İçeriğe atla

Engelleme terapisi

Engelleme terapisi ya da aversiyon terapisi; bir davranış terapisi türüdür ve istenmediği halde tekrarlı olarak yapılan bir davranış biçimini engellemeyi kapsar.

En basit şekliyle, yaramazlık eden bir çocuğu cezalandırmak bir engelleme terapisi sayılabilir. Fakat psikolojik öğrenme ve Pavlov şartlama deneylerinin sonucunda bu teknikler son derece ayrıntılı bir hale getirilmiştir; en önemlisi hastanın engellenmesi istenen davranışlarda bulunduğu zaman rahatsız edici durumlara maruz bırakılması tekniğidir. Tırnak yiyen insanların ellerine sürülen acı tatlı cila bu tekniğin örneklerindendir. Engelleme terapisi çoğu zaman alkolizmde ve cinsel davranış bozukluklarında uygulanır. Ayrıca uyuşturucu madde bağımlılıkları, pedofili ve egzibisyonizm (teşhircilik)de denenmiştir. Eskiden başvurulan ve alkoliklerin içki içmeleri üzerine bulantı ve/veya kusma yaratan apomorfin enjeksiyonları tekniğinin yerini, kesin zaman ayarlaması yapılabilen elektrik şoku teknikleri almıştır.

Aversion terapiler toplumun dışladığı, kabul etmek istemediği kişileri kendi bakış açısına göre, "topluma uydurmaya" çalıştığı, psikolojik işkence sistemleridir. "Toplum kurallarına uymayan" insanları ki bu kurallar da insanlar tarafından belirlenir, suçlu, ayıplı olarak gören anlayışın ürünüdür. Ellilerden beri uygulanan bu terapinin insanlarda değişim yaratmaktan çok, psikolojik olarak yıpratan bir uygulama olduğu görülmüştür.

Engelleme terapisi 1932'de başlamıştır. Bu terapi, American Society of Addiction Medicine tarafından 2003'te yazılan Principles of Addiction Medicine, makalesinde tartışılmıştır.

Engelleme terapisi öncelikli olarak uyuşturucu ve alkolün görüntüsünün, tadının, kokusunun uyandırdığı pozitif duyguları değiştirmek amacıyla yapılmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan 6 ila 12 aylık deneyler sonucunda engelleme terapisi olumlu sonuç vermiştir fakat buna rağmen ilaç tedavisi popülerliğini yitirmemiştir.

Ayrıca bu terapi, daha az zararlı davranış bozukluklarının bireysel tedavilerinde de kullanılmıştır. Tedavi için bileğe lastik bir bant bağlanması yeterlidir. Zararlı düşünce veya davranışın kontrol edilemez hale gelmesi durumunda birey bu bandı ısırarak kendini bu düşünce veya davranıştan arındırır.

1967'de kimyasal veya şok etkisiyle yapılan tiksindirme yöntemleri yerini, covert sensitization adı verilen soyut tiksindirme yöntemlerine bırakmıştır.

Homoseksüellik Konusundaki Çalışmaları

Engelleme terapisi homoseksüelliğin ''tedavisi''nde kullanılmış ancak 1994'te American Psychological Association (APA) bunun tehlikeli ve işe yaramayan bir uygulama olduğunu açıklamıştır. 2006 yılında, engelleme terapisinin homoseksüelliğin ''tedavi''sinde kullanılmasının, APA ve American Psychiatric Association'ın yürütme yasa ve yönergesinin ihlali olduğu belirtilmiştir. Bazı ülkeler bu uygulamayı tamamen yasaklamıştır. Avrupa ve Amerika'daki psikolojik terapiler cinsel yönelimini kabullenme(gay affirmative psychotherapy). yönündedir. Bu terapinin yönergesi APA'da bulunmaktadır.

Psikolog Martin E.P. Seligman, bu konudaki çalışmaların tartışmalı olduğunu söylemiştir. Özellikle 1966'da yapılan deneylerin %50'si homoseksüel dürtülerin kaybolmasıyla sonuçlanmasından sonra Seligman homoseksüelliğin değişmesi için gösterilen yeterli gayret ve şevk terapi sınırlarını yıkabileceğini iddia etmiştir. Fakat daha sonra bu sonuçların hatalı olduğu, homoseksüellik duygusunun kaybolduğu zannedilen insanların aslında biseksüel oldukları ortaya çıkmıştır. Yani Seligman'ın deneyleri de başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Dr. Robert Card, elektro şok tedavisini yürürlüğe sokmuş ve hastanın kişiliğinden homoseksüelliğin ayrılabileceğini savunan yazılar yayımlamıştır. Bu yöntemlerin birinde gönüllü homoseksüel deneklerin cinsel bölgelerine elektrodlar yerleştirilmiş ve homoseksüel porno filmi izletilmiştir. Film devam ederken vücutlarına emetic ilaçlar verilmştir. Daha sonra ilaçlar ve elektro şok kesilmiş ve heteroseksüel porno filmi gösterilmiştir. Süreç boyunca denek suistimal edilmemşitir.

1970'lerde birçok üniversitede engelleme terapisine dair araştırmalar yapılmıştır. Elektro şokla yapılan engelleme terapileri deneklerin akıl sağlıklarını kaybetmeleri veya intihar etmeleriyle sonuçlanmıştır.

Engelleme terapisiyle ilgili

  • Otomatik Portakal, ana karakter Alex'e şiddete yönelik davranışlarını düzeltmek için bu yöntem kullanılmıştır.
  • American Horror Story: Asylum, Sarah Paulson homoseksüel dürtülerini yok etmek için bu yöntem kullanılmıştır.

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adı. Psikoterapi her zaman sadece tek tek bireyleri konu almaz, zaman zaman incelenen tüm bir ailenin etkileşimsel meseleleri zaman zamansa incelenen bir çiftin birbiriyle olan ilişkisindeki bazı sorunların ruh sağlığı temelindeki kökleri olabilir. Ruh-zihin sağlığına dair sorunların psikolojik, sosyolojik veya somatik boyutları olabilir.

Açılmak ya da coming out, kişinin cinsel yönelimini veya cinsel kimliğini, uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi. İngilizce coming out of closet kavramının kısaltması olan bu terim Türkçede de kullanılmaya başlanmıştır. Outing ise, eşcinsel bir bireyin cinsel yöneliminin, "kendi isteği olmaksızın", topluma ifşa edilmesidir. Bu duruma maruz kalmış ünlü kişiler arasında daha önce evlenip baba olmuş, cinsel yönelimi öğrenildiğinde toplum tarafından yargılanmış şarkıcı Elton John ve yazar Oscar Wilde da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Irvin D. Yalom</span> Psikanalist, Psikiyatrist, Psikoterapist

Irvin David Yalom, Yahudi asıllı Amerikalı psikanalist, psikiyatrist, psikoterapist ve yazardır.

Film terapisi, sinema filmlerinin psikoz bozukluklar haricinde bazı psikolojik sorunların tedavisinde kullanılması yöntemi.

<span class="mw-page-title-main">Ergenlikte eşcinsellik</span>

Ergenlikte eşcinsellik, ergenlik süresi içerisinde keşfettiği eşcinsel kimliği ya da ergenlikte çocuğun yaşadığı homoseksüellik benzeri eğilim taşıyan davranışlar bütünü. Çocukluk ve ergenlik çağında çocuğun başından geçen eşcinsel dürtü ve eğilimler bütünü olarak adlandırılır. Bu cinsel dürtüler bireyin cinsel yönelimi, cinsel kimlik arayışı sürecinde kendini bulmasında önemli bir yere sahiptir.

Albert Ellis, Amerikalı evlilik ve seks terapisi gibi alanlarda çalışmış Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi'nin kuramcısı psikoterapist.

Akılcı (Rasyonel) Duygusal Davranışçı Terapi, Albert Ellis tarafından geliştirilmiş br psikoterapi yöntemidir.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Aaron T. Beck</span> Amerikalı ruh hekimi (1921 – 2021)

Aaron Temkin Beck, Amerikalı psikiyatr. Bilişsel davranışçı terapinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 1954 yılında geçtiği Pensilvanya Üniversitesi'nin psikiyatri bölümünde vefatına kadar emekli öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmekteydi. Ayrıca Beck, dört çocuğundan birisi olan, Dr. Judith Beck tarafından yönetilen bir araştırma ve eğitim merkezi olan, Beck Enstitüsü'nün de kurucusudur.

Dönüşüm terapisi, bireyin cinsel yönelim, cinsiyet kimliği veya cinsiyet ifadesini tıbbi veya psikolojik yöntemler kullanarak eşcinsel veya biseksüelden heteroseksüele, transtan cisgendera dönüştürmeyi amaçlayan sözdebilim uygulamalarına verilen genel isimdir. Cinsel yönelim veya kimliğin değiştirilebileceğine dair güvenilir bir kanıt yoktur ve sağlık kurumları dönüşüm terapisi uygulamalarının etkisiz ve potansiyel olarak zararlı olduğu konusunda uyarılarda bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'taki tıp, bilim ve devlet kuruluşları, dönüşüm terapisinin geçerliliği, etkinliği ve etiği konusundaki endişelerini dile getirmişlerdir. Günümüzde birçok sağlık kuruluşu bireylerin cinsel kimlik veya yönelimlerini patolojize etmenin depresyon, anksiyete, intihar eğilimi, benlik utancı gibi ağır ruh sağlığı sorunlarına sebep olduğunu belirterek dönüşüm terapisi uygulamasına şiddetle karşı çıkmaktadır. Asya, Avrupa, Okyanusya ve Amerika'daki çeşitli devletler dönüşüm terapisine karşı yasalar çıkarmıştır. Birçok sivil toplum örgütü dönüşüm terapisi uygulamasının bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizmektedir.

Kleptomani bir kişinin belirli bir neden olmaksızın gösterdiği istemsiz hırsızlık davranışıdır. Ruhbilimde dürtü kontrol bozukluğu sınıfında incelenen bu olgu, kişisel kullanım ve ekonomik kazanç gibi gereksinimlerden bağımsız biçimde ortaya çıkmaktadır. Olgu, kaygı ve yeme bozukluğuyla da ilişkilendirilmektedir.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

Gerçeklik Terapisi, Amerikalı psikiyatrist William Glasser tarafından geliştirilmiş bir psikolojik danışma/psikoterapi yaklaşımıdır. Yine Glasser tarafından ortaya konan Seçim Kuramı ile birlikte uygulanmaktadır. Günümüzde pek çok ruh sağlığı uzmanı tarafından bireysel, grup ve örgütsel bağlamda kullanılmaktadır.

Çocuk ve ergen psikiyatrisi, çocuklarda, ergenlerde ve ailelerinde ruhsal bozuklukların tanı, tedavi ve önlenmesine odaklanan bir psikiyatri dalıdır. Psikiyatrik bozuklukların gelişimini ve seyrini etkileyen biyopsikososyal faktörleri ve çeşitli müdahalelere verilen tedavi yanıtlarını araştırır. Çocuk ve ergen psikiyatristleri, pediatrik popülasyondaki ruhsal bozuklukları tedavi etmek için öncelikle psikoterapi ve/veya ilaç kullanır.

İnsülin şok terapisi veya insülin koma terapisi, hastalarda günlük koma oluşturmak için birkaç hafta boyunca tekrar tekrar yüksek dozda insülin enjekte edildiği bir psikiyatrik tedavi biçimiydi. 1927'de Avusturyalı-Amerikalı psikiyatrist Manfred Sakel tarafından bulundu ve 1940'larda ve 1950'lerde, özellikle şizofreni hastalığı için yaygın olarak kullanıldı, 1960'larda kullanımı azalmaya başladı ve yerini nöroleptik ilaçlar aldı.

Cinsel terapi, cinsel işlevin geliştirilmesi ve cinsel işlev bozukluklarının tedavisi için kullanılan bir terapi stratejisidir. Bu, erken boşalma, geç boşalma, sertleşme bozukluğu, cinsel ilgi veya uyarı eksikliği, ağrılı cinsel ilişki gibi işlev bozukluklarını içerir. Ayrıca, cinsel ilgi alanlarına uymayan cinsel ilgi alanları (parafili), cinsel kimlik ve yönelim gibi konularda yaşadıkları sorunları ele alan, aşırı aktif libido veya hiperseksüalite, cinsel özgüven eksikliği ve cinsel istismarın üstesinden gelme ; yaşlanma, hastalık veya engellilikle ilişkili cinsel sorunları içerir.

Bu, farklı tedavi ve terapi yöntemlerinin litesidir. Tedavi için farklı tıp dalları'nda farklı tıbbi prosedürler, sağlık hizmetleri, sağlık teknolojileri uygulanır. Tedavi doğal, spor, ilaç, aşı, enjeksiyon, psikiyatri, psikoloji, tıbbi cihaz, ameliyat ve farklı yöntemlerle yapılabilir.

Bu liste, farklı psikoterapi yöntemlerinin bir kısmıdır.

Kimyasal kastrasyon, bir kişinin cinsel dürtülerini azaltmak veya kontrol altına almak amacıyla kimyasal maddelerin kullanılmasıdır. Bu genellikle hormon ilaçlarıyla gerçekleştirilir ve kişinin cinsel dürtülerini, libido seviyesini düşürür. Kimyasal kastrasyon genellikle cinsel suçlar, özellikle çocuk istismarı vakaları üzerinde kontrol sağlamak amacıyla kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Waon terapisi</span>

Waon terapisi, ısı terapisinin bir türü olarak, Japonya'da geliştirilen ve özellikle kardiyovasküler, pulmoner ve nörolojik hastalıkların yönetimi ile ilişkilendirilen bir tedavi yöntemidir. "Waon", Japoncada "huzur içinde ısınma" anlamına gelir ve bu terapinin temel amacı, hastaların vücut sıcaklığını güvenli bir şekilde artırarak sağlıklarını iyileştirmektir. Waon terapisi genellikle düşük ısıda, yaklaşık 60 °C'lik bir ortamda uygulanan, kişinin tüm vücudunu saran bir sauna tedavisidir. Bu tedavi süreci, geleneksel saunalara benzer, ancak daha düşük sıcaklık ve daha uzun sürelerle uygulanır, bu da daha fazla rahatlama ve iyileşme süreci sağlar.