İçeriğe atla

Elizabeth Spelke

Elizabeth Spelke
Doğum28 Mayıs 1949 (75 yaşında)
EğitimCornell Üniversitesi, Yale Üniversitesi, Radcliffe College
Resmî sitehttp://harvardlds.org/our-labs/spelke-labspelke-lab-members/elizabeth-spelke/
Kariyeri
DalıGelişim psikolojisi, Bilişsel Gelişim, Bilişsel Psikoloji
Çalıştığı kurumlarHarvard Üniversitesi

Elizabeth Shilin Spelke FBA (28 Mayıs 1949), Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde görev yapan Amerikalı bir bilişsel psikolog ve aynı üniversitedeki Gelişim Çalışmaları Laboratuvarı'nın direktörüdür.

Spelke, 1980'lerden itibaren bebekler ve küçük çocukların bilişsel becerilerini test etmeye yönelik deneyler yapmıştır. İnsanların birçok zihinsel yeteneğinin doğuştan geldiğini öne sürmüştür.[1] Son yıllarda kadınlar ve erkekler arasındaki bilişsel farklılıklar konusundaki tartışmalara önemli katkılarda bulunmuştur.[2] Kadın ve erkeklerin entelektüel yetilerinde önemli bir eşitsizlik olduğunu gösteren bir bilimsel kanıtın mevcut olmadığı görüşünü savunmaktadır.[3]

Eğitim ve kariyer

Spelke, lisans döneminde Radcliffe College'da çocuk psikoloğu olan Jerome Kagan ile çalıştı. Bebeklerde bağlanma ve duygusal tepkiler üzerine bir tez yazdı. Bu süreçte bebeklerin gerçekten neyi anlayıp anlamadığına dair bir fikre sahip olması gerektiğini fark etti ve böylece çocuk psikolojisinin bilişsel yönüne ömür boyu sürecek olan ilgisi başladı.

Doktorasını Cornell'de gelişim psikoloğu Eleanor Gibson'ın danışmanlığında yaptı ve küçük çocuklar üzerinde deneysel çalışmalar yapmayı öğrendi.

İlk akademik görevini Pennsylvania Üniversitesi'nde yaptı ve burada dokuz yıl çalıştı. Daha sonra Cornell'e, ardından da MIT'nin Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümü'ne geçti. 2001'den beri Harvard'da profesörlük yapmaktadır.

Spelke, 1997'de Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi Üyesi seçildi.[4] 2009 Jean Nicod Ödülü'nü aldı ve Paris'te Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nin ev sahipliğinde bir dizi konferans verdi. 2015 yılında İngiliz Akademisi Sorumlu Üyeliğine seçildi.[5] 2016'da Spelke, CL de Carvalho-Heineken Bilişsel Bilimler Ödülü'nü kazandı.[6] Spelke; Fransa, Hollanda, İsveç ve Uruguay'da birçok kez Honoris Causa derecesi ile onurlandırıldı.[7][8]

Deneyler

Gelişim Çalışmaları Laboratuvarı'nda yürütülen deneyler, Robert Fantz tarafından geliştirilen tercihli bakış (preferential looking) yöntemini kullanarak bebeklerin bilişsel yeteneklerine dair çıkarımlar yapmayı amaçlar. Bu yöntem, bebeklere farklı görüntüler sunmaya ve dikkatlerinin uyaranlara odaklanma sürelerinden çıkarım yaparak hangisinin onlara daha çekici geldiğine karar vermeye dayanır.

Örneğin, araştırmacıların bir bebeğe belirli sayıda nesne içeren bir görseli defalarca gösterdiğini düşünelim. Bebek bu görüntüye alıştıktan sonra, bebeğe öncekinden daha az ya da daha çok sayıda nesneyi gösteren ikinci bir görsel sunulur. Bebek yeni görsele daha uzun süre bakarsa, araştırmacılar bebeğin farklı miktarlar arasında ayrım yapabildiği sonucuna varabilir.

Spelke, bu deneylerinden elde ettiği kanıtları, bebeklerin son derece gelişmiş, doğuştan gelen zihinsel becerilere sahip olduğunu öne sürecek şekilde yorumlar. Bu, William James tarafından ortaya atılan, bebeklerin ayırt edici bilişsel yetenekleri olmadan doğdukları, hepsini eğitim ve deneyim yoluyla edindikleri hipotezine bir alternatif sunmaktadır (bkz. Psikoloji İlkeleri, 1890).

Biyolojik cinsiyet ve zeka tartışması

2005 yılında, dönemin Harvard başkanı Lawrence Summers, üst düzey bilim ve mühendislik pozisyonlarında erkeklerin kadınlara üstün geldiği yorumunda bulundu. Summers, erkek ve kadın popülasyonları arasında doğuştan gelen yeteneklerin varyansındaki istatistiksel bir farkın (erkekler arasındaki varyans daha yüksek olma eğilimindedir, bu erkekler arasında daha fazla uç noktanın görülmesine neden olur) bunda rol oynayabileceğini tahmin ediyordu. Bu yorum, hararetli bir tartışmayı ateşledi. Spelke, Summers'a şiddetli bir şekilde karşı çıkanlar arasındaydı ve Nisan 2005'te, konuyla ilgili açık bir tartışmada Steven Pinker ile karşı karşıya geldi.[2] Kendi deneylerinin, yaşları 5 ay ile 7 yaş arasında değişen kız ve erkek çocukların zihinsel kapasiteleri arasında hiçbir fark olmadığını ortaya koyduğunu beyan etti.[9]

Kaynakça

  1. ^ Spelke (2000). "Core Knowledge". American Psychologist. 55 (11): 1233-1243. doi:10.1037/0003-066X.55.11.1233. PMID 11280937. 
  2. ^ a b "Edge: THE SCIENCE OF GENDER AND SCIENCE". www.edge.org. 11 Mayıs 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2022. 
  3. ^ Spelke (2005). "Differences in Intrinsic Aptitude for Mathematics and Science?". American Psychologist. 60 (9): 950-958. doi:10.1037/0003-066X.60.9.950. PMID 16366817. 
  4. ^ "Book of Members, 1780-2010: Chapter S" (PDF). American Academy of Arts and Sciences. 18 Haziran 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2011. 
  5. ^ "British Academy Fellowship reaches 1,000 as 42 new UK Fellows are welcomed". 16 Temmuz 2015. 24 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "Heineken Prizes - Elizabeth Spelke". Royal Netherlands Academy of Arts and Sciences. 13 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2016. 
  7. ^ "Honoris Causa Elizabeth Spelke". 10 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  8. ^ "Honoris Causa for Elizabeth Spelke in Uruguay". 18 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ "Gray Matter and Sexes: A Gray Area Scientifically". The New York Times (İngilizce). 24 Ocak 2005. ISSN 0362-4331. 2 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2022.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Bilişsel bilim</span> zihin ve süreçleri hakkında disiplinlerarası bilimsel çalışma

Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

Üstbiliş, en kısa tanımıyla, kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi anlamına gelir. 1976 yılında çocukların ileri bellek yetenekleri konusunda yaptığı bir araştırmada ilk kez üstbellek terimini kullanmış ve bu kavramı literatüre kazandırmıştır. 1979 yılında çalışmalarını geliştiren Flavell, üstbilişi de içerecek biçimde, kuramını yeniden yapılandırmıştır. Üstbiliş, çeşitli kaynaklarda bireyin kendi bilişsel süreçlerini kontrol edebilme ve yönlendirebilme yeterliliği; bireyin problem çözmesinde planlama, izleme ve değerlendirmenin kullanıldığı yüksek düzeyde bir yönetsel süreç; bilişsel aktivitenin anlaşılması ve kontrol edilmesi; bilişi etkileyen faktörlerin anlaşılması ve küçük modeller eşliğinde bilişin izlenip kontrol edilmesi olarak tanımlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Telepati</span> bireyler arasında duyulardışı algılama yoluyla düşünce, fikir, duyum veya görüntünün aktarılması

Telepati ya da uzaduyum, bireyler arasında bilinen beş duyunun yardımı olmaksızın gerçekleştiği ileri sürülen bilgi aktarımıdır. Bir başka deyişle, telepati parapsikolojide incelenen paranormal bir yetenek olup, bireyler arasında duyular-dışı algılama yoluyla düşünce, fikir, duyum veya imajların aktarılmasını sağladığı ileri sürülen tesir irtibatıdır. Terim eski Yunancadaki “uzak” anlamına gelen tele (τηλε) sözcüğü ile “etkilenme, tesir almış olma, hissetme” anlamlarına gelen patheia (πάθεια) sözcüğünün birleştirilmesiyle elde edilmiş olup önceden kullanılan “düşünce aktarımı” teriminin yerini almak üzere SPR’nin kurucularından Fredric W. H. Myers tarafından 1882’de ortaya atılmıştır. Birçok Doğu Bloğu ülkesinde telepati yerine "bio enformasyon" terimi kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Leta Stetter Hollingworth</span>

Leta Stetter Hollingworth, Amerikalı psikologdur.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat</span>

Dikkat, düşünceyi belli bir şey üstünde yoğunlaştırabilme gücü. Nesnel olarak, bütün duyumsal ya da belleğe yerleştirilmiş bilgilerden, daha sonra kullanmak için bir bölümünü seçmeyi gerektirir. Bir toplantıda konuşan çeşitli kişiler arasında yalnızca birini dinlerken bir resme bakarken şekilleri dikkate almaksızın yalnızca renklere yoğunlaşırken, kalabalıkta bir tanıdığı ararken ya da akıl bir problemi çözmeyi yoğunlaştırılırken, farklı verimlilik derecelerinde farklı dikkatler söz konusudur. Bireyin seçmek zorunda kalması algılamanın, düşünmenin ya da birçok şeyin aynı anda yapmanın bir sınırı olduğunu gösterir.Dikkat, bir bilginin belli öznel veya nesnel olarak dikkate alınan yönünü seçerek ona odaklanan, diğer bir taraftan o bilginin algılanabilen diğer yönlerini göz ardı eden davranışsal ve bilişsel süreçtir. Dikkat, sınırlı işlenen kaynakların paylaştırılmasıdır.

Zihin teorisi diğerlerinin bilgi, duygu, inanç, niyet ve zihinsel durumlarını anlama becerisidir. Başlangıçta şempanzelerin zihinsel durumlardan çıkarım yapmaları için kullanılsa da bugün genel olarak insanlar için kullanılmaktadır.

Eric Heinz Lenneberg (1921-1975) özellikle doğuştanlık kavramıyla dil edinimi ve bilişsel ruh bilimi alanında öncü düşünceleri olan bir dil bilimci ve sinir bilimcidir.

Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Bilişsel nörobilim, odak noktası mental süreçlerde görev alan beyindeki sinirsel bağlantılar olmak üzere, genel anlamda bilişin altında yatan biyolojik süreçleri inceleyen bilim alanıdır. Bilişsel aktivitelerin beyindeki sinirsel devreler tarafından nasıl etkiilendiği veya kontrol edildiği sorularını ele alır. Bilişsel nörobilim, hem nörobilim hem de psikolojinin bir dalıdır ve davranışsal nörobilim, bilişsel psikoloji, fizyolojik psikoloji ve duyuşsal nörobilim gibi disiplinlerle örtüşür. Bilişsel nörobilim, bilişsel bilimdeki teorilere, nörobiyoloji ve hesaplama modellemesine dayanan kanıtlara dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Zihinsel rotasyon</span>

Zihinsel rotasyon, iki boyutlu ve üç boyutlu nesnelerin zihinsel temsillerini döndürme yeteneğidir, çünkü insan zihnindeki bu dönüş görsel temsiliyle ilişkilidir. Beynin algılama ve zihinsel rotasyon ile ilişkili alanları arasında bir ilişki vardır. Ayrıca, mekansal işlemenin bilişsel oranı, genel zeka ve zihinsel rotasyon arasında bir ilişki olabilir.

Kantitatif psikoloji veya Nicel psikoloji, insan veya hayvan psikolojik süreçlerinin matematiksel modellemesi, araştırma tasarımı ve metodolojisi ve istatistiksel analizine odaklanan bilimsel bir çalışma alanıdır. İnsan yeteneklerini ölçmek için testler ve diğer cihazları içerir. Kantitatif psikologlar, psikolojik ölçüm teorisi ve tekniği ile ilgili bir alan olan psikometri olanlar da dahil olmak üzere çok çeşitli araştırma yöntemleri geliştirir ve analiz eder.

Nörokonstrüktivizm, gen-gen etkileşiminin, gen-çevre etkileşiminin ve en önemlisi beynin kendini aşamalı olarak ontogeni ile nasıl şekillendirdiği açıklayan ve gelişimsel zaman içinde kademeli olarak nasıl uzmanlaştığı konusunda çalışan bir beyin ve zihin gelişimi teorisidir.

Eidetik hafıza bir görüntüyü yalnızca bir kez gördükten sonra ve anımsatıcı bir cihaz kullanmadan kısa bir süre için yüksek hassasiyetle bellek ten geri çağırma yeteneğidir. Eidetik bellek ve fotoğrafik bellek terimleri popüler olarak birbirinin yerine kullanılsa da, eidetik bellek, bir nesneyi artık yok olduktan sonra birkaç dakika boyunca görme yeteneğidir. Fotoğrafik bellek ise metin, sayı veya benzeri sayfaların çok ayrıntılı olarak hatırlanma yeteneğidir. Kavramlar ayırt edildiğinde, eidetik belleğin az sayıda çocukta meydana geldiği ve genellikle yetişkinlerde bulunmadığı bildirilirken gerçek fotoğrafik belleğin var olduğu hiçbir zaman kanıtlanmamıştır.

Bilişsel devrim, 1950'lerde zihnin ve süreçlerinin disiplinler arası bir çalışması olarak başlayan entelektüel bir harekettir. Daha sonra toplu olarak bilişsel bilim olarak tanınmıştır. İlgili etkileşim alanları psikoloji, dilbilim, bilgisayar bilimi, antropoloji, sinirbilim ve felsefe alanları arasındadır. Kullanılan yaklaşımlar, o zamanın şartlarında geliştirilen yapay zeka, bilgisayar bilimi ve sinirbilim alanlarındadı. 1960'larda, Harvard Bilişsel Araştırmalar Merkezi ve California San Diego Üniversitesi'ndeki İnsan Bilgi İşleme Merkezi, bilişsel bilimin akademik çalışmasını geliştirmede etkili olmuştur. 1970'lerin başında, bilişsel hareket, psikolojik bir paradigma olarak davranışçılığı aşmıştı. Ayrıca, 1980'lerin başında bilişsel yaklaşım, psikoloji alanındaki çoğu dalda baskın araştırma sorgulama hattı haline gelmişti.

"Alışveriş merkezinde kaybolma" tekniği veya deneyi, çocukken bir alışveriş merkezinde kaybolmak gibi hiç yaşanmamış olaylarla ilgili konfabulasyonların, çocuklara yapılan telkinlerle oluşturulabileceğini göstermek için kullanılan bir hafıza yerleştirme tekniğidir. İlk olarak Elizabeth Loftus ve lisans öğrencisi Jim Coan tarafından insanlara tamamen yanlış anılar yerleştirmenin mümkün olduğu tezini desteklemek için geliştirildi. Teknik, bastırılmış hatıraların varlığı ve sahte hafıza sendromu hakkındaki tartışma bağlamında geliştirilmiştir.

Susan E. Carey, Harvard Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü olan Amerikalı bir psikologtur. Dil edinimi, çocuklarda kavram gelişimi, zaman içindeki kavramsal değişimler ve yönetici işlevlerin önemi üzerine çalışmaktadır. Bebekler, küçük çocuklar, yetişkinler ve insan olmayan primatlar üzerinde deneyler yapmıştır. Kitapları arasında Conceptual Change in Childhood (1985) ve Origins of Concepts (2009) bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eleanor J. Gibson</span> Amerikalı psikolog (1910 – 2002)

Eleanor Jack Gibson, bebeklerde okuma gelişimi ve algısal öğrenme konularına odaklanmış Amerikalı bir psikologdur. Kariyerine 1932 yılında Smith College'da öğretim görevlisi olarak başlayan Gibson, ilk çalışmalarını lisans öğrencisiyken yaptığı araştırmalara dayanarak yayınlamıştır. Gibson, Büyük Buhran ve cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle karşılaştığı birçok engeli, kendi ilgi alanlarıyla birleştirebileceği araştırma fırsatları bularak aşmayı başardı. Gibson, eşi James J. Gibson ile birlikte, insanların çevrelerine uyum sağlamalarına olanak verdiği için algının ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Gibsoncu ekolojik gelişim teorisini yarattı. Belki de psikolojiye en bilinen katkısı, hem insan hem de hayvan türlerinde derinlik algısını inceleyen ve bebeklerde algısal gelişimin yeni bir anlayışına yol açan "görsel uçurum " olmuştur. Gibson 1971 yılında Ulusal Bilimler Akademisi'ne, 1972 yılında Ulusal Bilimler Akademisi'ne ve 1977 yılında Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi'ne seçilmiştir. 1992 yılında Ulusal Bilim Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

Mary Cover Jones, yaşadığı dönemde, gelişim psikolojisi erkeklerin hakim olduğu bir alan olmasına karşın, bir kadın olarak bu alanda çalışmalarını sürdürmüş ve davranış terapisinin öncüsü olmuştur. Joseph Wolpe, Peter üzerine yaptığı ünlü çalışması ve duyarsızlaştırmayı geliştirmesi nedeniyle onu "davranış terapisinin annesi" olarak adlandırdı.