
Irwin A. Rose, Amerikalı biyolog. 2004 yılında "Ubikuitin-aracılı protein yıkımının keşfi" nedeniyle, Aaron Ciechanover ve Avram Hershko ile birlikte, Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır.

Aaron Klug OM, Litvanya doğumlu Britanyalı kimyager ve biyofizikçi. Kristalografik elektron mikroskobunun gelişimi ve biyolojik olarak önemli nükleik asit-protein komplekslerinin yapısının aydınlatılması konusundaki çalışmaları için 1982 yılında Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.

Günter Blobel, Alman-Amerikalı biyolog.

Elizabeth Helen Blackburn Avustralya doğumlu Amerikalı moleküler biyolog. Kromozomların uç kısımlarında bulunan ve kromozomları koruyan telomer isimli yapılarla ilgili çalışmalarıyla bilinir. Telomer yapımında etkin telomeraz enziminin kaşifleri arasındadır. Bu çalışmalarından dolayı 2009 yılında Carol W. Greider ve Jack W. Szostak ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazandı. Tıbbi etik üzerine de çalışmaları vardır.

George Emil Palade, Romanya doğumlu hücre biyoloğu. Şimdiye kadarki "en etkili hücre biyoloğu" olarak tanımlanır. 1974 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü Albert Claude ve Christian de Duve ile birlikte kazanmıştır. Ödül kendisine elektron mikroskobu çalışmalarındaki yenilikleri ve hücre yapısıyla ilgili yaptığı çalışmalar sayesinde hücre biyolojisine getirdiği yenilikler nedeniyle verilmiştir. En önemli keşifleri ilk kez 1955 yılında tanımladığı ribozomlar ve endoplazmik retikulum ile ilgili olanlardır.

Eric F. Wieschaus, Amerikalı gelişimsel biyolog. 1995 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü Edward B. Lewis ve Christiane Nüsslein-Volhard ile birlikte "embriyonik gelişimin genetik kontrolü ile ilgili keşiflerinden dolayı" kazanmıştır.

Edward B. Lewis, Amerikalı genetikçi. 1995 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmıştır. Aynı yıl ödülü Christiane Nüsslein-Volhard ve Eric F. Wieschaus ile paylaşmıştır.

Stanley Cohen Amerikalı biyokimyacı ve 1986 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi bilim insanı.

Baruch Samuel "Barry" Blumberg Yahudi kökenli Amerikalı doktor ve 1976 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi. Nobel Ödülü'nü enfeksiyöz olduğu gösterilen ilk insan prion hastalığı olan kuru hastalığı üzerine yaptığı çalışmalarla kazanmıştır. Ayrıca 2005 yılından ölümüne kadar Amerikan Felsefe Topluluğu başkanlığını yürütmüştür.
Daniel Nathans Amerikan Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi mikrobiyolog.

Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.
Edwin Gerhard Krebs, Amerikalı biyokimyacı. 1992 yılında Edmond H. Fischer ile birlikte, proteinleri ve çeşitli hücresel süreçleri aktive etmek için tersinir fosforilasyon mekanizmasını keşiflerinden dolayı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü almaya hak kazanmıştır. Edwin Krebs, aynı zamanda Krebs döngüsü olarak da bilinen sitrik asit döngüsünü keşfeden Nobel ödüllü biyokimyacı Hans Adolf Krebs (1900-1981) ile karıştırılmamalıdır.

Torsten Nils Wiesel, İsveçli nörofizyolog. 1981 yılında David H. Hubel ile birlikte görme sisteminin bilgi işleme süreçleri ile ilgili çalışmaları nedeniyle Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanmıştır. Ödülü ayrıca beyin hemisferleriyle ilgili yaptığı bağımsız araştırmalar nedeniyle kazanan Roger W. Sperry ile de paylaşmıştır.

César Milstein, Arjantinli biyokimyacı. Antikor araştırmalarıyla tanınmıştır. 1984 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü Niels Kaj Jerne ve Georges J. F. Köhler ile birlikte antikor araştırmaları nedeniyle kazanmıştır.

George Herbert Hitchings Amerikalı hekim. 1988 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü James W. Black ve Gertrude Elion ile birlikte "ilaç tedavisine ilişkin önemli ilkeleri keşifleri için" kazanmıştır. Hitchings özellikle kemoterapi çalışmalarıyla bu ödüle hak kazanmıştır.

Bert Sakmann, Alman fizyologdur. "Hücrelerdeki tek iyon kanallarının işlevi" üzerine yaptığı çalışmaları için 1991 yılında Erwin Neher ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmıştır. Yama kelepçe (patch-clamp) tekniğinin mucitlerindendir.

Susumu Tonegawa Japon bilim insanı. Antikor çeşitliliğini sağlayan genetik mekanizmayı keşfetmesi nedeniyle 1987'de Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü tek başına kazanmıştır. Nobel Ödülünü immünoloji dalındaki çalışmalarıyla kazanmakla birlikte, eğitimini gördüğü ana branş moleküler biyolojidir. Sonraki yıllarda çalışmalarını hafıza oluşumunun moleküler ve hücresel temeli konusuna yöneltmiştir.

Frederick Sanger, İngiliz biyokimyager. 1958 ve 1980 yıllarında 2 kez Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır. 1958 yılında "proteinlerin, özellikle de insülinin yapısı üzerine çalışmaları için" Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır ve bu ödülü aynı kategoride 2 kez kazanan tek kişidir. 1980 yılında da "nükleik asitlerdeki baz dizilerinin belirlenmesiyle ilgili katkıları nedeniyle" Walter Gilbert ile birlikte bu ödülü kazanmıştır. Aynı yıl ayrıca Paul Berg, "nükleik asitlerin, özellikle de rekombinant DNA'nın biyokimyası üzerine temel çalışmaları için" ödülü kazanan diğer isim olmuştur.

Kütle spektrometrisinde, matris destekli lazer desorpsiyon/iyonizasyonu (MALDI), minimum parçalanma ile büyük moleküllerden iyonlar oluşturmak için bir lazer enerjisi emici matris kullanan bir iyonizasyon tekniğidir. Daha geleneksel iyonizasyon yöntemleriyle iyonize edildiğinde kırılgan olma ve parçalanma eğiliminde olan biyomoleküllerin ve büyük organik moleküllerin analizinde uygulanmıştır. Gaz fazında büyük moleküllerin iyonlarını elde etmenin nispeten yumuşak bir yolu olması bakımından elektrosprey iyonizasyonuna (ESI) benzer, ancak MALDI tipik olarak çok daha az sayıda çok-yüklü iyon üretir.

Çarpışmaya bağlı ayrışma, gaz fazında seçilen iyonların parçalanmasını indüklemek için bir kütle spektrometresi tekniğidir. Seçilen iyonlar genellikle iyon kinetik enerjisini artırmak amacı ile bir elektrik potansiyeli uygulanarak hızlandırılır ve daha sonra nötr moleküllerle çarpışmalarına izin verilir. Çarpışmada kinetik enerjinin bir kısmı iç enerjiye dönüştürülür, bu da bağ kırılmasına ve moleküler iyonun daha küçük parçalara parçalanmasına neden olur. Bu fragman iyonları daha sonra ardışık kütle spektrometresi ile analiz edilebilir.