İçeriğe atla

Eski Uygur Türkçesi

Eski Uygur Türkçesi
Eski Uygurca
BölgeHami, Turfan, Kansu
Ölü dil14. yüzyıl
Dil ailesi
Türki diller
Yazı sistemiOrhun alfabesi,[1] Eski Uygur alfabesi
Dil kodları
ISO 639-3oui

Eski Uygurca veya Eski Uygur Türkçesi, 9. yüzyıl ila 14. yüzyıl aralığında çeşitli devletlerde konuşulmuş ve yazılmış olan, Türki diller ailesinin Sibirya koluna mensup bir dil. Eski Türkçenin Göktürkçeden sonraki ikinci bölümünü oluşturmuştur.

Dil, isim benzerliğine karşın, günümüzde Türk dillerinin Çağatay grubuna ait modern Uygurca'nın atası değildir ve bu modern dilin Karahanlılar'ın konuştuğu dilden türediği düşünülmektedir.[2] Ancak Kansu'da konuşulan Batı Yugurca'nın Eski Uygurca'dan türediğine inanılmaktadır.

Tarih

Dönem

Bu dönemde Türk halkları birçok kültür ile etkileşim içine girmişlerdir. Bu durum dilin yapısında da kendisini göstermiştir. Yine bu dönemde, değişik kültürlerle etkileşimle birlikte, dilde ilk kez yabancı kaynaklı sözcükler girmeye başlamıştır.[] Sanskritçe, Soğdça, Toharca, Çince sözcükler bunlardan bazılarıdır.[3]

Dil özellikleri

Uygurlardan kalan eserler dört gruba ayrılarak incelenebilir:[4]

  1. Manici çevreye ait metinler.
  2. Burkancı (Budist) çevreye ait metinler.
  3. Hristiyan çevreye ait metinler (İncil çevirileri).[5][6]
  4. Müslüman çevreye ait metinler.

Eski Türkçenin gramerini yazmış olan Annemarie von Gabain, Uygur metinlerini y ve n ağzı olmak üzere iki ana ağız grubuna ayırır. KökTürkçedeki ń sesini n'ye çeviren metinler n ağzını, y'ye çeviren metinler y ağzını oluştururlar. Eski Uygur Türkçesi dönemi, yazı dili olarak Göktürkçeye dayanan, onun devamı olan bir dönemdir. Başka bir deyişle GökTürkçe ile Uygurca aynı yazı dilinin iki koludur. Eski Uygur Türkçesinde görülen az sayıdaki ses ve biçim farklılıklarından bir kısmı ağız farkından, bir kısmı da zaman farkından kaynaklanmaktadır. GökTürkçe ve Uygurca arasındaki asıl önemli fark, söz varlığında ortaya çıkar. GökTürkçenin söz varlığında Türkçe kökenli sözcükler egemendir; Çince veya Soğdakçadan girmiş olan alıntı sözcükler çok azdır. Göktürk metinlerinde bozkır yaşayışı, savaşçılık ve devlet düzeniyle ilgili sözcükler ağırlıktadır. Uygur metinlerinde ise Maniheizm ve Burkancılıkla ilgili sözcükler egemendir. Bunlar da Sanskritçe, Çince ve Soğdakçadan alınmıştır. Çok defa da kavramlara Türkçe karşılıklar bulunmuştur. Temel söz varlığı ise her iki dönem metinlerinde aynıdır.[4]

KökTürkçede sadece kişi, konçuy gibi insanla ilgili sözcüklerde kullanılan +lAr çokluk eki, Eski Uygurcada her türlü isim, zamir ve sıfatta kullanılabilen, genel çokluk eki biçimine evrilmiştir ve çokluk eki uyumuna uygundur.[7]

Söz varlığı

Morris Swadesh'in 100 temel sözcüğünün Uygurcadaki karşılıklarından bazıları şöyledir:[4]

  • ad: ad/at
  • ağaç: ıgaç/sögüt
  • balık: balık
  • diş: tiş
  • erkek: er/erkek
  • vermek: birmek

Ahmet Caferoğlu'nun, Eski Uygur Türkçesi sözlüğünde[3],günümüz Türkçe karşılıklarını da verdiği bazı sözcükler şunlardır:

  • töpü: tepe
  • til: dil
  • yastuk: yastık
  • köl : göl
  • bilig : bilgi[3]

Alfabe

Orhun alfabesi

GökTürkçe gibi, ilk yıllarında Orhun alfabesi ile kayda alınmıştır.

Bu alfabede 38 harf vardır. Bunlardan dördü ünlü, otuz dördü de ünsüzdür. Üç tane de harf bileşiği vardır: lt, nç ve nt.

Göktürk (Orhun) Alfabesi
KullanımGöstergelerLatin harf çevirisi (transliterasyon) ve IPA çevriyazısı (transkripsiyon)
ÜnlülerA, E/a/, /e/
I, İ/ɯ/, /i/, /j/
O, U/u/, /o/, /w/
Ö, Ü/ø/, /y/, /w/
ÜnsüzlerÜnlü Uyumu
(¹) — Kalın,
(²) — İnce
ünlüler ile
B¹ (ab)/b/B² (eb)/b/
D¹ (ad)/d/D² (ed)/d/
G¹ (ag)/g/G² (eg)/g/
L¹ (al)/l/L² (el)/l/
N¹ (an)/n/N² (en)/n/
R¹ (ar)/r/R² (er)/r/
S¹ (as)/s/S² (es)/s/
T¹ (at)/t/T² (et)/t/
Y¹ (ay)/j/Y² (ey)/j/
Sadece (¹) — /q/
Sadece (²) — /k/
K (ak)/q/K (ek)/k/

Tüm ünlüler ile
/ʧ/
-M/m/
-P/p/
/ʃ/
-Z/z/
-NG (eñ)/ŋ/
Birleşik Sesler+ ÜnlüİÇ, Çİ, Ç/iʧ/, /ʧi/, /ʧ/
IK, KI, K/ɯq/, /qɯ/, /q/
OK, KO,
UK, KU,
K
/oq/, /qo/,
/uq/, /qu/,
/q/
ÖK, KÖ,
ÜK, KÜ,
K
/øk/, /kø/,
/yk/, /ky/,
/k/
+ Ünsüz-NÇ/nʧ/
-NY/ɲ/
-LT/lt/, /ld/
-NT/nt/, /nd/
Sözcük ayırma imiyok
(-) — Sadece sözcük sonunda

Eski Uygur alfabesi

Metin örnekleri

-Sevgili[8]
Transliterasyon:
Kasınçıgımın öyü kadgurar men;
Kadgurdukça
Kaşı körtlem,
Kavışıgsayur men.
Öz amrakımın öyür men,
Öyü evirür men ödü…çün
Öz amrakımın
Öpügseyür men.
Barayın tiser
Baç amrakım;
Baru yime umaz men
Bagırsakım.
Kireyin tiser
Kiçigkiyem;
Kirü yime umaz men
Kin yıpar yıdlıgım
Yaruk teŋriler
Yarlıkazunın.
Yavaşım birle
Yakışıpan adrılmalım
Küçlüg priştiler
Küç birzünin.
Közi karam birle
Külüşüpen külüşügin oluralım.
Türkiye Türkçesi:
Yavuklumu düşünüp dertlenirim;
Dertlendikçe
Kaşı güzelim,
Kavuşmak isterim.
Öz sevgilimi düşünürüm,
Düşünüp dururum…
Öz sevgilimi
Öpmek isterim.
Gideyim desem
Güzel sevgilim;
Gidemem ki
Sadık yarim.
Gireyim desem
Küçücüğüm;
Giremem ki
Misk amber kokulum.
Işıklı tanrılar
Buyursun.
Yavaş huylum ile
Birleşip ayrılmayalım.
Güçlü melekler
Güç versin.
Gözü karam ile
Gülüşüp oturalım.


Ayrıca bakınız

Dış Bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Marcel Erdal (1991). Old Turkic Word Formation: A Functional Approach to the Lexicon. Otto Harrassowitz Verlag. ss. 5-. ISBN 978-3-447-03084-7. 
  2. ^ Arik, Kagan (2008). Austin, Peter (Ed.). One Thousand Languages: Living, Endangered, and Lost (illustrated bas.). University of California Press. s. 145. ISBN 0520255607. 26 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2014. 
  3. ^ a b c Ahmet Caferoğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Enderun Kitabevi
  4. ^ a b c Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Günümüze Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 2010, s. 226, 272-283. ISBN 978-975-338-589-3
  5. ^ Witek, John. “Christianity in China: Universal Teaching from the West.” In China and Christianity: Burdened Past, Hopeful Future, ed. Stephen Uhalley, Jr. and Xiaoxin Wu, 2001, p. 16.
  6. ^ Sutin, Lawrence. All is change: the two-thousand-year journey of buddhism to the west, 2006, pp. 56-7.
  7. ^ Erdem KONUR,"ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDEKİ BAZI EKLER VE BU EKLERİN ÖZELLİKLERİ 25 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.",Çukurova Üniversitesi Türkoloji Merkez
  8. ^ Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Günümüze Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 2010, s. 230-231. ISBN 978-975-338-589-3

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Uygurca</span> Uygur Türkçesi

Uygurca veya Yeni Uygurca, Uygurlar tarafından konuşulan, Türk dillerinin Uygur grubunda yer alan bir dil.

<span class="mw-page-title-main">Çağatayca</span>

Çağatayca, Çağatay Türkçesi veya Doğu Türkçesi, 15. yüzyılda Timurluların idaresi altında gelişen ve 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına dek Orta Asya'daki Müslüman Türk halkları tarafından ortak yazı dili olarak kullanılan dildir.

<span class="mw-page-title-main">Codex Cumanicus</span> el yazması

Codex Cumanicus, Karadeniz’in kuzeyindeki Kıpçak Türkleri (Kumanlar), İtalyanlar ve Almanlar tarafından 14. yüzyılda derlenmiş iki bölümlük bir eserdir. Kumanlar arasında Hristiyanlığı yaymaya yönelik Katolik misyonerler tarafından “Codex Cumanicus” isminde Türk dilinde bir rehber ve ilmihal olarak geliştirilmiştir.

Eski Türkçe, Türk yazı dilinin ilk dönemidir. Dönem Orhun Türkçesi ve Eski Uygur Türkçesi olmak üzere iki altdönemde incelenir. Orhun Türkçesinin kesin tarihlere dayandırılabilir ilk belgesi olan ve VIII. yüzyılın ortalarına tarihlenen Orhun Yazıtlarından Uygur Türkçesinin tarihe karıştığı XIII. yüzyıla değin sürer. Doğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya dek önemli bir coğrafyada konuşulduğu anlaşılmaktadır. İlk dönemlerinde yabancı etkilerden epey uzak ve dönemin diğer dillerine göre oldukça yalın olduğu, Uygur çağında git gide zenginleştiği ve yabancı dillerden etkilendiği anlaşılmaktadır. Dil XIII. yüzyılda ölse de türlü Türk toplulukları tarafından yazı dili olarak kullanıldığı XVII. yüzyıla tarihlenen Altun Yaruk nüshasından anlaşılmaktadır.

Türkçe dil bilgisi, Türkçeyi meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük hazinesi, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu ve yapısı gibi ögeleri inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi bütünüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kül Tigin Yazıtı</span> 8. yy.da yazılmış Göktürk Yazıtlarının bir bölüm

Kül Tigin Yazıtı veya Kül Tigin Kitabesi, Bilge Kağan'ın kardeşi, İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı'nın yöneticisi Kül Tigin'in ölümü üzerine MS 732'de Orhun Vadisinde diktirilmiş yazıt.

GökTürkçe, Göktürk Türkçesi, Köktürk Türkçesi veya KökTürkçe, Türkçenin bilinen ve yazılı metinleri ele geçirilebilen en eski dönemine verilen isimdir. Eski Türkçe adlı dönemin ilk kısmını oluşturur. Devamında Eski Uygur dönemi yaşanmıştır.

Karahanlı Türkçesi, Hakaniye Türkçesi, Karahanlıca veya Hakaniye lehçesi, Türk dilinin tarihinde konuşulmuş ve yazılmış olan tarihî dönemlerinden biridir. Türk dilini eski, orta, yeni olarak üç döneme ayıran Türkologlara göre Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. Böyle düşünen Türkologlara göre 10.-15. yüzyıllar arası Orta Türkçe dönemidir. 13. yüzyıldan itibaren Türk yazı dilinin (Kuzey-) Doğu ve (Güney-) Batı olarak iki ayrı kol hâlinde geliştiğini göz önünde bulunduran diğer bir kısım Türkologlar, Karahanlı Türkçesini Eski Türkçe içine alır. Bugüne ulaşan metinleri 11. ve 12. yüzyıllara ait olan Karahanlı Türkçesi, Eski Uygur Türkçesiyle çağdaştır.

Ahmet Bican Ercilasun, Türk dil bilimci, Türkolog ve yazardır.

Eski Uygur alfabesi, Eski Uygur Türkçesi döneminin yazımı için kullanılmış olan alfabedir. Uygur topluluğunun ticarete, şehir hayatına ve yerleşik düzene olan temayülleri, onları Orta Asya'nın tüccar kavmi Soğutlara yakınlaştırmıştır. Kısa zaman sonra Soğut alfabesini öğrenip bu alfabeden Uygur yazısını geliştirmişlerdir. Böylece Uygur ağzı, Uygur alfabesi vasıtasıyla klasik bir yazı dili hâline gelmiş; Orta Asya’daki diğer Türk topluluklarının ortak dili de bu ağız özelliklerinin yaygınlaştığı dil olmuştur. Bazı akademik yayınlarda bu alfabe Uygur alfabesi olarak da belirtilir. Çağdaş dönem Uygur Türkçesi için Arap asıllı alfabenin varlığı sebebiyle, ayrım için bu tarihî alfabeye “eski” ibaresi eklenir.

Eski Anadolu Türkçesi veya Eski Türkiye Türkçesi, 13. yüzyılın başlarında oluşup sonrasında Anadolu ve Rumeli'de kullanılan Oğuz Türkçesi temelindeki ölü dildir. Batı Türkçesinin ilk dönemini teşkil eden Eski Anadolu Türkçesine Batı Türkçesinin bir oluş, bir kuruluş devresi olarak bakılmaktadır. Batı Türkçesini Eski Türkçeye bağlayan birçok bağlar bu devrede henüz kendisini iyice hissettirmektedir. Bu devreden sonraki Türkçede görülen birçok yeni şekiller bu devrede henüz Eski Türkçedeki eski şekillerinin izlerini taşımaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Uçmag</span>

Uçmag - Türk ve Altay mitolojisinde Cennet. Uçmağ olarak da söylenir. Karşıtı Tamagdır. Burada Türkçe uçmak havalanmak, yükselmek kelimesi ile Soğdca Uştmaht cennet aynılaşarak uçmak şeklinde tek kelime oluşuyor ve Uştmaht biçimi kullanımdan kalkıyor. Ancak Uştmaht’ın anlamı Türkçe “uçmak” kelimesi üzerine taşınıyor. Böylece iki farklı kelime tek kelime oluyor. Bu hadisede ses yapılarının benzerliği, Türk milletinin kelimeyi fonetik algısı, Türkçeleştirme ve en az çaba kanununun etkisi düşünülebilir. Türk’ün tasavvuru ise burada en önemli unsurdur. Dili yapan ve kullanan halktır. Gök Tanrı’ya inanan Türk, cennete gitmek için “uçmak” gerektiğini düşünüyor. Hatta eski Türkler Şamanların atlarıyla uçup Tanrının yanına gidip geldiğine inanmaktadır. Eski Türkçede ölüm için kullanılan “kergek bolmak ” şeklinin de “uçmak”la ilgili olduğu hatırlanırsa bu husus daha iyi anlaşılır. Ayrıca “ölmek” kelimesinin de asıl anlamının “yükselmek, havalanmak” olduğu ileri sürülmesi bizi desteklemektedir. Uçmak kelimesi Türk kültür tarihinde bir dönem "Cennet" sözcüğünden çok daha fazla kullanılmıştır ve daha yaygındır. Yunus Emre'nin dizelerinde sık sık rastlanan bir kelimedir.

Tutulmadı Yunus canı, geçti Tamu'dan, Uçmak'tan
Yola düşüp Dost'a gider, ol aslına uyakmağa

Türk dili tarihi, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimeler şeklinde bilinen ilk örneklerine rastlanan, coğrafya olarak Moğolistan ve Çin içlerinden Avrupa’nın ortalarına, Sibirya’dan Hindistan ve Kuzey Afrika sahasına kadar yayılmış olan Türk dilinin tarihidir. Günümüzde Asya ve Avrupa kıtalarında konuşulan ve yazılan Türk yazı dilleri ve bunların ağızlarının tarihî süreçlerini kapsar.

Klasik Azerice, Klasik Azerbaycan Türkçesi veya Klasik Azerbaycanca Azerbaycan yazı dilinin ilk dönemidir. Bu tarihî dönem 16. yüzyıl başlarından 19. yüzyıl ortalarına dek sürmüştür. Şah İsmail Hatayî, Fuzûlî, Habibî, Molla Penah Vâkıf bu dönemin başlıca temsilcileridir.

Ana Altay dili veya Ana Altayca, birçok akademisyence varlığı reddedilen Altay dillerinin kökeni olan dil. Tarihî dönemde konuşulmuş olduğu düşünülen bu dilden sonraki tarihlerde Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dilleri çıkmıştır. Bu asıl dilin yapısı, özelliklerine dair çeşitli çalışmalar ortaya koyulmuştur.

(Daha fazla bilgi için buraya bakınız: Türk dilleri ailesi)

<span class="mw-page-title-main">Yollıg Tigin</span> İkinci Göktürk Kağanlığının 5. Kağanı

Yollıg Tigin ya da tahta oturduktan sonraki adıyla Ay Kağan, Türkçenin Tonyukuk'tan sonra bilinen ilk yazarı ve İkinci Göktürk Kağanlığı'nın 5. kağanıdır. Bir Göktürk hükümdarı olmasına rağmen Türkiye Türkçesinde "Ay Kağan" değil "Yollıg Tigin" olarak bilinir. Bunun nedeni henüz bir tigin (prens) iken yazdığı Göktürk Yazıtları'nda "Yollıg Tigin" adını kullanmasıdır. Tonyukuk Yazıtı ile birlikte Bilge Kağan ve Köl Tigin yazıtları; Türk siyasi tarihinin dayandırıldığı ilk Türkçe belgeler olduğu için, Yollıg Tigin; hükümdarlığından çok sanatçı yönüyle ön plana çıkmıştır.

Üge Kağan, 839-845 arasında Uygur Kağanlığı'nı yöneten Uygur kağanıdır. Tarihçilere göre Üge, son meşru Uygur kağanıdır. Yaşadığı dönemde, Uygur kağanlığı çöküş devresini tamamlayıp tamamıyla yıkılma evresine girmiştir.

Toktu, 766-767 yılları arasında hüküm süren Tuğluk uruğuna mensup, Tuna Bulgar Devleti hanı.