İçeriğe atla

Erkek düşmanlığı

Erkek düşmanlığı erkeklerden nefret etme, aşağılama ve her türlü önyargıyı içeren bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Sosyal dışlama, cinsiyetçilik, kin, kadın merkezcilik (gynocentrism), alay, erkeklerin aşağılanması, erkeklere şiddet uygulanması ve erkeklerin cinselleştirilmesi gibi çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir.

Etimoloji

Misandry kelimesi Yunanca misos (nefret etmek) ve andros(erkek) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır.

Erkek düşmanlığı "erkeklerden korkmak" anlamına gelen Androfobi (İngilizce: androphobia) ile karıştırılmamalıdır. Androfobi, erkek düşmanlığına varabilecek boyutlara ulaşabilme potansiyeli taşımakla birlikte sosyal fobiler içinde tanımlanan psikolojik bir hastalıktır. Androfobi durumunda da erkeklerden nefret olabilmekle birlikte bu durum daha çok nefret eden kişinin korkması dolayısıyladır.

Genel bakış

Erkek hakları aktivistleri ve diğer maskülenist gruplar erkek düşmanlığının sebebini boşanma, ev içi şiddet, tecavüz gibi konularda geleneksel yasaların erkekleri korumadığını belirtirler.

Din araştırmaları profesörleri Paul Nathanson ve Katherine Young, 2001 yılında yayınladıkları üç kitaplık 'Beyond the Fall of Man' serisinde toplumsal alanda erkek düşmanlığının kurumsallaşmasını incelediler. Varılan sonuçlardan biri ise şuydu:

"Yahudiler ve Hıristiyanlar arasındaki karşılıklı saygıyı uzun süredir engelleyen aynı sorun, aşağılama öğretisi, şimdi erkekler ve kadınlar arasındaki karşılıklı saygıyı engelliyor."

Kadın düşmanlığından farklı olarak (kadınlara yönelik patolojik nefret) Erkek Düşmanlığı çok az tartışılmış veya araştırılmıştır. Bazı maskülistler erkek düşmanlığının son otuz yılda doruğa çıktığını ve sosyal bir patoloji halini aldığını öne sürmektedir.

Hem feminist hem de maskülist kamplardan bazı kimseler de toplumda yerleşmiş cinsiyet rolleri sonucunda doğmuş olan kadın-erkek eksenindeki tartışma ve kamplaşmalardan oluşan "cinsiyetler savaşı" olarak da nitelenen toplumsal olgununun kadın düşmanlığının da, erkek düşmanlığının da kaynağı olduğunu ileri sürmektedirler.

Psikolojik Araştırmalar

Glick ve Fiske adlı araştırmacılar bireylerin erkeklere yönelik tutumlarını ölçmek için psikometrik yöntem geliştirdiler. Erkeklere karşı duygu karmaşası envanteri adlı bu psikometrik yapıda önce kadınlarla küçük bir grup tartışması yapıldı. Bu grup tartışmasından sonra sorulacak olan sorular istatistiki yöntemlerle belirlendi. İstatiski yöntemler sonucu araştırmada erkek düşmanlığı genel olarak üç etkene ayrıldı: Erkeklerin sade erkek gücünü desteklediği inancı, erkeklerin kadınlar tarafından desteklendiği inancı ve erkeklerin düşmanca eylemlerde bulunma olasılığının olduğuna inanan homoseksüel bakış açısı. Psikometrik sonuçlar ülkenin cinsiyet eşitsizliği arttıkça erkek düşmanlığın arttığı yönünde iken, kendisini feminist olarak tanımlayan kişilerde ise erkek düşmanlığının diğer kişilere oranla daha az olduğu yönündedir. Ancak araştırma aleni bir şekilde yapıldığı için kişilerin düşünceleri tam olarak tespit edilememektedir.

Edebiyat

Antik Yunan'da

Princeton Üniversitesi'nden klasikler profesörü Froma Zeitlin, "Patterns of Gender in Aeschylean Drama: Seven Against Thebes and the Danaid Trilogy" (Aşilyan Drama'da Cinsiyet Kalıpları: Tebai'ye Karşı Yediler ve Danaid Üçlemesi) başlıklı makalesinde erkek düşmanlığını tartıştı. Yazar:

Bununla birlikte, Eteokles(Tebai Kralı) ile yalvaran Danaidler'in en önemli ortak noktası onların karşı cinsle ilgili aşırı konumlarıdır: Eteokles'in nasıl olursa olsun bütün kadınlara düşmanlığı Danaidler'de erkeklere karşı bir nefret olarak gözükür. Mısırlı kuzenlerine karşı olmalarına rağmen (onlarla evlilik ensesttir ve onlar sert erkeklerdir) genellikle itirazlarını bir bütün olarak erkek cinsiyetini kapsayacak şekilde genişletir ve davalarını cinsiyetler arasındaki tutkulu bir yarışma olarak görür.

Şekspir (Shakespeare)

Edebiyat eleştirmeni Harold Bloom, erkek düşmanlığı teriminin edebiyatta nispeten duyulmamış olmasına rağmen, örtük, hatta açık bir erkek düşmanlığı bulmanın zor olmadığını savundu. Shakespeare'in eserlerine atıfta bulunarak, Bloom şunları savundu:

Edebiyatta tek bir kadın düşmanlığı örneği düşünemiyorum, oysa erkek düşmanlığının güçlü bir unsur olduğunu iddia ediyorum. Shakespeare, genel olarak kadınların evlenmek zorunda olduğunu ve erkeklerin narsist olduğunu ve güvenilmemesi gerektiği gibi şeyleri yazar. Genel olarak, bize erkekler hakkında kadınlardan daha karanlık bir bakış açısı verir.

Modern Batı Edebiyatı'nda

Anthony Synnott, edebiyatta erkekleri kötü adamlar ve kadınları kurbanlar olarak temsil etme eğilimi olduğunu savunur ve radikal feminist yazar Marilyn French'in The Women's Room(Kadınlara Mahsus) ve Alice Walker'in The Color Purple adlı kitaplarından yola çıkarak, "erkek karşıtı" romanlar için bir pazar olduğunu ve buna karşılık gelen "kadın karşıtı" bir pazar olmadığını savunuyor. Erkeklerin edebiyatta ortak bir tema olarak Nazi hapishane gardiyanlarıymış gibi gösterildiğini belirten karşılaştırmalarda bulunur.

Ana akım feminizmin eleştirmeni Christina Hoff Sommers, Eve Ensler'in Vajina Monologları adlı oyununu şöyle eleştirdi:

(Oyunda) "takdire şayan erkek yoktur... oyun, erkek kabadayılar, sadistler, çocuk tacizcileri, cinsel sakatlayıcılar, çete tecavüzcüleri ve nefret dolu küçük çocuklardan oluşan bir haydut galerisi sunar" diye eseri(Vajina Monologları) eleştirmiştir ve "çoğu erkeğin vahşi olmadığı(nı)'' belirtmiş ve ''Onlar(erkeklerin çoğunluğu) zalim değiller" gerçeğine ayak uyduramadıklarını belirtir.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Sommers, Christina Hoff'un ilgili makalesi" (PDF). What’s Wrong and What’s Right with Contemporary Feminism?. 3 Kasım 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

Erkek hakları ya da Erkek Hakları Hareketi, büyük ölçüde kadın haklarına bir yanıt olmak üzere 1980'lerde tanımlanan bir hareket olarak başladı. Hareketin amacı erkeklere ilişkin konuları ortaya koymak ve erkeklere yönelik kurumsal ve toplumsal ayrımı kaldırmaktır. Erkek Hareketinin bir parçasıdır. Özellikle, erkekleri ve erkek çocuklarını olumsuz etkileyen veya bazı durumlarda yapısal olarak ayrımcılık yapan belirli devlet politikalarına odaklanan çeşitli grup ve bireylerden oluşur. Erkek hakları hareketi içinde tartışılan ortak konular arasında, çocuk velayeti, nafaka ve evlilik mülkiyeti dağıtımı gibi konular dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere aile hukukunda kadınlara verildiği iddia edilen ayrıcalık yer almaktadır. Hareket aynı zamanda ebeveynlik, üreme, intiharlar, erkeklere yönelik aile içi şiddet, sünnet, eğitim, zorunlu askerlik, sosyal güvenlik ağları ve sağlık politikalarıyla da ilgileniyor. Erkek hakları hareketi, 1970'lerin başında erkek kurtuluş hareketinden ayrıldı ve her iki grup da daha büyük erkek hareketinin bir parçasını oluşturdu.

<span class="mw-page-title-main">Kadın düşmanlığı</span>

Kadın düşmanlığı veya mizojini, kadınlara karşı duyulan soğukluk, antipati veya abartılı düşmanlıktır. İngilizcedeki "misogyny" terimi Yunancadaki kadın (gyne) ve nefret etmek (misein) kelimelerinden türetilmiştir.

Marksist feminizm, marksizm ve feminizmin bileşimi olan bir feminist harekettir.

Sosyalist feminizm, 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başında sözü edilmeye başlanan feminizm hareketidir. Barbara Ehrenreich’in 1976 yılında WIN dergisindeki makalesinde söylediği üzere sosyalist feminizm terimi, “olduğu şey olması için çok kısa bir tanımlamadır, bununla birlikte, gerçekten sosyalist, enternasyonalist, ırkçılık ve heteroseksizm karşıtı feminizm”dir. sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. Sosyalist feminizm, kapitalizmi kadının ezilmişliğinin temel kaynağı olarak kabul eder, tarihsel kapitalizm bağlamı içine konulmadıkça, cinsiyetçiliğin kadın hayatları üzerindeki etkinlik biçiminin anlaşılamayacağını savunur.

Radikal feminizm, 1970'lerde kadın hareketlerinin en güçlü olduğu dönemlerde en çok sözü geçen iki akımdan biridir. Kadın sorununun temeline inmeye çalışmışlar, sorunu ataerki (patriyarka) olarak tanımlamışlardır. Radikal feminizm, toplumda temel kötülüğün toplumun üzerinde şekillendiği kadına yönelik baskı olduğu ve düzenlenmeye karşı çıkmanın temelini tüm standart cinsiyet rolleri ve erkek hakimiyetine karşı çıkmakta gören feminizmin bir koludur.

Cinsiyetçilik, kişinin cinsiyetine veya toplumsal cinsiyetine dayalı önyargı veya ayrımcılıktır. Cinsiyetçilik herkesi etkiler. Basmakalıplarla ve toplumsal cinsiyet rolleriyle bağlantılıdır, ve bir cinsiyetin veya toplumsal cinsiyetin doğası gereği diğerinden üstün olduğu inancını içerebilir. Aşırı cinsiyetçilik kadın düşmanlığını, cinsel tacizi, tecavüzü ve diğer cinsel şiddet biçimlerini teşvik edebilir. Cinsiyet ayrımcılığı cinsiyetçiliği kapsayabilir. Bu terim, insanlara cinsiyet kimlikleri veya toplumsal cinsiyet veya cinsiyet farklılıklarına dayalı ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı özellikle işyeri eşitsizliği açısından tanımlanmaktadır. Sosyal veya kültürel gelenek ve normlardan ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

Ayrılıkçı feminizm kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılıkların giderilemeyeceği inancına bağlı olarak heteroseksüel ilişkileri desteklemeyen bir feminizm türüdür. Ayrılıkçı feministler, genellikle, erkeklerin feminist harekete katkı yapamayacağına ve iyi niyetli erkeklerin dahi ataerkilliğin dinamiklerini birebir kopya ettiklerine inanırlar. Ayrılıkçı feministler, enerjilerini kullanmayı ve diğer kadınlarla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi ataerkil çerçevenin dışından dolaşarak gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu durum, çok tipik olarak politik ve sosyal hedefleri elde etmek için yalnızca kadınlarla çalışmayı, sadece kadınları içeren yaşam alanları ve aileler oluşturmayı, çalışma yaşamında ise erkekler için/erkeklerle birlikte çalışmamayı ve erkek çalışan tutulmamasını içerir.

<span class="mw-page-title-main">Christina Hoff Sommers</span> Amerikalı filozof ve yazar

Christina Hoff Sommers, Amerikalı araştırmacı-yazar. Amerikan toplumunda kültür, ergenlik ve ahlâk konuları üzerine yazan Sommers lisansını New York Üniversitesi'nde Phi Betta Kappa olarak tamamlamış ve doktorasını 1979 yılında Brandeis Üniversitesi'nden almıştır. Worcester Clark Üniversitesi'nde ahlak alanında felsefe profesörlüğü yapmış ve Foundation for Individual Rights in Education'un yönetim kurulu üyesidir.

Christina Hoff Sommers'ın Who Stole Feminism? kitabında ortaya attığı iki terimden biri eşitlikçi feminizm diğeri cinsiyet feminizmidir.

Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Tecavüzle Mücadele Hareketi sosyopolitik bir harekettir. Kadına yönelik şiddetle ve kadınlara yönelik cinsel istismarla mücadele etmeye çalışan hareketin bir parçasıdır.

Feminizm tarihi, kadınlara eşit hakların sağlanmasını amaçlayan hareketlerin ve ideolojilerin kronolojik veya tematik anlatılarını içerir. Dünyanın dört bir yanındaki feministlerin sebepleri, hedefleri ve niyetleri ; zamana, kültüre ve ülkeye bağlı olarak değişmiş olsa da çoğu Batılı feminist tarihçi, kadın haklarını elde etmek için çalışan tüm hareketlerin, feminizm terimini kendilerine uygulamamış olsalar bile feminist hareket olarak değerlendirilmeleri gerektiğini iddia ediyorlar. Diğer bazı tarihçiler "feminist" terimini modern feminist hareket ve onun devamıyla sınırlandırır ve daha önceki hareketleri tanımlamak için "protofeminist" etiketini kullanır.

Çelişik duygulu cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu söyleyen teorik bir çerçevedir: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik bu iki alt bileşendeki türlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.

Bireyci feminizm, aynı zamanda ifeminizm olarak da bilinir, bireyciliği, kişisel özerkliği, devletin kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılıktan özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliğini vurgulayan liberteryen bir feminist harekettir.