İçeriğe atla

Ertelemecilik

Yap artık şunu...

Ertelemecilik, erteleme eğilimi veya prokrastrinasyon[1][2] belirli bir süre sonunda tamamlanması gereken bir görevi yapmaktan kaçınmadır.[3] Olumsuz sonuçları olabileceği bilinmesine rağmen bir göreve başlama ya da tamamlamayı adet olarak ya da kasıtlı olarak ertelemek olarak da belirtilebilir.[4] Gündelik işlerde olduğu gibi örneğin bir randevuya gitme, bir iş raporunu ya da akademik bir ödevi teslim etme ya da bir eş ile stresli bir konuyu tartışma gibi belirgin görevlerde gecikme olması yaygın olarak görülen bir alışkanlıktır. Her ne kadar bir kişinin üretkenliğini engelleyen etkisi nedeniyle genellikle olumsuz bir karakter özelliği olarak algılanıp depresyon, düşük özsaygı, suçluluk duygusu ve yetersizlik ile ilişkilendirilse de[5] riskli ya da olumsuz sonuçları olabilecek olan ya da yeni bilgilerin gelmesini beklemeyi gerektiren bazı istekler için tedbirli bir karşılık olarak değerlendirilebilir.[6]

Kültürel bir açıdan bakıldığında hem Batı hem de Batı dışındaki kültürlerde öğrencilerin akademik ertelemecilik yaptıkları ancak sebeplerinin farklı olduğu görülür. Batı kültüründe öğrenciler daha önce yaptıklarından daha kötü olmasından kaçınmak ya da öğrenmeleri gerektiği kadar öğrenemediklerinden ötürü ertelemecilik yaparken Batı kültüründen olmayan öğrencilerin yetersiz görünmekten kaçınmak ya da akranlarının önünde bir yetenek eksikliği sergilemekten kaçınmak için ertelemecilik yapmaya eğilimlidirler.[7] Ayrıca zaman yönetiminin farklı kültürel açılarının ertelemeciliği nasıl etkileyebileceğini de dikkate almak önemlidir. Örneğin zaman için çoklu etkin bir bakışa sahip kültürlerde kişiler bir işi bitirmeden önce doğru olarak yapılmasından emin olmaya daha büyük bir değer verirler. Zamana doğrusal bir bakış açısına sahip olan kültürlerde ise kişiler bir göreve belirli bir zaman ayırmakta ve o süre bittiğinde durmaktadırlar.[8]

Güvercinlerde ertelenmiş ödül üzerine yapılan davranışsal örüntüler üzerine yapılan bir araştırma ertelemeciliğin insanlara özgü olmadığını ve bazı hayvanlarda da gözlemlenebildiğini önermektedir.[9] Güvercinlerin kolay ama acele yapılması gereken görevler yerine karmaşık ama ertelenmiş görevleri seçtiklerini gösteren ve güvercinler arasında ertelemeciliğin olduğunu açık kanıtlarla belirten deneyler bulunmaktadır.[10]

Kaynakça

  1. ^ Aslan, Şebnem (21 Aralık 2018). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri: Nicel, Nitel ve Karma Tasarımlar İçin Bir Rehber. Eğitim Yayınevi. ISBN 978-605-7557-38-4. 
  2. ^ Sadykova, Guzel (12 Mayıs 2016). "İŞ GÜVENCESİZLİĞİ İLE İŞYERİ PROKRASTİNASYONU (ERTELEME ALIŞKANLIĞI) İLİŞKİSİ". Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi. 12 (30): 97-120. doi:10.11122/ijmeb.2014.12.30.1259. ISSN 2147-9194. 23 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2020. 
  3. ^ Kirst-Ashman, Karen K.; Hull, Jr., Grafton H. (2016). Empowerment Series: Generalist Practice with Organizations and Communities. Cengage Learning. s. 67. ISBN 978-1-305-94329-2. 4 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2020. 
  4. ^ Ferrari, Joseph (Haziran 2018). "Delaying Disposing: Examining the Relationship between Procrastination and Clutter across Generations". Current Psychology. 37 (2). New Brunswick, N.J. ss. 426-431. doi:10.1007/s12144-017-9679-4. 
  5. ^ Duru, Erdinç; Balkis, Murat (Haziran 2017). "Procrastination, Self-Esteem, Academic Performance, and Well-Being: A Moderated Mediation Model". International Journal of Educational Psychology. 6 (2). ss. 97-119. doi:10.17583/ijep.2017.2584. 2 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2020. 
  6. ^ Bernstein, Peter (1996). Against the Gods: The remarkable story of risk. s. 15. 
  7. ^ Ganesan (2014). "Procrastination and the 2 x 2 achievement goal framework in Malaysian undergraduate students" (PDF). Psychology in the Schools. 51 (5). ss. 506-516. doi:10.1002/pits.21760. []
  8. ^ Communications, Richard Lewis, Richard Lewis. "How Different Cultures Understand Time". Business Insider. 3 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2018. 
  9. ^ Mazur, James (1998). "Procrastination by Pigeons with Fixed-Interval Response Requirements". Journal of the Experimental Analysis of Behavior. 69 (2). ss. 185-197. doi:10.1901/jeab.1998.69-185. PMC 1284653 $2. PMID 9540230. 
  10. ^ Mazur, J E (Ocak 1996). "Procrastination by pigeons: preference for larger, more delayed work requirements". Journal of the Experimental Analysis of Behavior. 65 (1). ss. 159-171. doi:10.1901/jeab.1996.65-159. ISSN 0022-5002. PMC 1350069 $2. PMID 8583195. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

Güdü, insanların ve diğer hayvanların belirli bir zamanda bir davranışı başlatmasının, sürdürmesinin veya sonlandırmasının nedenidir. Güdü durumları genellikle, hedefe yönelik davranışta bulunma eğilimini yaratan, failin içinde hareket eden güçler olarak anlaşılır. Farklı zihinsel durumların birbirleriyle yarıştığı ve yalnızca en güçlü durumun davranışı belirlediği sıklıkla kabul edilir. Bu, bir şeyi aslında yapmadan da yapmaya motive olabileceğimiz anlamına gelir. Motivasyonu sağlayan paradigmatik zihinsel durum arzudur. Ancak kişinin ne yapması gerektiği veya niyetleri hakkındaki inançlar gibi diğer çeşitli durumlar da motivasyon sağlayabilir. Motivasyon, bir kişinin ihtiyaçlarını, arzularını, isteklerini veya dürtülerini ifade eden motive kelimesinden türetilmiştir. Bireyleri bir hedefe ulaşmak için harekete geçmeye motive etme süreci denilir. İş hedefleri bağlamında insanların davranışlarını körükleyen psikolojik unsurlar veya para arzusunu içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Merak</span>

Merak, insanlarda ve diğer hayvanlarda görülen, keşif, araştırma ve öğrenme gibi meraklı düşünmeyle ilgili bir niteliktir.

Benlik kaynaklarının tükenmesi, öz-kontrol ya da özgür irade gücünün kullanılabilecek sınırlı kaynaklara dayandığı düşüncesini ifade etmektedir. Zihinsel aktivite için enerji düşük olduğunda, öz kontrol zayıflar ve bu durum benlik kaynaklarının tükenmesi olarak adlandırılır. Özellikle, benlik kaynaklarının tükenmesi durumunun deneyimlenmesi, kişinin daha sonraki aktivitelerde kendini kontrol etme becerisini zayıflatır. Öz-kontrol gerektiren benlik kaynaklarını tüketici bir görev, sonrasında gelen öz-kontrol görevi için, her ne kadar görevler birbiriyle ilişkisiz görünse de, engelleyici bir etki yaratır. Öz-kontrol benliğin hem birey hem de bireylerarası düzeyindeki işlevinde önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, benlik kaynaklarının tükenmesi, deneysel psikolojide ve spesifik olarak sosyal psikolojide önemli bir konudur, çünkü mekanizması, insanın öz-kontrol süreçlerinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.

Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.

Proteus etkisi, çevrimiçi sanal oyun içindeki bireyin davranışlarının, kendi avatarının görsel özellikleri ile ilişkili olarak değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu değişim, o sanal ortama dahil diğer kullanıcıların bu karakterlerle tipik bir biçimde eşleştirdiği davranışlar hakkındaki bilgiden kaynaklanmaktadır. Değişken (protean) sıfatına benzer olarak, kavramın ismi Yunan tanrısı Proteus'un şekil değiştirme yeteneğine yapılan bir imadır. Proteus etkisi ilk kez 2007 Haziranında Stanford Üniversitesi'nde Nick Yee ve Jeremy Bailenson tarafından kullanılmıştır.

Nepotizm, kayırmacılık veya akraba kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık.

Ara verme etkisi öğrenmenin zamana yayıldığında daha iyi olması, sıkıştırılmış tekrarlama yerine aralıklı tekrarlamanın tercih edilmesidir. Pratik olarak bu etki "tıkınma" denebilecek sınav gecesi çalışmasının uzun bir zaman çerçevesinde aralıklı çalışmak kadar etkili olmayacağını öne sürer. Bu etki öğreneni zorlar, ancak uzun süreçte daha iyi öğrenme sağlar.

Kendine zarar verme, kişinin kendisine zarar verdiği veya potansiyel olarak verebileceği herhangi bir davranışın varlığıdır. Kendine zarar verici davranışlar yıllar boyunca birçok insan tarafından gösterilmiş bir davranış bozukluğudur. Bu davranış genellikle kasıtlı olabilir, dürtüden doğabilir veya bir alışkanlık olarak gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte bu davranış, ölümcül olan, potansiyel olarak alışkanlık oluşturan veya bağımlılık yapan dolayısıyla kendini yok etmeye veya öldürmeye yönelik olma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Genellikle borderline kişilik bozukluğu veya şizofreni gibi akıl hastalıkları ile ilişkilendirilir.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Prososyal davranış</span>

Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

<span class="mw-page-title-main">Akran grubu</span> yaklaşık olarak aynı yaştaki ve genellikle benzer rütbe veya sosyal statüdeki ortaklar

Sosyolojide, bir akran grubu hem bir sosyal grup hem de benzer ilgi alanlarına (homofilik), yaşa, geçmişe veya sosyal statüye sahip birincil bir grup insandır. Bu grubun üyeleri, kişinin inançlarını ve davranışlarını etkileyebilir. Akran grupları hiyerarşiler ve farklı davranış kalıpları içerir. Örneğin bir lise ortamında, 18 yaşındakiler 14 yaşındaki bir akran grubudur çünkü okulda benzer ve paralel yaşam deneyimlerini birlikte paylaşırlar. Bunun aksine, öğretmenler öğrencileri bir akran grubu olarak paylaşmazlar çünkü öğretmenler ve öğrenciler iki farklı rol ve deneyime sahiptir.

Neal Elgar Miller, Amerikalı deneysel psikolog. Fizik, biyoloji ve yazarlık dahil olmak üzere çeşitli ilgi alanlarına sahip enerjik bir insan olarak tanımlanan Miller, bunların yanında psikoloji alanına da girdi. Bilimlerde bir arka plan eğitimi olan Miller, profesörlerden ve önde gelen psikologlardan davranışsal psikoloji ve fizyolojik psikolojinin çeşitli alanlarında, özellikle de davranışa organların tepkileri ilişkilendiren çalışmaları için ilham aldı.

Organizasyon(Örgüt) Sosyolojisi veya Örgütsel davranış (ÖD) : "örgütsel ortamlarda insan davranışının incelenmesi, insan davranışı ile organizasyon arasındaki arayüz ve organizasyonun kendisi"dir. ÖD araştırması en az üç şekilde kategorize edilebilir:

Çerofobi veya mutluluk korkusu olarak da adlandırılan mutluluktan kaçınma, bireylerin olumlu duygular veya mutluluk uyandıran deneyimlerden kasıtlı olarak kaçınabildikleri, mutluluğa karşı bir tutumdur.

Çürüme teorisi ya da bozunma teorisi, sadece zamanın geçmesi nedeniyle hafızanın kaybolduğunu öne süren bir teoridir. Bu nedenle bilgi, zaman geçtikçe ve hafızanın yanı sıra hafıza gücü de yıprandıkça daha sonraki erişim için daha az kullanılabilir hale gelir. Birey yeni bir şey öğrendiğinde, nörokimyasal bir "hafıza izi" yaratılır. Ancak zamanla bu iz yavaş yavaş parçalanır. Bilginin aktif olarak tekrarlanmasının, bu geçici düşüşe karşı koyan önemli bir faktör olduğuna inanılıyor. Nöronların biz yaşlandıkça yavaş yavaş öldüğüne yaygın olarak inanılır, ancak bazı eski hatıralar en son deneyimlenen hatıralardan daha güçlü olabilir. Bu nedenle, çürüme teorisi çoğunlukla kısa süreli bellek sistemini etkiler, diğer bir daha eski anıların genellikle beyindeki şoklara veya fiziksel saldırılara karşı daha dirençli olduğu anlamına gelir. Ayrıca zamanın geçmesinin tek başına unutmaya neden olamayacağı ve çürüme teorisinin zaman geçtikçe meydana gelen bazı süreçleri de hesaba katması gerektiği düşünülmektedir.

Sokak güvercini, evcil güvercinlerden gelme bir türdür. Evcil güvercinlerin kökeni doğal olarak deniz kayalıkları ve dağlık bölgelerde yaşayan kaya güvercinine dayanır. Sokak güvercinleri şehir ve metropol hayatına çok iyi adapte olabildiği için dünya üzerinde oldukça sık rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Yatma vaktini erteleme</span>

Yatma vaktini erteleme, durumun daha kötü olacağını bilmesine rağmen gereksiz ve gönüllü olarak yatmayı geciktirenleri içeren psikolojik bir olgudur. Yatmayı erteleme, zamanın nasıl geçtiğini anlamamaktan kaynaklanabileceği gibi, gündüz yaşanan olaylar üzerinde kontrol eksikliği algısı nedeniyle geceyi kontrol altına alma çabası olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu olgu, 2014 yılında Çin sosyal medya platformu Weibo'da ortaya çıkan bir terim olan "intikam amaçlı yatmayı erteleme" olarak adlandırılmıştır.

Peter Harzem, davranış analizi alanında uzmanlaşmış Türk-Amerikalı bir psikologdu.