İçeriğe atla

Esrâr-ı Cinâyât

Esrar-ı Cinayat, 1884 yılında Ahmed Midhat tarafından yazılmış Türk Edebiyatının ilk polisiye romandır.[1] Eser, dönemin Osmanlı toplumuna hem polisiye türünü tanıtmış bir yandanda dönemin zihniyetini göstererek işlemeyen noktalara parmak basmıştır. Eserde eskiyi yeren ve yeni padişahı öven bir anlatım dikkat çeker. İstanbul’da işlenen bir cinayet, romanın ana konusu etrafında gelişir. Ceset, Boğaziçi kıyılarında bulunur ve olay büyük bir gizem yaratır. Cinayetin çözümü için görev alan başkomiser Kamil Bey, yardımcısı Arif Efendi ile birlikte bu karmaşık olayı aydınlatmaya çalışır.

Cinayetle ilgili deliller toplandıkça, olayın arkasındaki gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkar. Karakterler arasındaki ilişkiler, şüpheler ve toplumsal durumlar ince bir şekilde işlenir. Ahmet Mithat Efendi, cinayetin çözüm sürecinde dönemin İstanbul’unun sosyal ve kültürel yapısını da okuyucuya sunar.

Ahmet Mithat’ın akıcı ve duru anlatımı, olay örgüsünün ve karakterlerin güçlüğü romanın temel vasıflarındandır.

Kaynakça

  1. ^ "ESRÂR-I CİNÂYÂT (AHMET MİTHAT EFENDİ) - TEES". tees.yesevi.edu.tr. 30 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Cevdet Paşa</span> Osmanlı devlet adamı

Ahmed Cevdet Paşa veya Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen Türk devlet ve ilim adamı, tarihçi, hukukçu, şair.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gaston Leroux</span> Fransız gazeteci ve yazar (1868 – 1927)

Gaston Louis Alfred Leroux, Fransız gazeteci ve polisiye yazarı. Gaston leroux okul yıllarında Alexandre Dumas ile Victor Hugo'nun yapıtlarından esinlenen romanlar yazarak geçiniyordu. Leroux sırf babasını memnun etmek için Hukuk alanında eğitim aldı ve Hukuk alanında çalıştı. Babasının ölümünden sonra, mesleğini bırakarak birkaç gazetede muhabirlik yapmaya ve dünyayı gezmeye başladı. Bu sıralarda birkaç romanını tefrika halinde yayınlamaya başladı. Operadaki Hayalet (1910) isimli yapıtını Palais Garnier Opera Binası'na duyduğu ilgi ile yazmıştır ve bu yapıtın konusunun gerçek esrarengiz bir olay olduğunu söylemiştir. Operadaki Hayalet'in daha sonra Andrew Lloyd Webber tarafından müzikali yapıldı ve birçok kez sinemaya uyarlandı ayrıca polisiyede başlangıçlardan biri sayılan Sarı Odanın Esrarı gibi romanların yazarıdır. Sarı Odanın Esrarı'yla birlikte polisiye romanlarda kilitli oda cinayeti tarzı başlar, yani, içeri girilmesi veya çıkılması imkânsız olan bir odada cinayet işlenmesinin ve en sonunda dedektif veya zeki bir amatör tarafından katilin yakalanmasının hikâyesi. Ayrıca mesleği gereği bazı suçluların idamını izleyip bunları çalıştığı gazetede yayınlamak zorunda bırakılmış, bu idamları izlemek onu etkilemiştir.Romanlarında da bu etkinin yazıya geçirilmiş hali görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Polisiye</span> Suç ve suçlularla ilgili kurgu

Polisiye, suç ve suçlularla ilgili edebiyata verilen genel addır. Başlangıç olarak kimilerince Gaston Leroux tarafından yazılan Sarı Odanın Esrarı adlı kitap, kimilerince de Edgar Allan Poe tarafından yazılan Morg Sokağı Cinayeti kabul edilir. İlk polisiye roman olarak ise "Charles Felix" takma adıyla 1862-63 yıllarında yayımlanmış olan The Notting Hill Mystery kabul edilir. Halk arasındaki popüler kimliğini, Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılarak, gazetelerde tefrika halinde yayımlanan Sherlock Holmes ile kazanmıştır. Endüstriyel devrim ve modernizmin en etkili şekilde yaşandığı İngiltere, bu doğuma kaynaklık etmiş sayılsa da, Avrupası kıtasından ve Amerika'dan türe yeni açılımlar kazandırılmış ve yepyeni alt türler eklenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Ümit</span> Türk yazar ve şair

Ahmet Ümit, Türk şair ve yazardır.

<span class="mw-page-title-main">Halid Ziya Uşaklıgil</span> Türk romancı ve yazar (1866–1945)

Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn ve cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar. Bâzı edebî yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halid Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.

Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

Mike Hammer, Amerikalı yazar Frank Morrison Spillane’in yazdığı "Mike Hammer" serisinin Kemal Tahir tarafından çevrilen tercümeleridir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Midhat</span> Osmanlı yazar, gazeteci ve çevirmen

Ahmed Midhat, Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1870'te Devir (Çağ) adıyla bir gazete çıkardı ancak ilk sayıda kapandı. Çok kısa zaman sonra Bedir adıyla çıktı. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. Kabri Fatih Camii içinde II. Mehmed'in türbesinin de bulunduğu ayrı kısımdadır.

<span class="mw-page-title-main">Mithat Cemal Kuntay</span> Türk yazar, şair ve hukukçu

Mithat Cemal Kuntay, Türk yazar, şair ve hukukçu. Yazdığı vatanseverlik şiirleri onu Türk edebiyatının en tanınmış hamaset şairlerinden birisi yaptı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış dönemini konu edinen, Üç İstanbul (1938) adlı ilk ve tek romanı ile ünlendi. Biyografi yazarlığı yönüyle de tanındı.

<i>Aşk-ı Memnu</i> Halid Ziya Uşaklıgilin eseri

Aşk-ı Memnu, Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1901'de kitap olarak yayımlanmıştır.

<i>Felâtun Bey ile Râkım Efendi</i>

Felâtun Bey ile Râkım Efendi veya Felâtun Bey'le Râkım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'nin 1875 yılında yazdığı romandır. Tanzimat'ı takiben ortaya çıkan ilk Türk romanlarının ana teması "yanlış Batılılaşma" üzerine kurulmuştur.

<i>İstanbul Hatırası</i> Ahmet Ümitin 2010 tarihli romanı

İstanbul Hatırası, Ahmet Ümit'in 2010 yılında yayımlanan romanı. İstanbul hakkında tarihi pek çok bilgi içeren bir polisiye romandır. Everest yayınları tarafından yayımlanmıştır. Yazarın diğer romanlarında da yer alan Başkomiser Nevzat, romanın ana karakterlerden biridir.

Tercümân-ı Hakîkat, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, İstanbul'da 1878-1921 yılları arasında yayınlanan günlük gazete.

<i>Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim</i>

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nâzım Hikmet'in romanlarından biridir. 1962 yılında yazılan eser, Türkiye'de Nazım Hikmet'in vefatından sonra, 1966'da basılmıştır. Nâzım Hikmet’in yaşam serüvenini konu alan ve otobiyografik anlatının özelliklerini taşıyan bir romandır. Romanın merkezî karakteri Ahmet’tir ve onun üzerinden Nâzım Hikmet’in hayatının üç dönemi anlatılır.

<i>Beyoğlunun En Güzel Abisi</i> Türk yazar Ahmet Ümit tarafından yazılan polisiye romanı

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, Türk yazar Ahmet Ümit tarafından yazılan polisiye romanıdır. Romanda, İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Tarlabaşı'nda bir erkek cesedinin bulunmasıyla birlikte gelişen olaylar ve cinayet araştırması, romanın kurgusal karakteri Başkomiser Nevzat'ın ağzından anlatılmaktadır.

Türk edebiyatı'nda hem sözlü hem yazılı, manzum ve mensur hikâye geleneğine sahip olmasına rağmen Tanzimat'tan sonra farklı yapısal özellikler taşıyan bir anlatı türü olarak yeni bir hikâye tarzı oluşmuştur. Giritli Ali Aziz Efendi tarafından 1796-97'de yazılan ve ilk defa 1852 tarihinde basılan Muhayyelât, Batı tesiri olmadan gerçekçi anlatıma olan yakınlığı noktasında modern Türk hikâyesinin başlangıcı sayılmaktadır. Bunun dışında, XIX. yüzyılda basımları yapılarak yaygınlık kazanmış olan meddah hikâyeleri "yeni hikâyeye" zemin hazırlayan eserler olarak görülmektedir. 1875-1890 yılları arasında Ahmed Midhat Efendi'nin devam eden Letâif-i Rivâyât serisinin dışında Mehmet Celal'in Venüs, Cemile gibi uzun hikâyeleri ile Nabizâde Nâzım'ın ilk dönem hikâyeleri bulunmaktadır. Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı eseri Türk edebiyatında modern anlamda kısa hikâyenin başlangıcı kabul edilmektedir. Halid Ziya Uşaklıgil'in 1888'de yazdığı Bir Muhtıranın Son Yaprakları ile Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası adlı çalışmaları Avrupaî tarzda ilk hikâyeler kabul edilmektedir.

<i>Çengi</i> (roman) Türk Romanı

Çengi, 1877'de yayımlanan Ahmed Midhat Efendi romanı. İlkin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, ardından kitap olarak yayımlanmıştır. Eser her birine "kitap" adı verilen dört bölümden oluşur; her bir bölümünün başlı başına bir hikâye olduğu romanın ilk bölümü yedi yıl sonra 1884'te, olaylar Ahmet Mithat Efendi tarafından müzikli bir sahne eseri haline getirilmiş ve Çengi yahud, Daniş Çelebi adıyla kitap halinde basılmıştır. İspanyol yazar Miguel de Cervantes Saavedra'nın romanı Don Kişot'a öykünerek yazılmıştır. Cervantes'in Don Kişot'una mukabil Ahmet Mithat da romanının karakteri olan Danış Çelebi'yi bir "Türk Don Kişot"u olarak takdim etmiştir.

Kılavuz, Bilge Karasu tarafından yazılan ve 1990 yılında yayımlanan polisiye tekniğine sahip bir postmodern romandır.