İçeriğe atla

Emevî Camii

Koordinatlar: 33°30′41″K 36°18′24″D / 33.51139°K 36.30667°D / 33.51139; 36.30667
Emevi Camii
Harita
Temel bilgiler
KonumŞam
Koordinatlar33°30′41″K 36°18′24″D / 33.51139°K 36.30667°D / 33.51139; 36.30667
İnançİslam
Açılış715
Durumİşlevsel
Mimari
Maliyet600.000 ila 1.000.000 dinar

Emevi Camii (Arapçaجامع بني أمية الكبير Ğām' Banī 'Umayya al-Kabīr), Şam Ulu Cami olarak da bilinen yapı, Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerinden birdir.

634 yılında, Şam'ın Araplar tarafından alınmasından sonra, Roma İmparatoru I. Konstantin zamanından beri Vaftizci Yahya'ya adanmış Hristiyan bazilika, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın gözetimi altında 635 yılında yapıya eklemelerle camiye çevrilmiştir. Yetmiş yıl boyunca aynı yapı hem kilise hem de cami olarak iki dinin ibadethanesi olmuş; Müslüman nüfusun zaman içinde artması sonucu tamamı camiye çevrilmiştir.[1]

Cami, bugün hala korunan Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetleri muhafaza eder. Ayrıca cami içerisinde Şiilik için önemli nirengi noktaları vardır. Bunlar arasında I. Yezid tarafından gösterilmek üzere saklanılan Muhammed'in torunu Hüseyin'in kafası yer almaktadır. Caminin kuzey duvarına eklenmiş küçük bir bahçede Selahaddin Eyyubi'nin türbesi bulunmaktadır.

Orijinal planıyla günümüze kadar gelebilmiş olan Şam Emeviye, enine gelişme gösteren, mihrap önü kubbeli plan tipine sahiptir. Yapımından sonra kurulan tüm İslam devletlerinde cami mimarisine model olmuş ilk yapıdır.[1] Cami mimarisine birçok yenilik katmış, hatta çok sonra Anadolu camilerini plan yönünden etkilemiştir.[1]

Caminin bitkisel ve geometrik motiflerle şehir ve bina tasvirlerinden meydana gelen fevkalâde zengin mozaik süslemeleri de sanat tarihi bakımından büyük bir önem taşır.[2] Caminin bir diğer özelliği de İslâm alemindeki ilk umumi helâların burada yapılmış olmasıdır.[2]

Tarihi

İsa Minaresi caminin en yüksek minaresidir

Bina milâttan önce 64 yılında Roma döneminde Jüpiter'e adanmış bir pagan tapınağı olarak inşa edilmiş. 391 yılında Roma imparatoru I. Theodosius döneminde kiliseye dönüştürülerek Aziz Yahya Kilisesi adını almıştı. Şam şehrinin 634 yılında müslüman Arap ordularınca alınmasından sonra Jüpiter mabedinin salonu Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın gözetiminde camiye çevrilmişti. Bu caminin ihtiyacı karşılayamaması üzerine Emevî Halifesi I. Velid tarafından bugünkü büyük caminin inşası başlatılmıştır[2]

İnşaatta halifenin isteği üzerine Bizans imparatorunun İstanbul'dan gönderdiği ustalar çalıştı. İnşaat 714 yılında tamamlandı.[2] 10. yüzyıl tarihçilerinden İbn el-Fakih el-Hamadani, caminin yapımının 600.000 ila 1.000.000 dinar arasında bir maliyetinin olduğunu ve yapımında değişik milletlerde 12.000 kişinin çalıştığını belirtmiştir.

Abbasiler döneminde yönetim merkezinin ağırlıklı Bağdat olmasından dolayı önemi azaldı. Şehirdeki Emevi mirasları sistematik bir şekilde yok edilerek buranın İslamın güç ve zaferinin bir sembolü olduğu fikri öne çıkarıldı. 780 yılında Abbasi valisi El Fadıl bin Salih döneminde caminin doğusuna saatli kubbe inşa ettirildi.[]

Yapıdaki onarım ve değişikliklerin en önemlilerinden ilki 1069'da meydana gelen büyük bir yangın sebebiyle yılında Selçuklu Sultanı Melikşah 1082-83'te yaptırmıştır; bu onarımda ağırlığın Kubbetü'n-nesr adıyla tanınan kubbe ile birlikte kemerler ve sütunlar üzerinde yoğunlaştırıldığı görülmektedir.[2] İkinci önemli onarım ise Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid devrinde 1894'teki büyük yangından sonra gerçekleştirilmiş ve içerideki sütun sıraları ile bunlarla ilgisi bulunan mimari bölümler ve çatı İstanbul'dan gönderilen ustalar tarafından yeniden yapılmıştır.[2]

Planı

Yapının çevre duvarı Roma tapınağının temelleri üzerine oturtulmuştur. Minareler de bu çevre duvarının köşe kuleleri üzerinde yer alır. Caminin plan şeması mihrap duvarına paralel üç bölümden oluşur. Caminin planı, Mescid-i Nebevî gibi enine gelişim gösteren bir dikdörtgen formdadır. Eni 37 metre, genişliğiyse 136 metredir. İslam dininde eşitliği sağlamak amaçlı, mümkün olduğunca eşit safların olması için mecburen bu tip bir gelişimin oluştuğu görülür. Bu plan, daha sonra küçük farklarla Anadolu'daki bazı camilerde de kullanılmıştır.[1]

Caminin ön kısmında üç tarafı revaklarla çevrili bir avlu bulunmaktadır Bu revaklar grekoromen başlıklarıyla süslü mermer sütunlara dayanır. Duvarlar Helenistik tarzda manzara resimleriyle süslüdür.[3]

İbadet bölümünün ortasında mihrap, sağında minberi, mihrap önünde dört ayağa oturan kubbe altında maksure yer alır; kalan kısımlar çok ayaklı olarak düzenlenmiştir. Bu yapıda mihrap, minber, beytülmal ve minareler anıtsal cami elemanları olarak ilk kez kullanılmıştır. Mescid-i Nebevî'de, yönlenmeyi sağlayan taşın yerine Şam Emeviye'de mihrap gelmiştir, bu taşın yanında bulunan hurma kütüğünün yerini de minber almıştır.[1] Dört tane minber ve dört tane mihrabı bulunan Şam Emeviye Camisi'nde dört mezhebin (Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli) imamlarına ait dört tane de minber vardır.

Mescid-ül Nebevi'de ortada bulunan kuyu, Şam Emeviye'de şadırvana çevrilmiş; ana girişin yanında Ashab-ı suffa için yapılmış gölgeliklerin yerine dışarıya sıbyan mektebi yapılmıştır.

Caminin üç minaresi ve dört ana kapısı bulunmaktadır. Doğu tarafında burç üzerinde yükselen minare İsa Minaresi diye bilinir. Bir rivayete göre İsa peygamberin yeryüzüne indiğinde bu minareye ineceğine inanılır. Güneybatı köşesindeki minare Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş ve çağdaşı Memlük sultanı Kayıtbay'ın ismi vermiştir. Üçüncü minare kuzey duvarının ortasında yer alır. Süslü ve en gösterişli olan bu minare Arapçada Minaretül Arus (Düğün veya Gelin Minaresi) diye anılır.[1]

İslam'ın dördüncü halifesi Ali'nin namaz sırasında öldürülmesi sebebiyle, daha sonra İslam devletlerinin başkanlarının herhangi bir saldırıya uğramaması için, Osman döneminde Mescid-i Nebebi'de halifelerin namaz kıldıkları yerin etrafına bir kafes yapılmış, bu kafese maksure adı verilmişti. Üzeri kubbe ile örtülü olarak mihrap önüne yerleştirilen maksure, zamanla İslam mimarisinin önemli bir öğesi olmuştur. Şam Emevi camisinde mihrap önünde bulunan maksure kubbesinin 11. yüzyıldan önce varolduğu belgelenmemiştir.[4]

Etkileri

Emevilerin egemenlik alanına giren yerlerde; fethettikleri topraklarda, Şam Emeviye benzer planda anıtsal camiler inşa ettirmişlerdir. Bu gelenek 12. yüzyıla kadar sürmüştür. Enine gelişme gösteren, mihrap önü kubbeli plan tipi; Malatya Ulu Cami, Dunaysır Ulu Camisi (Kızıltepe, Mardin)'de görülür. En uç örneği İzmir'deki Selçuk dönemine ait İsa Bey Camii'dir.[1]

İnanışlar

Bazı islami inanç kaynaklarına göre Peygamber İsa Ahir Zamanda, Kıyamet Günü öncesi gökten inip Deccal'a karşı çıkıp onu helak edecektir. Hadisler ve yerel Şam geleneğine göre, İsa dünyaya Doğu taraftaki İsa Minaresine inecektir.[5][6]

Resim Galerisi

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g Salimi, Amineddin. "İslam Ükelerinde Çağdaş Cami Mimarisi Sorunsalı". Yakındoğu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Lefkoşa 2013. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016. 
  2. ^ a b c d e f Yâzîcî, Tâlib. "Emeviyye Camii" (PDF). www.islamansiklopedisi.info. Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 1, Yıl 1995. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2015. 
  3. ^ Kırkıl, Tolga. "Adana Kent Merkezinde Cami mimarisinin geçmişten günümüze gelişimi" (PDF). library.cu.edu.tr/. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans tezi ,2008. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016. 
  4. ^ Çetin, Yusuf. "Erken Dönem İslam Cami Mimarisinde Maksure Kubbesi Geleneğinin Türk Cami Mimarisindeki Toplu Mekan Anlayışına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme" (PDF). www.jasstudies.com. The Journal of Academic Social Science Studies Sayı 35, Yıl 2015. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016. 
  5. ^ Mannheim, 2001, p.91.
  6. ^ Kamal al-Din, 2002, p.102.
  7. ^ Nafasul Mahmoom. s. 367. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cami</span> Müslümanların ibadet mekânı

Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Genellikle minaresiz küçük camilere veya bazı kurum ve kuruluşlarda ibadet için ayrılmış ufak mekanlara ise mescit denir.

<span class="mw-page-title-main">Minare</span>

Minare, İslam dininin ibadet yeri olan camilerde namaza çağrıyı bildirmek ve sala okumak için inşa edilmiş ana yapıdan yüksek tasarlanan yapılardır. Namaza çağrının o mahaldeki herkesin işitebileceği yüksek bir yerden okunması, ibadethanelerde minare inşasının esasını teşkil etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mihrap</span>

Mihrap, camide imamın namaz kıldırırken cemaatin önünde durduğu, kıble yönündeki duvarın ortasında bulunan oyuk ve girintili yer.

<span class="mw-page-title-main">Zeynep Sultan Camii</span>

Zeynep Sultan Camii 1769 yılında III. Ahmed'in kızı Zeynep Sultan tarafından Ayazma Camii'nin de mîmarı olan Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış barok tarzındaki câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. Bu özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.

<span class="mw-page-title-main">Çankırı Ulu Camii</span>

Çankırı Büyük Camii veya Sultan Süleyman Camii, Mimar Sinan dönemi yapılarından olup, Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile Sadık Kalfa tarafından inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Arap Camii</span>

Arap Camii, Türkiye'nin İstanbul iline bağlı Beyoğlu ilçesindeki Galata semtinde yer alan cami. Önceleri Aziz Paolo (San Paolo) veya Aziz Domeniko Kilisesi (San Domenico) olarak bilinen ibadethane, 1453 yılında şehrin Osmanlı egemenliğine girmesinin ardından camiye çevrildi.

<span class="mw-page-title-main">Süleymaniye Camii</span> İstanbulda bulunan bir cami

Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.

Cami, toplamaktan toplayıcı anlamında, Müslümanların ibadet yeri, İslam mabedi demektir. Mescit Türkçede küçük mabetler için kullanılır ancak Arapçada geniş manada ibadet yerlerine mescit denir.

<span class="mw-page-title-main">Gazi Atik Ali Paşa Camii</span>

Atik Ali Paşa Camisi ve Külliyesi, II. Mahmud Türbesi'nden Çarşıkapı'ya uzanan Yeniçeriler Caddesi üzerindedir. Külliyenin inşa edildiği alan, Bizans döneminde I. Konstantin tarafından yaptırılan dikilitaşın bulunduğu Konstantin Forumu’nun sınırları içindedir. Külliyenin banisi aslen Bosnalı olan “Hadım, Tavaşi, Şehit, Eski” lakapları ile de anılan ve iki defa sadrazam olup 1511’de Şah Kulu Vakasında şehit olan Atik Ali Paşa’dır. Külliyenin Vakfiyesi 1509 tarihlidir. Cami, “Sedefçiler”, “Eski Ali Paşa”, “Çemberlitaş”, “Dikilitaş”, “Vezirhanı” ve “Sandıkçılar Camisi” isimleriyle de tanınır. Fetih sonrası İstanbul’un en eski eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Mescid-i Nebevî</span>

Mescid-i Nebevî veya Peygamber Mescidi, Hicret'ten sonra Medine'de İslam peygamberi Muhammed ile arkadaşları tarafından inşa edilen, Muhammed'in kabrinin de içerisinde bulunduğu mescit. "Nebevi" Arapçada "peygambere ait" anlamına gelir, "Mescid-i Nebevî" tamlamasının anlamı ise "Peygamber Mescidi"dir. Mekke'de bulunan Mescid-i Haram'dan sonra Müslümanlara göre ikinci en kutsal mescittir.

Aşağıda camiye dönüştürülmüş kiliselerin bir bölümü bulunmaktadır. Eğik olarak yazılan isimler günümüzde artık cami olarak kullanılmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hekimoğlu Ali Paşa Camii</span>

Hekimoğlu Ali Paşa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde, Cerrahpaşa mahallesinde Kızılelma caddesi ile Hekimoğlu Ali Paşa caddesi kavşağında Osmanlı dönemi, 18. yüzyıla özgü bir camidir. Külliyesi ile birlikte klasik Türk mimarisinin son eseri olarak kabul edilir. 1734-1735 yılları arasında inşa edilmiştir. Üç kere sadrazamlık yapmış olan Hekimoğlu Ali Paşa adına yapılmıştır. Mimarları Çuhadar Ömer Ağa ile Hacı Mustafa Ağa'dır.

<span class="mw-page-title-main">Mahfil</span>

Mahfil veya maksure, bir camide mihrabın veya kıble duvarının ortasına yakın bir yerde konumlandırılan genellikle bir hükümdar ve maiyeti için ayrılmış alandır. Mahfil, ilk etapta devlet adamlarını namaz sırasında muhtemel suikastçılardan korumak amacıyla tasarlanmıştır. Mahfil içinde görev yapan imam genellikle hükümdarla aynı mezhebe sahipti.

<span class="mw-page-title-main">Halep Ulu Cami</span> Suriyede bir cami

Halep Ulu Cami ya da Halep Emevi Camii, Kuzey Suriye'nin Halep şehrindeki en büyük ve en eski camilerinden biridir. El-Medine Sûk (çarşısı) girişine yakın, Dünya Mirası listesinde olan Halep Antik Şehri'n el-Callum mıntıkasındadır. Caminin içinde Yahya'nın babası olan Zekeriya'nın türbesi mevcuttur. Cami 8. yy.'ın başında inşa edilmiş; ancak şimdiki bina 11. ila 14. yy.'a dayanmaktadır. Minare 1090 yılında inşa edilmiş, Nisan 2013'te Suriye İç Savaşı çatışmaları esnasında içine yerleştirilen mühimmattan veya bir tank topundan dolayı patlayıp yıkılmıştır. 2017 yılından bu yana restorasyon çalışmaları devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İznik Yeşil Cami</span> İznikte bir cami

İznik Yeşil Camii, Bursa ili, İznik ilçesinde bulunan Osmanlı mimarisinin ilk örneklerindedir. I. Murat'ın sadrazamı Çandarlı Halil Paşa tarafından yaptırılmıştır. Paşanın 1387'de ölmesi üzerine cami oğlu Çandarlı Ali Paşa tarafından bitirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Fatih Paşa Camii</span> Diyarbakırda yer alan bir cami

Fatih Paşa Camii, Türkiye'nin Diyarbakır şehrinde yer alan bir camidir. Şehrin ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından 1516-1520 tarihleri arasında inşa ettirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Veled-i Yaniç Camii</span> Erken dönem Osmanlı camisi

Veled-i Yaniç Camii ya da Yaniçoğlu Camii, Bursa'nın Osmangazi ilçesi, hisar semtinde bulunan erken dönem Osmanlı camisidir. Kapısı üzerindeki yazıtına göre 844 Hicri Safer ayında Yaniçoğlu Hacı Hayrûddin oğlu Mahmud Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Mimarı bilinmeyen caminin kitabe ve vakfiyesi mevcuttur. Plan şeması ve özellikle son cemaat yerinin kullanılışı nedeniyle özel bir düzenlemeye sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Safa Camii</span> Diyarbakırda yer alan bir cami

Safa Camii ya da bilinen diğer adıyla Parlı Camii, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan tarihî bir camidir. Ayrıca Şeyh Safâ, İpariye, İparla, Palo adlarıyla da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Melek Ahmed Paşa Camii</span> Diyarbakırda yer alan bir cami

Melek Ahmed Paşa Camii, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan tarihî bir camidir. Plan ve mimarisinde Mimar Sinan'ın etkisi görülen cami, 16. yüzyılda Melek Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Arakiyeci Mehmet Ağa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan bir camidir. Takyeci Mehmed Ağa Camii ve Yeni Çeşme Camii gibi isimlerle de anılır. Arakiyeci Mehmet Ağa tarafından 1520 tarihinde mescid olarak yaptırılmıştır. Ahşap olarak yapılan mescidin minberini, Sadrazam Maktül İbrahim Paşa'nın mühürdarı Reis Abdullah Efendi koydurarak camiye tebdil etmiştir. Uzun yıllar bakımsız kalan cami 1951-1958 yılları arasında betonarme olarak yenilenmiştir. Arakiyeci Mehmet Ağa'nın kendi de mihrabın önüne defnedilmiştir. Caminin içi 113 m², mezarlık ve bahçe ise 180 m²'dir. Camide 11 adet pencere vardır ve bunlar sahabe-i kiramın isimleri ile süslenmiştir. Minber ve kürsü ahşaptan, mihrabı ise alçıdandır. Kadınlar ve müezzin mahfili betonarmedir. 1958'de eklenen mozaikli minare, caminin sağında olup minarenin girişi içeridendir. Tek şerefeli olan minare ve külahı kurşun kaplamalıdır. Düz olan tavanı beyaz renktedir ve bütün duvarları pencerelerin üst kısmına kadar çini ile kaplanmıştır.