İçeriğe atla

Emre itaatsizlik

Emre itaatsizlik, üstler ve amirler tarafından verilen "yasal" emirlere uymama. Askeriyede yer alan emir zinciri, üstler tarafından verilen "yasal" emirlerin yerine getirilmesini hükmeder. Fakat, diğer kurumlarda emre itaatsizlik personel işten çıkarılırken neden olarak öne sürülebilir.

Askeri kurumlarda emre itaatsizlik askeriyeden atılma, belirli bir süre hapis veya idam cezası ile cezalandırılabilir. II. Dünya Savaşı sırasında Alman ve Rus ordularının uyguladığı ceza doğrudan idamdı. I. Selim hükümdarlığının en başında iki askerî personelini asilik suçundan ölümle cezalandırdı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde

TSK'da emre itaatsizlik disiplin suçu, 477 sayılı Kanunun 48. maddesinde düzenlenmiştir: “Kast veya ihmal ile hizmete ait emri tam yapmamak, değiştirmek veya sınırını aşmak suretiyle itaatsizlik edenlere on günden iki aya kadar oda veya göz hapsi cezası verilebilir.” Daha önce, bu suç, askeri kabahat olarak, Askeri Ceza Kanunu'nun 86. maddesinde düzenlenmişti.[1]

Emre itaatsizlik suçunun oluşabilmesi için şu şartların oluşması gerekir:

  • Emrin hizmete ilişkin olması
  • Emrin suç olmaması (üst astına suç işlemesini emredemez)
  • Kasıt veya ihmal ile emri tam olarak yerine getirmemek,
  • Emri değiştirerek yerine getirmek veya
  • Emrin sınırlarını aşarak (emredilenden fazlasını) yerine getirmek.

Emir

Emir, İç Hizmet Kanunu’nun 8. maddesinde tanımlanır: “Emir hizmete ait bir talep veya yasağın sözle, yazı ile ve sair surette ifadesidir.” Emrin doktrindeki tanımı ise şöyledir: “üstünlük yetki ve kudretini haiz bir merci tarafından, belirli bir hareketin yapılması ya da yapılmaması maksadı ile ast durumunda bulunan kimseye yönelmiş bir irade açıklamasıdır”. Emir ile askerlik hizmetine ilişkin hususların yapılması ya da yapılmaması istenir. Özel işlerin yapılması zımmındaki istekler emir olamaz. Emrin yerine getirilebilmesi için o emrin meşru olması,yani emri alan açısından hukuka aykırı bir durumun olmaması demektir. Bir emrin meşru olabilmesi için, yetkili bir amir tarafından verilmiş olması, astın emri yerine getirmeye mecbur olması ve emrin yasaların gösterdiği ve gerektirdiği şekil ve içerik şartlarına uygun olması gerekmektedir.[1]

Anayasanın 137. maddesince kanuna aykırı bir emri alan emri yerine getirmez ve durumu üste bildirir. Üst emrinde ısrar eder ve bunu yazıyla bildirirse, emri yerine getirir. Bu durumda sorumluluk emri veren üste aittir. Ancak konusu "suç" olan hiçbir emir yerine getirilemez, getirenler de sorumluluktan kurtulamaz. 137 maddenin son fıkrası askeri hizmetlerin görülmesini, istisnalar arasında saymıştır. Askeri Yargıtay da eski bir kararında verilen emrin kanuna aykırı olmasının yerine getirme zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı sonucuna varmıştır. İç Hizmet Kanunu’nun 14. maddesine göre, ast amirlerine mutlak itaate, üstlerine ise kanunların ve nizamların gösterdiği durumlarda mutlak itaate mecburdur. Yani, ast amirinin verdiği ancak konusu suç olmayan emre mutlak biçimde, üstlerinin verdiği emre ise kanunların ve nizamların gösterdiği durumlarda mutlak itaate mecburdur. Hizmetle ilgili olmayan emirler, meşru emirler değildir. Bu tür emirleri astların yerine getirme mecburiyetleri yoktur. Çünkü İç Hizmet Kanunu’nun 16. maddesinin ilk cümlesi, “amir maiyetine hizmetle ilgisi olmayan emir veremez” hükmü vardır.[1]

"Hizmetle ilgili emirler", kanunlara ve diğer hukuk kurallarına aykırı biçimde verilirse ast bazı durumlarda bu emri yerine getirme mecburiyetindedir. Çünkü, İç Hizmet Yönetmeliği'nin 33. maddesine göre, “ emirlerin hizmete müteallik olması (Silahlı Kuvvetler Kanunu madde 8 ve 16) ve kanun ve nizamları ihlal etmemesi şarttır. Ancak Askeri Ceza Kanunu’nun 41 maddesinin (b) fıkrası şümulüne giren haller haricinde ast aldığı emri kanun ve nizama uygun bulmasa bile emri yapar ve ondan sonra şikayet eder.” Askeri Yargıtay'a göre ise, “... askerlik hizmetinin özelliği icabı, verilen emirlere mutlak itaatin askerliğin temeli olması nedeniyle, ... konusu suç teşkil etmeyen her emrin kayıtsız ve şartsız ast tarafından yerine getirilmesi gerektiği, (astın) bir şikayeti varsa ondan sonra bu şikayetini yapması lazım geldiği uygulamada istikrar bulmuş bir durum(dur)...”[1]

Askerliğe ait kanunlar ve diğer genel düzenleyici işlemler (tüzük, yönetmelik, adsız düzenleyici işlemler) hizmete ait olmakla birlikte, hizmete ilişkin bir emir oluşturmazlar. Herhangi bir yasa ya da genel düzenleyici işlemin düzenlediği bir konu;, amirler tarafından emir haline getirilip asta yöneltilemedikçe hizmete ilişkin bir emir haline gelemezler. Ayrıca, herhangi bir yasanın cezalandırdığı bir eylemin yapılmamasına ilişkin uyarmalar, birer hizmet emri değil tavsiye niteliğindedir. Bu uyarmaları dinlemeyen askerî personele emre itaatsizlikten değil, eylem için yasanın öngördüğü ceza verilebilir.[1]

Amirlerin personele sosyal bir hizmet teklifi niteliğindeki emirlerini geç yerine getirmek, eksik yerine getirmek veya benzeri eylemler, emre itaatsizlik suçunu oluşturmaz. Bu tür emirler, askeri hizmetle ilgili bir emir değildir. Bu konu, Askeri Yargıtay'ın bir kararında “..bekar subay ve astsubayların mesai bitiminden sonra da kışlada yatacaklarına dair bir emrin yasal bir dayanağı bulunmadığı gibi, emrin hizmete müteallik olmadığı, sadece bekar personele yeni bir imkân sağlamaya yönelik sosyal bir hizmet teklifi niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla bu konudaki teklife uymamış olmanın emre itaatsizlik suçunu oluşturmayacağı ...” biçiminde dile getirilmiştir.[1]

Askeri Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun bir kararına göre, “... kanunun men etmediği bir fiilin salahiyetli makam tarafından verilen emre müsteniden yasak edilmesine mevzuat hükümleri cevaz vermemektedir. Gerek ASCK.’nun ve gerekse Ordu Dahili Hizmet Talimatnamesinin hükümlerine göre emrin hizmete taalluk etmesi kanun ve nizama uygun olması en önemli bir şarttır. Filhakika Garnizon Komutanlığı sıfatıyla askeri eşhasa verilen emrin yine kanun ve nizama uyması lazımdır[25]. ...” Askeri Yargıtay'ın diğer bir içtihadı birleştirme kararına göre[26], “... (hizmete taalluk etmeyen) emre (uymamak) emre itaatsizlik suçunu teşkil etme(z). ...”[1]

Emre itaatsizlik suçunun oluşabilmesi için, emrin mutlaka askeri "hizmetle ilgili" olması gerekmektedir. Hizmetle ilgili emir, yasaların ve diğer düzenleyici hukuk kurallarının ihlalinin belli bir yaptırıma bağlanmadığı durumlarda olmalıdır.[1]

Emre itaatsizlik disiplin suçunun oluşabilmesi için, hizmete ilişkin emrin tam yapılmaması, emrin değiştirilerek yapılması veya sınırının aşılması gerekir. Söz konusu eylemlerin mutlaka "kasten" işlenmesi gerekmemektedir. Failin ihmali de bu suçun oluşması açısından yeterlidir. Burada, emrin hiç yapılmaması söz konusu değildir. Emrin hiç yapılmaması, disiplin suçu değil, Askeri Ceza Kanunu'nun 87. maddesinin kapsamına giren "emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturur.[1]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i TÜRK ASKERİ DİSİPLİN HUKUKUNA KISA BİR BAKIŞ 11 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Yrd. Doç. Dr. Ramazan Yıldırım. MSB. Erişim: 13 Kasım 2011. Arşiv: <http://www.webcitation.org/63A5CTqpt[]>

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Polis</span> kolluk kuvveti

Polis, halkın emniyetini sağlamak, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirler almak üzere görev yapan kamusal hizmet birimi. Polis birimleri amaç ve sorumluluklarını gerçekleştirmek üzere bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanlarına ulaştırır ve devletin istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar. İç güvenlik, dış güvenlik, millî güvenlik ve kamu güvenliğinde önemli rol oynamakdadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

Onbaşı, silahlı kuvvetlerde erlikten sonra gelen ilk rütbenin sahibi. Türkiye'de ilk kez batılı tarz Osmanlı askeri kuvvetinde kullanılmış olup Alman Gefreiter rütbesinden uyarlanmıştır. Er ile çavuş arasındaki rütbedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi</span> Türkiyedeki en yüksek yargısal devlet organı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten en yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Görevleri, Türkiye Anayasası'nın 148. ve 153. maddeleri arasında belirtilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tekâlif-i Milliye</span> Kurtuluş Savaşında ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için yayımlanan emirler

Tekâlif-i Milliye, Türk Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayımladığı "Ulusal Yükümlülük" emirleridir. 7 Ağustos 1921'de yayımlanmış olup toplamı on maddedir.

  1. Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
  2. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
  3. Her aile bir askeri giydirecek.
  4. Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
  5. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
  6. Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
  7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
  8. Sahipsiz bütün mallara el konacak.
  9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
  10. Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.

Mehmet Tarhan, Kürt vicdani retçi ve SPoD Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği gönüllüsü eşcinsel aktivist. Barış yanlısı bildirgesini ve zorunlu askerlik hizmetini reddettiğini ilk kez 27 Ekim 2001, tarihinde Ankara'da bir basın açıklaması yaparak kamuoyuna ilan etmiştir. Türk ceza kanununa göre suç sayılan bu açıklamasından sonra da savaş karşıtı etkinliklerine devam eden Tarhan, 5 Eylül 2004 tarihinde yine Ankara'da düzenlenen bir etkinlikte okuduğu basın açıklamasından dolayı, soruşturmaya tabi tutulmuş, ancak vicdani reddin temel bir insan hakkı olduğunu savunarak ifade vermeyi ve savcılığa gitmeyi reddetmiştir.

Yüksek Askerî Şûra (YAŞ), Türkiye'nin başkentinde yalnız barış zamanında görev yapmak üzere oluşturulan kurul.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ferdinand Schörner</span>

Ferdinand Schörner, Almanya'nın subayı ve Nazi Almanyası'nın mareşal'i. "Hitler'in en acımasız Mareşal'i" olarak değerlendirilmektedir.

Basit şekliyle taksir bir kişinin kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermeden sergilediği davranışın kanunda öngörülen sonuca yol açması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı</span>

Kuzey Kıbrıs'ın devlet yapısı, Kuzey Kıbrıs cumhuriyetle yönetilmekte olup yarı başkanlık sistemi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükûmetin başkanıdır. Çok partili sistem uygulanmaktadır. Yürütme yetkisi hükûmetin elindedir. Yasama yetkisi ise hükûmetle beraber Cumhuriyet Meclisi'ne aittir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki kolluk kuvvetleri</span> Türkiye Cumhuriyetinin asayişten sorumlu birimlerinin genel ismi

Türkiye'deki kolluk kuvvetleri, Türkiye'deki kolluk kuvvetleri veya aynı anlamı taşıyan kolluk kuruluşlarının sınıflandırılması ve türlerine göre ayrımıdır. Türkiye'deki kolluk kuvvetlerinin çoğu Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

Genel af, Türk Dil Kurumunun tanımına göre, kamu yararına uygunluğu anlaşıldığında belli bir veya birkaç suç çeşidi için yapılan kovuşturmaların durdurulması, verilmiş cezaların kaldırılması veya azaltılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Sınır Hizmeti</span>

Azerbaycan Devlet Sınır Hizmeti. Azerbaycan sınırları korumaktan sorumlu bir hükûmet kurumudur.

<span class="mw-page-title-main">227 No.lu Emir</span> Sovyet Basını Sloganı

227 No.lu Emir veya bilinen adıyla Geri adım yok!, devam eden Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında Halk Savunma Komiseri olarak görev yapan Josef Stalin tarafından 28 Temmuz 1942 tarihinde verilen emirdir. Emiri konu alan Geri adım yok! sloganı 1942 yazında Sovyet basınının ana sloganı haline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Eugen Müller</span>

Eugen Müller II. Dünya Savaşı sırasında Wehrmacht'ta görev yapan Nazi generali. Barbarossa Harekâtı'na öncesinde çok sayıda kişinin infaz emrini veren Komiser Emri'ni hazırlamasıyla bilinir. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında pek çok kişinin ölümünden sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Strafbataillon</span>

Strafbataillon, İkinci Dünya Savaşı sırasında mahkûmlardan Wehrmacht'ın tüm branşlarında yaratılan ceza birimlerinin jenerik terimidir. Bu tümene mahkûm edilen asker ve sivil suçlular genellikle kötü silahlanmış ve tehlikeli olan yüksek zayiat görevleri üstlenmek zorundaydılar. Strafbataillon, Alman askeri polisi olan Feldgendarmerie tarafından işletildi ve yönetildi.

<span class="mw-page-title-main">Gedikli subay</span> askerî rütbe

Gedikli subay (WO), birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinde bir rütbe veya rütbe kategorisidir. Ülkeye, hizmete veya tarihsel içeriğe bağlı olarak, Gedikli Subay bazen görevlendirilmiş rütbelerin en küçüğü, Astsubay (NCO) rütbelerinin en büyüğü veya ayrı bir kategoride sınıflandırılır. Emir subayı rütbeleri özellikle Commonwealth ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri ordularında belirgindir.

<span class="mw-page-title-main">Suriye yargı sistemi</span> Suriyenin yargı sistemi

Suriye'nin yargı sistemi Osmanlı, Fransız ve İslam hukukunun bir sentezidir. Medeni, ticari ve ceza kanunları öncelikle Fransız hukuk uygulamalarına dayanmaktadır. 1949'da ilan edilen bu kanunlar, bedeviler ve dini azınlıklar arasında örf ve adet hukukunun uygulanmasını sınırlamak için onaylanmış özel hükümlere sahiptir. İslam dini mahkemeleri ülkenin bazı bölgelerinde işlemeye devam ediyor, ancak yargı yetkisi evlilik, boşanma, babalık, çocukların velayeti ve miras gibi kişisel statü meseleleriyle sınırlı. Bununla birlikte, 1955'te kişisel statünün birçok yönüne ilişkin bir kişisel kod geliştirildi. Bu kanun, kadının statüsünü iyileştirerek ve miras kanunlarını netleştirerek şeriatı değiştirdi ve modernize etti.