İçeriğe atla

Enverî (şair)

Enverî, asıl adı Nureddin, 16. yüzyıl ümmî şairidir.[1]

Hayatı

Doğum tarihi ve yeri hakkında kesin bilgiler olmasa da, bazı kaynaklar İstanbullu olduğunu göstermektedir. Divan Edebiyatı ümmî şairidir. Kasideleriyle tanınan şair.

Kendisi okuma yazma bilmemektedir. Yalnız çok fazla beceresi bulunmakla beraber, en iyi bilinen özelliği mürekkep yaparak satmasıdır. Ayrıca bir kaynağa göre de Bit Pazarında nakış işlemeleri satmıştır.

Kendisi patlayıcı maddelere karşı çok ilgilidir. Ayrıca ateşle değişik gösteriler yapmıştır.

Başıbuyruk yaşadığı sanılan Enveri, Sultan Süleyman için saray gösterileri yapmıştır.

1542 ya da 1543 yılında vefat ettiğini sanılmaktadır. Mezarınınsa nerede olduğu bilinmemektedir.

Sanatı

Şair, hiç okuma ve yazma bilmemektedir. Buna rağmen şiirlerinde çok akıcı bir uslub kullanmıştır. Kendisi alaylı ve şakacı bir şair, divan şairi olmak için Arapça-Farsça tahsilinin gerekmediğinin kanıtıdır. Ayrıca kaynaklara göre iyi bir sanatkardır.

Şiirlerinde ahiret kaygısı görülmemektedir. Şiirlerinde daha çok beşeri aşkı dile getirmiştir. Gününü gün etme düşüncesi vardır. Divan şiirinin ince ayrıntılarını ve okuma-yazmayı bilmese de, usta şairlerin sanat oyunları yazım şekillerini Enveri'de de görürüz.

Coşkucu ve akıcı şiirler bırakmıştır.

Şairin çok ilgi çekici benzetmeleri vardır. Bir örneği:

Vasf-ı hadden derc iderken şol kadar fikr eyledüm
Hamenün ayağına ey hâce indi karasu
Dem-be dem der-bend-i meclisde haramiler gibi
Karban-ı aklumı almağa kasd eyler kadeh
Nâgehân geldi rakîb-i dîv bezme ey perî
Câm-ı mey ağzında çıkdı korkudan tebhâleler
Bilmezüz geldi ne söyler sürâhî gûşına
Apzına anun kulak dutup turur dinler kadeh

XV. yüzyılın ortalarında yaşadığı anlaşılan Enveri Fatih Sultan Mehmed adına önce bugün ortada olmayan Teferrücname'sini yazmıştır. Daha sonra veziriazam Mahmud Paşa'ya sunmak üzere Düsturnamesini yazmıştır. Müellifin Düsturnamesi 3730 beyitten oluşan mesnevi tarzında yazılmış bir tarih eseridir. Yetmiş yıl kadar önce eser hakkında hiçbir bilgiye sahip değilken Mükrimin Halil Yınanç tarafından Paris nüshasını bulup neşrederek ilim dünyasına kazandırılmıştır. Daha sonra yayınlanan Medhal eserinde ise Paris nüshasının tanıtımını takiben Enveri'nin katıldığı seferlerle ilgili beyitleri vermiş ve eserde anlatılan konular ve bunların kaynakları üzerinde durmuştur. Bu eserde Selçuklulara Osmanlılara ve Aydınoğullarına dair önemli bilgilerde bulunmaktadır.

—Cqoute

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

  • Fatih Devri Kaynaklarından Düsturname-i Enveri, (haz. Necdet Öztürk), İstanbul 2003.

İlgili Araştırma Makaleleri

Mihrî Hatun, Zeynep Hatun'la birlikte adı bilinen ilk Türk kadın şairlerindendir. 1985'te ismi Venüs'te bir kratere verilmiştir.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

Rubai, aruz ölçüsüyle yazılır. Birimi dörtlüktür. 4 dizelik (mısralık) bir Divan Edebiyatı nazım biçimidir.

Necâtî Bey divan edebiyatı şairi.

<span class="mw-page-title-main">Âdile Sultan</span> Osmanlı Padişahı II. Mahmudun kızı

Âdile Sultan, Türk Divan edebiyatı şairi. Sultan II. Mahmut'un kızı, Sultan Abdülmecid'in kız kardeşi.

Handan Sultan zafer Kalenderî, Halk şairleri tarafından aruzun mef'ûlü mefâ'îlü kalıbıyla gazel, murabba, muhammes, müseddes biçiminde söylenen şiire denir. Özel bir ezgiyle okunur. Ezgisi bakımından düz kalenderî, Acem kalenderisi, Emrah kalenderisi gibi çeşitlere ayrılır. Kafiye düzeni divan ve semai ile aynıdır. Bu tür şiirler 3+4+3+4 veya 7+7 şeklinde on dört heceli iken, sonradan yerine aruz vezninin geçtiğini ileri sürenler vardır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

<span class="mw-page-title-main">Koca Mehmed Ragıp Paşa</span> 137. Osmanlı sadrazamı

Koca Ragıp Paşa, - Osmanlı devlet adamı, diplomat, şair, kütüphaneci, çevirmen. III. Osman ve III. Mustafa saltanatında 11 Ocak 1757 - 8 Nisan 1763 tarihleri arasında altı yıl iki ay yirmi sekiz gün sadrazamlık yapmış bir devlet adamıdır. Şair kişiliği ile tanınır.

Hâfız Post, Klasik Türk musikisi bestekârı olup, asıl adı Mehmet'tir. "Post" lâkabının kendisine, vücudunun çok kıllı olmasından dolayı verildiğine dair bir rivayet vardır. Sultan IV. Mehmed döneminin klâsik Türk büyük müzik ustalarındandır. Saray'da yapılan fasıllara sazı ve sesi ile katılmış, bütün çağdaşları gibi Selim Giray Han'dan yardım ve ilgi görmüş, bu sanatsever devlet adamının düzenlediği edebiyat ve müzik toplantılarına katılarak sanatçı kişiliğinin gelişmesini sağlamıştır. Gençliğinde resmî görev almamış, son zamanlarına Divan hocaları zümresine katılmış, daha sonra Bîrun Kâğıt Eminliği'ne getirilmiştir. Hafız Post 1694 yılında vefat ederek Karacaahmet Mezarlığı'nda, Divan şairi Nabi'nin mezarının yanı başında toprağa verildi. Ölümüne o dönem şairlerince anısına beyitler yazılmıştır.
Fenni, "Çergehte eyleyüb âhır karar/ Postu şîr-i ecel çâk eyledi", Itrî ise: "Dedi Itrî Hâfız'a mevâ ola ya Rab cinan" demiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Emre</span> Türk şair ve mutasavvıf (1240–1320)

Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Enver Gökçe</span>

Enver Gökçe ; Türk şair, yazar ve çevirmen.

Gevherî, 17. yüzyılda yaşamış olduğu tahmin edilen bir Türk halk ozanıdır. 1998 yılında Prof. Dr. Şükrü Elçin tarafından yayımlanan Gevherî Divanı adlı eserde, ozanın cönklerde ve yazmalarda yer alan 945 şiiri bir araya getirilmiştir.

Hersekli Arif Hikmet, 19. yüzyıl şairi.

Nâ'ilî ya da Nâilî-i Kadîm, asıl adı Mustafa olup İstanbul doğumlu divan şairidir. 17. yüzyılda yaşamıştır. Manastırlı Nâ'ilî ile karıştırılmaması için Nâ'ilî-i Kadîm diye de anılmıştır. Doğum tarihi bilinmemektedir. Şair devlet memurluğu yapmıştır. Gazel türünde başarılı örnekler veren şair, şiirlerinde anlam derinliğine inmiştir. Sebk-i Hindi akımının temsilcilerindendir. Özlü, ahenkli, topluma yönelik şiirler yazma gayreti içinde olmuştur. Soyut ifadeleri ile renkli, veciz ifadeleri Nedim ve Şeyh Galip'i derinden etkilemiştir. Naili-i Kadim Divanı başlıca eseridir. Divan edebiyatında şarkı yazan ilk şairdir.

Ümmî, kelime anlamı itibarıyla ümm Arapçada anne, ümmî ise anneden doğduğu gibi, tahsil ve eğitim almamış anlamında kullanılır.

Hekimbaşı Abdülaziz Efendi, Osmanlı tıp bilgini, bestekâr ve şairdir. Osmanlı Devleti'nde Subhizadeler diye bilinen ve çok sayıda devlet adamı, hekim, şair ve bestekâr yetiştiren bir aileye mensuptur.

Zekeriyâzâde Yahyâ Efendi 16. yüzyılın son yarısında ve 17. yüzyılın ilk yarısında çok uzun yaşayan, Sultan I. Mustafa, Sultan IV. Murat ve Sultan İbrahim devirlerinde üç defa Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevi yapmış bir âlim ve aynı zamanda ünlü bir Türk divan şairidir.

Zâtî, tanınmış bir Divan Edebiyatı şairidir. Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır. Çok sayıda şiir yazmış olması nedeniyle değişik eserlerin değişik estetik standartlarda olması sonucu ortaya çıkmıştır.

Edirneli Nazmi, Türki-i basit akımı temsilcisi divan şairi. Edirne'de doğmuştur.

Ahmed Arif Hikmet Bey Efendi 1846 - 1854 doneminde Osmanlı Şeyhülislamı.