İçeriğe atla

Emre (isim)

Emre, Eski Türkçedeki amrak (sakinlik, barış) kelimesinin zamanla değişmesi ve Oğuz Türklerinde anlam kaymasıyla sevilen, istenilen anlamına gelerek oluşmuştur.

Doğu Türkçesinde amırag~amırak>amrag~amrak ‘sevgili, sevilen, rağbet edilen, istenen’ kelimesi Anadoluya -k>-h değişimi ile amrah olarak geçti ancak ilk hecesi incelerek emrah şeklinde okundu veya son ses -k nin düşmesi ile amra şeklini aldı böylece Eski Türkçedeki amran- fiili Oğuz Türkçesinde emren- halini alırken amra da emre şekline geçti. Tapduk Emre ve Yunus Emre gibi isimlerde de emre olarak okundu.[1]

1913 yılında Güstav John Ramstedt tarafından bulunan Uygur Türkçesi devrine ait, 745-780 yılları arasında yazılan Suci yazıtında RM MR¹ runalarıyla geçen kelime 75 yıl mar şeklinde okunmuş. Ancak Göktürk runaları ön ünlü ile telaffuz edilen konsonantlar olduğu için bu iki runa, ön ünlü ile, (a)m(a)r veya (a)m(ı)r şeklinde de okunabilir. L. Bazin'in (a)m(ı)r transkripsiyonladığı kelime Radloff Sözlüğü'nde "amır [Altay, Teleüt, Sagay, Koybal, Küerik şivelerinde] sakinlik, barış, dinlenme," anlamlarında geçmekte ve ilk örnek olarak amır pol 'sakin ol!' verilmektedir.

Türkçe "am- "sakin olmak" fiilinden fiilden isim yapan -r eki ile yapılan isim am-ı-r; fiilden fiil yapan -r- eki ile yapılan fiil ise am-ı-r- fiilidir. amır kelimesi runik metinlerde isim olarak "barış, huzur, sakin yaşama, sakinlik" anlamlarında olmak üzere Suji yazıtında RM MR¹ runalarıyla (a)m(ı)r şeklinde geçer. am-ı-r yapısındaki bu Türkçe isimden, isimden fiil yapan -a- eki ile amır-a->amra- fiili oluşmuştur. amra- fiilinin eski Türkçedeki türevleri şunlardır: amrag "sakin, barış sever"; amrak "sakin, barış sever". amrak-sız, amraklaş-...[1]

Teleüt Türkçesindeki ‘hoşlanmak, sempati duymak’ anlamındaki emre- fiili, fiilin bu haliyle bugüne kadar ulaşır. Yunus Emre ismindeki emre sözcüğü için amra-g şekli tasarlanabilir.[2] Bu durumda bu şeklin Batı Türkçesindeki karşılığının ilk dönemler için çift kök olabilir. XIV. yüzyılın ikinci yarısındaki imren- şekillerinde kelimenin fiil şekli değişir; isim şekli ise ‘sevgi, muhabbet, aşk’ anlamında bugüne kadar gelir. Senglah'ta geçen kayıtlara göre ‘sevgili, sevilen, rağbet edilen, istenen’ anlamındaki amrak sözcüğünün daha önceleri de bir şekilde Oğuzların amrag olarak duymuş veya kullanmış olabilir. Bunun için de Eski Uygurcada eklerde de olsa yine son seste -k~-g değişimi[3] örnek verilebilir. Bunu bir unvan olarak duymuş olabilecek Oğuzlar da amrag ‘sevgili, sevilen, rağbet edilen, istenen’ yapısını bu aşamalarla emre haline getirmiştir.[4]

Kaynakça

  1. ^ a b Sertkaya, Osman Fikri. Erzurumlu Emrah ile Yunus Emre’nin İsimlerinin Kökeni Nedir? 2 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Türk Dil Kurumu. 2012: 443-445.
  2. ^ [1] 23 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Erdal, 2008: 164
  3. ^ Eraslan, 2012: 100
  4. ^ Özdemir, Hakan. Emre Sözcüğü Üzerine. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi. 15/38 2022: 604-612.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Azerice</span> Azerbaycanın resmî dili olan Türk dili

Azerice, Azerbaycanca veya Azerbaycan Türkçesi, Türk dilleri dil ailesinin Oğuz grubu içerisinde yer alan ve bir Türk halkı olan Azerilerin ana dilini oluşturan dil. En çok konuşucusu İran Azerbaycanı'nda bulunan dil, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî dilidir. Rusya'ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan Dağıstan'ın ise resmî dilleri arasında yer alır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

Kıraât, Kur'an'ın farklı rivayetlerle gelen okunuş farklılıklarını ve kurallarını, bunların kaynağı olan kıraat alimleri ve rivayet zincirleriyle ilgilenen ilim dalıdır. Kur'an'ın serbest okunuşunu Kıraat-ı Aşere'ye göre içeren ve her defasında farklı okunan ve tonu ve içeriği de değiştiren bir yöntemdir.

Kesme işareti ya da apostrof, bir noktalama işareti. Türkçede başlıca özel isimlerden sonra gelen ekleri ayırmada kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Eski Türk yazısı</span> Türk dillerinin yazılması için kullanılmış ilk yazı düzeni

Orhun, Göktürk ya da Köktürk alfabesi, Göktürkler ve diğer erken dönem Türk kağanlıkları tarafından kullanılmış, Türk dillerinin yazılması için kullanılmış ilk yazı sistemlerinden biridir. Alfabe, 4'ü ünlü olmak üzere 38 damga (harf) içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bayındır boyu</span>

Bayundur boyu, Oğuz Kağan Destanı'na göre Oğuzların 24 boyundan biri ve Kaşgarlı Mahmud'a göre Divân-ı Lügati't-Türk'teki yirmi iki Oğuz bölüğünden üçüncüsü; "Bayundur"lardır. Belgeleri şudur : diye tanımladığı bir Oğuz boyudur. Bu boyların Üçoklar kolundan Oğuz Kağan'ın oğlu Gök Han'ın soyundan geldikleri kabul edilir.

Divan-ı Hikmet, Hoca Ahmed Yesevî'nin söylediği "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türk tasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitaptır.

Türkçe dil bilgisi, Türkçeyi meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük hazinesi, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu ve yapısı gibi ögeleri inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi bütünüdür.

<span class="mw-page-title-main">Çuvaşça</span> Türk dili

Çuvaşça, Rusya'nın orta kesiminde, Ural Dağları’nın batısında konuşulan çağdaş dönem Türki dillerden biridir. Türk dillerinin Ogur-Bolgar grubu öbeğinden varlığını korumuş tek dilidir. Çuvaşça, Çuvaşların anadili ve Çuvaşistan’ın resmî dilidir. Yaklaşık iki milyon kişi tarafından konuşulur. 2002 verilerine göre Çuvaşistan’da bu dili konuşan nüfusun % 92 etnik olarak Çuvaş, % 8’i ise başka etnik kökenlidir. Çuvaşça, okullarda eğitim dili olmasına ve medyada kullanılmasına karşın, Rusçanın yaygın kullanımından dolayı tehlike altında olan bir dildir.

Karahanlı Türkçesi, Hakaniye Türkçesi, Karahanlıca veya Hakaniye lehçesi, Türk dilinin tarihinde konuşulmuş ve yazılmış olan tarihî dönemlerinden biridir. Türk dilini eski, orta, yeni olarak üç döneme ayıran Türkologlara göre Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. Böyle düşünen Türkologlara göre 10.-15. yüzyıllar arası Orta Türkçe dönemidir. 13. yüzyıldan itibaren Türk yazı dilinin (Kuzey-) Doğu ve (Güney-) Batı olarak iki ayrı kol hâlinde geliştiğini göz önünde bulunduran diğer bir kısım Türkologlar, Karahanlı Türkçesini Eski Türkçe içine alır. Bugüne ulaşan metinleri 11. ve 12. yüzyıllara ait olan Karahanlı Türkçesi, Eski Uygur Türkçesiyle çağdaştır.

Âşık, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran'da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya'ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe "Ozan" kavramı ile de ifade edilir.

Sıfat ya da ön ad; isimlerin ya da diğer sıfatların önüne gelerek onları miktar, sıra, konum, renk, biçim, bıraktığı izlenim gibi çeşitli yönlerden tanımlayan, tarif eden kelime türüdür. Sıfat ile nitelediği veya belirttiği ismin oluşturduğu kelime grubuna "Sıfat Tamlaması" denir. Her sıfat, bir Sıfat Tamlaması kurar. Sıfatın olduğu heryerde aynı zamanda Sıfat Tamlaması'ndan da sözedilir. Sıfat Tamlaması'nın çeşitleri yoktur.

Kaynaştırma ünsüzü veya yardımcı ünsüz, Türkçede iki ünlü harf yan yana gelemeyeceği için, ünlü ile biten bir kök veya gövdenin sonuna eklenen ve yine bir ünlü ile başlayan ekin önüne gelen ünsüzü belirtir. Sadece Türkiye Türkçesi için değil, bütün tarihî ve çağdaş Türk yazı dillerinde temel kaynaştırma ünsüzü veya yardımcı ünsüz /y/ ve /n/ sesleridir. Bu ünsüz; kök+ek veya ek+ek durumlarında, iki ünlü yan yana geldiğinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Sancak (idari birim)</span> osmanlı idari birim

Sancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun idari yapılanmasına dair bir terim olan sancak, Osmanlı Devleti'nde bir bölge veya gelir getiren has anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıca</span> Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan dil

Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan 1876 tarihli Kânûn-ı Esâsî'de geçtiği hâliyle Türkçe, 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan Türk dili. Alfabe olarak çoğunlukla Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen bu dil dönemi için "Eski Türkçe" de kullanılmaktadır.

Eski Anadolu Türkçesi veya Eski Türkiye Türkçesi, 13. yüzyılın başlarında oluşup sonrasında Anadolu ve Rumeli'de kullanılan Oğuz Türkçesi temelindeki ölü dildir. Batı Türkçesinin ilk dönemini teşkil eden Eski Anadolu Türkçesine Batı Türkçesinin bir oluş, bir kuruluş devresi olarak bakılmaktadır. Batı Türkçesini Eski Türkçeye bağlayan birçok bağlar bu devrede henüz kendisini iyice hissettirmektedir. Bu devreden sonraki Türkçede görülen birçok yeni şekiller bu devrede henüz Eski Türkçedeki eski şekillerinin izlerini taşımaktadırlar.

İmre – Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde Cemre Cini. İmere veya Emre de denir. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer. Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Emire baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda Zemire olarak yer alır. Anadolu Türkçesindeki Arapçadan gelme Cemre sözcüğünün aslında bu adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. İlk cemre 20 Şubatta havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer. Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir. Emir ise sis, duman, bulut anlamlarını taşır. Ünlü tasavvuf ozanı Yunus Emre ve şeyhi Taptuk Emre’nin adları da bu konuda ilgi çekici bir özellik taşır. Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır. Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir. Amramak/Emremek/İmremek ve Amra/Emre/İmre (Aşık) sözcükleri de bu konuyla bağlantılı olarak değerlendirilebilir. İç Anadolu'da ve Sivas yöresinde, soğukta kalanlar için kullanılan "İmir'in (Emir'in) iti gibi titremek," deyiminin de yine bu varlıkla alakalı olduğu söylenir.

<span class="mw-page-title-main">Akıncı</span> Osmanlı İmparatorluğu hafif süvari birliği

Akıncı, veya çoğul şekli ile Akıncılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî teşkilâtında, sınır bölgelerinde, düşman ülkelerine akınlar, baskınlar tertipleyerek yıpratma harekâtında bulunan hafif süvari birlikleridir.

<span class="mw-page-title-main">Geniş zaman</span> Türkçede bulunan haber kipi

Geniş zaman, dilbilgisinde bir eylemin ya da durumun geçmişte, şu anda ve gelecekte gerçekleştiğini belirten zaman yapısı. Geniş zaman yapısı, eylem veya durumun ne zaman başladığını ya da ne zaman biteceğini bildirmez, sadece gerçekleştiğine dair bilgi verir.