos 2013'te açılmıştır.
Aryanizm, sözde Ari ırkını ayrı ve üstün olarak gören bir ırksal üstünlük ideolojisidir. İnsanlığın geri kalanını yönetme hakkına sahip ırksal grup. Başlangıçta Arthur de Gobineau ve Houston Stewart Chamberlain gibi ırkçı teorisyenler tarafından desteklenen Aryanizm, Nazi Almanyası'nda etkisinin zirvesine ulaşmıştır. Rejim 1930'lu ve 40'lı yıllarda bu ideolojiyi tüm gücüyle uyguladı ve Aryan halkı için Lebensraum ya da yaşam alanı arayışıyla 1939 Polonya'nın İşgali ile İkinci Dünya Savaşı'nı ateşledi. 1930'larda Naziler tarafından uygulanan ırk politikaları, Avrupa ve Sovyetler Birliği'nin fethi sırasında doruğa ulaşmış ve günümüzde Holokost olarak bilinen, altı milyon Yahudi ve on bir milyon diğer kurbanın endüstriyel toplu katliamı ile sonuçlanmıştır.
Saint Kitts ve Nevis–Türkiye ilişkileri, Saint Kitts ve Nevis ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri ifade eder.
İskandinav ırkçılığı ya da İskandinavcılık, "İskandinav ırkını" nesli tükenmekte olan üstün ırksal bir grup olarak gören bir ırkçı ve beyaz üstünlükçü ideolojidir. Bazı dikkate değer İskandinavcı eserler arasında Madison Grant'in The Passing of the Great Race (1916), Arthur de Gobineau'nun An Essay on the Inequality of the Human Races (1853), Houston Stewart Chamberlain'in The Foundations of the Nineteenth Century (1899) ve daha az ölçüde William Z. Ripley'in The Races of Europe (1899) kitabı gibi ırkçı eserler sayılabilir. İdeoloji, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılda Almanca konuşan Avrupa, Kuzeybatı, Orta ve Kuzey Avrupa ülkelerinin yanı sıra Kuzey Amerika ve Avustralya'da popüler hale geldi.