Endülüs
İspanya tarihi |
---|
Endülüs (Arapça: الأندلس al-andalus), 711-1492 yılları arasında İber Yarımadası'nda Berberi milletinin de katkısı ile Arapların etkisi altında bulunan bölgelere verilen isimdir. Müslümanların İber Yarımadası'ndaki varlığı en son Moriskoların 1609 yılında İspanya'dan Müslümanlığı bırakmadıkları için göçe zorlanarak sınır dışı edilmesiyle son bulmuştur.
Araplar tarafından İspanya için kullanılan ve ülkeden tamamen çıkarılmalarından sonra İspanyolcaya Andalucia şeklinde ve önceleri yalnız “müslüman İspanyası” anlamında geçen Endülüs (Endelüs) kelimesinin kökeni kesin biçimde tespit edilebilmiş değildir. Bugün genellikle, Hispania karşılığı olarak ilk defa fetihten sonra 98 (716) yılında basılmış bir sikke üzerinde görülen ismin, V. yüzyılda Kuzey Afrika'ya geçmeden önce on sekiz yıl kadar İspanya'nın güneyinde kalan Vandallar'ın (Vandalus) adından türetilmiş olabileceği (Vandalicia [Vandal ülkesi]) kabul edilmektedir (E. Lévi-Provençal, Espana musulmaña, IV, 45). Müslümanlar başlangıçta Endülüs ismini, bir süre ellerinde tuttukları Fransa'nın güneyindeki Septimania bölgesi dahil İspanya'da yönetimleri altına aldıkları toprakların tamamı için kullandılar. Ancak 718'de başlatılan ve yaklaşık sekiz asır devam eden Hristiyanların “reconquista” (Endülüs'ü müslümanlardan geri alma) hareketinin gelişme seyri içerisinde, özellikle XI. yüzyıldan itibaren İslâm hâkimiyeti alanının gittikçe küçülmesine paralel olarak bu ismin başlangıçtaki geniş kapsamlı anlamı daralmaya başladı ve sonunda Endülüs adı sadece küçük Benî Ahmer (Nasrî) Emirliği'nin idaresindeki topraklara münhasır kaldı. Andalucia ismi bugün İspanya'da hâlâ kullanılmakta ve Almeria (Meriye), Granada (Gırnata), Jaén (Ceyyân), Córdoba (Kurtuba), Sevilla (İşbîliye), Huelva (Velbe), Malaga (Mâleka) ve Cádiz (Kādis) vilâyetlerini içine alan bölgeyi ifade etmektedir.[1]
Tarihçe
Valiler Dönemi (714-756)
Başkenti Şam'da bulunan Emevî Devleti, 7. yüzyılda Kuzey Afrika'yı ele geçirmişti. 8. yüzyılın başında Emevî Devleti'nin Kuzey Afrika'daki valisi olan Musa Bin Nusayr, Emevî Halifesi Velid Bin Abdülmelik'in desteğiyle bir Berberî kumandan olan Tarık bin Ziyad'ı Cebelitarık Boğazı'nı geçirerek İber Yarımadası'na gönderdi. O zamanlar İber Yarımadası Germen asıllı bir ulus olan Vizigotların elindeydi ve başkentleri Toledo kentinde bulunuyordu. Tarık bin Ziyad'ın savaşta bozguna uğramaması için geri dönüş olasılığını kaldırmak üzere kendi gemilerini yaktırdığı belirtilir. Tarık Bin Ziyad, Vizigot kralı Rodrigo'yu yenilgiye uğratınca krallık yıkıldı ve İber Yarımadası'nın güney kısımları kısa bir süre içinde Müslümanların eline geçti.
750 yılına kadar Endülüs Emevîleri'nin gönderdiği valiler tarafından yönetildi. 750 yılında Abbasîler, Bağdat'ta halifeliklerini ilan ettiler ve Emevî hanedanından Abdurrahman bin Muaviye, Endülüs'e kaçarak kendisini Emevî emiri ilan ederek Córdoba (Kurtuba) kentini kendine başkent yaptı.
Endülüs Emevîleri Dönemi (756-1031)
Bu dönem Endülüs'ün en parlak dönemi olarak bilinir. Córdoba şehri, Bağdat ve Kahire'den sonra Dünya'nın üçüncü önemli bilim merkezi haline geldi. Yine o dönemde Avrupa genelinde okuma yazma yeterince yaygın değilken Endülüs'te halkın çoğu okuma yazma biliyordu. Şehircilik ve şehir kültürü döneminin önüne geçmiştir. Kültürel farklılıkların zenginlik olarak algılandığı bir çağdır. Rivayetlere göre burada dil çeşitliliği yoğun olmuştur. Bunun temel sebebi birden fazla milletin beraber yaşamasıdır.[2] Endülüslerin egemenliği altındaki topraklarda Sefarad Yahudileri bugün İspanya’daki Yahudi kültürünün altın çağı olarak adlandırılan çağlarını yaşamışlardır.
10. yüzyıl başlarında Abbasilerin gücü azalmaya başlamış, Mısır'daki Fatımîler de kendilerini halife ilan etmişlerdi. Böylece İslam dininin önderliği bölünmüş oldu. Bu ortamda Endülüs Emiri III. Abdurrahman, 16 Ocak 929 tarihinde kendisini halife ilan etti. Endülüs Emevîlerinin başarıları 11. yüzyıl başlarına kadar devam etti. 1031 yılındaysa halifelik ve devlet Kastilya Krallığı'na karşı alınan yenilgiler ve iç karışıklıklar sebebiyle yıkıldı.
Mülûkü't-Tavâif (Beylikler) Dönemi (1031-1090)
Endülüs Emevî Devleti'nin son halifesi olan III. Hişâm, 1031 yılında öldüğünde Endülüs toprakları çok sayıda bağımsız devletçiklere bölündü. Bu devletçikler hem kendi aralarında çarpışmaya başladılar, hem de İspanya'nın Hristiyan devletçiklerinin de saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar. Bâzı tavfa devletleri para karşılığı Hristiyan şövalyeleri de ordularında kullandılar. Örneğin El Cid (Arapça'daki El-Seyid adından gelir) adıyla tanınan Rodrigo Díaz de Vivar, bunların en ünlüleri arasında yer alır. Bu karmaşık durum, Reconquista'yı hızlandırdı ve İspanya'da İslâm'ı zayıflattı.
Murabıtlar Dönemi (1090-1147)
Aslen Kuzey Afrika kökenli bir hanedan olan Murabıtlar, Endülüs Emevîlerinin parçalanmasını izleyen karışıklık döneminde düzenli bir askerî güce sahip olmalarının da verdiği avantajla kısa sürede İber Yarımadasının Müslüman bölgelerinin çoğunu ele geçirdiler. 1090 ve 1147 yılları arasında bugünkü İspanya'nın büyük bölümü ve Kuzey Afrika'daki bâzı toprakları denetimleri altında tutarak güçlü bir devlet düzeni teşkil ettiler. İlk başlarda güçlerini korusalar da sonraları Hristiyan İber halklarının saldırıları ve Kuzey Afrikalı diğer toplulukların çıkarttığı ayaklanmalar yüzünden güçleri gün geçtikçe tükenen Murabıtlar, kendileri gibi Kuzey Afrika kökenli bir halk olan Muvahhidlerin saldırıları sonucu onların egemenliği altına girerek siyasi hâkimiyetlerini kaybettiler.
Muvahhidler Dönemi (1147-1248)
Muvahhidler gene Kuzey Afrika kökenli bir Müslüman hanedan olup Murabıtlar Devletini yıkarak onların yerine geçtiler. 1146 ve 1248 yılları arasında bugünkü İspanya topraklarının bir kısmının yanı sıra Kuzey Afrikadaki bazı toprakları da denetimi altında tuttular ancak Hristiyan saldırıları ve bazı iç karışıklıklar sonucu 1248'de yıkıldılar. Bu devletin yıkılışının ardından egemenliğindeki topraklarda bağımsız emirliklerden başka bir şey kalmamıştır.
Gırnata (Granada) Sultanlığı (1232-1492)
1492'de Beni Ahmer Devletinin yıkılışı ile İspanya'daki 781 yıllık İslam varlığı sona erdi.
Müdeccenler ve Moriskolar (1492 - 1610)
İspanya kralı III. Felipe 22 Eylül 1609 tarihli bir fermanla 1610-1614 yılları arasında Müdeccenleri İspanya'dan kovdu. Çoğu cami, kümbet, medrese, köşk, saray ve eşsiz yapılar yıkıldı veya tahrip edildi. Müslümanlar kadın, çocuk fark etmeksizin katledildi veya İspanya dışına göç etmeye zorladı. 300.000 kadar Müdeccen, vatanlarını terk ettiler. Böylece Müslümanların İspanya'daki izi büyük oranda silinmiş oldu.
Kültür
Endülüs medeniyeti, birçok açıdan çağını ve sonrasını etkilemiştir. Endülüs dönemi aynı zamanda İspanya'daki Yahudi kültürünün altın çağının da var olmasını sağlamıştır.
Döneminde Dünya'nın en önemli kütüphanelerinden biri hâline gelen Granada'daki 1 milyon cilt kitap Babü'r-Remle Meydanı'nda yakılmıştır.
Edebiyat
Endülüs'te ortaya çıkan edebiyat, Endülüs edebiyatı olarak adlandırılmaktadır. Arapların İber Yarımadasında gerçekleştirdikleri fetihlerin ardından, Endülüs'te Arapça konuşan ve Arapça ürün veren edebiyatçıların meydana getirdiği kuvvetli bir edebiyat geleneği ortaya çıkmıştır.
Ayrıca bakınız
- Berberîler
- Emevîler
- Endülüs Emevî Devleti
- Endülüs Özerk Bölgesi
- İslâm Tarihi
- İspanya tarihi
- İspanya'daki Yahudi kültürünün altın çağı
- İspanyol
- Kemal Reis
- Portekiz tarihi
- Rodrigo Díaz de Vivar
- Tarık bin Ziyad
- İbn-i Rüşd
- İbn Haface
Kaynakça
- ^ "ENDÜLÜS". TDV İslâm Ansiklopedisi. 18 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2024.
- ^ Endülüs. Mehmet ÖZDEMİR.
- Lütfi Şeyban, Reconquista/Endülüs'te Müslüman-Hristiyan İlişkileri, İz Yayıncılık, İstanbul 2003.
- Lütfi Şeyban, www.endulus.net web sitesi.
- Enes Meriç, www.el-endulus.com Endülüs Tarihi hakkında geniş içerikli web sitesi.
- Hasan Baydar, Endülüs tarihi.
Dış bağlantılar
- The Library of Iberian Resources Online 29 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.