Proteinler, bir veya daha fazla uzun amino asit artık zincirini içeren büyük biyomoleküller ve makromolekül'lerdir. Proteinler organizmalar içinde, hücrelere yapı ve organizmalar sağlayarak ve molekülleri bir konumdan diğerine taşıyarak metabolik reaksiyonları katalizleme, DNA kopyalama, uyaranlara yanıt verme dahil olmak üzere çok çeşitli işlevler gerçekleştirir. Proteinler, genlerinin nükleotit dizisi tarafından dikte edilen ve genellikle faaliyetini belirleyen özel 3D yapıya protein katlanmasıyla sonuçlanan amino asit dizilimlerinde birbirlerinden farklıdır.
Element, aynı cins atomlardan oluşan ve kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere verilen isimdir.
ELISA, Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay testinin İngilizce kısaltmasıdır. Antijen-antikor ilişkisini, antikora bağlanmış bir enzimin aktivitesini araştırmak temeline dayanan kantitatif ölçüm yöntemidir. Antijene karşı antikor ya da antikora karşı antijen aramak mümkündür. Virüs ve parazit enfeksiyonlarında kullanılan bir tanı yöntemidir; immobilize edilmiş antijen kullanılarak kompetetif olmayan indirek boyama yöntemi kullanılmaktadır.
Pankreas, midenin arka tarafında yerleşimli, hem sindirim için gerekli enzimleri üreterek kanal vasıtasıyla ince bağırsakların ilk kısmı olan duodenuma aktaran, hem de kan şekerinin düzenlenmesi için gerekli hormonları üreten bir salgı organıdır.
Moleküler biyoloji, canlılardaki olayları moleküler seviyede inceleyen biyoloji dalıdır.
CAS kayıt numaraları kimyasal bileşikler, polimerler, biyolojik dizinler, karışımlar ve alaşımlar için kullanılan tek tanımlayıcı (unique) sayılardır. CAS numarası olarak da bilinirler.
Enzim Komisyonu numarası enzimleri katalizledikleri kimyasal reaksiyonlarına bağlı bir numaralandırma sistemidir. Enzim adlandırma sistemi sonucunda her EC numarası ona karsılık gelen enzim için bir isimle eşlendirilmiştir.
Enzimler, kataliz yapan biyomoleküllerdir. Neredeyse tüm enzimler protein yapılıdır. Enzim tepkimelerinde, bu sürece giren moleküllere substrat denir ve enzim bunları farklı moleküllere, ürünlere dönüştürür. Bir canlı hücredeki tepkimelerin neredeyse tamamı yeterince hızlı olabilmek için enzimlere gerek duyar. Enzimler substratları için son derece seçici oldukları için ve pek çok olası tepkimeden sadece birkaçını hızlandırdıklarından dolayı, bir hücredeki enzimlerin kümesi o hücrede hangi metabolik yolakların bulunduğunu belirler.
Polimeraz zincirleme tepkimesi, DNA içerisinde yer alan, dizisi bilinen iki segment arasındaki özgün bir bölgeyi enzimatik olarak çoğaltmak için uygulanan tepkimelere verilen ortak bir isimdir.
Döllenme, yeni bir bireysel organizma oluşturma veya yavruların gelişimini başlatmak için gametlerin kaynaşması olayı.
Bir gen bir enzim hipotezi, genlerin enzimler aracılığıyla etkilerini gösterdiği fikridir, öyle ki her gen bir enzimin üretiminden sorumludur, o enzim de metabolik bir yolakta bir adıma etki eder. Bu kavram George Beadle ve Edward Tatum tarafından Neurospora crassa küfündeki genetik mutasyonlar hakkındaki önemli bir makalede ilk defa dile getirilmiş, daha sonra iş arkadaşları Norman Horowitz tarafından "Bir gen bir enzim hipotezi" olarak adlandırılmıştır. Sonraları moleküler biyoloji olarak adlandırılacak bilim dalının ilk önemli buluşu sayılmasına rağmen, bu fikrin kısa süre sonra aşırı basit olduğu anlaşılmıştır. Daha sonradan "bir gen-bir polipeptit" olarak yeniden ifade edildikten sonra dahi günümüzde genler ile proteinler arasındaki ilişkiyi açıklamakta yetersiz sayılmaktadır. Ökaryotlarda alternatif alternatif uçbirleştirme ile bir genden çeşitli proteinlerin üretilebilmesi bir gen-bir polipeptit hipotezi ile uyuşmamaktadır.
Pforzheim, Almanya'nın güneybatısında bulunan Baden-Württemberg eyaletine ve Karlsruhe iline bağlıdır. Şehir Stuttgart - Karlsruhe arasında, üç ırmağın birleşme noktasında antik Romalılar tarafından kurulmuş ve günümüzde 98 kilometrekareye yayılmıştır. Pforzheim'da 2010 yıl sonu itibarıyla 119.781 kişi yaşamaktadır.
Wraithler, bilimkurgu televizyon dizisi Yıldız Geçidi Atlantis'te yer alan yabancı yaratıklardır, ilk olarak pilot bölüm olan "Rising"de görülmüşlerdir. Onlar, insanların yaşam gücünü emerek beslenirler ve Pegasus gökadasında Wraith'lerin baskın bir gücü vardır. Yıldız Geçidi Atlantis'in ilk bölümünde ana karakterler Wraith'ler tarafından ezici bir saldırıya uğramıştır ve hayatta kalmak için bir yol bulmaya odaklanmışlardır.
Biyoinorganik kimya, kimya disiplinlerinin arasında bir araştırma dalıdır. Biyoinorganik kimyanın amacı, klasik inorganik elementlerinin ve metallerin canlı mekanizmasında ki fonksiyonlarının aydınlatılmasıdır.
Katalaz, oksijene maruz kalan hemen hemen bütün canlılarda bulunan, yaygın bir enzim. Hidrojen peroksiti su ve oksijene ayırır. Katalaz enzimi H2O2'yi ayıran bir enzimdir. Havuçta ve patateste bulunur. Bir diğer görevi de besinlerin içerisindeki peroksidazı ortaya çıkarmaktadır. İnsanlarda karaciğer organında salgılanır. 1818'de Louis Jacques Thenard tarafından keşfedildi.
James Batcheller Sumner, Amerikalı kimyager.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü ya da AC inhibitörü, genelde yüksek tansiyon ve konjestif kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan bir ilaç türüdür.
Pirinç şarabı, geleneksel olarak Doğu Asya, Güneydoğu Asya ve Güney Asya'da tüketilen, pirinçten yapılan bir içkidir. Pirinç şarabı, şekerlere dönüştürülen pirinç nişastasının fermantasyonu ile elde edilmektedir. İşlem, bira ve viski üretiminde kullanılan ezme işlemine biraz benzemekle birlikte nişastayı şekerlere dönüştüren enzimlerin kaynaklarında farklılık göstermektedir. Pirinç şaraplarında mikroplar enzimlerin kaynağıdır.
Katal Uluslararası Birimler Sisteminde, enzim aktivitesi ölçü birimidir. Katal kelimesi kataliz kelimesinden türetilmiştir. Ast ve üst katları diğer SI birimlerinin gibidir. Kısaltması kat'tır. Ancak katal aşırı büyük bir birimdir ve uygulamada ast katları veya SI birim olmayan enzim birimi tercih edilir.
Kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur. Kofaktörler, biyokimyasal dönüşümlere yardımcı olan "yardımcı moleküller" olarak düşünülebilir. Kofaktörler tipik olarak, işlevlerini enzimlere bağlı kalarak yerine getirmeleri açısından ligandlardan farklılık gösterir.