İçeriğe atla

Epikür

Epikür
Epikür'ün; aslen Helenistik dönemde yapılmış ve günümüzde kayıp durumda olan büstünün, Roma dönemine ait bir kopyası
DoğumuMÖ Şubat 341
Sisam
ÖlümüMÖ 270 (yaklaşık 72 yaşında)
Atina
ÇağıHelenistik felsefe
BölgesiBatı felsefesi
OkuluEpikürcülük
İlgi alanlarıEtik, epistemoloji, fizik, teoloji
Önemli fikirleriaponia
ataraksiya
dinamik ve statik hazlar
Epikür paradoksu (atfediliyor)
Etkilendikleri
Etkiledikleri

Epikuros (Grekçe: Ἐπίκουρος Epikouros; MÖ Şubat 341, Sisam - MÖ 270, Atina) veya kısaca Epikür, felsefe tarihinin en etkili okullarından biri olan Epikürcülüğün kurucusu Antik Yunan filozoftur.

Yaşamı ve düşüncelerinin gelişimi

Epikür, Septisizmde ve Stoacılıkta olduğu gibi, pratik felsefeye yani ahlak felsefesine yönelmiş ve bu alanda etkinlik göstermiştir. Hem ahlak felsefesinde hem de bilgiye yaklaşımında kuşkuculuğun izleri/etkileri belirgin olarak görülür.

Aristoteles'in ölümünden sonra gelişen okullardan Epikürcü okulu, MÖ 306 yılında Atina'da kurulmuştur. Okul geniş bir bahçede kurulduğu için takipçilerine ‘bahçe filozofları’ ismi de verilmiştir. Okulun kapıları herkese açılmıştır. Öğrenciler dostluk içinde, gösterişten uzak bir biçimde yaşamışlardır. Birçok eser veren Epikür'den geriye birkaç mektup ve maksim kalabilmiştir.[1]

Epikür çok uzun zaman etkili olmuş bir filozoftur. Ondan sonra neredeyse 4. yüzyıla kadar etkili olmuş bir filozof ortaya çıkmamıştır. Epikür, Demokritosçu filozoflardan dersler almış ve onların özellikle atomcu teorilerinden etkilenmiştir. Öte yandan Septiklerin ve özellikle Pirron'un şüpheciliğinden etkilenmiştir.

Felsefesi

Mutluluk

Epikür bir ahlak felsefesi geliştirmiştir ve felsefenin ana düşüncesi mutluluktur (eudaimonia). Ona göre insan, tabiatı itibarıyla acıdan, üzüntüden, kaygıdan kaçıp neşe ve haz peşinde koşar. Bu yüzden bireyin temel amacı da mutluluk ve hazza ulaşmaktır. Fakat bu mutluluk ve haz materyalist özellikler taşır; maddi hazlar önemlidir. Bununla birlikte insan dinsel kaygı ve sınırlamalardan uzak durmalıdır. Felsefenin görevi de buna göre belirlenmiştir: insanın mutluluğa giden yolunu araştırmak.

Epikür, insan mutluluğu dışında antik Yunan felsefesinin soyut tartışmalarıyla ilgilenmemiştir.

Haz ve Acı

Epikür, hedonizmi andıran bir biçimde, mutluluğun ve iyiliğin ölçütü olarak haz ile acı kavramlarını temel alır. Fakat bu kavramları Hedonistler ‘zevk, eğlence ve neşeye ulaşma’ hedefini açıklamakta kullanırken Epikürcüler bunu ‘beden sağlığı ile ruhsal dinginliğe ulaşmak’ hedefini açıklamakta kullanır.

Haz, basitçe acı veren şeylerden kaçıp dinginliğe ulaşmak anlamına gelir. Acı ise biyolojik açıdan açlık, susuzluk, üşümek, hastalanmak gibi durumlardır; manevî açıdan ise ruhsal gerginlikler, depresyon, korku, endişe, kaygı hâlinde bulunmak anlamına gelir.

Epikür, arzuları üçe ayırır:

  • Doğal ve zorunlu: Hayatta kalacak ölçüde beslenmek, barınma, sağlıklı olmak...
  • Doğal ama zorunlu olmayan: Fazladan beslenmek, cinsel faaliyetler…
  • Ne doğal ne de zorunlu: Mal mülk edinmek, şöhret, ihtişam, lüks…[2]

Episteme ve Din

Akıl, doğru yaşama ulaşmak için gerekli olan bilginin üretilmesini sağlayan bir araçtır. Doğru bilgi olmadan doğru eylemlilik olmayacaktır; doğru bilginin ölçütü ise ikili bir temele sahiptir, ilki duyu verileri ikincisi ise haz ve acı duygularıdır.

Bilgi konusunu dinle ilişkilendirerek açıklayan Epikür, materyalist bir birey olduğu için efsanelere, dinî mucizelere ve doğa olaylarının olağanüstü sebeplerle açıklanmasına karşı çıkar. İnsanın, erdemli ve dingin bir hayata ulaşabilmesi için korkularından arınması gerektiğini, bu yüzden de korkutucu ve asılsız bilgiden (dinden) kaçınıp, sarsılmaz olan hakiki bilgiye (materyalizme) erişmek gerektiğini söyler.

Epikür, bilgi konusunda duyumcudur. Yani, bilginin ancak duyular ile elde edilebileceğini düşünür. Bununla birlikte, duyulardan elde edilen bilginin ispata ihtiyacı olabileceğini de söyler. Bu doğrultuda episteme konusunda akla da önem verir. Ona göre duyuların bilgisi her zaman doğru olmayabileceği için, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ancak akıl ayırt edebilir. Dolayısıyla ona göre bilgi önce duyularımızla algılanmalı, ardından da akıl süzgecimizden geçmelidir.[2]

Kader

Demokritos ve Leukippos, atomların, bir engelle karşılaşmadıkları sürece dümdüz akıp gittiğini düşünürdü. Fakat Epikür, o ikisinden farklı olarak atomların sürekli olarak farklı farklı yönlere hareket ettiğini söyler. Ve buna bağlı olarak da kaderi açıklar: “Bazı olaylar tanrının belirlediği değişmez yazgıyla, bazıları kontrol dışı gerçekleşen rastlantılarla, bazıları da bizim irademizle gerçekleşir.” Böylece insanların özgür istence sahip oluşu, doğa felsefesiyle temellendirilir.[3]

Ona göre insan, mutlak ve kaçınılmaz bir zorunluluğun kölesi olamaz, kendi kaderini belirleyebilir. Elbette insan iradesi birçok içsel ve dışsal koşul tarafından belirlenmektedir; ancak insan bunlara rağmen kendi kararını verebilmekte, hatta içinde bulunduğu koşullar hakkında da kararlar alabilmektedir ve bu anlamda koşullarına mutlak anlamda bağlı değildir. Ayrıca Epikür yasaların bu kararları etkilemesine izin vermememiz gerektiğini de anlatır. Bunu şu sözleriyle açıkça belirtmiştir; “Kural insan için bir hapishanedir. Çünkü insanı hapseder ve onun özgürlüğünü elinden alır.

Ruh ve Ahiret

Demokritos'un atomcu teorisinden etkilenen Epikür, canlı ve cansız tüm evrenin bölünmez ve parçalanmaz atomlardan oluştuğunu söyler. Doğadaki her şey atomların mekân içindeki hareketlerinden meydana gelmektedir. Ruh konusunda maddi bir açıklama öne sürer: Ona göre insan ruhu maddi bir niteliğe sahiptir, başka türlü var olabilmesi söz konusu olamaz. Canlıların ruhu bu atomların arasında bulunan küçücük parçacıklardır. Ölüm gerçekleştiği zaman atomlar parçalanır; bunun ardından ruh parçacıkları da dağılıp gider. Dolayısıyla ölümsüzlük ya da ruh göçü diye bir şey olamaz.

Ahiret hayatının olmayacağı fikri Epikür'ü hazcılığa yönlendirmiştir. Tek ve kısa bir ömrü olan birey, hayatı boyunca mutluluk ve hazza ulaşmak için çabalamalıdır. Dolayısıyla tanrı ve ölüm korkusundan kurtulmalıdır. Kuruntulardan ve önyargılardan arınarak buna ulaşılabilir.[4]

Ölümden sonraki hayatı ve ilâhî yargılanmayı reddeder. Ruhun da tıpkı beden gibi ölümlü olduğunu düşünür. “Ölüm bizim için hiçbir şeydir, bu fikre alış.” der Epikür. Zira acılar ve hazlar ancak duyular ile algılanabilir. Öldüğümüzde ise duyularımız da yok olacağı için acı ve hazları algılayamayız. Bu nedenle ölümden kaygılanmak gereksizdir diye düşünür.

Tanrılardan korkmamak gerek çünkü tanrılar evrene müdahale etmez. Bu düşüncesiyle Epikür Tanrı kavramını dışta bırakmaya çalışır. Tanrının varlığı yokluğunu değil dünyaya karşı ilgisizliğini belirtir.

Ölüm konusunda Epikürcülüğün ünlenmesinde etki etmiş olan yaklaşım, Epikür'ün şu sözüne dayanır:

Ölümden korkmak bilge kişi için anlamsızdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise artık biz yokuz.

— Epikür[5]

Devlet ve Toplum

İnsan doğası gereği bencildir Epikür'e göre. Ve bir insanın bencilliği ancak bir başka insanın bencilliği ile dengelenebilir. Bu bakımdan bencil olmak, başkalarını dert etmemek bir yaşam biçimi hâline getirilmelidir. Fakat bu dengeyi ancak devlet koruyabilir. Bu anlayışa göre bireylerin bencilliği, diğer insanlara zarar verici bir nitelik kazanmasın diye devlet var olmalıdır. Yalnızca bu koruma vazifesini yerine getirmeli, başka bir iş yapmamalıdır.

Epikür, siyasal yaşama katılan bireylerin ruhsal dinginlikten uzak bir hayata mahkûm olacağını, dolayısıyla asla tam anlamıyla mutlu olamayacağını düşünür.

Epikür'ün devletten en büyük beklentisi, bireylerin güven içinde yaşanmasının garanti altına alınmasıdır.[6]

Dostluk

Epikür'e göre erdemli bir yaşam için gerekenlerden bir diğeri de dostluktur. Esasen toplumun genelinden uzak yaşanılmalıdır ancak bunun yanında kişisel dostluklar da kurulmalıdır. Ona göre bilge kişi, dostu için her türlü riski ve acıyı göze alabilmelidir.

Fakat bu dostluk anlayışı bir tür elitist bilgeler cemiyetine dayanır. Yani yalnızca gerçekten bilge ve erdemli olan bireylerin, böyle sağlam dostluklar kurabileceğine inanır.[6]

Eserleri

Epikür oldukça üretken bir yazardı.[7][8][9] Diogenes Laërtius'un söylediğine göre, çeşitli konularda 300 civarında eser kaleme almıştı.[8][9] Bu eserlerin ezici çoğunluğu kayıptır.[7][8][9] Buna rağmen diğer Helenistik filozoflara kıyasla, günümüze en fazla eseri ulaşan kişidir.[10] Epikür'ün öğretilerine dair bildiğimiz çoğu şeyi, Lucretius gibi kendisinden sonra yaşamış takipçilerinin yazdığı eserlere borçluyuz.[9]

Epikür'den arda kalan eserler; Diogenes Laërtius'un ilgili kitabında baştan sona alıntıladığı üç uzun mektup, ana öğretilerini özetleyen 40 kısa özdeyişten oluşan Kyriai Doxiai isimli kitap ve 19. yüzyılda keşfedilen Herculaneum papirüsünden ibarettir.[9] Epikür; Heredotus ve Pythokles'e yazdığı mektuplarda doğa felsefesini özetlerken, Menoekeus'a yazdığı mektupta ahlak felsefesini özetlemiştir.[9][10] Keşfedilen papirüs ise, Epikür'ün aslen 37 kitaptan oluşan Doğa Üzerine isimli eserinden ve dostlarıyla olan yazışmalarından fragmanlar içermektedir.[11]

Diogenes Laërtius'un söylediğine göre Epikür'ün başlıca eserleri şunlardır:

  1. Doğa Üzerine, 37 kitap
  2. Atomlar ve Boşluk Üzerine
  3. Aşk Üzerine
  4. Doğa Filozoflarına Karşı Kullanılan Argümanların Özeti
  5. Megaralılara Karşı
  6. Problemler
  7. Temel Öğretiler (Kyriai Doxai)
  8. Tercih ve Sakınma Üzerine
  9. Erek Üzerine
  10. Ölçüt Üzerine (Kanon)
  11. Chaeridemus
  12. Tanrılar Üzerine
  13. Dindarlık Üzerine
  14. Hegesianaks
  15. Yaşamlar Üzerine, 4 kitap
  16. Doğru Davranış Üzerine
  17. Neokles
  18. Themista'ya
  19. Şölen
  20. Eurylochus
  21. Metrodoros'a
  22. Görme Üzerine
  23. Atomdaki Açı Üzerine
  24. Dokunma Üzerine
  25. Kader Üzerine
  26. Arzular Hakkında Görüşler
  27. Timokrates'e
  28. Kehanet
  29. Şiddetli Tavsiyeler
  30. İmgeler Üzerine
  31. Algılar Üzerine
  32. Aristobulos
  33. Müzik Üzerine
  34. Adalet ve Öteki Erdemler Üzerine
  35. Hediye ve Minnettarlık Üzerine
  36. Polymedes
  37. Timokrates, 3 kitap
  38. Metrodoros, 5 kitap
  39. Antidoros, 2 kitap
  40. Mitra'ya Hastalıklar ve Ölüm Üzerine Görüşler
  41. Kallistolas
  42. Azametli Güç Üzerine
  43. Anaksimenes
  44. Mektuplar

Etkileri

Epikür, katı bir felsefe sistemi geliştirmiştir. Önermelerini bir takım dogmalara dönüştürmesi ve sonradan bu dogmaların ezberlenmesini salık vermesi söz konusudur. Bilgeliğin bunların bilinmesiyle eş anlamlı değerlendirildiği dönemler olmuş ve bu çizgiye birebir uymayan düşünürlerin dışlanmaları ortaya çıkmıştır. Epikürcülüğün daha sonraki dönemler çok etkili olmamasının başlıca nedenlerinden birinin bu olduğu ileri sürülmektedir.

Öte yandan ampirist ve materyalist düşünce geleneği, Epikür'ü öncüleri arasında değerlendirir ve onda pek çok önemli kavram bulur.Özellikle sonradan geliştirilecek ve sistemleştirilecek olan materyalist felsefe Epikür'de öncü ilkeleri bakımında çok şey bulacaktır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Ayferi Göze - Siyasal Düşünceler ve Yönetimler (say. 57)". 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2015. 
  2. ^ a b Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 156, 157), İletişim Yayınları
  3. ^ Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 155), İletişim Yayınları
  4. ^ "Ayferi Göze - Siyasal Düşünceler ve Yönetimler (say. 58)". 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2015. 
  5. ^ Felsefe Tarihi, Macit Gökberk, Remzi Kitabevi, s.99
  6. ^ a b Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 159, 160), İletişim Yayınları
  7. ^ a b A. A. Long (1999). Epicurus (İngilizce). Wiley. ISBN 978-0-63-122967-4. 
  8. ^ a b c Michael W. Hickson (2014). A Brief History of Problems of Evil (İngilizce). Wiley-Blackwell. ISBN 978-1-118-60797-8. 
  9. ^ a b c d e f Anthony Kenny (2004). Ancient Philosophy. Oxford University Press. ISBN 978-0-19-875273-8. 
  10. ^ a b Jonathan Barnes (1986). "15: Hellenistic Philosophy and Science". The Oxford History of the Classical World (İngilizce). Oxford University Press. ISBN 978-0198721123. 
  11. ^ Carlo Diano. Writings and assessment"Epicurus". Encyclopædia Britannica. 20 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sokrates</span> Antik Yunan filozofu

Sokrates, Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve Ebe Fenarete'nin oğludur. Yunan felsefesinin kurucularındandır.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Demokritos</span> Antik Yunan filozofu, Leucippusun öğrencisi, atom teorisinin kurucusu

Demokritos, geliştirdiği atomcu evren teorisi formülasyonu ile tanınan Sokrates öncesi Antik Yunan filozof.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Andreas Feuerbach</span> Alman filozof ve ahlakçı (1804-1872)

Ludwig Andreas Feuerbach, Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Hobbes</span> İngiliz filozof (1588-1679)

Thomas Hobbes, felsefede materyalizmi, etikte haz ahlakını, siyasette monarşiyi benimseyen bir İngiliz filozoftur. En tanınmış eseri olan 1651 tarihli Leviathan, Batı siyaset felsefesinin izleyeceği yolu çizmiş ve baş ucu eseri olmuştur. Leviathan, Tevrat'ta geçen bir canavarın adıdır ve Hobbes'ta her şeye egemen olan devletin simgesidir. Bir siyaset felsefecisi olarak tanınsa da, tarih, geometri, etik ve genel felsefe gibi pek çok alanla ilgilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Plotinos</span> Filozof

Plotinos, Neoplatonizmin kurucusu antik filozof. Plotinos hakkındaki bilgilerimizin çoğu, kendisi de filozof olan Porfirios'un Plotinos'un baş eseri Enneadlar'a yazdığı önsözden gelmektedir. Plotinos'un mistik felsefesi Yahudi, Hristiyan, gnostik ve Müslüman filozoflara ve mistiklere yüzyıllar boyunca esin kaynağı olmaya devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Julien Offray de La Mettrie</span> Fransız filozof (1709-1751)

Julian Offray de La Mettrie, Fransız maddeciliğinin kurucusu olarak ün kazanmış olan hekim-filozof.

<span class="mw-page-title-main">Titus Lucretius Carus</span> Romalı şair ve filozof

Lukretius, MÖ 95 - MÖ 55 yılları arasında yaşamış Romalı şair ve filozof. Felsefenin Latince yayılmasında Lucretius'un Cumhuriyet döneminin sonlarında Epikourosçuluğun yayılmasında belirleyici bir rol oynayan De rerum natura eseri büyük katkı sağlamıştır. Epikouros'un Peri Physeos'ta açıkladığı doktrini anlatırken Romalı Epikourosçulann geleneğine uyarak Latince yazmıştır. Empedokles'in kozmolojik şiirinin edebi modelinden ilham alarak ve şiirini zarif heksametron (altılı) ölçüsüyle yazmıştır. Epikourosçuluğa fazla sempati duymayan Cicero bile kardeşi Ouintus'a yazdığı bir mektupta Lucretius'un edebi dehasına ve sanatına duyduğu hayranlığı ifade eder. Lucretius Epikourosçu doktrinin belli başlı argümanlannı ele alırken Yunan kaynağına tamamen sadık kalır. Yunan olduğuna şüphe olmayan bir felsefe doktrinini sunarsa da, anlatımının tonu ve etkisi tamamıyla kendine özgü bir retorik ve duygu gücüne sahiptir, Yunan ve Roma uygarlıklarının dilsel ve kültürel sınırlarını aşar. Mahareti, dünya konusunda yeni bir kuramı tasvir ederken Latincede hem yeni kelimeler türetmesinde hem de mos maiorum'un anlamlı terimlerini içeriden değiştirmesinde yatar.Religio kavramını eleştirirken "iğrenç suçları yaratanın din olduğu"nu, İphigenia örneğinde olduğu üzere, insanları siyasi nedenlerle tanrılara insan kurban etmeye ittiğini gösterir. Eksik kalan yazılarını ölümünden bir süre sonra Cicero sona erdirmiş, derleyip düzenlemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Aquinas</span> İtalyan filozof ve teolog (1225–1274)

Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Boethius</span> 6. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı matematikçi ve filozof

Anicius Manlius Severinus Boethius veya kısaca Boethius, Romalı senatör, konsül, magister officiorum, tarihçi ve filozoftur. 6. yüzyılın ilk dönemlerinde yaşamıştır. Büyük Teoderik'in hizmeti altına girmiş ve daha sonra Teoderik tarafından; kendisine yönelik bir komplonun içinde olduğu gerekçesiyle zindana atılmış ve 524'te idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Niccolò Machiavelli</span> İtalyan politika düşünürü ve askeri stratejisti

Niccolò di Bernardo dei Machiavelli, devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerindendir.

<span class="mw-page-title-main">Paul Henri Thiry d'Holbach</span> Alman kökenli Fransız Aydınlanma filozofu ve ansiklopedist

Paul-Henri Thiry, Baron d'Holbach, Alman kökenli Fransız filozof ve yazar.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">17. yüzyıl felsefesi</span>

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İbn Cebirol</span>

İbn Cebirol (1021-1058) ya da Avencebrol, Yahudi şair ve filozof. İslam felsefesi içinde etkili olmuş Yahudi filozoflardan birdir. Hayatı hakkında tam bir bilgi olmamakla beraber, 11. yüzyılda Málaga'da doğduğu, Saragossa'da eğitim gördüğü ve Valentia'da öldüğü sanılmaktadır. Kitaplarını Arapça yazmıştır ve düşüncelerinde İslam filozoflarından etkilenmiştir. Bunlardan dolayı kendisi İslam felsefesinde etkili olmuş Yahudi filozoflar arasında sayılmıştır. İbn Meymun ile birlikte İslam dünyasında Yahudi filozofları başlığın da değerlendirildiği görülür. Felsefe içerikleri olan etkileyici şiirler yazmıştır. Ve yazdıkları daha sonradan İbraniceye ve Latinceye çevrilmiştir. En önemli kitabı Yenbu'ül-hayat´tır. Burada Cebirol panteist eksenli felsefi düşüncelerini dile getirir. Muhta ül-cevahir kitabınıysa hem İbranice hem Arapça olarak yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Epikürcülük</span> Felsefe sistemi

Epikürcülük, MÖ 307'de kurulan ve Antik Yunan filozofu Epikür'un öğretilerine dayanan bir felsefe sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Salisburyli John</span>

John of Salisbury ya da Johannes Parvus, İngiliz din adamı, yazar, eğitimci ve diplomat.

<span class="mw-page-title-main">Ksenokrates</span> MÖ 4. yüzyıl Yunan filozofu, matematikçi ve bilgin

Kalkedonlu Ksenokrates, Yunan filozof, matematikçi ve MÖ 339/8'den 314/3'e kadar Platonik Akademinin lideri (bilgin) Öğretileri, genellikle matematiksel öğelerle daha yakından tanımlamaya çalıştığı Platon'un öğretilerini takip etti. Ayrıca otuz üçler konseyinin hevesli bir öğrencisiydi. Üç varoluş biçimini ayırt etti: Duyarlı, anlaşılır ve ikisinin birleşiminden oluşan üçüncüsü, sırasıyla duyu, akıl ve görüşe karşılık geliyordu. Birliği ve dualiteyi evreni yöneten tanrılar ve ruhu kendi kendine hareket eden bir sayı olarak görüyordu. Tanrı her şeyi kuşatır ve ilahi ile ölümlü arasında, ruhun koşullarından oluşan iki şeytani güç vardır. O, matematiksel nesnelerin ve Platonik Fikirlerin, onları ayıran Platon'un aksine aynı olduğunu savundu. Ahlakta, erdemin mutluluk ürettiğini, ancak harici malların ona hizmet edebileceğini ve amacını gerçekleştirmesini sağlayabileceğini öğretti.