İçeriğe atla

El öpme

Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, First Lady Melania Trump'u elini öperek selamlıyor (24 Nisan 2018).
Campesina, I. Ferdinand'ın elini öperken

El öpme; çeşitli kültürlerde sevgi, saygı ve nezaket belirtisi olarak yerleşmiş geleneksel bir davranış. Batılı toplumlarda el sadece öpülürken, Müslüman toplumlarda ve bazı diğer Doğulu toplumlarda el öpüldükten sonra öpen kişinin alnına değdirilir. []

Batı'da

Batılı toplumlardaki el öpme süreci genellikle eli öpülecek kişinin elini ileri doğru uzatması (sunması) ile başlatılır. El öpme özel bir nedeni olmaksızın, herhangi bir karşılaşmada gerçekleşebilir. Çoğunlukla erkekler tarafından kadınların eli öpülür. Bunun haricinde devlet ve din büyükleri gibi önemli kişilerin elleri de cinsiyetlerine bakılmaksızın öpülebilir. Bu tür el öpmede el nazikçe tutulurken dudaklar hafifçe parmakların eklemlerine değdirilir. Günümüzde özellikle nezaket amaçlı bayanların elini öpme geleneği yok olmaya yüz tutmuş, bunun yerini el sıkma ve yanaktan öpme almıştır.

Doğu'da

Müslüman toplumlarda ve bazı diğer doğulu toplumlardaki el öpme ve alna koyma geleneği ise halen yaygındır. Batıdakinin aksine genellikle kavuşmalarda ve bayram, anneler günü gibi özel günlerde el öpülür. Bu tür el öpmede genellikle küçükler büyüklerin ellerini öperler. Süreç bazen eli öpülecek kişinin elini sunması ile, bazen de öpecek kişinin uzanması (el istemesi) ile başlatılır. Müslüman toplumlarda genellikle nâmahrem kimselerin -çok yaşlı olmadıkları sürece- elleri öpülmez.

Tarihçe

İslamiyetin ilk yıllarında (7. yüzyıl) Müslümanların el öptüklerine dair çeşitli bilgiler mevcuttur.[1] Bir rivayete göre Ali bin Ebu Talib, "Babanın çocuğunun elini öpmesi şefkatten, çocuğun babasının elini öpmesi ibadetten, kocanın hanımının elini öpmesi arzudan, kişinin din kardeşinin elini öpmesi ise dindendir," demiştir.[2] [] []

Batıda el öpme geleneğinin geçmişi ise çok daha yenidir. 17. ve 18. yy.larda Lehistan-Litvanya Birliği'nde ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Kaynakça

  1. ^ Tirmizî, Sünen, İsrâ Tefsiri; Sünen-i İbn Mâce, Kitabu'l-Edeb, 16, s. 2/1221
  2. ^ Osman Şekerci, Kaynaklarımıza Göre İslâm Terbiyesi, İstanbul 1972, s.175

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Aile</span> aralarında yakın akrabalık bağı bulunan kişiler grubu

Aile veya ocak, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapı. En küçük, yani "çekirdek" olarak adlandırılan bir aile; baba, anne ve çocuklardan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Hinduizm</span> Hindistan merkezli bir din

Hinduizm, çok kapsamlı inanç ve yaşam felsefesinin toplamıdır. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te yaygındır. Günümüzde yaklaşık 1.25 milyar izleyeni ile Hristiyanlık ve İslam'dan sonra üçüncü sırada yer alan Hinduizm inancının neredeyse tüm takipçileri Hindistan ve çevresinde bulunmaktadır. Budizm ve Zen Budizmi gibi çeşitli ekoller Hinduizm'den kaynaklanıp ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sarık</span> en çok Sihler ve Müslümanlarca kullanılan baş örtüsü

Sarık, genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, doğrudan başa veya fes, kavuk gibi bir başlığın üzerine sarılan kumaş baş örtüsü. Sih ve Müslüman toplumlarında, genellikle Asya ülkelerinde yaygındır. Türkçede sarık dendiğinde özel olarak Osmanlı'da kullanılan, fes veya kavuk üzerine sarılan sarık türü de kastedilir.

<span class="mw-page-title-main">Sünnilik</span> en yaygın İslam mezhebi

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat, kısaca Ehl-i Sünnet ya da Sünnîlik, İslam dininin dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri ve %77-80'lik bir oran ile en büyük mensubunun bulunduğu mezhepler grubudur. Zaman zaman Sünnî İslam veya Sünnî mezhebi ifadesi de kullanılır. Günümüzde Sünnîlik, kendi içerisinde günümüzde yaşayan iki akaid mezhebi, dört fıkıh mezhebini içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıcılık</span> Tanzimat döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan düşünce akımı

Osmanlıcılık veya Osmanlı milliyetçiliği, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün ulusları ve unsurları Osmanlılık ruhu içinde birleştirmeyi amaçlamış bir ideolojiydi. Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Diğer dillerde genellikle "Osmanlı Reformu" deyimi kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kung fu (terim)</span> çin dövüş sanatları ve savunma

Kung Fu, Çin Mücadele Sanatlarının bilinen yaygın adıdır. Ancak bu sanatın ana vatanı olan Çin'de kültür devriminin ardından Kung Fu yerine Wu Shu adı tercih edilmiştir. Günümüzde Kung Fu tüm dünyada Wu Shu Federasyonu adı altında bir spor dalı olarak uygulanmaktadır. Kung Fu, bir mücadele için gerekli olan savunma ve saldırı hareketlerini bünyesinde barındırır. Kung Fu birkaç farklı açıdan alt stillere ayrılır: 1.Kuzey ve Güney Stilleri 2.Dışsal ve İçsel Stiller 3.Yumuşak ve Sert Stiller Shaolin ve Wudang Kung Fu'nun iki dini merkezi konumundadır. Kung Fu'nun din ile içli dışlı olması ona sadece mücadele sanatı olmanın ötesinde farklı bir boyut kazandırmıştır. Bu boyut zaman zaman Kung Fu Felsefesi adı altında dünyaya yayılmaktadır. Kung Fu hakkında birçok efsane vardır. Bu efsanelerde Kung Funun ya da daha ileri giderek bazen bütün mücadele sanatlarının Shaolin Tapınağında doğduğu anlatılır: "Varolan tüm savaş sanatlarının kaynağı olan Shaolin öğretisi" Bu anlatım yanlış ve eksiktir. Çin savaş sanatları üzerine yapılan bilimsel araştırmalar bu yanlışlığı ortaya koymuştur.

Batıl inanç, genellikle bilgisizlikten, bilimsel bilgilerin veya nedenselliğin yanlış anlaşılmasından, kadere veya büyüye inanmaktan, olağanüstü etkileri algıladığını sanmaktan veya bilinmeyene karşı duyulan korkudan kaynaklanan inanç veya uygulamalardır. Batıl inançlar çoğu zaman şans, kehanet ve belirli ruhani varlıklarla ilişkilidir. Kaynak ve mantıklı bir açıklamadan uzak, uygulamalarda din adı kullanılan inanç ve hareketlere söylenen bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Evlilik</span> kişiler arasında gerçekleşen resmî veya gayriresmî ortaklık

Evlilik, hemen hemen tüm kültürlerde evrensel olarak yer edinmiş, evli çift ile sahip olabilecekleri çocuklar arasında haklar ve yükümlülükler içeren; ve yasalar, kurallar, gelenekler, inançlar ve tutumlarla düzenlenen, yasal ve sosyal olarak onaylanmış cinsel ve ekonomik bir birliktelik olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Şaman</span> Eski Orta Asya devletlerinde dinsel kişilik

Şaman ya da Kam, Şamanizm dinine inanan kavimler tarafından, ruhlarla insanlar arasında iletişim kurduğuna inanılan dini liderdir. Tunguzcada ve Mançucada ''büyücü'' veya ''kahin'' anlamına gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

<span class="mw-page-title-main">Şövalye</span>

Şövalye Orta Çağ Avrupa'sında seçkin ve profesyonel bir süvari sınıfı. Şövalyelik günümüzde, bazı ülkelerde önemli bir hizmet nedeniyle verilen bir unvana dönüşmüştür ve geleneksel olarak devam ettirilmektedir. Avrupa dillerinin çoğunda şövalye için kullanılan chevalier, caballero, cavaliere ve Ritter gibi sözcüklerse genel olarak atlar ve binicilik ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüsçülük</span> Çin merkezli etik ve felsefi sistemi

Konfüçyüsçülük, Ruizm veya Ru klasisizmi olarak da bilinir, antik Çin'de ortaya çıkan bir düşünce ve davranış sistemidir ve çeşitli şekillerde bir gelenek, felsefe, din, hükûmet teorisi veya yaşam biçimi olarak tanımlanır. Konfüçyüsçülük, Çin filozofu Konfüçyüs'ün öğretilerinden, daha sonra Yüz Düşünce Okulu dönemi olarak anılacak bir dönemde gelişti.

<span class="mw-page-title-main">Katliam</span> canlıların toplu halde öldürülmesi

Katliam ya da kırım, tek seferde veya çok kısa sürede çok sayıda kişinin öldürülmesi eylemidir.

Gayrimüslim, İslam hukuku ve dünya görüşünde Müslüman olmayanları tanımlamak için kullanılan terimdir. İslam esasıyla yönetilen devletlerin idaresi altında yaşayan ve İslam'dan başka bir inanca sahip kişi ve topluluklar ayrıca zimmî olarak sınıflanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Öğün</span>

Öğün; gün içerisinde düzenli olarak yemek yenilen belirli vakitlerden her biri ve bu vakitlerde yenen yemekler. Pek çok kültürde kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği olmak üzere 3 ana öğün bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Giyim</span>

Giyim, vücudun bir kısmını veya tamamını kapsayan her türlü kıyafet ve aksesuar. Giyim kuşamın en önemli ve muhtemelen en eski işlevi, vücudu doğa şartlarından korumasıdır. Hava koşullarından korumasının yanı sıra, spor ve yemek yapmak gibi tehlikeli faaliyetler sırasında deri ile çevre arasında bariyer görevi görerek güvenliği artırır. Ayrıca vücuda hijyenik bir bariyer sağlayarak vücuda toksinlerin ve mikropların girişini sınırlandırır. Giyim kuşamın en önemli işlevlerinden biri de kişinin stilini, zevklerini ve modayı yansıtmasıdır. Her halka ve ülkeye ait ulusal giyimler mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Nazar</span>

Nazar ya da kem göz, canlı veya cansız bir varlığın başına kaza veya belâ gelmesine neden olduğuna inanılan bakış. Nazardan özellikle çocukların, hamilelerin ya da hayvanların etkilendiğine inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Asil</span> Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan kimseler

Asil veya soylu, bazı kültürlerde toplumun ayrıcalıklı en üst katmanına mensup kişi. Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan kimselere denir. Asil olma durumuna asalet veya soyluluk denir. Pek çok toplumda soyluluk ebeveynlerden çocuklara geçer. Kavramın tanımı ülkeden ülkeye veya aynı ülkede çağdan çağa farklılık gösterebilir. Örneğin bazı toplumlarda soylu sınıfı iktidara ve çok geniş yetkilere sahip iken diğerlerinde sembolik olabilir.

Emeklilik, hayatlarını çalışarak sürdüren kişilerin yaşlılık dolayısıyla çalışamayacağı varsayılıp planlı bir şekilde çalışmayı bırakmalarıyla başlayan durumlarına verilen isimdir. Bu kimselere emekli veya tekaüt denir.

Modernleşme teorisi sanayileşmiş Batı toplumlarının ya da G-7 ülkelerinin sahip olduğu yapı, kurum, değer ve sistemlere sahip olmak amacı ile sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda gelişmekte olan ülkeler (GÖÜ) ve az gelişmiş ülkeler (AGÜ) tarafından yapılan tüm düzenlemelere modernleşme denir. Modernleşme teorisi ise gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin gelişmeleri için, gelişmiş ülkelerin keşfettiği yöntemleri izleme dışında bir yolunun olmadığını savunan uluslararası politik ekonomi görüşüdür. Avrupa şartlarında ortaya çıkmış olan bu durum, modern olarak adlandırılırken, buna karşılık "modern olmayan" bir öteki yaratılarak "gelenek" adı verilmiştir. Batı Avrupa'da "Rönesans ve Reform Hareketleri" ile ortaya çıkmış ve Fransız İhtilali ile devam etmiştir. Temeline bakıldığı zaman, " eski rejime " düşünce yapısına ve inanç sistemine zıt olarak geliştirilen bir tepki olduğu görülebilir. Bu süreçte ortaya çıkan yönetim şekli, düşünce yapısı ve fikir akımları gibi bazı unsurlar eski düzenin değişme vakti geldiğinin habercisidir. Bu sayede eski rejim değişerek modern rejime geçildi. Modernleşme, sürekli olan bir değişimi, farklılaşmayı temel alan dinamik bir süreçtir. Bu sebeple modern insanlar arasında iletişim çok hızlı ve mesafeli bir duruma gelmiştir. Nüfusun artması ile birlikte artan iş bölümü, herkesin ayrı bir işlevi olması sebebi ile aralarında bir bağımlılık ilişkisi olan yapı anlamında farklılaşmış bir toplumu meydana getirmiştir.