İçeriğe atla

Emperyalizm

Rodos Heykeli'ne benzetilen Cecil Rhodes'ın Kahire ile Cape Town'u demiryolu hattıyla bağlama tasarısını anlatan karikatür (Edward Linley Sambourne, 10 Aralık 1892 tarihli Punch dergisi)

Emperyalizm, yayılmacılık veya ekspansiyonizm,[1] bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "yararlanma" hakkına sahiptir.

Diktatörlük gücü, merkezî hükûmet, keyfî yönetim metotları anlamına gelmektedir. Bu kullanımının dışında Fransa’da 1830'larda Napolyon imparatorluğuna hayranlık duyanları nitelemek için, 1848'den sonra ise III. Napolyon'un kötü yönetimini ifade etmek için kullanılmıştır. Emperyalizm kavramının kullanımı 1870'lerde Britanya'da yaygınlaşmıştır.

Emperyalizm, kendisini eleştirenler tarafından ahlaki ya da ahlaki olmayan kınamalara maruz kalmıştır ve bu nedenle "emperyalizm" terimi uluslararası propagandada sıklıkla yayılmacı ve saldırgan dış politika için aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılmaktadır.[2]

Etimoloji ve kullanım

"Emperyalizm" kelimesi Latince "imperium" kelimesinden türetilmiş olup "üstün güç", "egemenlik" ya da basitçe "hükümranlık" anlamına gelmektedir.[3] İlk olarak 1870'lerde Büyük Britanya'da yaygın bir kullanım kazanmış ve olumsuz anlamda kullanılmıştır. Akademisyenler emperyalizmin kesin anlamını tartışmışlardır, ancak genel olarak 19. ve 20. yüzyıllarda Batı ve Japon siyasi ve ekonomik gücünün Asya ve Afrika'daki hakimiyetini ifade eder.[4]

Edward Said gibi bazı yazarlar bu terimi daha geniş anlamda, hem nominal imparatorluklar hem de yeni sömürgecilik dahil olmak üzere, bir emperyal merkez ve bir çevreye dayanan herhangi bir tahakküm ve tabiiyet sistemini tanımlamak için kullanmaktadır.[5] Bu terim ayrıca Napolyon III'ün yabancı askeri müdahaleler yoluyla siyasi destek kazanma girişimlerini tanımlamak için de kullanılmıştır.

Emperyalizm Çağı

Afrika, birden fazla Avrupa imparatorluğu altında sömürgelere bölündü, 1913 civarı
  Belçika
  Almanya
  İspanya
  Fransa
  Birleşik Krallık
  İtalya
  Portekiz

1700'lerin sonlarında başlayan Emperyalizm Çağı boyunca, büyüyen endüstriyel ekonomilere sahip Avrupa ülkeleri dünyanın diğer bölgelerini sömürgeleştirdi, etkiledi ve ilhak etti. 19'uncu yüzyıldaki "Afrika Talanı" bu sürecin bir örneğidir. Afrika, Belçika, Almanya, İspanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya ve Portekiz dahil olmak üzere çeşitli Avrupa imparatorlukları tarafından kontrol edilen kolonilere bölündü. Tarihçiler Gallagher ve Robinson, "emperyalizm" kavramının bir hükûmetin bir koloni üzerinde mutlaka resmi, yasal kontrole sahip olmasını gerektirmediğini, bunun yerine bağımsız alanların gayri resmi kontrolünün daha önemli olduğunu savunmuştur.[6] Büyük Britanya, Hollanda ve Fransa gibi birçok emperyal güç, kaynak üretimi ve ticaret açısından sömürgelerinden büyük kazanç sağlarken, Almanya, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi diğerleri bu kadar fayda görmemiştir. Emperyalizm tarafından beslenen birbirine bağlı küresel ekonomi, Birinci Dünya Savaşı'na kadar önemli bir büyüme kaydetti ve emperyal güçleri zengin ve müreffeh hale getirdi. Ancak 19. ve 20. yüzyıllarda emperyalizmin odak noktası, Afrika ve Asya gibi yerlerin sömürgeleştirilmesinde görüldüğü gibi, ekonomik kazançtan siyasi ve askeri kontrole kaymıştır. Sömürülen halkların ve kaynakların sömürülmesi ve kötü muamele görmesi de dahil olmak üzere emperyalizmin olumsuz etkileri de daha belirgin hale geldi.[7][8][9]

Emperyalizm ile ilgili konular

Oryantalizm ve hayali coğrafya

Hem bölgesel hem de kültürel emperyal kontrol, emperyalistlerin farklı mekân ve toplumlara ilişkin kendi anlayış ve yorumlarıyla meşrulaştırılır. Hayali coğrafyalar olarak bilinen bu durum, genellikle bu alanlardaki toplumların gerçekliğini basitleştiren ve yanlış temsil eden özcü söylemleri içerir.[10]

Edward Said, Oryantalizm adlı kitabında Batı ile Doğu dünyaları arasında kültürel farklılık ve psikolojik mesafe yaratmanın bir yolu olarak Batı'nın Doğu dünyasının hayali bir coğrafyası olan "Doğu" kavramını nasıl geliştirdiğini tartışmaktadır. Bu kültürel farklılaşma, Doğu'yu rasyonel ve ilerici Batı'ya kıyasla irrasyonel ve geri kalmış olarak tasvir eden erken dönem Şarkiyat çalışmalarında açıkça görülüyordu.[11]

Doğu'nun bu olumsuz tasviri, Batı'nın benlik duygusunu artırmaya hizmet etmiş ve Doğu'nun Batı tarafından düzenlenmesine ve kontrol edilmesine olanak sağlamıştır. Esasen Oryantalizm, erken dönem Batı emperyalizminin ve beyaz olmayan halkların sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik kontrolünün ideolojik gerekçesi olarak hizmet etmiştir.[11]

Kültürel emperyalizm

Kültürel emperyalizm fikri, bir grubun baskın kültürünün başka bir kültürün inançları, değerleri ve toplumsal normları üzerinde etkili olmasını içerir. Bu, müzik, televizyon veya film gibi popüler medya biçimini alabilir ve alt kültürdeki insanların bu medya biçimlerinde tasvir edilen yabancı kültürü taklit etmek istemelerine yol açabilir. Örneğin, Amerikan pembe dizisi Dallas, Soğuk Savaş sırasında zengin Amerikan yaşam tarzlarını tasvir ederek Romanya toplumu üzerinde etkili olmuştur ve daha yakın zamanda Güney Kore dizileri kaçakçılık yoluyla Kuzey Kore toplumu üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Hükûmetler yabancı medyaya erişimi kısıtlayarak ya da internet ve uydu antenlerini düzenleyerek bu tür kültürel etkileri kontrol etmeye çalışabilir. Kültürün bir güç biçimi olarak kullanılması yeni bir kavram değildir - Roma imparatorluğu bunu yerel seçkinleri Roma kültürü ve yaşam tarzına maruz bırakarak onların işbirliğini kazanmak amacıyla kullanmıştır.[12]

Gerekçelendirme

Arkada Mançu cübbesi içinde şok olmuş bir mandarin, Kraliçe Victoria (Britanya İmparatorluğu), Wilhelm II (Alman İmparatorluğu), Nicholas II (Rus İmparatorluğu), Marianne (Fransız Üçüncü Cumhuriyeti) ve üzerinde Chine (Fransızca "Çin") yazan bir kral pastasını bıçaklayan bir samuray (Japon İmparatorluğu). Yeni Emperyalizm ve Çin üzerindeki etkilerinin bir tasviri.

Emperyalizm genellikle, belirli ırkların üstün olduğu ve aşağı ırkları medenileştirme görevi olduğu inancı gibi görünüşte rasyonel gerekçelerle haklı gösterilmiştir. "Sosyal Darwinizm" olarak bilinen bu inanç, emperyal güçlerin eylemlerini desteklemek için kullanılmıştır. Coğrafi toplumlar ve siyasi coğrafyacılar da emperyalizmin desteklenmesinde rol oynamış, bazıları genişlemenin bir devletin hayatta kalması için gerekli olduğunu savunurken diğerleri belirli ülkelerin emperyal genişlemesini desteklemiştir.[13] Teknoloji ve ekonomik verimlilik de emperyalizmin nedenleri olarak gösterilmiş, yeni teknolojilerin ve altyapının getirilmesi genellikle emperyalizme maruz kalan bölgelerin iyileştirilmesi olarak görülmüştür. Belirli ortamların rehberliğe ihtiyaç duyan uygar olmayan insanlar yarattığını savunan çevresel determinizm kavramı da emperyalizmi haklı çıkarmak için kullanılmıştır.[14] Bazı durumlarda, emperyalizmin ilkeleri "Terra nullius" fikrine ya da belirli bölgelerin işgal edilmemiş ve dolayısıyla kolonizasyona açık olduğu inancına dayanıyordu.

Çeşitleri

Çeşitli kaynaklar emperyalizmi aşağıdaki şekilde tanımlar:

  • Bir ülkenin topraklarını genişletmesi
  • Bir ulusun veya toplumun başka bir ulusu veya toplumu vergiye bağlaması
  • Bir ulusun veya toplumun başka bir ulus veya toplumun topraklarındaki kaynaklarından yararlanması
  • Bir ülkenin veya toplumun başka bir bölgeye kendi kültürünü yayması ve oranın halkını köle olarak kullanması

Tarihsel evreler

Collier's Encyclopedia emperyalizm tarihini üç büyük evreye ayırmaktadır: Birincisi, 16. yüzyıla kadar devam eden ve imparatorlukların genişlemesi ile ilgili olan evredir; ikincisi coğrafi keşiflerle başlayıp 19. yüzyıla kadar devam eden emperyalizmdir, eski emperyalizm olarak adlandırılmaktadır; üçüncüsü yeni emperyalizmdir ve yaklaşık 1880'lerde başlamış ve sömürgelere yeniden büyük ilgi duyulmasına, Asya ve Afrika'nın paylaşılmasına yol açmıştır.

Kuramsal yaklaşımlar

Muhafazakar kuram

Benjamin Disraeli

1870'li yıllarda Birleşik Krallık'ta Başbakan Benjamin Disraeli'nin sömürge imparatorluğunu güçlendirme ve genişletme politikalarını tanımlamak için emperyalizm kavramına başvurulmuştur. Böylece emperyalizm, sömürgecilikle eş anlamda kullanılmaya başlanmıştır.

Bu yaklaşıma göre emperyalizm, gelişmiş ülkelerde mevcut durumun muhafaza edilmesi için bir gereklilik ve hak olarak görülür.

Marksist kuram

1900'lerle birlikte, Rudolph Hilferding, Vladimir İlyiç Lenin ve Nikolai Bukharin basit sömürgecilik yerine ekonomik nüfuzun daha karmaşık şekillerine dikkat çekmişler; pazarların, arz kaynaklarının ve yatırım yollarının hakimiyet altına alınması ile ilgilenmişlerdir. Bu kuramda en çok başvurulan kaynak Lenin'in Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması adlı eseridir.

Pierre Jalée emperyalizmi “uluslararası iş bölümünde, ticarette ve sermaye hareketinde belirli ilişkileri vurgulayan ekonomik bir fenomen” olarak; Richard D. Wolff “bir ekonominin diğer ekonomi üzerinde uyguladığı kontrol araçları ağı” olarak; Vladimir Lenin “kapitalizmin tekelci aşaması” olarak; Paul M. Sweezy, Lenin’i takip ederek, “dünya ekonomisinin gelişiminin bir basamağı” olarak; Richard C. Edwards, Michael Reich ve Thomas E. Weisskopf ise “kapitalizmin uluslararasılaşması” olarak tanımlamaktadırlar.

Mao Zedong'a göre emperyalizm güçlü görünen fakat aslında göründüğü kadar güçlü olmayan bir sistemdir. Kağıttan kaplan olarak tanımladığı emperyalizm kolayca ezilebilir.[15]

Toplumsal - psikolojik kuram

Joseph Alois Schumpeter geniş bir yorumla emperyalizmin kapitalizmden önce var olduğunu ve kapitalizm ve emperyalizm arasında bir ilişkinin bulunmadığını savunmuştur.

Bu yaklaşıma göre, savunma gereksiniminin bir gerekliliği olan savaşçı sınıfın varlığını sürdürebilmesinin bir sonucu olarak emperyalizm ortaya çıkar.

Michael Barrant Brown’a göre emperyalizm “ekonomik yönden az gelişmiş ülkelerin gelişmiş olanlara tâbi olmasını sağlayan ekonomik, siyasal ve askerî ilişkileri niteler. Emperyalizm dünya ekonomisindeki eşitsiz ilişkiler sistemini tanımlayan en uygun kelimedir."

Liberal kuram

Diğer yaklaşımlar

Emperyalizmin siyasal boyutunu vurgulayan yazarlar farklı tanımlamalarda bulunurlar. Hans Neisser emperyalizmi “bir ulusun doğal sınırlarının ötesindeki nüfusu kendi siyasal yönetimi altına almak amacıyla bu sınırların ötesinde bir imparatorluk kurma süreci” olarak tanımlar.

Diğer yazarlar ise emperyalizm terimini askerî veya diplomatik baskı ve ekonomik nüfuz gibi dolaylı mekanizmaları da dikkate alarak genişletmektedirler; örneğin George H. Nadel ve Perry Curtis emperyalizmi “egemenliğin veya kontrolün dolaylı veya dolaysız şekilde genişletilmesi” olarak tanımlarlar.

Kaynakça

  • Bağce, H. Emre, “Emperyalizm Kuramları ve Amerikan Kamu Diplomasisi”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, sayı 28, Mart 2003, ss. 63-79.
  1. Collier's Encyclopedia, 1961 ^
  2. Encyclopedia International, 1971 ^
  3. Encyclopedia Britannica, 1971 ^
  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2020. 
  2. ^ "Emperyalizm." "International Encyclopedia of the Social Sciences", 2. baskı.
  3. ^ "Charlton T. Lewis, An Elementary Latin Dictionary, imperium (inp-)". www.perseus.tufts.edu. 15 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2022. 
  4. ^ Knorr, Klaus (1952). Schumpeter, Joseph A.; Arendt, Hannah (Ed.). "Theories of Imperialism". World Politics. 4 (3): 402-431. doi:10.2307/2009130. ISSN 0043-8871. 13 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2022. 
  5. ^ Afzal-Khan, Fawzia; Said, Edward (1994). "Culture and Imperialism". World Literature Today. 68 (1): 229. doi:10.2307/40150113. ISSN 0196-3570. 
  6. ^ Robinson, Ronald; Gallagher, John; Denny, Alice; Louis, WM Roger (1961). Africa and the Victorians. I.B.Tauris. ISBN 978-1-78076-856-4. 
  7. ^ Dispossession deprivation and development : essays for Utsa Patnaik. First edition. Utsa Patnaik, Arindam Banerjee, C. P. Chandrasekhar. New Delhi. 2018. ISBN 978-81-937329-1-5. OCLC 1099539538. 
  8. ^ "Oron J. Hale. <italic>The Great Illusion, 1900–1914</italic>. (The Rise of Modern Europe: A Survey of European History in Its Political, Economic, and Cultural Aspects from the End of the Middle Ages to the Present.) New York: Harper and Row. 1971. Pp. xv, 361. $8.95". The American Historical Review. Haziran 1972. doi:10.1086/ahr/77.3.780. ISSN 1937-5239. 
  9. ^ Fieldhouse, D. K. (1961). "'Imperialism': An Historiographical Revision". The Economic History Review. 14 (2): 187. doi:10.2307/2593218. ISSN 0013-0117. 
  10. ^ HAY, IAIN (Şubat 2013). "Key Thinkers on Space and Place, 2nd Edition edited by PhilHubbard and RobKitchin (eds), Sage, London, UK, 2011, xv + 510 pp, ISBN 978 1 84920 102 5 (paperback), Stg£30.99". Geographical Research. 51 (1): 106-107. doi:10.1111/j.1745-5871.2013.00756.x. ISSN 1745-5863. 
  11. ^ a b Gran, Peter; Said, Edward (Temmuz 1980). "Orientalism". Journal of the American Oriental Society. 100 (3): 328. doi:10.2307/601814. ISSN 0003-0279. 
  12. ^ "International Encyclopedia of the Social Sciences (2nd edition)". Reference Reviews. 22 (7): 17-19. 19 Eylül 2008. doi:10.1108/09504120810905060. ISSN 0950-4125. 
  13. ^ Gallaher, Carolyn; Dahlman, Carl; Gilmartin, Mary; Mountz, Alison; Shirlow, Peter (2009). Key Concepts in Political Geography. 1 Oliver's Yard, 55 City Road, London EC1Y 1SP United Kingdom: SAGE Publications Ltd. ISBN 978-1-4129-4672-8. 
  14. ^ Colilli, Paul (Ocak 1981). "Bernardo, Aldo S. and Rigo Mignani. Ritratto Dell'Italia. 2nd Ed. Lexington, Massachusetts and Toronto: D.C. Heath and Company, 1978". The Canadian Modern Language Review. 37 (2): 351-352. doi:10.3138/cmlr.37.2.351. ISSN 0008-4506. 16 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2022. 
  15. ^ “Kağıttan Kaplan”, Papermoon ve Mao ile Kruşçof 27 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 30 Mayıs 2016, Erişim tarihi: 7 Ağustos 2016.

Ayrıca bakınız


İlgili Araştırma Makaleleri

İmparatorluk, genellikle bir imparator olan tek bir yönetici otoriteye tabi olan birkaç bölge ve halktan oluşan egemen bir devlettir.

Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.

Kapitalizm ya da diğer adlarıyla sermayecilik ve anamalcılık, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir. Kapitalizmin tanımlayıcı özellikleri arasında sermaye birikimi, rekabetçi piyasalar, fiyat sistemleri, özel mülkiyet, mülkiyet haklarının tanınması, kişisel çıkar, ekonomik özgürlük, meritokrasi, iş ahlakı, tüketici egemenliği, ekonomik verimlilik, hükûmetin sınırlı rolü, kâr güdüsü, kredi ve borcu mümkün kılan finansal bir para ve yatırım altyapısı, girişimcilik, metalaşma, gönüllü değişim, ücretli emek, mal ve hizmet üretimi, inovasyon ve ekonomik büyümeye güçlü bir vurgu yer alır. Bir piyasa ekonomisinde kararlar ve yatırımlar, servet, mülk veya sermaye ya da üretim kapasitesini yönlendirme yeteneğine sahip kişiler tarafından belirlenir. Fiyatlar, mal ve hizmetlerin dağıtımı ise büyük ölçüde mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet tarafından şekillendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Sömürgecilik</span> Bir devletin başka toplumları siyasal ve ekonomik olarak egemelik altına alma politikası

Sömürgecilik; kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesidir.

<span class="mw-page-title-main">Afrika'nın sömürgeleştirilmesi</span>

Afrika'nın sömürgeleştirilmesi, 15. yüzyılda köle ticareti ile başlamış ve uzun yıllar sürmüştür. Bunu en iyi anlatan terim İngilizce bir deyim olan "Afrika'ya hücum"dur.

İlerlemecilik, ilericilik ya da progressivizm, her alanda ileri düzeyde önlemler uygulayarak insanların mevcut durumlarını iyileştirmeyi ve toplumun statüsünü yükseltmeyi amaçlayan, bu doğrultuda toplumsal reformu destekleyen politik felsefedir. Bilim, teknoloji, ekonomik kalkınma ve sosyal organizasyondaki ilerlemelerin insanın yaşam koşullarını geliştirmede büyük öneme sahip olduğunu ifade eden İlerleme Düşüncesine dayanır. Modern siyasette ilerlemecilik, siyasi değişim ve hükûmet eylemlerinin desteği yoluyla sıradan insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir sosyal veya siyasi harekettir ve genellikle sol-liberal geleneğin bir parçası bağlamında düşünülür. Ancak bu, ideolojilerin eş anlamlı olduğu anlamına gelmez.

Antiemperyalizm, emperyalizm karşıtlığını belirtir. Sadece siyasi ve ekonomik bir karşıtlık olmayıp, emperyalizmin kültürel baskılarına ve ele geçirme süreçlerine de bir karşıtlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Amerikan emperyalizmi</span> Amerikan siyasi, ekonomik, medya ve kültürel etkisinin genişlemesi

Amerikan emperyalizmi terimi, Amerikan siyasi, ekonomik, kültürel, medya ve askeri etkisinin Amerika Birleşik Devletleri sınırlarının ötesine yayılmasıdır. Bu terim ilk kez Meksika-Amerika Savaşı sırasında, 1846 yılında kullanılmıştır. Yorumcuya bağlı olarak, doğrudan askeri fetih yoluyla emperyalizmi içerebilir; gambot diplomasisi; eşit olmayan antlaşmalar; tercih edilen grupların sübvansiyonu; Rejim değişikliği; veya özel şirketler yoluyla ekonomik nüfuz, ardından söz konusu çıkarlar tehdit edildiğinde potansiyel olarak diplomatik veya zorlayıcı müdahale olabilir.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

Ekonomik sistem, bir toplumda mal ve hizmetlerin üretimini, ticaretini, dağıtımını ve kaynakların üretime tahsis edilmesini düzenleyen, ayrıca üretimi kimlerin yapacağına karar veren uygulama ve ilkeler bütünüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kültür emperyalizmi</span>

Kültür emperyalizmi, bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ve ideolojisini başka bir ülkenin halkına benimsetmesidir.

<i>Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması</i>

Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, Bolşevik lider Vladimir Lenin'in Ağustos-Ekim 1916 tarihleri arasında yazdığı ünlü eseri. İlk kez 1974 yılında Cemal Süreya tarafından Türkçeye çevirilen kitap, ilk kez Sol Yayınları tarafından 1979 yılında Türkçe olarak yayımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">John Hobson (ekonomist)</span>

John Atkinson Hobson, emperyalizm eleştirilerine sunduğu katkılarla ile bilinen İngiliz iktisatçı ve sosyal bilimci.

Ekonomik ve siyasal küreselleşmenin yeni bir uluslararası kültür oluşturması ile kültürün küreselleşmesi ortaya çıkmıştır. Küreselleşme kavramıyla ilgili geçmişe veya günümüze baktığımızda ne zaman ortaya çıktığına dair herhangi bir kanıya rastlanılmamasıyla birlikte bu konu üzerinde kesin bir uzlaşıya varılmamış olunup hem dinamiği hem içerdiği farklı anlamlar ile anlaşılması zor bir olgudur. Yine de kültürün küreselleşmesinde geçmişe baktığımızda insanların yeni alanları keşfetme istekleri, ticari yolların ortaya çıkması ve göç etmenin başlamasına kadar eskiye dayanmaktadır. Bu sistemsel başlangıç bizi geçmişe götürse dahi şu anda olan tamamen etnik değişimlerin bir örneğidir. Son zamanların en çok ilgi gören kavramlarından biri olan küreselleşmenin kültürel sonuçlarını dile getiren bu çalışma, iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda küreselleşme kavramı teorik olarak ele alınmaktadır. İkinci kısımda ise kültürel bakımdan küreselleşmenin sonuçları yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset sosyolojisi</span>

Siyaset sosyolojisi, devlet ve sivil toplumdan aileye kadar uzanan politik fenomenlerin sosyolojik analizi, araştırması vatandaşlık, toplumsal hareketler ve sosyal güç kaynakları gibi konuları araştırmakla ilgilenen bir bilim disiplinidir. Siyaset sosyolojisinin konusu toplumsal bağlamı içinde iktidardır. 19. yüzyıl ile beraber genel olarak toplumsal ve özel olarak siyasal düşüncenin bilimselleşmeye başladığı görülmüştür. Teknoloji, sanayileşme gibi unsurlar kalabalıklaşmayı beraberinde getirmiş, kalabalıklaşma ise siyasal düşünceye yönelim sağlamıştır.

Yasal tarih veya hukuk tarihi, hukukun nasıl geliştiği ve neden değiştiğini inceler. Hukuk tarihi, medeniyetlerin gelişimi ile yakından bağlantılıdır ve sosyal tarihin daha geniş bağlamında işler. Bazı hukukçular ve hukuk süreci tarihçileri hukuk tarihini, kanunların evriminin kaydı ve çeşitli hukuki kavramların kökenlerini daha iyi anlatan bir bakış açısıyla bu kanunların nasıl geliştiğine dair bir teknik açıklama olarak görmüşlerdir; bazıları ise hukuk tarihini entelektüel tarihin bir dalı olarak görür. Yirminci yüzyıl tarihçileri hukuk tarihini, sosyal tarihçilerin düşüncesiyle paralel bir çizgide, daha bağlamsal bir tarzda ele aldı. Hukuk kurumlarına; karmaşık kurallar, oyuncular ve sembollerden oluşan sistemler olarak baktılar ve bunları toplumla, sivil toplumun belirli yönlerini değiştirmek, onları uyarlamak, direnmesini sağlamak veya teşvik etmek için etkileşime giren unsurlar olarak gördüler. Bu tür hukuk tarihçileri, sosyal bilimler araştırma yöntemleriyle vaka geçmişlerini analiz etme, istatistiksel yöntemler kullanma, davacılar, dilekçe sahipleri ve yasal süreçlerdeki diğer taraflar arasındaki sınıf ayrımlarını ayrımlarını analiz etme eğiliminde oldular. Vaka sonuçlarını, işlem maliyetlerini ve karara bağlanmış dava sayısı analiz ederek, hukuk ve toplumun sadece hukuk teorisi, içtihat hukuku ve medeni hukuk çalışmalarıyla yapılabilecek olandan daha karmaşık bir resmine yasal kurumların, uygulamaların, prosedürlerin ve özetlerin bir analiziyle ulaşır.

İç sömürgecilik, bir ülke içinde ekonomik kalkınmanın bölgesel bazda eşitsiz etkileri olarak bilinen "eşitsiz kalkınma" sonucu, daha geniş bir toplum içinde azınlık grupların sömürülmesiyle ortaya çıkan siyasi ve ekonomik eşitsizliklere neden olan bir olgudur. Bu, sömürgecilikle ilgili olarak bir metropol ve bir koloni arasındaki ilişkiye benzetilir. Bu olgu, bir imparatorluğun içinde hakim çekirdek bölgenin çevredeki bölgelerden ayrı bir şekilde ayrılmasına yol açar.

Aracı azınlık, ana meslekleri üreticiler ve tüketiciler arasında bağlantı kurmak olan bir azınlık nüfusudur. Tüccarlar, tefeciler gibi meslekler örnek olarak gösterilebilir. Aracı bir azınlık, muhtemelen ayrımcılık ve zorbalığa maruz kalsa da, toplumda "aşırı ikincil" bir statüye sahip değildir.

Dil emperyalizmi, baskın bir dilin diğer dillere kıyasla toplumlar ve ülkeler üzerinde hakim olmasıdır. Bu tek taraflı dil dayatması emperyalizm sayesinde gerçekleşir ve milletlerin kimliklerini zayıflatmak için kullanılan bir sömürü şeklidir.

Yeşil emperyalizm, Batı'nın çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerin iç işlerini çevrecilik hakkında duyar kasarak etkilemeye yönelik bir stratejisine verilen aşağılayıcı lakaptır.