Antik Mısır, Antik Çağ'daki medeniyetlerden biridir. Kuzeydoğu Afrika'da Nil Nehri'nin denize ulaştığı yarısı çevresinde yayılmış antik bir uygarlıktır. Uygarlığın yayıldığı bölge, bugünkü Mısır toprakları içinde yer almaktadır. MÖ 3.050 yılları civarında kuruluşundan önce, "Aşağı Mısır" ve "Yukarı Mısır" olarak ikiye ayrılmaktaydı. Uygarlık, MÖ 3.150 yılında ilk firavunun yönetimi altında Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır'ı politik olarak birleştirdi. Bu politik birlik, izleyen 3 bin yıl boyunca sürdü.
Hititler ya da Etiler, Tunç Çağı'nda Anadolu, Levant ve Kıbrıs'ta varlık göstermiş bir halk.
Pergamon, günümüzde İzmir iline bağlı Bergama ilçesinin merkezinin yerinde kurulu antik kentin adıdır. Pergamon, eski çağlarda Misya bölgesinin önemli merkezlerinden biriydi. MÖ 282-133 arasında da Pergamon Krallığı'nın başkentiydi. Pergamon adı, bir söylence kahramanı olan Pergamos'tan gelir. Pergamos'un, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçirdiği ve kendi adını verdiği sanılır. Başka bir söylenceye göre de Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos'tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun onuruna Pergamon, ötekine de Gryneion adını vermiştir.
Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır. Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Mezopotamya'da yer alan şehirler günümüzde sürekli gelişmektedir. Ayrıca bu bölgede bol miktarda petrol bulunmaktadır.
İsis, Osiris'in, Seth ve Nephthys'in kardeşidir, Nut ve Geb'in kızları ve çocuk Horus'un annesidir. Bazı kaynaklara göre Anubis de İsis ile Osiris'in oğludur.
Sami dil ailesi veya Semitik diller, Afro-Asya dil ailesinin bir alt grubudur. Orta Doğu'da yaygın olan antik dillerin çoğunu kapsar. Bunların arasında Aramice, Arapça ve İbranice en fazla konuşulan Sami dilleridir. Ayrıca Fenikece ve Akadca da Sami dil ailesinin mensubudur. Ama bu iki dil günümüzde konuşulmamaktadır. Aramice, Arapça ve İbranicenin lehçelerinden olan Süryanice de bölgede kullanılan Sami dillerine örnek olarak gösterilebilir. Sami adı Nuh'un oğlu Sam'dan gelmektedir. Maltaca, Malta Adası'nda konuşulan bir Sami dilidir.
Firavun Antik Mısır'da hükümdarlara verilen isim. "Büyük Ev, Saray" anlamını taşıyan kelime daha sonraları hükümdardan bahsetmek şeklini almıştır. Firavunlar aynı zamanda tanrı Horus'un yeryüzündeki simgesi ve beşinci hanedandan sonra da güneş tanrısı Ra'nın oğlu olarak da kabul ediliyordu.
Gürcü alfabesi, Güney Kafkas dillerinin, özellikle Gürcücenin yazımında kullanılan alfabedir. 1940'larda Osetçe ve 1937-1954 arasında Abhazcanın yazımında da kullanılmıştır. Gürcü alfabesi Dağıstan'da Avarlar tarafından da yüzyıllarca Avar dilini yazmak için kullanılmıştır. Avarlar Gürcü krallıkları ile Alazan vadisi yüzünden çatışmaya başlayınca Gürcü alfabesi, 16. yüzyıldan itibaren yerini Avar dili için düzenlenmiş Arap harflerinden oluşan Ajam alfabesine bıraktı.
Hermetizm, Antik Mısır'da yaşamış bilge Hermes Trismegistus'un iddia edilen öğretilerine dayanan felsefi ve dini bir sistemdir.
Afro-Asyatik, Afrasya veya eski adıyla Hami-Sami dil ailesi, yaklaşık olarak 300 dilden oluşan bir dil ailesi. Afroasya dilleri coğrafi açıdan Kuzey Afrika, Afrika Boynuzu, Sahel ve Güneybatı Asya'ya yayılmış olup 500 milyondan fazla insan tarafından anadil olarak konuşulmaktadır. Ailedeki en büyük ve baskın dil grubu, 313 milyon anadil konuşuruyla Sami diller kolunda yer alan Arapça değişkeleridir.
Urartuca, günümüzde Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Ermeni Yaylası adıyla da bilinen coğrafî bölgede, Van Gölü çevresinde yerleşmiş ve başkenti günümüz Van şehrinin yakınlarında kurulmuş Urartu Krallığı'nda yaşayanlar tarafından konuşulan dil. Ne coğrafi kökeni ne de çoğunluk dili olarak konuşulduğu bölge kesin olarak belirlenememekle birlikte muhtemelen Van Gölü çevresi ve Yukarı Zap Suyu Vadisi'nin yakınlarında baskın olarak konuşulmuştur.
Ugarit ya da Ras Şamra(ʼUgrt; Arapça: ْأُوغَارِيت) Suriye'de Lazkiye yakınlarında Akdeniz'e kıyısı bulunan antik bir liman şehridir. MÖ 1450 - 1195 yılları arasında bir ticaret kenti olarak hareketliydi ancak MÖ 1196 - 1179 arasında Deniz Kavimleri'nin ani bir baskınıyla yakılıp yıkılmıştır. 1929 yılından itibaren harabelerinde yapılan kazılar, tarih açısından önemli tabletler ortaya çıkardı. Bu kazılarda, büyük bir kısmı saray ve çevresinde çoğunluğu Akadca, Ugaritçe olmak üzere Sümerce, Hurrice dillerinde çivi yazılı tabletlerle Antik Mısır dilinde hiyeroglif birkaç bin kil tablet bulunmuştur. Söz konusu belgeler “Rap’anu Arşivi” olarak bilinmektedir. Halkı Ugaritçe denilen bir Sami dili konuşmaktaydı. Ugarit eski çağların en önemli ticaret merkezlerindendir. Ugarit'te yapılan kazılar sonucunda bu bölgedeki yerleşmelerin Neolitik Çağ'a kadar dayandığını göstermiştir. Ayrıca Ugarit kazılarında Akadlar dönemine ait mühür bulunmuştur.
Türk dili tarihi, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimeler şeklinde bilinen ilk örneklerine rastlanan, coğrafya olarak Moğolistan ve Çin içlerinden Avrupa’nın ortalarına, Sibirya’dan Hindistan ve Kuzey Afrika sahasına kadar yayılmış olan Türk dilinin tarihidir. Günümüzde Asya ve Avrupa kıtalarında konuşulan ve yazılan Türk yazı dilleri ve bunların ağızlarının tarihî süreçlerini kapsar.
Eski Uygurca veya Eski Uygur Türkçesi, 9. yüzyıl ila 14. yüzyıl aralığında çeşitli devletlerde konuşulmuş ve yazılmış olan, Türki diller ailesinin Sibirya koluna mensup bir dil. Eski Türkçenin Göktürkçeden sonraki ikinci bölümünü oluşturmuştur.
Yeni Mısır dili ya da Yeni Mısırca, Mısırca'nın Yeni Krallık döneminde egemen olan gelişim evrelerinden biridir. Tipik yeni Mısırca özellikleri taşıyan formlar 17. Hanedana ait metinlerde rastlanmaktadır. Tamamıyla Yeni Mısırca kullanılarak yazılmış metinler Amarna dönemine gelmeden önceye tarihlenmektedir. Milattan önce 7. yüzyılda artık kullanılmayan bir dil haline gelen Yeni Mısırca, yerini yine Mısırca'nın bir başka formu olan Demotik'e bıraktı.
Piramit metinleri, Eski Krallık dönemi 5., 6. ve 8. hanedana ait firavunların inşa ettirdiği piramitlerin iç duvarlarına yazılmış dini içeriğe sahip özlü sözlerdir. Bu piramitler 5. hanedana ait firavun Unas Piramidi, 6. Hanedana ait firavun II. Teti, I. Pepi, Merenre ve II. Pepi ile kraliçeler II. Anchenespepi, Behenu, Neith, Wedjebten ve II. Iput piramitleri ve son olarak 8. hanedana ait Qakare Ibi piramididir. Eski Mısır diline ait günümüze dek ulaşabilmiş en büyük metin grubu olan piramit metinleri daha sonra Orta Krallık döneminde tabutların iç taraflarında yeniden ortaya çıkmaktadırlar. Ancak daha yeni olarak ve piramitlerden ziyade tabutlarda ortaya çıkan bu metinler tabut metinleri olarak adlandırılırlar. Gerek piramit metinlerinde gerekse tabut metinlerinde karşılaşılan çoğu özlü sözün eski Mısır'ın geç dönemlerine kadar kullanıldığı kabul edilir.
Antik Mısır Edebiyatı, Antik Mısır'da milattan önce 2800 yılından milattan sonra 300 yılına kadar icra edilen, Eski, Orta ve Yeni Mısır dili ile demotik metinlerle günümüze aktarılan, bilge öğretiler ve otobiyografik metinler içeren bir edebiyattır.
Kuşitler veya Kuş Krallığı, Sudan ve Güney Mısır'ın Nil Vadisi'nde yer alan Nübye'de kurulmuş eski bir krallıktır.
Alaşya, Alasiya/Alaşiya olarak da yazılır ve Alaşya Krallığı olarak da bilinir, Orta ve Geç Tunç Çağlarında var olan ve Doğu Akdeniz bölgesinde yer alan bir devletti. Eski Mısır ve Eski Yakın Doğu'daki diğer devletler için başta bakır olmak üzere önemli bir maden ihracatçısıydı. Günümüze ulaşan birçok metinde adı geçmektedir ve günümüzde Kıbrıs'ın eski adı veya bir bölgesi olduğu düşünülmektedir. Bu varsayım, Tel Aviv Üniversitesi'nde Alaşya'dan diğer hükümdarlara gönderilen kil tabletler üzerine yapılan bilimsel analizlerle doğrulanmıştır.
Afrika tarihi, Afrika kıtasında olan olayları kapsar. Afrika, modern insanın ilk ortaya çıktığı bilinen yerdir. Daha sonraki dönemlerde Kuzey Afrika'da Antik Çağ'da Mısır, Kartaca gibi medeniyetler ortaya çıkmış olmakla birlikte, kıtanın güney kısımlarında göçebe hayat devam etmiştir. Kıta, Roma'nın, Bizans'ın, Arapların, Osmanlı'nın ve en sonunda Avrupalıların işgaline uğramış, bu işgaller kıtanın sömürülmesine ve farklı fikirlerin ve dinlerin yayılmasında etkili olmuştur.