
Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein'a ait olan E=mc² formülü ile ilişkilidir.

Arthur Holly Compton, 1927'de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçidir. Zamanında çok dikkat çeken bir buluştur. Işığın dalga doğası o zamanlarda iyi anlaşılmış olsa da ışığın hem dalga hem parçacık olabileceği fikri kolay kabul görmemiştir. Kendisi ayrıca Manhattan Projesindeki Metallurji Laboratuvarının başı ve 1945 ile 1953 seneleri arasında St. Louis Washington Üniversitesi Rektörüdür.

Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.

Muhammed Abdüsselam, elektrozayıf etkileşim ile ilgili çalışmalara katkılarından dolayı 1979 yılında Nobel Fizik Ödülünü paylaşan kuramsal fizikçidir. Abdüsselam Nobel Ödülü kazanan ilk Pakistanlı ve Mısırlı Enver Sedat'tan sonra Nobel Ödülü kazanan ilk Müslüman olmakla birlikte fen alanında bu ödülü kazanan ilk Müslüman olarak tanındı.

Hans Albrecht Bethe astrofizik, kuantum elektrodinamiği ve katı hâl fiziğine önemli katkılarda bulunmuş, 1967'de yıldız nükleosentezi teorisi üzerine yaptığı çalışma ile Nobel Fizik Ödülü almış annesi Yahudi, babası Alman olan nükleer fizikçi.

Plütonyum, 1940 yılında Glenn T. Seaborg, Edwin M. McMillan, J. W. Kennedy ve A. C. Wahlby tarafından 152 cm'lik siklotron içerisindeki uranyumun döteryum ile bombardımanı sonucunda elde edilmiştir.

James Franck, Hamburg doğumlu, Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü kazanmış bilim insanı.

Ernest Orlando Lawrence,, 1939 yılında icadı siklotron ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış olan, Amerikalı nükleer fizikçi. Manhattan Projesi için yaptığı uranyum izotop ayırma üzerindeki çalışması, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı kuruluşundaki katkıları ile tanınmaktadır.

Maria Goeppert-Mayer, Alman-Amerikalı fizikçi, fizik dalında atom çekirdeğinin çekirdek kabuğu modeli ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. Marie Curie’den sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ikinci kadındır.

İgor Vasileviç Kurçatov Sovyet fizikçi. Sovyet atom bombası projesinin lideridir.

Edward Teller, bilim ve teknoloji dünyasında "hidrojen bombasının babası" olarak bilinen Macar–Amerikalı teorik fizikçi.

Leo James Rainwater, bazı atom çekirdeklerinin asimetrik şekillerin belirlenmesinde yaptığı çalışmalar nedeniyle 1975 yılında Nobel Fizik Ödülü almaya hak kazanmış Amerikalı fizikçidir.

Sir John Douglas Cockcroft İngiliz fizikçi. Ernest Walton ile birlikte ilk kez atom çekirdeğini parçalayarak, nükleer çağın başlamasını sağlayan iki bilim insanından biri oldu. Bu deneyleri sayesinde 1951 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldüler. Cambridge Üniversitesinin 1960'ta kurulan Churchill Koleji'nin ilk yöneticisi oldu. Ölümünden sonra Cambridge Üniversitenin mezarlığına gömüldü. Eşi Elizabeth ve 1929'da iki yaşında ölen oğlu John da aynı yere gömüldüler.

John Archibald Wheeler, Amerikalı bir teorik fizikçidir. II. Dünya savaşından sonra genel görelilik kuramıyla ilgili birçok araştırması vardır. Wheeler ayrıca Niels Bohr ile Nükleer fisyon tepkimelerinin arkasındaki temel kuralları açıklamak için çalıştı. Gregory Breit ile birlikte Wheeler Breit-Wheeler süreci kavramını geliştirdi. Ayrıca popüler bir terim olan "kara delik" kavramını ortaya sürdü. Bunun yanı sıra "nötron moderatörü", "kuantum köpüğü", "solucandeliği", "it from bit" ve "bir elektron evreni" varsayımına katkıda bulundu.

Robert Fox Bacher, Amerikalı nükleer fizikçi Loudonville, Ohio'da doğdu. Lisans eğitiimini ve doktorasını Michigan Üniversitesi'nde tamamladı. 1930'da Atomik Düzeyde Aşırı İnce Yapının Zeeman Efekti hakkındaki doktora tezini Samuel Goudsmit'in danışmanlığında yazdı. Mezuniyeti ardından, Caltech'te ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde çalışmaya başladı, Columbia Üniversitesi'nin iş teklifini kabul etti. 1935'te, Hans Bethe ile beraber Cornell Üniversitesi'nde çalışmaya başladı. Cornell'da Hans ile beraber kitabı Nuclear Physics. A: Stationary States of Nuclei (1936) üzerinde çalışmalara başladı. Bu kitap "Bethe'nin İncili" olarak bilinecek olan 3 kitabın ilkiydi.

Sör Marcus ‘’Mark’’ Laurence Elwin Oliphant Avustralyalı fizikçi ve hümanist. Nükleer füzyonun ilk deneysel gösterimlerinde ve nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynamıştır. Güney Avustralya'da Adelaide’de doğmuştur. Oliphant 1922 yılında Adelaide Üniversitesi’nden mezun olmuştur. 1927 yılında 1851 Sergileme Ödülü’nü, cıva üzerinde yaptığı dayanım deneyleri sayesinde kazandı ve İngiltere Cambridge Üniversitesi Cavedish Laboratuvarı'nda Sör Ernest Rutheford’un öğrencisi olarak çalışmaya gitti. Cavendish Laboratuvarı'nda parçacık hızlandırıcısını kullanarak, ağır hidrojen çekirdeğini çeşitli hedeflere ateşlemiştir. Helyum-3 ve trityum çekirdeğini keşfetmiştir. Ayrıca bu iki çekirdeğin reaksiyonu sonucunda, parçacıkların başlangıç enerjilerinden daha fazla enerji açığa çıkardığını keşfetmiştir. Enerji çekirdeğin içinden ayrı değerlendirilmiştir ve Oliphant bunun nükleer füzyonun bir sonucu olduğunu anlamıştır.

Emil Julius Klaus Fuchs 1950 yılında II. Dünya Savaşı ve kısa bir süre sonrasında Amerikan, İngiliz ve Kanada Manhattan Projesi’nden elde ettiği bilgileri Sovyetler Birliği’ne iletmesinden dolayı mahkûm edilen Alman teorik fizikçi ve atom casusudur. Los Alamos Laboratuvarında iken Fuchs ilk olarak nükleer silahlarla ilgili birçok teorik hesaplamadan ve sonrasında hidrojen bombası modellerinden sorumluydu.

1946 tarihli Atom Enerjisi Yasası Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer teknolojiyi nasıl kontrol ve idare edeceğini düzenleyen yasadır. Yasa, II. Dünya Savaşı müttefik devletlerinden Birleşik Krallık ve Kanada ile birlikte hazırlanmıştır. Yasa ile nükleer silah geliştirme ve nükleer güç yönetiminin askeri değil sivil bir kuruluş olan Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu aracılığıyla gerçekleştirileceği kararlaştırılmıştır.
Atom Enerjisi Yasası, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nde nükleer güç ve alternatif olarak nükleer silah üretimi ile ilgili mevzuatın genel kısa başlığıdır.

Einstein-Szilárd mektubu, 2 Ağustos 1939'da Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt'e gönderilen, Leó Szilárd'in yazdığı ve Albert Einstein'ın imzaladığı bir mektuptu. Edward Teller ve Eugene Wigner ile istişare edilerek yazılan mektup, Almanya'nın nükleer bomba geliştirebileceği konusunda bir uyarı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kendi nükleer programını başlatması gerektiğine dair bir öneri içeriyordu. Mektup; Roosevelt'in Manhattan Projesi'ni başlatması, ilk nükleer bombaların geliştirilmesi ve bu bombaların Hiroşima ve Nagasaki şehirlerinde kullanılmasıyla sonuçlanan sürecin yaşanmasına yol açtı.