İçeriğe atla

Erdal Eren

Erdal Eren
Erdal Eren (Aralık 1980)[1]
Doğum25 Eylül 1961(1961-09-25)
Şebinkarahisar, Giresun, Türkiye
Ölüm13 Aralık 1980 (19 yaşında)
Ulucanlar Cezaevi, Altındağ, Ankara, Türkiye
Ölüm sebebiAsılarak idam
Defin yeriKarşıyaka Mezarlığı, Ankara
Akraba(lar)Erkan Eren (kardeşi)

Erdal Eren (25 Eylül 1961[2][a]; Şebinkarahisar, Giresun - 13 Aralık 1980; Ulucanlar Cezaevi, Altındağ, Ankara), Halkın Kurtuluşu[5] ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi[6] mensubu militan. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 50 mahkûmdan biridir. 2 Şubat 1980 günü Piyade Er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiası ile yargılanıp 19 Mart 1980'de ölüm cezasına çarptırılmış, darbe sonrasında idam edilmiştir.[7][8]

Ankara Yapı Meslek Lisesinde sınıfta kaldığı için öğrenciliğe devam eden[9] sol görüşlü Erdal Eren, Halkın Kurtuluşu örgütünün üyesiydi. 12 Eylül Darbesi öncesinde 2 Şubat 1980 tarihinde Ankara'da Sinan Suner'in öldürülmesini protesto için gerçekleştirilen yasa dışı eyleme silahlı olarak katıldı.[10] "Kitlesini koruma görevi" üstlendi, eyleme müdahale eden askerlere ateş açtı,[11] çıkan çatışmada askerî inzibat eri Zekeriya Önge öldürüldü. Eren, Zekeriya Önge'yi öldürme suçundan yargılanarak 19 Mart 1980'de Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askerî Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.[12] Hakkındaki idam kararı Askerî Yargıtay 3. Dairesi tarafından önce usul yönünden, daha sonra ise esastan bozuldu.[13] İlkinde eksik soruşturma nedeniyle bozulan karar, ikincisinde cezada indirim sağlayabilecek TCK 59. maddenin uygulanmaması nedeniyle bozuldu.[14][15] Askerî Yargıtay Başsavcısı'nın bozma kararına itirazı sonucu dosya iki kez Askerî Yargıtay Daireler Kuruluna gitti.[14][16] Kurul, mahkeme kararını uygun görerek idamı 20 Kasım 1980'de kararı onadı. Avukatları, Askeri Yargıtay 3. Dairesinin idam hükmünün bozulması kararının gerekçeleri ile birlikte Eren'in yaşının da yöntemine uygun, tam ve doğru olarak saptanmamış olduğu iddialarıyla itirazda bulundu[13][17][18] ancak bu itirazlar reddedildi. Ayrıca Eren'in babası 21 Kasım 1980'de Kenan Evren'e yazdığı mektupta suç tarihinde oğlunun 18 yaşını 3 ay geçtiğini ifade etti.[19][20] Karar son olarak 12 Aralık 1980'de Kenan Evren başkanlığındaki Millî Güvenlik Konseyi tarafından onaylandı[21] ve Eren 13 Aralık 1980 günü Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi.

Arka plan

Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi ve Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi[22] Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Partili Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.[23] Erdal Eren, olayı protesto etmek için Suner'in öldürüldüğü Ayrancı Mahallesi'ndeki Hoşdere Caddesi'nde 2 Şubat 1980 günü düzenlenen ve üç bini aşkın kişinin katıldığı[24] eyleme silahıyla katıldı. Erdal Eren'e, kendi ifadesiyle, "kitlesini koruma görevi" de verildi. Gruba müdahale etmek için Zekeriya Önge'nin de aralarında bulunduğu 12 kişilik askerî tim olay yerine geldi. Araçtan inen askerler slogan atan topluluğu dağıtmak ve eylemcileri yakalamak için harekete geçti. Grup sağa sola dağıldı. Askerler slogan atan grubun peşine düştü. Mahkeme belgesinde olayın devamı şöyle anlatılmıştır:[2]

"8 numaralı Ayyıldız Apartmanı'nın bahçesinde sanık elindeki tabancayla inzibat erlerine 3 veya 4 el ateş etti. İnzibat eri Zekeriya Önge yaralanıp yere düştü. Kalaslar arasında gizlenen sanık Erdal Eren, etrafının çevrilmesi üzerine ellerini kaldırarak teslim oldu. Kalaslar arasında yapılan aramada tabanca bulundu. Er Zekeriya Önge hastaneye kaldırılırken yolda vefat etti. Yapılan otopsisinde sırtından mermi giriş deliği tespit edildi. Merminin sanık Erdal Eren'in tabancasından atıldığına dair tereddüde yer verecek hiçbir durum bulunmadığı kanaatine varıldı."

Eleştiriler

Olayın ardından 7 Şubat 1980'de yayımladığı "Susmayalım..." başlıklı köşe yazısında Uğur Mumcu, Zekeriya Önge'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü paylaştı:

"Sinan Suner'in yakınları nasıl gözyaşı içindelerse, olaydan iki gün sonra, bu cinayeti protesto etmek için toplanan bir grubun içinden atılan kurşunla öldürülen inzibat eri Zekeriya Önge'nin ana ve babası da gözyaşları içinde, bağırlarına taş basıyor... Akıtılan kanı, bir başkasının kanı ile temizlemeye olanak yoktur; hele akıtılan kan yoksul bir inzibat erinin kanıysa..."[25]

11 Şubat 1980 günü aynı olaya yine değinen Uğur Mumcu, teröre tepki gösterdi:

"Daha önce de Ankara'da bir inzibat erimiz şehit edildi...

Bütün bunlar, terörizmin yeni bir aşamada olduğunu kanıtlayıcı örneklerdir.

Bu saldırı ve cinayetler, devrimcilik, solculuk, ilericilik gibi etiketler altında yapılıyorsa, bunları en ağır biçimde kınamak ilerici basın olarak bizim görevimizdir. Yoksul bekçilere, inzibat erlerine, devlet polisine, jandarmasına kurşun sıkmak, alçakça işlenmiş cinayetlerdir hem de ayrıca bu tür eylemler, devrimciliğe, solculuğa, sosyalistliğe ihanettir."[26]

Dava süreci

Yargılama

2 Şubat 1980'de silahı ile birlikte yakalanan Erdal Eren, iddialara göre emniyetteki sorgusu sırasında işkenceye maruz kalmıştır.[24] Askerî Savcılık tarafından idam istemiyle açılan davanın ilk duruşması 13 Şubat'ta gerçekleşti. Erdal Eren, mahkemede şunları söyledi:

"Biz devrimcilerin, alçakça katledilen yoldaşlara son saygı görevini 'yasaları da çiğneyerek' yapması meşrudur. Meşru olmayan şey, sıkıyönetimin ta kendisidir. En büyük terörist ve katil, devlettir."[27]

Erdal Eren, 17 Mart 1980 tarihinde mahkeme heyetine sunduğu ve dava dosyasının 86. dizininde yer alan el yazısında "öldürme kastı ile ateş etmediğini" söyledi:[2]

"Kaldı ki eğer isteyerek öldürmüş olsaydım bu öldürme olaylarını sürdürecek durumundaydım. Her şeyden belli olduğu gibi sadece panikten ve heyecandan dolayı havaya iki el ateş ettim. Tabancamda beş mermi vardı ve ayrıca yedek şarjör de doluydu. Askerlerin hepsi benim hedef sınırlarım içerisinde olmasına rağmen ne öleni ne de başkasını öldürme kastım olmadığından ateş etmedim."[28]

Yargılama üç celsede karara bağlandı.[29] Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askerî Mahkemesi, Türk Ceza Yasası'nın 450/9 maddesi gereğince Erdal Eren'i 19 Mart'ta idama mahkûm etti.[30] Erdal Eren ayrıca ruhsatsız silah taşıma suçundan 1 yıl hapis ve üç bin lira ağır para cezasına çarptırıldı.[31] Askerî Mahkeme, kararında, "İnsan sevgisine ve doğal olan yaşama hakkına yer vermeyen insanların bazı kutsal değerlerin savunuculuğunu da yapamayacağını, inzibat eri Zekeriya Önge'nin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda emperyalist ordulara karşı savaşıp kesin zafer kazanan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir üyesi olduğunu" belirtti.[32] Kararın ardından Erdal Eren, mahkeme heyetine karşı, "Faşizme ölüm, halka hürriyet!" sloganı attı.[33]

Askerî Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kararı önce "delillerin noksanlığı" nedeniyle usulden bozdu, ardından da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren "TCK’nin 59. maddesinin uygulanmaması" nedeniyle esastan bozdu. 3. Ceza Dairesinin bozma kararı Askerî Yargıtay Daireler Kurulunda oy çokluğuyla bozuldu ve idam kararı 20 Kasım 1980'de onandı. Dönemin 3. Ceza Dairesi Üyesi Hâkim Albay Ahmet Turhan, yıllar sonra verdiği röportajda, olay ile ilgili gerekli balistik incelemenin yapılmadığını ve ayrıca Erdal Eren'in inzibat erini öldürdüğüne dair bir kanıt bulunmadığını iddia etmiştir.[34]

Erdal Eren, idama mahkûm edildiği süreçte Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) üyeliğine kabul edilmiş, idam kararının ardından infazın önlenmesi için "Erdal idam edilemez." kampanyası düzenlenmiştir.[35]

Gerçek yaşı üzerine tartışmalar

Erdal Eren'in Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda bulunan kabri

Erdal Eren'in avukatı Nihat Toktay, dosyada tespit ettiği eksiklikler için 17 Mart 1980 günlü duruşmada mahkemeden soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunduğunu ve bu talebinin içerisinde Erdal Eren'in yaşının tam teşhis edilmesi konusunun da olduğunu söylemiştir. Yargıtay'ın yıllar süren yerleşmiş kararlarına göre yaş konusunda itirazlar varsa kişinin yaşını tespit etmek için kemik grafiklerinin çekilmesi, kemik grafiklerinden sonra da varsa tanık olarak anne babasının dinlenmesi gerekmekteydi. Sanık avukatının yaş tespit talebi 17 Mart 1980 günlü duruşmada mahkemenin ara kararıyla; "Erdal Eren'in o güne kadar yaşının küçüklüğüne dair bir iddiası olmamasına, doğum tarihinin Şebinkarahisar Nüfus Memurluğu tarafından bildirilmesine, dış görünüşüne, eğitim durumuna ve delil sunulmadığına" bakılarak reddedildi. 19 Mart 1980'de idam cezası verildi, mahkemenin gerekçeli hüküm kararında Erdal Eren'in yaşına ilişkin açıklama yapılmadı. Sonrasında yapılan itirazlar da "doğum tarihinde bir ihtilaf olmadığı" gerekçesiyle reddedildi. 20 Kasım 1980'de idam cezası onaylandı.[36][37]

Erdal Eren'in babası, 21 Kasım 1980'de Kenan Evren'e yazdığı mektupta "suçun işlendiği zaman oğlum 18 yaşına gireli 3 ay olmuştu" diyerek oğlunun 18 yaşından büyük olduğunu belirtti.[20]

Gazeteci Saygı Öztürk, idam cezasına kadar yaş konusunun hiç konuşulmadığını, idam kararından sonra temyiz aşamasında Erdal Eren'in avukatı Nihat Toktay'ın yaş iddiasını gündeme getirdiğini belirtmiştir.[38]

İdamı

Erdal Eren'in dava sürecinde 12 Eylül 1980'de gerçekleşen askerî darbe ile TBMM ortadan kaldırıldı. 1972'den beri infaz edilmeyen ölüm cezaları Millî Güvenlik Konseyinin onaylaması ile infaz edilmeye ve yeni ölüm cezası hükümleri verilmeye başlandı. Darbenin ardından infaz edilen dördüncü idam kararı Erdal Eren'in idamı oldu.

Erdal Eren, 17 Mart 1980 tarihinde mahkeme heyetine sunduğu ve dava dosyasının 86. dizininde yer alan el yazısında, "Askerlerin hepsi benim hedef sınırlarım içerisinde olmasına rağmen ne öleni ne de başkasını öldürme kastım olmadığından ateş etmedim." ifadelerini kullanmıştı.

Erdal Eren, Aralık 1980'de Mamak Askerî Cezaevi'nin haberini yapmak için cezaevine gelen gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan'a[39] ise, "avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18'den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, öldürdüğü iddia edilen jandarma erine (Zekeriya Önge) çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını" söyledi.[40][41] Olay anını gazetecilere şöyle aktardı:[42]

"Balistik raporunda yanlışlık yaptılar, bana kitlemi koruma görevi verilmişti, birden saldırı gelince ben çektim, bize doğru ateş edeceklerini görünce mecburen ateş ettim. Ben ateş ettim ama o arkadan kendi arkadaşlarının ateşiyle de vurulmuş. O yakın hatta neredeyse bitişik atışmış, çok üzgünüm genç bir askerin ölmesine ama yaptıklarımdan dolayı asla pişman değilim çünkü bunu halk adına yaptık."

12 Aralık 1980'de Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında toplanan Millî Güvenlik Konseyi, Erdal Eren'in idamını görüştü. Adalet Komisyonu Başkanı Hava Hâkim Kıdemli Albay Zeki Güngör olaya dair şöyle dedi:

"Elebaşlarından bir kısmı Reşat Nuri sokağa doğru kaçmaya başlamıştır. Bunun üzerine inzibat erleri bu koşanların peşine takılmıştır. Bunlar arasından Erdal Eren 8 numaralı apartmanın bahçesine girmiş ve tabancasını çıkararak 3-4 el ateş etmiştir. Bu ateş sırasında Zekeriya Önge isimli erimiz yaralanmış, kaldırıldığı hastanede maalesef ameliyata dahi alınamadan vefat etmiştir. Durumu gören tim komutanı ve inzibat erleri kesinlikle Erdal Eren'in ateş ettiğini gördükleri cihetle, etrafını sarmışlar ve Erdal Eren bahçede bulunan kalasların arkasına gizlenmiştir. Yapılan ikaz üzerine ellerini havaya kaldırmış, teslim olmuştur."[43]

Millî Güvenlik Konseyi, kararı onayladı. Erdal Eren'in idam cezası 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde infaz edildi.[2][44][45][46] Son sözleri, "Kahrolsun faşist diktatörlük, yaşasın TDKP!" sloganı oldu.[47] Cenazesi Karşıyaka Mezarlığı'na defnedildi.

Ölümünden sonra

Erdal Eren'in idamını onaylayan dönemin Devlet Başkanı ve Millî Güvenlik Konseyi Başkanı Kenan Evren, yazdığı Kenan Evren'in Anıları adlı kitap serisinin 1991 yılında yayımlanan ikinci cildinde Erdal Eren'in idamı hakkında şu satırları yazdı:[48]

"12 ARALIK CUMA

12 Eylül'den kısa bir süre önce Ankara Ayrancı bölgesinde bir inzibat erini arkadan vurup öldüren 19 yaşındaki Erdal Eren adındaki terörist hakkında verilen idam cezasını bugün onayladık. İdam gece yarısı infaz edildi."

12 Eylül belgeseli için yapılan röportajda Kenan Evren, darbenin ardından gerçekleştirilen infazlar hakkında şöyle söyledi:[49]

"İlk idam kararı geldi önümüze. Ve dedik ki: Sağcı solcu yok. Mümkünse bir sağcı bir solcu, iki sağcı iki solcu. Neyse, kaç tane çıkmışsa ikisini beraber yapalım. Sonra demesinler ki bize: 'Bu gelen yönetim efendim sağı tutuyor, solu tutuyor.' gibi... Töhmet altında kalmayalım. Üzülüyoruz tabii. Bir insanı idam etmek kolay değil. Fakat o idam ettiğimiz kişi, belki 15-20 kişinin hayatına son vermiş. Öyle kimseler geliyor önümüze. Onun için kılımız kıpırdamadan bunu yapıyorduk."

2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumuna doğru dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "... 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana taşıyan zihniyetle hesaplaşacağız." diyerek Erdal Eren ve diğer idam edilenler için ağladı, 12 Eylül liderlerini eleştirdi.[50]

Toplumsal etkiler

Adının verildiği yerler ve tepkiler

2015 yılında Kenan Evren'in ölümü sonrası CHP'li Aydın Büyükşehir Belediye Meclisi, Kuşadası ilçesindeki Kenan Evren Caddesi'nin adının "Erdal Eren Caddesi" olarak değiştirilmesine karar verdi.[51] Zekeriya Önge'nin silah arkadaşının oğlu bu karara tepki göstererek Belediyeye ve Valiliğe itiraz etti. Valilik konuyu inceledi.[52] Belediye geri adım attı ve Erdal Eren ismi kaldırılarak caddenin adı Kenan Evren kaldı.[53]

İstanbul'un CHP'li Ataşehir Belediyesi tarafından Ataşehir'deki bir kültür merkezine Erdal Eren'in adı verildi. Yapılan şikâyet başvuruları sonucu kültür merkezinden Erdal Eren'in ismi silindi.[54][55]

Şarkılar

Dizi, film ve belgesel film

  • Hatırla Sevgili adlı dizide Erdal Eren'in hikâyesi de anlatılmıştır. 6 Haziran 2008 tarihinde yapılan dizinin finalinde Erdal Eren'in idamı konu edilmiştir.
  • Zincirbozan adlı sinema filminde Erdal Eren'in idam sahnesi canlandırılmıştır.
  • Oğlunuz Erdal adlı belgesel film; Sinan Suner, Zekeriya Önge, Erdal Eren ve Ercan Koca'nın öyküsü üzerinden Türkiye'nin 1977-1984 dönemini anlatır.[56]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ Nüfus kâğıdına göre 25 Eylül 1961 doğumludur.[3] Babası Ahmet Eren, Kenan Evren'e yazdığı mektupta, oğlunun, "suçun işlendiği zamanda 18 yaşını üç ay geçtiğini" ifade etmiştir. Erdal Eren'in avukatı ise Eren'in Mart 1962'de doğduğunu ve okula erken başlasın diye yaşının nüfusa 6 ay kadar büyük yazdırıldığını iddia etmiştir.[4]

Kaynakça

  1. ^ "Beni infaz edecekler ibret-i âlem için infaz edecekler". OdaTV. 13 Aralık 2018. 12 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2023. 
  2. ^ a b c d "Erdal Eren'in yaşı büyütülmedi". Sözcü. 15 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Öztürk, Saygı (12 Mayıs 2015). "Erdal Eren'in yaşı büyütülmedi". Sözcü. 16 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2020. 
  4. ^ Akdemir, Özer. "Erdal Eren ve intihar eden asker". Evrensel.net 13 Aralık 2020. 13 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  5. ^ Darağacında. 9 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2023. 
  6. ^ "Eren, idama mahkum edildiği süreçte Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) üyeliğine kabul edildi". 26 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ "Millî Güvenlik Konseyi, 23. Birleşim, 12 Aralık 1980" (PDF). 25 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  8. ^ "Saygı Öztürk: Zekeriya Önge'yi şehit eden Erdal Eren". 15 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ "4 Şubat 1980 tarihli Milliyet gazetesi, Sayfa 10: YAKALAMALAR". 14 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  10. ^ "Ankara'da ODTÜ lü gencin ölümünü kınamak için yapılan korsan mitingte bir er öldürüldü". Cumhuriyet Gazetesi. 3 Şubat 1980. s. 5. 25 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2023. Diğer özet. 
  11. ^ "Erdal Eren: Ben çektim, bize doğru ateş edeceklerini görünce mecburen ateş ettim". 12 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ "20 Mart 1980 tarihli Milliyet gazetesi: Ankara'da bir eri öldüren Eren, idama mahkûm oldu". 23 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  13. ^ a b Tuşalp, Erbil (1985). İnsan hakları dosyası, "Bin insan". Tekin Yayınevi. s. 241-242. 24 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2023. 
  14. ^ a b "İnzibat erini öldüren teröristin ölüm cezasını Askeri Yargıtay ikinci kez bozdu". Cumhuriyet Gazetesi. 5 Kasım 1980. s. 5. 25 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2023. Diğer özet. 
  15. ^ Adil Giray ÇELİK (Ağustos 2020). Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak (PDF). Türkiye Barolar Birliği Yayınları. s. 345. ISBN 978-605-7848-26-0. 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  16. ^ Adil Giray ÇELİK (Ağustos 2020). Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak (PDF). Türkiye Barolar Birliği Yayınları. s. 344. ISBN 978-605-7848-26-0. 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  17. ^ "Askeri Yargıtay'ın Bir Terörist Hakkında Verilen "Ölüm Cezası"nı Bozma kararı Daireler Kurulunca Geri Çevrildi". Cumhuriyet Gazetesi. 2 Kasım 1980. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2023. Diğer özet. Askeri Yargıtay 3. Dairesi, Erdal Eren hakkında verilen "ölüm cezası"nı sanığın 18 yaşında olup olmadığının kesinlikle saptanması için kemik grafotolojisinin belirlenmesi, doğum yerinden nüfus idaresinin mühürlü ve imzalı resmi yazısı alınmadan çelişik tel yazısına dayanılamayacağı ve maktüldeki mermi giriş yerinde bulunan yanık izinin mesafeyi saptamada dikkate alınması gibi usüle ilişkin noksanların tamamlanması gerektiğine karar vererek bozmuştu. 
  18. ^ "Avukatları, Erdal Eren hakkındaki ölüm cezasının değiştirilmesini istediler". Cumhuriyet Gazetesi. 25 Kasım 1980. 25 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2023. 
  19. ^ Tuşalp, Erbil (1985). İnsan hakları dosyası, "Bin insan". Tekin Yayınevi. s. 239. 
  20. ^ a b "Erdal Eren'in babasının Kenan Evren'e mektubu". 27 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  21. ^ "Millî Güvenlik Konseyi, 23. Birleşim, 12 Aralık 1980" (PDF). 25 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  22. ^ "Sinan Suner anıldı". 17 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  23. ^ Yıldırım Türker, "Erdal'ı unutmadık" 24 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Radikal, 11 Aralık 2006, URL erişim tarihi: 18 Mayıs 2008.
  24. ^ a b Gökdemir, Nurcan. "Avukatı, Erdal Eren'i anlatıyor: Yürüdü, gitti çocuk..." Birgün.net, 13 Aralık 2014. 15 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  25. ^ "Uğur Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi, Gözlem, 'Susmayalım...', 7 Şubat 1980". 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  26. ^ "Uğur Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi, Gözlem, 'Ya Öbürü?', 11 Şubat 1980". 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  27. ^ Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak-Sayfa 361 (PDF). 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  28. ^ Adil Giray ÇELİK (Ağustos 2020). Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak (PDF). Türkiye Barolar Birliği Yayınları. s. 364. ISBN 978-605-7848-26-0. 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  29. ^ "Delilsiz, tanıksız idam kararı". Evrensel.net 13 Aralık 2010. 25 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  30. ^ "20 Mart 1980 tarihli Milliyet gazetesi: Ankara'da bir eri vuran Eren, idama mahkûm oldu". 23 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  31. ^ Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak-Sayfa 350 (PDF). 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  32. ^ "Cumhuriyet gazetesi, 20 Mart 1980: Erdal Eren Ölüm Cezasına Çarptırıldı". 27 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  33. ^ "20 Mart 1980 tarihli Milliyet gazetesi, Sayfa 10: ANKARA'DA". 23 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  34. ^ ""Erdal Eren haksız yere asıldı"". Hürriyet. 12 Eylül 2007. 18 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2020. 
  35. ^ Yıldırım, Eda. "Mücadele Sürdükçe Erdallar Yaşayacak". Evrensel.net 13 Aralık 2014. 26 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  36. ^ Adil Giray ÇELİK (Ağustos 2020). Sokrates’ten Sivas’a TARİHİN YARGILADIĞI DAVALAR Sönmeyen Ateş Madımak (PDF). Türkiye Barolar Birliği Yayınları. s. 340. ISBN 978-605-7848-26-0. 14 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ocak 2023. 
  37. ^ Öztürk, Saygı. "Saygı Öztürk: Erdal Eren'in yaşı büyütülmedi". Sözcü gazetesi, 20 Mayıs 2015. 13 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  38. ^ "Evren, bu zalimliği yaptı mı?". 13 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  39. ^ "6 Aralık 1980 tarihli Milliyet gazetesi: MİLLİYET, MAMAK CEZAEVİ'NDE". 4 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  40. ^ Savaş Ay, A benim canım kürkünü giy 1 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Takvim, 15 Aralık 2007, URL erişim tarihi: 18 Mayıs 2008.
  41. ^ Emin Çölaşan "Önce İnsanım Sonra Gazeteci" Sayfa 125.
  42. ^ "Erdal Eren'in Savaş Ay ve Emin Çölaşan'a Söyledikleri". 7 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  43. ^ "Millî Güvenlik Konseyi, 23. Birleşim, 12 Aralık 1980" (PDF). 25 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  44. ^ "Erdal Eren Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Kanun" (PDF). 15 Şubat 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  45. ^ "Cumhuriyet gazetesi, 13 Aralık 1980 - Erdal Eren'in cezası infaz edildi". 27 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  46. ^ "14 Aralık 1980 tarihli Milliyet gazetesi: Eren, babasına 800 lira ile saatini bıraktı". 27 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  47. ^ "Son sözü "Kahrolsun faşist diktatörlük, yaşasın TDKP" sloganı oldu". 26 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  48. ^ Kenan Evren, Kenan Evren'in Anıları 2, 1991: 12 ARALIK CUMA. 12 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2022. 
  49. ^ "Kenan Evren: Sağcı Solcu Yok". 3 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  50. ^ "Başbakan Erdoğan ağladı". 23 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  51. ^ "Kenan Evren Caddesi'ne Erdal Eren'in adı verildi". 7 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2023. 
  52. ^ "Valilik, İsmi Kenan Evren Caddesi'ne Verilen Erdal Eren'i Sordu: Kimdir, Hizmetleri Nelerdir?". 7 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2023. 
  53. ^ "Aydın Kuşadası Güzelçamlı Mahallesi Caddeler ve Sokaklar". 7 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2023. 
  54. ^ "Erdal Eren Kültür Merkezi". 14 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  55. ^ "Birimlerimiz". 29 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  56. ^ "Oğlunuz Erdal, 30. İstanbul Film Festivali web sayfası, Erişim tarihi:11.12.2014". 13 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2014. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">12 Eylül Darbesi</span> Türkiyede siyasal şiddet ve istikrarsızlığa karşı yapılan askerî darbe

12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, resmî isimlendirmeleriyle 12 Eylül 1980 Harekâtı veya Bayrak Harekâtı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî darbe. 27 Mayıs Darbesi ve 12 Mart Muhtırası'nın ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime karşı gerçekleştirdiği üçüncü ve son başarılı açık müdahaledir.

Mustafa Pehlivanoğlu, Türk Ülkücü militan. 10 Ağustos 1978'de dört kahvehaneyi otomatik silahla tarayıp 5 kişiyi öldürdüğü, 12 kişiyi yaraladığı iddia edilerek yargılandı ve 18 Ekim 1979'da idama mahkûm edildi. 12 Eylül Darbesi'nden sonra cezası infaz edildi. 1980-1984 arasında idam edilen 8'i sağ görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

Necdet Adalı, Türk Marksist militan. 10 Temmuz 1977'de kahvehane basıp iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve 2 Ekim 1979'da idama mahkûm oldu. Cezası 12 Eylül Darbesi'nden sonra infaz edildi. 12 Eylül Askerî İdaresi tarafından idam edilen 15'i sol görüşlü 48 mahkûmdan biridir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

"Son Bakış", Sezen Aksu'nun seslendirdiği; bestesi Onno Tunç’a, sözleri Aysel Gürel’e ait şarkıdır. Aksu'nun Sezen Aksu Söylüyor albümünde yer almış şarkı, Piyade Er Zekeriya Önge'yi öldürme suçundan yargılanarak 19 Mart 1980'de idam cezasına çarptırılan ve 12 Eylül Darbesi'nin ardından 13 Aralık 1980'de idam edilen Erdal Eren’in son saatlerinde gazeteci Savaş Ay tarafından çekilen fotoğrafının verdiği ilham sonucu ortaya çıkmıştır.

<i>Oğlunuz Erdal</i> Belgesel filmi

Oğlunuz Erdal, Türkiye'de 12 Eylül Darbesi'nden sonra idam edilen 19 yaşındaki Erdal Eren’in hayatı ve dönemin şiddet olayları üzerine çekilen belgesel film.

<span class="mw-page-title-main">Zekeriya Önge'nin öldürülmesi</span> Jandarma eri

Zekeriya Önge, Türk asker. 12 Eylül Darbesi öncesi askerliğini er olarak yaptığı Ankara'da 2 Şubat 1980 günü gerçekleştirilen bir eyleme müdahale ederken Halkın Kurtuluşu örgütü militanı Erdal Eren tarafından açılan ateş sonucu yaralanmasının ardından hastaneye kaldırılırken yolda ölmüştür. Kalaslar arasında gizlenen silahlı Erdal Eren, ellerini havaya kaldırarak teslim olmuş, yargılanmış ve 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilmiştir. 12 Eylül Darbesi'nden sonra karar onaylanmış ve 19 yaşındaki Erdal Eren idam edilmiştir.

Balgat Katliamı, 10 Ağustos 1978'de Ankara'nın Balgat semtinde genellikle sol görüşlü kişilerin gittiği dört kahvehaneye Mustafa Pehlivanoğlu ve diğer Ülkücüler tarafından bir otomobilden otomatik silahlarla yaylım ateşi açılması sonucu 5 kişinin öldüğü saldırı. Katliamın faillerinden Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül Darbesi'nden sonra idam edildi.

Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi'ne giden süreç ; Türkiye'de siyasi, ekonomik, sosyal krizlerin yaşandığı ve 4.250'den fazla kişinin öldürüldüğü dönemdir. "Örtülü iç savaş" ve "küçük çaplı iç savaş" olarak da tanımlanmıştır.

Seyit Konuk Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) kurucularından Türk militan. Arkadaşları İbrahim Ethem Coşkun ve Necati Vardar ile birlikte 25 Nisan 1980'de İzmir'de müteahhit Nuri Yapıcı'yı, 29 Nisan 1980'de MHP İzmir il yöneticisi eczacı Turan İbrahim'i öldürdü. Yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 17'si sol görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

Cevdet Karakaş, Türk Ülkücü militan. 3 Ocak 1980'de sol görüşlü öğretmen Ali Rıza Doğan'ı ağır yaraladı. 11 Şubat 1980'de sol görüşlü avukat Erdal Aslan'ı öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 8'i sağ görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

Halil Esendağ, Türk Ülkücü militan. 7 Eylül 1979'da arkadaşları Selçuk Duracık ve Ali Aksakal ile birlikte fırın basıp sol görüşlü 4 fırıncıyı öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 8'i sağ görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

İsmet Şahin, 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 50 mahkûmdan biridir.

Halil Fevzi Uyguntürk veya doğum adıyla Halil Uyguntürk, 19 Kasım 1975'te, kendisiyle evlenmeyip başka biriyle nişanlanan Güngör Sülük'ün çalıştığı tarlaya gidip genç kızı, genç kızın annesi Fadime Sülük'ü ve Durdu Çaylıoğlu adında bir kadını öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Kâzım Ergün, amcasını öldüren Abdil Güllü'nün 1974 affıyla serbest kalması sonucu 1975 yılında Abdil Güllü'yü, Güllü'nün karısını ve çocuğunu öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Muzaffer Öner, 1975 yılında evi terk eden karısı Hatice Öner'i ve Öner'in sığındığı kayınbiraderi Mehmet Yıldız'ı öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Hüseyin Çaylı 29 Eylül 1974'te 6 yaşındaki Ergün Kahraman adlı erkek çocuğunu tecavüz edip öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Osman Demiroğlu, 26 Ağustos 1974'te karısının akrabası olan 12 yaşındaki Dudu Okan adlı kız çocuğunu tecavüz edip öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Ahmet Mehmet Uluğbay, kumarda kaybedip borçlandıktan sonra 1973 yılında bir taksi şoförünü, 1974 yılında ise araba almak için para biriktiren bir arkadaşını para için öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Cafer Aksu (Altuntaş) 2 Nisan 1977'de kan davasından iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.