İçeriğe atla

Epik tiyatro

Epik tiyatro, siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesidir. Bertolt Brecht’in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuramdır. Epik kelime anlamıyla halk arasında söylenen destansılık anlamıyla epik kelimesi kullanılmamaktadır.

Asıl amacı tiyatronun; yalnızca lüks olarak toplumun elit kısımlarına hitap ediyor oluşu değil, aynı zamanda sıradan halkın sorunlarını da konu edinebilen bir anlayış üzerine kurulu olabileceğini göstermektir.

Bertolt Brecht

Teoride ve pratikte Marksizmin felsefi, siyasal ve ekonomik tahlillerini tiyatro sahnesine yansıtmaya çalışır. Brecht tarafından bilim çağının tiyatrosu olarak değerlendirilen epik tiyatro, kapitalizm ve sınıflı toplum eleştirisi yapar; oyunlar bir devrimin gerekliliğini çoğu kez doğrudan işaret etmese bile, var olan sistemin olumsuzlanması yoluyla, seyircisini başka alternatifler üzerine düşünmeye çağırma iddiasındadır.

İşte yazarın seyircisini sokmayı arzuladığı bu aktif eleştirel tutum, Brecht tarafından ilk kez 1927 yılında kullanılan epik tiyatro nitelemesinde karşılığını bulur. Brecht canlandıran, taklit eden, seyirciyi yanılsamaya sokan gerçekçi tiyatro düşüncesinin karşısına koyduğu epik tiyatronun, yanılsamacı yönü yok edilmiş, anlatımcı bir tiyatro olmasını hedefler. Brecht’e göre, görünenin ardındaki gerçeği göstermek, burjuva gerçekçiliğiyle ve bütünlüklü bir tiyatro algısıyla mümkün değildir. Tam tersine bu algıyı kıracak, seyirciyi determinist neden-sonuç ilişkisinin cenderesinden kurtaracak ve böylece yanılsamayı kıracak bir tiyatroya ihtiyaç vardır.

Yazarın siyasal amaçlı tiyatrosunu Piscator’unkinden ayıran, seyirciyi üstlenmeye çağırdığı bu aktif tutumdur. Epik tiyatro seyirciyi bir gözlemci yapar, ondan yargıya varmasını ister. Yazar bunu sağlamak için çeşitli araçlar kullanır. Oyunlar episodik olarak bölümlenmiştir ve bu episodlar arasındaki neden sonuç bağı olabildiğince gevşek tutulur. Hatta Brecht episodların başına açıklayıcı şarkılar ve notlar koyar; bu yolla merak öğesi olabildiğince yok edilir. Seyircinin oyuna olan mesafesini koruyabilmesi için tarihselleştirme kullanmak da yazarın bir diğer yöntemidir. Tarihselleştirme kullanarak, oyunlarının geçmiş bir zamanda ve/ya da başka bir toplumda geçirir. Bunu yaparken Brecht’in endişesi, şimdiki zamanda ve şimdiki toplumda geçen bir oyunun seyircinin özdeşlik kurmasına yol açarak, aktif eleştirel tutumunu kaybetmesine yol açacağıdır.

Brecht’in kullandığı araçlar arasında en bilineni yabancılaştırma efektidir ve en genel anlamıyla, sahnedekinin bir oyun olduğunun seyirciye hatırlatılması amacını taşır. Böylece seyircinin oyuna kapılması, akla dayanan eleştirel tutumunu bırakarak duygularına kapılması engellenecektir. Episodik anlatım ve tarihselleştirme gibi araçların yöneldiği amaca hizmet eden yabancılaştırma, oyunun tüm yapısından bağımsız olarak düşünülemez. Althusser’e göre Brecht’in yabancılaştırması, diyalektik materyalizm felsefesiyle doğrudan ilişkilidir. İnsanı, olayları ve toplumu bitmiş, tamamlanmış olarak almaz. Somut durumların irdelenmesine yardımcı olur. Brecht, “hiç düşünmeden öylece zaten anlaşılıyor sanılan bir şey, [yabancılaştırmayla] özellikle anlaşılmaz duruma bile getirilebilir. Ama bir koşulla: Böylece sonunda gerçekten anlaşılmasını sağlamak adına” der. Bu Althusser’e göre diyalektik bir bakıştır: Bildiğini sanan seyircinin yabancılaştırmayla gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak.

Walter Benjamin yazılarında Brecht'in gestus kavramından söz eder. Bu kavram oyun metinlerine ilişkin olmaktan çok, gösterimsel anlam taşır. Daha çok Brechtyen Oyunculuk altında incelenebilecek bu kavramın temel mantığı, sahnedeki oyun kişisinin sınıfsal konumunu belli edecek bir yüz ya da beden tavrıdır. Örneğin oyun kişisinin yerleri nasıl süpürdüğü bir gestus olabilir. Yerleri her zaman süpürmeye alışkın olan bir hizmetçinin tavrıyla bir prensesin yerleri süpürmek zorunda kaldığında göstereceği tavır, onların sınıfsal farklılıklarını ortaya koymak için bir araç olacaktır.

Brecht Küçük Organon’unda, tiyatronun eğlendirici yönünü ne kadar önemli bulduğunu da anlatır. Ancak bunu burjuva tiyatrosunun eğlence anlayışını eleştirerek yapar. Epik Tiyatro'nun ulaşmaya çalıştığı seyircinin kandırmacadan değil, öğrenmekten, bilmekten ve çözümlemekten zevk alan bir seyirci olduğunu söyler.

Epik tiyatro örnekleri

Brecht'in oyunlarından

Türk Tiyatrosundan örnekler

Kaynakça

  • Bertolt Brecht, Tiyatro İçin Küçük Organon, Çev: Ahmet Cemal. Mitos Boyut Yayınları.
  • Marianne Kesting, Epik Tiyatro, Çev: Yılmaz Onay. Adam Yayınları
  • Sevda Şener, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Dost Yayınları
  • Derleme: Estetik ve Politika, Derleyen, Çeviren: Ünsal Oskay. Eleştiri Yayınevi.
  • Elizabeth Wright, Postmodern Brecht, Çev: Ayşegül Bahcıvan. Dost Kitabevi
  • Louis Althusser, Notes on a Materialist Theatre.
  • Walter Benjamin, Brecht'i Anlamak, Çev: Haluk Barışcan, Güven Işısağ. Metis Yayınları

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Haldun Taner</span> Türk öykü, oyun ve kabare yazarı, gazeteci

Haldun Taner, Türk öykü, tiyatro ve kabare yazarı, öğretim üyesi ve gazetecidir. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. Türkiye'de epik tiyatro türü ve kabare tiyatrosunun öncüsüdür.

<span class="mw-page-title-main">Bertolt Brecht</span> Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni (1898-1956)

Eugen Berthold Friedrich Brecht, kısaca Berthold ya da Bert Brecht,, Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmenidir.

<span class="mw-page-title-main">Altan Erkekli</span> Türk oyuncu

Reşit Altan Erkekli, Türk tiyatro, sinema, televizyon oyuncusu ve seslendirme sanatçısıdır.

Nafile Dünya, yazar Oktay Arayıcı’nın 1969 yılında yazdığı tiyatro oyunu. 1971'de Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenmiş ve yasaklanmıştır. 2013 yılında, Duru Tiyatro tarafından yeniden sahnelenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Louis Althusser</span> Fransız filozof (1918-1990)

Louis Pierre Althusser, Fransız marksist filozof.

<span class="mw-page-title-main">Tiyatro</span> sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteriler

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare'in sözüyle de ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Sınıf bilinci</span> aynı sınıfa mensup bireylerinin paylaştığı ortak çıkar ve hedeflerle ilgili olarak bilinç durumu

Sınıf bilinci, siyasal ve toplumsal bir öğreti olarak Marksizm'de kilit kavramlardan birisidir. Bunun ardında hem bir sınıf teorisi hem bir İdeoloji teorisi ve hem de bir Tarih perspektifi söz konusu edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Vasıf Öngören</span> Sanatçı

Vasıf Öngören, Türk bir oyun yazarı, yönetmen ve oyuncuydu. Oyunlarında yabancılaşma, toplumsal değerler, sınıfsal çelişkiler, ekonomik ve siyasi sorunlar gibi konuları işledi. Epik tiyatro türünde yazdığı Asiye Nasıl Kurtulur? oyunu ile tanınırlık kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Yılmaz Onay</span> Türk yazar

Yılmaz Onay,, Türk tiyatro yönetmeni, oyun yazarı, çevirmen.

Politik tiyatro, Alman yönetmen Erwin Piscator'un göstermeci nitelikteki kendi anlayışını içeren Epik Tiyatro'nun siyasallaşmış hâlidir. Gösteri ve oyunlar, toplumu sahneye taşıyarak sürekli olarak siyasal iletişimin baş olgusunu oluşturmuş, kendine özgü başrolü oynamıştır.

<i>Kafkas Tebeşir Dairesi</i> Bertolt Brechtin tiyatro oyunu

Kafkas Tebeşir Dairesi, Alman oyun yazarı Bertol Brecht'in 1944 yılında kaleme aldığı altı perdelik seyirlik oyun.

Spor tiyatrosu, Bertolt Brecht'in sanat yaşamının başlarında ortaya koyduğu bir tiyatro türüdür.
Brecht, Dışavurumcu tiyatronun duyubirliğine (einfühlung) dayanan sanat anlayışını eleştirirken, duyuların dar sınırları içinde kalan bir tiyatronun izleyiciyi uyuşturduğu vurgusunu yapar. Bu sınırın nasıl kırılabileceğini araştırır ve izleyiciyle sahne arasında düşünsel bir diyalog yakalamaya çalışır.
"Daha Çok İyi Spor" adlı yazısında benzetmeci tiyatronun büyüsüne kapılan seyirci ile boks maçına katılan seyirci arasında bir karşılaştırma yapar. İyi bir spor izleyicisini boks maçının kurallarını aklında tutarken bir yandan da maçı yapan taraflarla birlikte düşünen, yargılayan kişi olarak tanımlar. Tiyatro izleyicisinin de sahnede gördüklerinin bir sanat yapıtı olduğunun farkına varan, etkin bir davranışla o yapıtı oluşturan temel düşünceyi kavramasını, kısaca yapıtı anlamasını bekler. İşte bu ilişkiden spor tiyatrosu doğar.
Brecht, 1920'de yazdığı "Kentlerin Çalılığı" oyunuyla spor tiyatrosuna bir örnek verir. Oyunda, iki kişinin dövüşünü bir boks maçı gibi izleriz. Dövüşenlerin kim oldukları, neden dövüştükleri, mekan, zaman bilgileri seyirciye verilmez. Bir öyküyü oluşturan en kritik öğeler olmadığından seyirci oyunun konusuyla ilgilenmekten alıkonmuştur. Sahnede sadece bir eylem vardır; seyirciden beklenen bu eylemi nesnel ve düşünsel bir düzeyde izlemesi, algılamasıdır. Brecht, sosyal ve psikolojik nedenlerden soyutlanmış bir düşünceden yola çıkarak düşünceyi sahne üzerinde somutlaştırır. Sahne ile seyirci arasındaki düşünsel diyaloğu bu şekilde yaratmaya çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Deneme Sahnesi</span>

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Deneme Sahnesi, İstanbul'da yerleşik bir tiyatro topluluğudur.

<span class="mw-page-title-main">Ezilenlerin Tiyatrosu</span>

Ezilenlerin Tiyatrosu, Brezilyalı tiyatro insanı Augusto Boal’in 1970'lerde oluşturduğu bir tiyatro kuramı ve pratikleridir.

<i>III. Reichin Korku ve Sefaleti</i>

III. Reich'in Korku ve Sefaleti, Alman yazar Bertolt Brecht'in 1935 ile 1943 yılları arasında sürgünde iken yazdığı bir oyunudur. Türkiye'de ilk olarak 1971-1972 döneminde (AST) Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Zehra Kurttekin çevirisi ve Yılmaz Onay rejisi ile "Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti" adıyla sahnelendi. Ankara'da dört kez oynanan oyun, beşinci kez Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine oynanırken, Ankara Sıkıyönetim Kumandanlığı'nın 4 Nisan 1972 tarihli bildirimi ile yasaklandı.

<span class="mw-page-title-main">Erwin Piscator</span>

Erwin Friedrich Maximilian Piscator,, Alman tiyatro yönetmeni, yazar ve yapımcı Sınıfsal temelli politik (Agit-Prop) Tiyatro türünün kurucusu ve çağdaş anlamda Epik ve Belgesel Tiyatro türlerinin Bertolt Brecht ile birlikte ilk temsilcilerindendir.

Önder Babat Politik Tiyatro Topluluğu veya diğer adıyla Önder Babat Kültür Merkezi, (ÖBKM)'nin 2008'de İstanbul'da kurduğu amatör tiyatro topluluğudur.

<i>Puntila Ağa ve Uşağı Matti</i>

Puntila Ağa ve Uşağı Matti, Alman modernist yazar Bertolt Brecht'in 1940 yılında yazdığı epik komedi oyunu. Ayıkken kapitalizmin katı kurallarının etkisinde kalan, sarhoşken ise insancıl yönlerini ortaya çıkaran toprak ağası Puntila'nın ikilemi üzerinden işlenen oyun, psikolojik ve sosyolojik öğeler içeriyor. Brecht'in, II. Dünya Savaşı sırasında, Finlandiya'da sürgünde iken yazdığı eser, ilk kez 1948'de, Zürih'te sahnelenmiştir. Puntila ile uşağı Matti arasındaki ikili ilişki, Charlie Chaplin'in Şehir Işıkları filmindeki (1931) Tramp ile Milyoner arasındaki ilişkiyle benzeşmektedir.

Yabancılaştırma efekti Bertolt Brecht’in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş olan tiyatro kuramının en önemli araçlarından biridir.

Augusta Boal, Brezilyalı tiyatro insanı.