İçeriğe atla

Eritroplaki

UzmanlıkOral medicine Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Eritroplaki, başka bir patoloji ile belirlenmiş bir bağlantısı bulunmayan, mukoza zarındaki eritematöz (kırmızı) bir alanı[1] belirten klinik bir terimdir.[2] :805

Eritroplazi terimi, penisin prekanseröz kırmızı lezyonunu tanımlamak için Louis Queyrat tarafından ortaya çıkarılmıştır.[3] Böylelikle Queyrat'ın erithoplazisi terimi ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda bu terim, özellikle penis glansında (glans peniste) veya vulvada kırmızı bir yama gibi görülen karsinoma in-situya atıfta bulunabilir ya da öteki mukoza membranlarında veya geçiş bölgelerinde (tranzisyonel zonlarda) eritroplazinin anlamdaşı olarak kullanılabilir.[4]

Genellikle penisin glansını (penisin başını) etkiler,[5] nadiren gırtlakta[1] ve nadiren ağızda[6] veya anüsteki mukozalarda görülebilir.[7]

Eritroplaki, beyaz lekeleri tanımlayan lökoplaki terimiyle karşılaştırılabilir. Birlikte bunlar geleneksel olarak kabul edilen, ağızdaki 2 premalign lezyon örneğidir.[8][9] Bir lezyon hem kırmızı, hem de beyaz alanlar içerdiğinde "benekli lökoplaki" veya "eritrolökoplaki" terimi kullanılır.

Her ne kadar oral eritroplaki lökoplakiden çok daha az yaygın olsa da[6] eritroplaki; displazi veya karsinoma in-situ içermesi ve en sonunda invazif skuamöz hücreli karsinom (bir tür oral kanser) haline dönüşmesi riski önemli ölçüde daha yüksektir.[1]

Belirti ve bulgular

Her ne kadar eritroplazi ve eritroplaki terimleri sıklıkla eş anlamlı olarak kullanılsa da bazı kaynaklar bu terimlerin ayrımını yapar; bunların ilkinin (eritroplazinin) papüler (engebeli, tümsekli) olduğunu, ikincisinin de maküler (düz) olduğunu belirtir.[10]

Genital mukozanın eritroplakisine sıklıkla Queyrat eritroplazisi denir.

Eritroplakinin ağızda bulunduğu en yaygın alanlar; ağız tabanı, bukkal vestibül (giriş), dil ve yumuşak damaktır. Sınırları düzgün kırmızı bir makül veya plak olarak görünür. Doku, yumuşak ve kadifemsi olarak tanımlanmaktadır. Eritroplaki ile birlikte komşu bir lökoplaki alanı bulunabilir.

Eritroplazi, laringeal mukozada[1] veya anal mukozada da ortaya çıkabilir.[7]

Nedenler

Eritroplakinin nedeni bilinmemektedir, ancak araştırmacılar yassı hücreli karsinomun nedenleriyle benzerlik gösterdiğini düşünmektedirler. Eritroplakinin yaklaşık %40'ında karsinom bulunmuştur.[11] Çoğunlukla 65-74 yaş arası yaşlı erkeklerde görülür. Genellikle sigara ile ilişkilidir.

Alkol ve tütün kullanımı risk faktörleri olarak tanımlanmıştır.[12]

Tanı

Kırmızı oral bir lezyonun ayırıcı tanısı

Eritroleukoplaki ("benekli lökoplaki"), sol komissür. Biyopsi, hafif epitel displazisini ve kandida enfeksiyonunu gösterdi. Antifungal ilaçlar bu tip lezyonu homojen bir lökoplaki haline getirebilir (yani kırmızı alanlar kaybolacaktır)

Görünüşte benzer olan ve eritroplaki tanısı konulmadan önce dışlanması gereken başka birçok durum bulunmaktadır (tabloya bakınız). Bazen lezyonun kendiliğinden gerileyip gerilemeyeceğini veya başka bir nedenin bulunup bulunamayacağını görmek için tanı iki haftaya değin ertelenir. Eritroplaki sıklıkla displazi ile ilişkilidir ve bu nedenle prekanseröz bir lezyondur.

Biyopsi

Mikroskopik olarak doku, olguların %90'ında şiddetli epitelyal displazi, karsinoma in-situ veya invazif skuamöz hücreli karsinom gösterir. Keratin üretimi yoktur ve epitelyal hücrelerin sayısı azalmıştır. Altta yatan vasküler yapılar (damar yapıları), doku tarafından daha az gizlendiğinden eritroplaki klinik bir ortamda incelendiğinde kırmızı bir görünümdedir.

Tedavi

Tedavi, displazi derecesini belirlemek için lezyon biyopsisini de kapsamaktadır. Biyopside bulunan histopatolojiye bağlı olarak bazen lezyonun bütünüyle alınması (eksizyonu) önerilebilir. Bu durumlarda bile eritroplaki nüksü yaygındır ve bu yüzden uzun dönemde izleme gereksinim vardır.

Geçmiş

1911'de Fransız dermatolog Louis Queyrat, penis glansının sınırları keskin, parlak kırmızı, parıltılı kadifemsi prekanser bir lezyonunu tanımladı. Kırmızı lekeleri, beyaz lekeleri belirten "lökoplazi"ye benzetmek için "eritroplazi" terimini türetti. "Lökoplazi", İngilizcedeki lökoplaki (1861'de türetilmiştir) ile eşdeğer olmasından dolayı[13] "eritroplazi" terimi İngilizcede "eritroplaki" haline gelmiştir. Benzer biçimde, lökoplaki terimi başlangıçta idrar yolunun beyaz lezyonlarını tanımlamak için türetilmiş olup 1877'de ilk olarak ağızdaki beyaz lekeler için kullanılmıştır.[14] Eritroplaki teriminin ilk kez ağızdaki kırmızı lezyonları tanımlamak için uyarlanıp uyarlanmadığı açık değildir.[15]

Sözcük kökeni

Eritroplaki sözcüğü "kırmızı yama" anlamına gelir ve Yunanca ερυθρος (kırmızı) ve πλάξ (levha, plaka) sözcüklerinden türetilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü oral eritroplakiyi şu biçimde tanımlar:


Kaynakça

  1. ^ a b c d Leon Barnes (2009). Surgical Pathology of the Head and Neck (İngilizce). Informa Medical. ISBN 9780849390234. 
  2. ^ Richard D. Judge; George D. Zuidema; Faith T. Fitzgerald (1969). Clinical Diagnosis (İngilizce). Little, Brown Medical Division. ISBN 978-0-7216-2921-6. 
  3. ^ Angela C. Chi; Douglas D. Damm; Brad W. Neville; Carl M. Allen; Jerry Bouquot (11 Haziran 2008). Oral and Maxillofacial Pathology - E-Book (İngilizce). Elsevier Health Sciences. ISBN 9781437721973. 
  4. ^ Otto Braun-Falco (1 Ocak 2000). Dermatology (İngilizce). Springer Science & Business Media. ISBN 9783540594529. 22 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2020. 
  5. ^ George Laskaris (1 Ocak 2011). Treatment of Oral Diseases (İngilizce). Thieme. ISBN 9783131613714. 
  6. ^ a b Crispian Scully (2013). Oral and Maxillofacial Medicine,The Basis of Diagnosis and Treatment,3 (İngilizce). Elsevier Health Sciences. ISBN 978-0-7020-4948-4. 
  7. ^ a b Andreas Katsambas; Andreas D. Katsambas (14 Temmuz 2003). European Handbook of Dermatological Treatments (İngilizce). Springer Science & Business Media. ISBN 9783540008781. 
  8. ^ "Correlative clinico-pathological evaluation of oral premalignancy". Journal of Oral Pathology. 11 (4). Aug 1982. ss. 283-9. 
  9. ^ Boy SC (Nov 2012). "Leukoplakia and erythroplakia of the oral mucosa-- a brief overview". South African Dental Journal. 67 (10). ss. 558-60. 
  10. ^ Dorland's Medical Dictionary'de "erythroplasia"
  11. ^ Ridge JA, Glisson BS, Lango MN, et al. "Head and Neck Tumors" 20 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. in Pazdur R, Wagman LD, Camphausen KA, Hoskins WJ (Eds) Cancer Management: A Multidisciplinary Approach 28 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. 11 ed. 2008.
  12. ^ "Chewing tobacco, alcohol, and the risk of erythroplakia". Cancer Epidemiol. Biomarkers Prev. 9 (7). Temmuz 2000. ss. 639-45. 23 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2020. 
  13. ^ "Leukoplakia of the Bladder". Cliggott Publishing. Kasım 2003. 10 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2013. 
  14. ^ "Oral Carcinogenesis and Oral Cancer Chemoprevention: A Review". Pathology Research International. Cilt 2011. 1 Ocak 2011. s. 431246. 
  15. ^ Gautam Srivastava (1 Aralık 2008). Essentials of Oral Medicine (İngilizce). Jaypee Brothers,Medical Publishers Pvt. Limited. ISBN 9788184482126. []

Dış bağlantılar

Sınıflandırma

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

Pamukçuk ya da oral kandidiyaz (oral candidiasis), Candida albicans mantarının ağız mukozasında yaptığı enfeksiyondur. "Pamukçuk" adı genelde bebeklerin ağzında görülen enfeksiyon için kullanılmakla beraber yetişkinlerin ağzında veya boğazında meydana gelen kandida enfeksiyonları için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Rahim ağzı kanseri</span> Rahim ağzında meydana gelen kötücül kanser

Serviks kanseri, servikal kanser ya da rahim ağzı kanseri, rahim ağzının malign (kötücül) kanseridir. Serviks kanseri, epitelden köken alan malign tümör, yani karsinomdur. İlk belirtisi vajinal kanama olabilir, ama iyice ilerleyene kadar bir belirti göstermeme durumu da söz konusudur. Tedavisi, erken evrelerde ameliyat, ileri aşamalarda kemoterapi ve radyoterapidir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatosellüler karsinom</span>

Hepatosellüler karsinom (HCC) karaciğerin primer kanseri. Karaciğer tümörleri ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Beyaz Lezyonlar</span>

Oral mukozanın beyaz lezyonları multifaktoriyel grup bozukluğu olup, rengi değişmiş epitelyel yüzeyden geçen ışığın dağılmasıyla oluşur. Oral beyaz lezyonların tanısı ve ayırıcı tanısı, tıbbi özgeçmiş, klinik incelemeler ve laboratuvar testlerine dayandırılarak yapılmalıdır.

Displazi (dysplasia) kavramı, patolojik olgunun nedenlerine ve türüne göre farklı anlamlar içerir:

Tümör belirteci ya da Tümör markeri, kanserin varlığını veya kanser davranışını(ilerleme veya tedaviye yanıt gibi) belirlemek için kullanılabilen biyobelirteçlere verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Ağız kanseri</span>

Oral kanseri olarak da bilinen ağız kanseri, dudak, ağız veya üst boğaz zarının kanseridir. Ağızda en sık ağrısız beyaz bir yama olarak başlar, kalınlaşır, kırmızı lekeler geliştirir ve büyümeye devam eder. Dudaklarda olduğunda, genellikle iyileşmeyen ve yavaşça büyüyen kalıcı bir kabuk ülseri gibi görünür. Diğer belirtiler arasında zor veya ağrılı yutma, boyunda yeni topaklar veya şişlikler veya dudaklarda uyuşma hissi olabilir.

KID sendromu (keratitis-ichthyosis-deafness), ektodermal displazi ve sağırlık bulgularını bulgularını içeren, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

Alerjik stomatit, olguları kontakt dermatitlere benzer mekanizmayla ortaya çıkan patolojilerdir: bir maddenin deriye ya da mukozaya temas ettiği yerde oluşan alerjik nitelikteki yangısal tepkilerdir.

Üremik stomatit ya da Üremi stomatiti, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda kandaki üre düzeyinin yükselmesi olgusuna üremi (azotemi) adı verilir. Tükürük salgısıyla ağız boşluğuna ulaşan üre, ortamdaki canlı etkenlerin ürettiği "urease" enzimiyle indirgenir, serbest amonyak açığa çıkar. Ağız kuruluğu ve yanma duyusu, dişeti kanamaları, tat bozuklukları ve ağrı yakınmaları olan hastaların nefesinde amonyak kokusu vardır. Bu bulgular diabetik nefropatide çok daha güçlüdür. Hemodiyalizle birlikte lezyonlar silinir.

Kemiğin fibröz displazi hastalığı, kemik dokusu olgunlaşmasında görülen yerel aksaklıkların sonucu olarak ortaya çıkan bir tablodur. Süngersi (spongiöz) kemiğin ortadan kalktığı ve bu boşluğu yoğun bir bağ dokusunun doldurduğu saptanır. Fibröz displazinin nedeni konusunda öne sürülen çeşitli varsayımlar arasında en somut olanı osteoblastik hücrelerdeki proliferasyon ve diferansiyasyon yetilerinin bozukluğu ile sonlanan bir tür gen mutasyonudur.

Dev hücreli reparatif granülom ya da dev hücreli granülom, çoğunlukla dişetleri ya da çene kemiklerinde ortaya çıkan, nedeni kesin olarak bilinmeyen oluşumlardır; son yıllarda yüz kemiklerinde, el ve ayak parmak kemiklerinde ortaya çıkan dev hücreli lezyonların reparatif granülom olguları bildirilmektedir. Adlandırılmasındaki en önemli öge, mikroskopik incelemede çok sayıda osteoklastik dev hücresinin bulunmasıdır. Kemik içinde oluşanlar “santral tip”, dişetlerinde meydana gelenlerse “periferik tip” olarak nitelenirler. Kökenleri tartışmalıdır; onarım dokusu, displazi, tümör ya da reaktif lezyon oldukları düşünülmekte, ancak kesin ayrım yapılamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Goltz sendromu</span> Ektodermal Displazi

Goltz sendromu, X kromozomu aracılığıyla dominant (XLD) olarak aktarılan kalıtsal bir sendromdur; erkek fetüslerin çok büyük bölümü intrauterin evrede (rahimde) öldüğü için hastaların çoğu kız bebeklerdir.

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler ağız mukozasında ısı değişikliklerinin (termal) ya da elektrik akımının neden olduğu yanıklar ile mekanik travmaların yol açtığı yangılardır.

<span class="mw-page-title-main">Tüberküloz stomatiti</span>

Tüberküloz stomatiti, Mycobacterium tuberculosis olarak tanımlanan bakterinin neden olduğu tüberküloz hastalığının ağız mukozasındaki lezyonlarıdır. Günümüzde anti-tüberküloz ilaçlara dirençli mikobakteri türlerinin ortaya çıkması, AIDS ve beslenme bozukluğu gibi vücut direncini kıran risk faktörlerinin etkisiyle yeni hasta sayısında artışlar görülmektedir.

Prekanseröz lezyon, bazı hastalıklarda kanser olmayan ancak kanserleşme riski olabilen lezyonlardır. Bu eğilim bazılarında fazla, bazılarında daha azdır. Kanserojen etkilerle bir ya da birden fazla hücrede oluşan DNA zararları ile klinikte tanımlanabilen tümör kitlesinin oluşması arasında sessiz bir dönem (lag period) vardır. Prekanseröz bir lezyonun kansere dönüşmesi (epikarsinogenez) “lag period” ile ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Palizatlanan kapsüllü nöroma</span>

Palizatlanan kapsüllü nöroma (PEN), nadir görülen benign bir kutanöz durumdur; bu durum, küçük, sert, pigmentsiz nodüller veya papüllerle karakterizedir. Bu lezyonlar genellikle yüz derisinin mukokutanöz jonksiyonunun yakınında bir soliter (tek) lezyon şeklinde oluşur; ancak bu lezyonlar vücudun başka bölgelerinde de oluşabilir.