İçeriğe atla

Elektrik yükü

Negatif ve pozitif yüklü noktaların elektrik alanı

Elektrik yükü veya elektriksel yük, bir maddenin elektrik yüklü diğer bir maddeyle yakınlaştığı zaman meydana gelen kuvvetten etkilenmesine sebep olan fiziksel özelliktir. Pozitif ve Negatif olmak üzere iki tür elektriksel yük vardır. Pozitif yüklü maddeler, diğer pozitif yüklü maddeler tarafından itilirken, negatif yüklü olanlar tarafından çekilir; negatif yüklü maddeler de negatif yüklüler tarafından itilir ve pozitif olanlar tarafından çekilir. Bir cisimde negatif yükler pozitif yüklere dominantsa, negatif yüklüdür; tersi durumdaysa pozitif yüklüdür; dominantlık söz konusu değilse yüksüzdür. Uluslararası Birim Sistemi (SI) elektrik yükünü coulomb (C) olarak adlandırırken, elektrik mühendisliğinde amper-saat (Ah) olarak ve kimyada da elemanter yük (e) olarak adlandırmak mümkündür. Q sembolü genellikle yükü ifade etmek için kullanılır. Yüklü cisimlerin birbirleriyle nasıl iletişimde olduklarını anlatan çalışma klasik elektromanyetizmadır ve kuantum mekaniğinin göz ardı edilebildiği ölçüde doğrudur.

Elektriksel yük, elektromanyetik ilişkilerini düzenleyen bazı atomaltı parçacıkların temel korunan özelliğidir. Elektrik yüklü maddeler hem elektromanyetik alanlardan etkilenirler, hem de elektromanyetik alan yaratırlar. Hareket eden bir yük ve elektromanyetik alan arasındaki ilişki elektromanyetik kuvvetin kaynağıdır ve bu güç 4 temel kuvvetten biridir. (Bir diğeri; manyetik alan).

20. yüzyılda yapılan deneyler, elektriksel yükün nicelendirildiğini göstermiştir, bu, temel yük diye adlandırılan her bir küçük parçanın çoklu katsayılarına ulaşmaktır. Temel yük, e, yaklaşık olarak 1.602×10^−19 coulomb'a eşittir. (kuark diye adlandırılmış, tam katsayısı e/3 ile yüklenen parçacıklar hariç). Proton e yüküne sahiptir, elektronlar ise –e yüküne sahiptir. Yüklü parçacıklarla yapılan çalışmalar ve onların fotonlar tarafından düzenlenen ilişkileri kuantum elektrodinamiğidir.

Genel bakış

Alan çizgilerini ve negatif yüklü bir parçacığın elektronlar etrafındaki eş potansiyelini gösteren bir diagram. Elektrik olarak nötr olan bir atomda, elektronların sayısı protonların (pozitif yüklü) sayısına eşittir, bu da sonuçta net sıfır yüke sahip olmak demektir.

Yük, bir maddenin diğer maddeyle elektrostatik itme ya da çekme meydana gelmesi durumunda ortaya çıkan temel özelliktir. Elektriksel yük, birçok atomaltı parçacığının karakteristik bir özelliğidir. Serbest parçacıkların yükleri, temel yüklerin (e) tam katlarıdır ve daha önce de söylendiği gibi, elektriksel yük nicelendirimiştir. Michael Faraday, yaptığı elektroliz deneyleriyle elektriksel yükün kesin olduğunu gösteren ilk kişidir. Robert Millikan’ın yağ damlası deneyi bu gerçeği direkt olarak göstermiş ve temel yükü ölçmüştür.

Sonuçlara göre, elektronun yükü -1, protonun ise +1 dir. Aynı yüke sahip parçacıklar birbirini iterken, zıt yüke sahipler birbirini çeker. Coulomb’un kuralı iki parçacık arasında elektrostatik kuvvetin, parçaların sahip olduğu kuvvet ve aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olduğunu göstermiştir. Karşıt parçacığın yükü, benzer parçacığınkine eşit, ama karşı işarettedir. Kuarklar −1⁄3 ya da +2⁄3 gibi kısmi bir yüke sahipken, serbest kuarkların yükü şimdiye dek gözlemlenememiştir (bu teorik gerçeğin sebebi asimptotik serbestliktir.)

Makroskobik bir nesnenin yükü, nesneyi meydana getiren parçacıkların elektriksel yükünün toplamıdır. Bu yük genellikle azdır, çünkü madde atomlardan meydana gelir ve atomlar genelde eşit miktarda proton ve elektronlara sahiptir, bu durumda da yükleri sıfırlanır ve atomu nötr hale gelir.

İyon; bir ya da birkaç elektron kaybedip, tek bir pozitif yük (katyon) almış veya bir ya da birkaç elektron kazanıp, tek bir negatif yük (anyon) almış bir atomdur (atom grubudur). Bir atomlu iyonlar tek atomlardan oluşurken, çok atomlu iyonlar bir ya da birkaç atomun birbirine bağlanması ile oluşur. Her iki durumda da, iyonun pozitif veya negatif bir yük kazancı söz konusudur.

Electric field induced by a positive electric charge
Electric field induced by a negative electric charge
Pozitif elektrik yüküyle tetiklenen bir elektrik alanı (soldaki) ve negatif elektrik yüküyle tetiklenen bir alan (sağdaki)

Makroskobik nesnelerin oluşum sürecinde, genellikle atom bileşenleri ve iyonlar öyle bir biçimde birleşir ki, elektrik olarak nötr atomlara bağımlı, nötr iyonik bileşimler oluştururlar. Bu yüzden makroskobik nesneler genel olarak nötr olmaya meyillidirler ancak nadiren tam olarak nötr olabilirler.

Makroskobik nesnelerin materyaller tarafından dağıtılan, sıkı sıkıya yerine bağlı, nesneye tam negatif ya da pozitif yük veren iyonlar içerdiği zamanlar vardır. Bunun yanı sıra, makroskobik nesneler iletken elementlerden oluşur, hemen hemen elektronları kolaylıkla (elemente bağlı olarak) alıp verebilirler ve belirsiz bir şekilde tam negatif ya da pozitif yük oluştururlar. Tam elektrik yüklü bir nesne sıfırdan farklı ve hareketsizse, bu olay statik elektrik olarak bilinir. Bu durum, amber ve kürk ya da cam ve ipek gibi iki farklı nesneyi birbirine sürterek kolaylıkla oluşturulabilir. Böylelikle, iletken olmayan nesneler negatif ya da pozitif olarak önemli ölçüde yüklenebilirler. Bir nesneden alınan yük, aynı boyutta karşıt bir yükü arkasında bırakarak diğer nesneye taşınır. Yük korunumu kanunu daima uygulanabilir, bir nesneye, negatif bir yük, aynı boyutta pozitif bir yük alarak verilir. Bu, tam tersi durumlar için de geçerlidir.

Bir nesnenin net yükü sıfır olsa da, yük düzensiz bir nesneden de dağıtılabilir. (örneğin dış elektromanyetik alan veya polar bağlı moleküller). Bu gibi durumlarda, nesne polarize edilmiştir. Kutuplaşma yüzünden oluşan yük bağlı yük olarak bilinir; nesnenin dışarısından kazanılan ya da kaybedilen elektronlar tarafından oluşturulan yük ise serbest yük olarak adlandırılır. İletken metallerdeki elektronların belirli bir yöne doğru hareketi elektrik akımı olarak bilinir.

Birimler

Uluslararası Birimler Sistemi’nin elektriksel yük değeri coulomb'dur, bu değer de yaklaşık 6.242×10^18 e’ ye eşittir (e=proton yükü). Bu yüzden, bir elektronun yükü yaklaşık olarak −1.602×10^−19 C’ dir. Coulomb, bir saniyede bir amper taşıyan elektriksel iletkenin enine kesitinden geçen yükün değeri olarak tanımlanır. Q sembolü genellikle elektriğin ya da yükün değerini belirtmek için kullanılır. Elektrik yükünün miktarı bir elektrikölçer ile direkt olarak, balistik galvanometre ile de dolaylı yoldan ölçülebilir.

Yükün nicemlenmiş karakterini bulduktan sonra, George Stoney 1891 yılında elektron biriminin, elektriksel yükün temel birimi olduğunu öne sürmüştür. Bu iddia, J.J. Thomson tarafından 1897 yılında yapılan parçacık keşfinden önce meydana gelmiştir. Günümüzde bu birim pek de kullanılmamakta, bunu yerine “elemanter yük”, “yükün temel birimi” ya da en basit haliyle “e” gibi farklı ifadeler kullanılmaktadır. Yükün miktarı, elemanter yük (e) miktarının katı olmalıdır, ölçüm yüksek bile çıksa, yük gerçek miktarındaymış gibi davranır. Bazı noktalarda, örneğin kondansatör ve kesirli kuantum Hall etkisindeki gibi, yükün fraksiyonlarından bahsetmek mümkündür.

Tarihi

Coulomb'un Burulma Tartısı

M.Ö 600’lü yıllarda Yunan filozof Thales’in de söylediği gibi, kürk, amber gibi bir maddeye sürtülerek yük (ya da elektrik) toplanabilir. Yunanlar, yüklü amber düğmelerin saç gibi hafif objeleri kendine çekebildiğini yazmışlardır. Ayrıca, eğer amberin yeterince sürtülürse, elektrik kıvılcımı bile yayabileceğini not etmişlerdir. Bu özellik sürtünme ile elektriklenme etkisinden gelmektedir.

1600’de, İngiliz bilim insanı William Gilbert De Magnete adlı eserinde bu konuya değinmiş, Yunanca amber, İngilizce’de de sonları “elektrik”, “elektriksel” gibi terimlerin doğmasına yol açan Yeni Latince terim electrius “ηλεκτρον (elektron)”u para olarak bastırtmıştır. Otto von Guericke 1660 yılında bunu takiben, elektrostatik jeneratörü üreten ilk kişi olmuştur. Diğer Avrupalı öncülerden Robert Boyle, elektriksel çekim ve itimin bir vakum gibi davranabileceğini iddia etmiş, Stephen Gray, 1729 yılında maddeleri iletken ve yalıtkan olarak sınıflandırmış ve C. F. Du Fay, 1733’de[1] elektriğin birbirini yok eden iki varyasyona sahip olduğunu öne sürmüş, bu olayı da ikili sıvı teorisi ile açıklamıştır. Du Fay’ın dediğine göre; cam ipeğe sürtüldüğünde, cam pozitif cam elektriğiyle yüklenir ve amber kürke sürtüldüğünde, amber de reçineli elektrikle dolar. 1839 yılında, Michael Faraday statik elektrik, akım elektriği ve biyoelektrik arasındaki ayrımın yanlış olduğunu, hepsinin tek tür bir elektriğin zıt kutuplarda gösterdiği davranışların sonucu olduğunu göstermiştir. Kutup ister pozitif ister negatif olsun, bu durum değişmemektedir. Pozitif yük cam çubuğun ipeğe sürüldükten sonra solunda kalan yük olarak tanımlanabilir.[2]

18. yüzyılın elektrik konusunda uzman kişilerin en önemlilerinden biri elektriğin tek sıvı teorisini savunan Benjamin Franklin’dir. Elektriğin bütün maddelerin içinde bulunan, görünmeyen bir sıvı olduğunu hayal etmiş; Leyden kavanozunda biriken yükü tutan şeyin cam olduğuna inanmıştır. Yalıtkan yüzeylerin birbirine sürtülmesiyle bu sıvının yer değiştirdiğini ve bu sıvı akışının elektrik akımı oluşturduğunu varsaymıştır. Ayrıca, çok az sıvı içeren maddenin negatif, çok fazla sıvı içeren maddenin ise pozitif olarak yüklenmiş olduğunu söylemiştir. Belirtilmeyen bir sebepten ötürü, pozitif yükü cam elektriği, negatif yükü de reçine elektriği ile açıklamıştır. O sıralarda, William Watson da aynı tanımlamalarda bulunmuştur.

Statik Elektrik ve Elektrik Akımı

Statik elektrik ve elektrik akımı iki ayrı olaydır, ikisi de elektrik yükü içerir ve aynı maddede aynı zamanlarda gerçekleşebilirler. Statik elektrik, bir maddenin elektrik yüküyle ilişkilendirilir ve denk olmayan iki madde bir araya geldiğinde oluşan elektrostatik deşarjla bağlantılıdır. Bir elektrostatik deşarj her iki maddenin de yüklerinde değişim meydana getirir. Elektrik akımı ise elektrik yükünün bir madde içinden herhangi bir yük kaybı ya da kazanımına neden olmadan geçmesi demektir.

Sürtünme ile Elektriklenme

Herhangi bir elektriksel özellik içermeyen bir parça camı ve bir parça reçineyi birbirine sürtüp, sürtünen bölgeleri etkileşim içinde bırakalım. Hala hiçbir elektriksel özellik göstermeyeceklerdir. Bu kez iki maddeyi ayıralım. Ayırdığımızda, birbirlerini çekeceklerdir.

Diğer bir cam parçası yine diğer bir reçineye sürtüldüğünde ve birbirlerinden ayırıp, daha önceki ayrılmış maddelerin yakınlarına konduğunda, bunlar gözlemlenebilir: 1. İki cam parçası birbirlerini itebilir. 2. Her bir cam parçası, her bir reçineyi çekebilir. 3. İki reçine parçası birbirini itebilir.

Bu itme ve çekme olayları elektriksel olaylar olarak adlandırılır ve bu olaylarda yer alan maddeler “elektriklenmiş” ya da “elektrikle yüklenmiş” şeklinde isimlendirilir.

Maddeler, sürtünmenin yanı sıra başka şekillerde de elektriklenebilirler. İki cam parçasının elektriksel özellikleri birbirine benzerdir fakat reçinelerinkinden farklıdır: Cam, reçinenin ittiklerini çekerken, reçinenin çektiklerini iter.

Herhangi bir şekilde elektriklenmiş bir madde cam gibi davranırsa, yani camı iter ve reçineyi çekerse, maddenin “camsı” bir yükle yüklendiği ve camı çeker ve reçineyi iterse de “reçinemsi” bir yükle yüklendiği söylenebilir. Tüm elektriklenmiş maddeler camsı ya da reçinemsi bir şekilde elektriklenmiştir.

Bilimsel bir komite, camsı elektriklenmenin pozitif, reçinemsi elektriklenmenin negatif olduğunu belirtmiştir. Bu iki tür elektriklenmenin tamamen zıt özelliklere sahip olması, onları zıt kutuplarla ilişkilendirmenin doğru olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak pozitif kutbun negatife oranla tatbiki gelişigüzel uyuşma olarak düşünülmelidir, tıpkı matematiksel grafikteki uyuşmada sağ ele olan pozitif uzaklığının hesaba katıldığı gibi.

Çekme ya da itme, hiçbir güç elektriklenen ve elektriklenmeyen maddeler arasında gözlemlenemez.[3]


Aslında, bütün maddeler elektriklenir, ancak bu olay yakın çevresindeki benzer yüklü maddelerle gerçekleşmeyebilir. Bir madde ya elektriklenir ya da yakınındaki maddelerde yükler eşitlenene kadar eşit yahut zıt yük yaratır. Çekme etkisi yüksek voltajlı durumlarda gözlemlenebilir, düşük voltajlı olayların etkileri zayıftır ve bu yüzden daha az belirgindir. Çekme ve itme kuvvetleri Coulomb’un kurallarında kodlanmıştır (çekme, uzaklığın tam ortasında azalır ki bu yerçekimi alanın ivmesinin bir sonucudur ve bu da yerçekiminin ölçek olarak zayıf yüklerin arasındaki elektriksel olay olduğunu ortaya koyar.). Dahası için: Casimir kuvveti.

Franklin/Watson modelinin temelinde doğru olduğu gerçeği bilinmemektedir. Bu modelde, sadece tek tür bir elektrik yükü vardır ve yükün ölçümünü yapabilmek için tek bir değişken gerekmektedir. Diğer yandan, sadece yükü bilmek de durumun tanımlanması için yeterli değildir. Madde, farklı yüklere sahip parçacıklardan oluşur ve bu parçacıklar yalnızca yük değil, başka özelliklere de sahiptir.

En yaygın yük taşıyıcısı pozitif yüklü protonlar ve negatif yüklü elektronlardır. Bu yüklü parçacıkların herhangi birinin hareketi elektrik akımı oluşturur. Birçok durumda, klasik elektrik akımının pozitif yük tarafından elektrik akımına doğru taşındığı ya da negatif yük tarafından zıt yöne doğru ilerletildiği hesaba katılmaksızın klasik elektrik akımından bahsetmek mümkündür. Bu makroskopik bakış açısı elektromanyetik kavramları ve hesaplamaları kolaylaştıran bir yaklaşımdır.

Zıt noktada, mikroskobik durumlara bakıldığında, elektrik akımı taşımanın elektron akımı dahi birçok yolu olduğu görülür. Elektron akımı delikleri pozitif parçacıklar gibi davranır ve negatif ve pozitif parçacıklar (iyonlar ya da diğer yüklü parçacıklar) elektroliz çözeltisi ya da plazma içinden zıt yöne doğru akarlar.

Şundan kaçınmalı ki, metalik kabloların yaygın ve önemli bir durumunda, klasik elektrik akımının yönü normal yük taşıyıcılarının sürüklenme hızının tersi yöndedir, örneğin elektronlar. Bu, başlangıç seviyesindekilerde kafa karışıklığı çıkaran bir kaynaktır.

Özellikler

Parçacık Fiziğinden Bazı Seçmeler
Seçilmiş kuantum numaraları

İlgili kuantum numaraları


Kombinasyonlar

  • Hiperyük: Y
    • Y = (B + S + C + B′ + T)
    • Y = 2 (QI3)
  • Zayıf hiperyük: YW
    • YW = 2 (QT3)
    • X + 2YW = 5 (BL)

Seçilmiş Kombinler
  • CKM Matrisi
  • PMNS Matrisi
  • Seçilmiş Tamamlayıcılık



Makalelerde elektromanyetizma hakkında bahsedilen özelliklerin yanı sıra, yük bir göreli değişmezdir. Yani, Q yüküne sahip herhangi bir parçacık, ne kadar hızlı giderse gitsin, yükü daima Q olur. Bu özellik deneysel bir biçimde kanıtlanmıştır: Bir helyum çekirdeğinin yükü (bir çekirdekte birbirine bağlı ve yüksek hızda etrafta hareket eden iki proton ve iki nötron) iki döteryum çekirdeğini (birbirine bağlı ve eğer helyum çekirdeğinde olsa daha yavaş hareket edecek bir proton ve bir nötron) yüküyle aynıdır. []

Elektrik Yükünün Korunması

Yalıtılmış sistemin toplam elektrik yükü sistemin kendi içinde olan değişimlere bakmaksızın sabit kalır. Bu kural fizikte bilinen bütün süreçlerin esasında vardır ve dalga fonksiyonunun yerelleştirilmiş bakışım kuramından ortaya çıkmıştır. Yük korunumu yük-akım süreklilik denkleminin bir sonucudur. Daha genel manada, birleşme miktarı V içindeki yük yoğunluğunun ρ net yükü, akım yoğunluğundaki J bütün alanın kapalı alanı boyunca olan yüküne eşittir S = ∂V. Ki bu yük de nihayetinde net akıma eşittir.

Elektrik korunumu, süreklilik denkleminde açıklandığı gibi, şu sonucu verir:

ve zamanları arasındaki yük transferi iki tarafı da etkileşime sokarak elde edilir:

Kapalı yüzey boyunca olan net dış akım I ın oluştuğu yerdir ve Q yüzey tarafından belirtilen yerin miktarından elde edilen elektrik yüküdür.

Kaynakça

  1. ^ "Two Kinds of Electrical Fluid: Vitreous and Resinous – 1733". 4 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2014. 
  2. ^ Electromagnetic Fields (2nd Edition), Roald K. Wangsness, Wiley, 1986. ISBN 0-471-81186-6 (intermediate level textbook)
  3. ^ James Clerk Maxwell A Treatise on Electricity and Magnetism, pp. 32-33, Dover Publications Inc., 1954 ASIN: B000HFDK0K, 3rd ed. of 1891


Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elektrik</span> elektrik yükünün varlığı ve akışı ile ilgili fiziksel olaylar

Elektrik, elektrik yüklerinin akışına dayanan bir dizi fiziksel olaya verilen isimdir. Elektrik sözcüğü Türkçeye Fransızcadan geçmiştir. Elektriğin Türkçe eş anlamlısı çıngı sözcüğüdür. Ayrıca Anadolu ağızlarında elektrik anlamında yaldırayık sözcüğü tespit edilmiştir. Elektrik, pek çok farklı şekillerde var olabilir. Örneğin, yıldırımlar, durgun elektrik, elektromanyetik indüksiyon ve elektrik akımı gibi. Ek olarak, elektriğin elektromanyetik radyasyon, radyo dalgaları gibi oluşumları olduğu bilinmektedir.

Fotoelektrik etki ya da fotoemisyon, ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların ya da diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan elektronlar, fotoelektronlar olarak adlandırılır. Bu olay genellikle elektronik fiziğinde hatta kuantum kimyası ya da elektrokimya gibi alanlarda çalışılır.

<span class="mw-page-title-main">Coulomb</span> SI (uluslar arası birim) türetilmiş elektrik yükü birimi

Coulomb, Elektrik yükü birimi olup simgesi: C dir. Charles Augustin de Coulomb'un (1736-1806) adına ithafen verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik akımı</span> elektrik yükü akışı

Elektrik akımı, elektriksel akım veya cereyan, en kısa tanımıyla elektriksel yük taşıyan parçacıkların hareketidir. Bu yük genellikle elektrik devrelerindeki kabloların içerisinde hareket eden elektronlar tarafından taşınmaktadır. Ayrıca, elektrolit içerisindeki iyonlar tarafından ya da plazma içindeki hem iyonlar hem de elektronlar tarafından taşınabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik alanı</span>

Elektriksel alan, kıvıl alan, elektrik alan veya elektrik alanı, elektriksel yükü veya manyetik alanı çevreleyen uzayın bir özelliği olup, içerisinde bulunan yüklü nesnelere elektriksel güç aracılığı ile etki eder. Kavram fiziğe Michael Faraday tarafından kazandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İyon</span> toplam elektron sayısının toplam proton sayısına eşit olmadığı, atoma net pozitif veya negatif elektrik yükü veren atom veya molekül

İyon ya da yerdeş, bir veya daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atomdan oluşmuş elektrik yüklü parçacıktır. Atomlar kararsız yapılarından kurtulmak ve kararlı hale gelebilmek için elektron alırlar ya da kaybederler. Bunun için de başka bir atomla ya da kökle bağ kurarlar.

Elektriksel potansiyel enerji, bir "" Elektriksel yük'ünün Elektriksel alan içerisindeki konumuna bağlı olarak depoladığı bir potansiyel enerji çeşididir.

Pozitif ve negatif elektrik yük miktarının dengede olmadığı parçacıklara denir. Eğer pozitif yükler daha fazlaysa parçacık artı yüklü, negatif yükler daha fazlaysa parçacık eksi yüklüdür. Bu iki yükün birbirine eşit olması durumunda parçacık yüksüz veya nötrdür.

<span class="mw-page-title-main">Thomson atom modeli</span> John Thomson tarafından öne sürülen günümüzde geçerliliğini yitirmiş bir atom modeli

Thomson atom modeli, atomun yapısını tanımlayan birkaç bilimsel modelden biridir. Katot ışınlarının doğasını anlamaya çalışan İngiliz fizikçi Joseph John Thomson tarafından, elektronların parçacık olarak tanımlamasından kısa bir süre sonra atomun çekirdeğinin keşfinden önce 1904 yılında ortaya atıldı. Aynı zamanda üzümlü kek modeli olarak da bilinen bu model atomdaki negatif yüklü parçacıkların yerini ve atomların yüksüzlüğünü açıklamaktadır: Modele göre atomda pozitif yüklü bir gövdenin içinde bir kekin içindeki üzümler gibi negatif yüklü elektronlar homojen olarak dağılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

<span class="mw-page-title-main">Atom çekirdeği</span> Atomun çekim kuvvetinin etkisiyle, çevresinde elektronlar dolaşan, proton ve nötronlardan oluşan pozitif elektron yüklü merkez bölümü

Atom çekirdeği, atomun merkezinde yer alan, proton ve nötronlardan oluşan küçük ve yoğun bir bölgedir. Atom çekirdeği 1911 yılında Ernest Rutherford tarafından keşfedildi. Bu keşif, 1909 yılında gerçekleştirilen Geiger-Marsden deneyine dayanmaktadır. Nötronun James Chadwick aracılığıyla 1932 yılında keşfinden sonra, çekirdeğin proton ve nötronlardan oluştuğu modeli Dmitri Ivanenko ve Werner Heisenberg tarafından çabucak geliştirildi. Atomun kütlesinin neredeyse tamamı çekirdek içerisindedir, elektron bulutunun atom kütlesine katkısı oldukça azdır. Proton ve nötronlar çekirdek kuvveti tarafından çekirdeği oluşturmak için birbirlerine bağlanmıştır. 

<span class="mw-page-title-main">Elektrostatik</span> durağan elektrik yüklerinin incelenmesi

Elektrostatik, duran veya çok yavaş hareket eden elektrik yüklerini inceleyen bir bilim dalıdır.

Elektriksel iletkenlik iletken bir malzemeye uygulanan elektriksel alan etkisinde yük taşıyıcılarının uzak mesafeli hareketleri sonucu oluşur. Dört tür yük taşıyıcısı vardır.

<span class="mw-page-title-main">Klasik elektromanyetizma</span>

Klasik elektromanyetizm, klasik elektromıknatıslık ya da klasik elektrodinamik teorik fiziğin elektrik akımı ve elektriksel yükler arasındaki kuvvetlerin sonuçlarını inceleyen dalıdır. kuantum mekaniksel etkilerin ihmal edilebilir derecede küçük olmasını sağlayacak kadar büyük ölçütlü sistemler için elektromanyetik fenomenlerin mükemmel bir açıklamasını sunar.

<span class="mw-page-title-main">Statik elektrik</span>

Statik elektrik, bir maddenin içerisindeki ya da yüzeyindeki elektrik yüklerinin oransızlığı olarak tanımlanmaktadır. Yük, elektrik akımı ya da elektriksel deşarj tarafından uzağa hareket etmeye başlayacağı zamana kadar aynen kalır. Statik elektrik, elektrik telleri ya da diğer iletkenler boyunca akan ve enerji aktaran elektrik akımının tam aksi olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrostatik endüksiyon</span>

Elektrostatik endüksiyon, bir cismin yakınındaki yüklerin etkilemesi sebebiyle elektriksel yükünün yeniden dağılmasıdır. Ortamda yüklü cisim bulunması sonucu izoleli iletkenin bir ucu negatif bir ucu ise pozitif yükle yüklenir. Endüksiyon, 1753 yılında İngiliz bilim insanı John Canton ve 1762 yılında İsveçli bilim insanı Profesör Johan Carl Wilcke tarafından bulunmuştur. Elektrostatik jeneratörler, Wimshurst makinesi, Van de Graff jeneratörü ve elektrofor gibi, bu prensiple çalışır. Endüksiyon sayesinde elektrostatik potansiyel (voltaj) iletken boyunca her noktada sabittir. Endüksiyon aynı zamanda balon, kâğıt veya strafor hırdavatlar gibi hafif ve yalıtkan maddelerin statik elektrik yükünü çekmesini sağlar. Elektrostatik endüksiyon, elektromanyetik endüksiyon ile karıştırılmamalıdır.

Elektrostatik boşalma, elektriksel yüklü iki nesnenin temasıyla gerçekleşen ani bir elektrik akımı, kısa devre veya dielektrik bozulması dır. Statik elektriğin artışı sürtünme ile yüklenmeden veya elektrostatik indüksiyondan kaynaklanabilir. ESD, farklı yüklü iki nesne bir araya getirildiğinde veya aralarındaki dielektrik bozulduğunda genellikle görülebilir bir kıvılcım yaratarak meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Korona deşarjı</span>

Korona deşarjı; yüksek gerilimli bir iletkenin, etrafını saran hava gibi akışkanların iyonlaşmasıyla oluşan elektriksel bir deşarjdır. Havanın elektriksel bir kırılım geçirip iletkenleşmesi ve yükün iletkenden akışkana sızmasını sağlar. Korona deşarjı, iletkenin etrafındaki elektrik alanın, havanın dielektrik dayanımını aştığı yerlerde oluşur. Genellikle nemli ve sisli havalarda görülen bu deşarj işlemi radyal olarak dışarıya mor renkli ışık halkaları emite eder. Kendiliğinden meydana gelen korona deşarjı doğal olarak eğer elektrik alanı şiddetinin limiti sonsuza gitmiyorsa yüksek voltajlı sistemlerde açığa çıkar. Genellikle yüksek voltaj taşıyan iletkenlerin havaya bitişik sivri noktalarında, mavimsi bir parıltı olarak görülür ve bir gaz deşarj lambasıyla aynı özellikte ışık yayar.

<span class="mw-page-title-main">Sürtünme ile elektriklenme</span> Temas ile elektriklenme türü

Sürtünme ile elektriklenme belli maddelerin başka maddeler ile sürtünme teması sonrası elektriksel olarak yüklü hale geldiği dokunma ile elektriklenmenin bir türüdür. Camın kürkle sürtünmesi ya da saçın taranması sürtünme ile elektriklenmeyi sağlar. Günlük hayattaki çoğu statik elektrik durumu sürtünme ile elektriklenme çeşididir. Oluşturulmuş kutupluluk ve yüklerin kuvvetliliği yüzey pürüzlüğü, sıcaklık, gerilme ve diğer özelliklere bağlı olarak maddeden maddeye değişmektedir.

Atom fiziğinde, etkin nükleer yük, çok elektronlu bir atomda bir elektronun yaşadığı gerçek pozitif (nükleer) yük miktarıdır. "Etkili" terimi, negatif yüklü elektronların koruyucu etkisi, daha yüksek enerjili elektronların, iç katmanın itici etkisi nedeniyle çekirdeğin tam nükleer yükünü deneyimlemesini engellediği için kullanılır. Bir elektronun deneyimlediği etkin nükleer yüke çekirdek yükü de denir. Atomun oksidasyon sayısı ile nükleer yükün gücünü belirlemek mümkündür. Elementlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çoğu, elektronik konfigürasyon temelinde açıklanabilir. İyonlaşma enerjilerinin davranışını düşününperiyodik tabloda. İyonizasyon potansiyelinin büyüklüğünün aşağıdaki faktörlere bağlı olduğu bilinmektedir:

  1. atomun boyutu;
  2. nükleer yük;
  3. İç kabukların eleme etkisi ve
  4. En dıştaki elektronun, içteki elektron tarafından kurulan yük bulutuna nüfuz etme derecesi.