İçeriğe atla

Embriyo kalitesi

Embriyo kalitesi, bir embriyonun yüksek hamilelik oranına yol açma ve/veya sağlıklı bir insan olma yeteneğini tanımlar. Embriyo kalitesi tüp bebek tedavisi uygulanırken hangi embriyonun seçileceği hususunda önemli bir kriterdir ve bu seçim embriyo profilleme denilen çeşitli kriterler ve yöntemler ile bulunur.

Hamilelik oranının tahmini için embriyo profilleme genellikle RNA ve protein ekspresyonu gibi kısa dönem biyobelirteç ve görsel profilin incelenmesi ile olurken, doğacak çocuğun sağlığı için yapılıyorsa genetik hastalık riskini anlamak için embriyodan hücre örnekleri alınarak genoma dikkat edilir. Moleküler analizlerin sonuçları, sağlıklı ve sağlıksız doğumlar, düşükle sonuçlanan hamilelikler gibi olaylarda ortaya çıkan sonuçlarla da karşılaştırılarak, embriyonun kalitesi hakkında bilgi sahibi olunulabilir.[1]

Daha uzun bir âdet döngüsüne sahip kadınların embriyo kalitesinin, daha kısa bir âdet döngüsüne sahip kadınlarınkine kıyasla daha iyi olduğu düşünülmektedir.[2]

Kaynakça

  1. ^ The Evian Annual Reproduction (EVAR) Workshop Group 2010; Fauser, B. C. J. M.; Diedrich, K.; Bouchard, P.; Domínguez, F.; Matzuk, M.; Franks, S.; Hamamah, S.; Simón, C.; Devroey, P.; Ezcurra, D.; Howles, C. M. (2011). "Contemporary genetic technologies and female reproduction". Human Reproduction Update. 17 (6). ss. 829-847. doi:10.1093/humupd/dmr033. PMC 3191938 $2. PMID 21896560. 
  2. ^ Brodin T, Bergh T, Berglund L, Hadziosmanovic N, Holte J (2008). "Menstrual cycle length is an age-independent marker of female fertility: Results from 6271 treatment cycles of in vitro fertilization". Fertility and Sterility. 90 (5). ss. 1656-1661. doi:10.1016/j.fertnstert.2007.09.036. PMID 18155201. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ekoloji</span> Organizmaların ve çevrelerinin incelenmesi

Ekoloji ya da doğa bilimi, canlıların hem kendi aralarında hem de fiziksel çevreleri ile olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji canlıları birey, popülasyon, komünite, ekosistem ve biyosfer düzeylerinde inceler. Ekoloji çok yakından ilişkili olduğu biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, genetik, etoloji ve doğa tarihi dallarıyla örtüşür. Ekoloji, biyoloji biliminin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">DNA</span> Canlıların genetik bilgilerini barındıran molekül

Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Bazı DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır, diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.

<span class="mw-page-title-main">Uyku</span> doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.

<span class="mw-page-title-main">RNA</span> nükleotitlerden oluşan polimer

Ribonükleik asid (RNA), bir nükleik asittir, nükleotitlerden oluşan bir polimerdir. Her nükleotit bir azotlu baz, bir riboz şeker ve bir fosfattan oluşur. RNA pek çok önemli biyolojik rol oynar, DNA'da taşınan genetik bilginin proteine çevirisi (translasyon) ile ilişkili çeşitli süreçlerde de yer alır. RNA tiplerinden olan mesajcı RNA, DNA'daki bilgiyi protein sentez yeri olan ribozomlara taşır, ribozomal RNA ribozomun en önemli kısımlarını oluşturur, taşıyıcı RNA ise protein sentezinde kullanılmak üzere kullanılacak aminoasitlerin taşınmasında gereklidir. Ayrıca çeşitli RNA tipleri genlerin ne derece aktif olduğunu düzenlemeye yarar.

<span class="mw-page-title-main">Yarasa</span> Chiroptera takımında sınıflandırılan memeliler

Yarasalar, ön ayakları kanat olarak uyarlanmış ve doğal olarak gerçekten uçabilen Chiroptera takımında sınıflandırılan memelilerdir. Yarasalar, üzerleri zar ve patagium ile kaplı çok uzun ve yayılmış parmaklarıyla kuşlardan daha kolay manevra yaparak uçabilirler. En küçük yaşayan memeli olduğu da iddia edilen yabanarısı yarasası 29 ila 34 mm. boyunda, 15 cm. kanat açıklığına sahip ve 2 ila 2,6 gram ağırlığındadır. En büyük yarasalar da "uçan tilki" adı verilen Pteropus cinsi yarasalardır. Acerodon jubatus türü 1,6 kg ağırlığındadır ve kanat açıklığı 1,7 m'yi bulur.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

<span class="mw-page-title-main">Progesteron</span> Hormon

Progesterone (P4), insanların ve diğer türlerin âdet döngüsü, hamilelik ve embriyogenezinde yer alan endojen steroid ve progestojen cinsiyet hormonudur. Progestojenler adı verilen bir grup steroid hormona aittir ve vücuttaki ana progestojendir. Progesteronun vücutta çeşitli önemli işlevleri vardır. Aynı zamanda cinsiyet hormanları ve kortikosteroidler de dâhil olmak üzere diğer endojen steroidlerin üretiminde önemli bir metabolik ara maddedir ve bir nörosteroid olarak beyin fonksiyonunda önemli rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

Pozitron emisyon tomografisi adı verilen ve damar yolu ile enjekte edilen metabolik radyoaktif ajanların biriktiği normal veya patolojik dokuları görüntüleyen bir sintigrafi ve tomografi tekniği. Genel anlamda metabolik veya fonksiyonel görüntüleme için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Dismenore</span>

Ağrılı adet veya adet krampları olarak da bilinen dismenore, günlük aktiviteleri engelleyecek düzeyde ağrılı âdet görme olarak tanımlanan jinekolojik bir hastalıktır. Adetin başladığı zaman civarında ortaya çıkar. Ağrı; aralıklı, kramp tarzı, suprapubik bölgede yoğunlaşmış, zaman zaman bulantı, kusma ve ishalle birlikte görülür. Belirtiler tipik olarak üç günden az sürer.

Endometrioma, çikolata kisti endometriosis hastalığının yumurtalıklarda oluşturduğu kistik yapıya verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji ve cinsel yönelim</span>

Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İkiz</span> aynı gebelikten doğan iki yavrudan biri

İkizler aynı gebelikte doğmuş iki döldür. İkizler monozigotik, yani tek zigotun bölünerek iki embriyo halinde gelişen, ya da dizigotik, yani iki farklı yumurtanın ayrı spermlerle döllenmesinden oluşan biçimde olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

<span class="mw-page-title-main">Endometriyum</span>

Endometriyum, memeli rahminin -mukoza ile birlikte- iç epitel tabakasıdır. Bir bazal katman ile işlevsel bir katmana sahiptir; fonksiyonel katman kalınlaşır ve insansılar, köpeksi maymunlar, bazı yarasa türleri ve fil sivri fareleri dahil bazı memelilerle insanlarda âdet sırasında dökülür. Diğer çoğu memelilerde endometriyum, östrus döngüsünde emilir. Hamilelik sırasında, endometriyumdaki bezler ve kan damarları boyut ve sayı olarak daha da artar. Vasküler boşluklar kaynaşır ve birbirlerine bağlanır, plasentayı oluşturur ve embriyo ve fetuse oksijen ve besin sağlar.

Menarş, dişi insanlarda görülen ilk âdet döngüsünü tanımlar. Terim sosyal ve bilimsel açıdan, kadınlarda doğurganlığın başladığını göstermesinden ötürü, ergenlik döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik oranı</span>

Hamilelik oranı veya hamile kalma oranı, hamile kalma denemelerindeki başarı oranıdır. Genellikle yapay döllenme ve in vitro fertilizasyon denemelerindeki başarı oranını tasvir etmekle birlikte âdet döngüsünün belli evrelerindeki döllenme şansını da ifade edebilir.

Ergen hamileliği olarak da bilinen genç gebelik, WHO'ya göre 20 yaşın altındaki bir kadında gebeliktir, ancak kimilerince 18 veya 17 yaşın altı da genç gebelik olarak sayılabilir. Hamilelik, ilk adet döneminden (menarş) önce olabilen ancak genellikle adetlerin başlamasından sonra ortaya çıkan yumurtlamanın başlamasından sonra cinsel ilişki ile ortaya çıkabilir. İyi beslenmiş kadınlarda ilk regl genellikle 12-13 yaş civarında gerçekleşir.

kötü yumurtalık rezervi, düşük doğurganlık durumudur:

  1. Yumurtalıklarda az sayıda kalan oosit veya
  2. Muhtemelen bozulmuş preantral oosit gelişimi veya alımı.. Son araştırmalar, erken yumurtalık yaşlanması ve erken yumurtalık yetmezliğinin erken yumurtalık yaşlanmasının bir sürekliliğini temsil edebileceğini düşündürmektedir. Genellikle yüksek FSH seviyeleri eşlik eder.