İçeriğe atla

El-Uzzâ

Uzza (Ar. اَلْعُزَّى (el-uzza:)‎), İslâm öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası olup bu dönemde Mekke şehrinin üç baş tanrıçasından biriydi. O dönemlerde Uzza, Manat ve Lat, asıl ulaşılmak istenen ulu tanrı El-İlah'ın kızları olarak anılıyorlardı.[1]

İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da da İslam öncesi tapınılan ilah-putlardan biri olarak adı geçmektedir (Necm Suresi, 19-23. ayetler).

Hubel gibi Uzza da İslam öncesinde Kureyşliler tarafından korunmak için çağrılırdı. 624'te Uhud Savaşında, Kureyşlilerin savaş narası “Uzza'nın insanları, Hubel'ın insanları!” şeklindeydi.[2]

Diğer adları

Söyleyiş ayrımlarına göre:

  • Eluza
  • Haluza
  • Alilat

Uzza kültü

İslam öncesi Arabistan’daki ilahlara dair bilgi bulmak pek kolay olmadığı gibi bulunan bilgilerin güvenilirliği de tartışmalı olabilmektedir. İlahların kökenleri ihtiyatlı bir biçimde araştırılmakta ve bâzı öneriler getirilmektedir. Nabatlıların Petra'daki Uzza'ya dair kitabelerinde Uzza'nın Venüs gezegeniyle ilişkilendirildiğine dair açıklamalar bulunmaktadır.

Hişam bin el-Kelbî tarafından yazılmış Putlar Kitabı'na göre; "Kureyşliler de dâhil Arapların çocuklarına Abdul-Uzza ("Uzza'nın kulu/kölesi") ismini koyma âdetleri vardı. Daha da önemlisi Kureyşiler için Uzza en önemli puttu. Onu ziyaret eder, hediyeler getirir ve kurban adayarak lütuf dilerlerdi."[3]

Tapınılan üç tanrıçanın (Uzza, Manat ve Lat) gerçekten Tanrı'nın veya başka bir ilahın kızları olarak tapınılıp tapınılmadığı konusu belirsizdir. Putlar Kitabı'na göre üç tanrıçanın da tapınımına farklı zamanlarda başlanmış, buna göre ilk dönemlerde kardeş bile sayılmıyor olabilirler. İslâmî kaynaklar, İslâm öncesi dönemde bu üç tanrıçaya Tanrı ile insanlar arasında arabuluculuk etmesi için tapınıldığını ileri sürmüştür.

"İyi bil ki hâlis din, yalnız Allah'ındır. O'ndan başka dostlar edinerek 'Onlar bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde hüküm verecektir." (Zümer Suresi, 39/3)

Tefsirciler, ayetin son kısmını İslam öncesi dönemde bölgedeki insanların Allah veya tek yaratıcı Tanrı'ya inandıklarını, ama melekleri veya bir tür ilahları kendilerini Yaratıcı Tanrı'ya yaklaştırsınlar diye aracı kıldıklarını, bu aracı ilahlara ve putlarına taptıkları şeklinde açıklamıştır.[4][5]

Her üç tanrıçanın Mekke'nin yakınında kendilerine adanmış farklı mabetleri vardı. En önemli Arap Uzza mabedi, Kudayd'ın yanındaki Nakhlah diye anılan, Mekke'nin doğusunda Taif'e doğru olan bir yerde idi.

Geç dönem pagan Arap şiirinde Uzza, güzelliğin simgesi olarak geçmekteydi. Nabatlılarca Petra'da varlığını sürdürdü. Nabatlılar, başlarda Arapça isimler taşıyan ilahlara sahipken sonraları ilahlar, Helenistik tanrı ve tanrıçalarla özdeşleştirilmiştir. Bunun sonucu olarak Uzza da İsis ve Afrodit ile ilişkilendirilmiştir. Petra'daki kazılarda İsis/Uzza'ya adanmış bir tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bu tapınak, içinde bulunan bâzı oymalardan esinlenerek Kanatlı Aslanların Tapınağı olarak anılmaktadır. Uzza ismi Petra'daki kitabelerde kayıt edilmiştir.

Putlar Kitabı'nda alıntılanan ve Zeyd ib-Amr ibn-Nufeyl tarafından yazıldığı bilinen şiirin bir mısrada şöyle denmektedir:

Ne Al-Uzza ne de iki kızı kınanmadı. (Arapça فلا العزى أدين ولا ابنتـيهـا ‎)[6]

Uzza bahçesi

Easton's Bible Dictionary'e (Easton İncil Sözlüğü) göre Uzza, Manasseh ve Amon'un gömüldüğü bir bahçeydi (2 Krallar 21:18, 26).

Kaynakça

  1. ^ Turan Dursun, Kuran Ansiklopedisi, Kaynak Yayınları, Kasım 1994 ISBN 975-343-080-9 cilt 8 s.15
  2. ^ Tavil 1993
  3. ^ Kitab el-Esnam N.A. Faris 1952, s. 16-23
  4. ^ Seyyid Kutub, Fî Zilâl-il Kur'an, 8. cilt, Zümer Suresi, 3. ayet, s. 567 - Dünya Yayıncılık, İstanbul, 1991
  5. ^ Mevdudi, Tefhimu'l Kur'an, 5. cilt, Zümer Suresi, 3. âyet, s. 93-95, İnsan Yayınları, İstanbul, 1991
  6. ^ "(شِعْرُ زَيْدٍ فِي فِرَاقِ دِينِ قَوْمِهِ)". 19 Temmuz 2016. 7 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  • Ambros Arne A 2004: "A Concise Dictionary of Koranic Arabic". Wiesbaden: Reichert Verlag. ISBN 3-89500-400-6
  • Burton, John, The Collection of the Qur'an, Cambridge University Press, 1977: the collection and composition of the Qu'ran in the life time of Muhammad
  • Finegan, Jack, The Archeology of World Religions, Princeton University Press, 1952, pages 482-485, 492
  • Hammond, Philip, "An Isisian Model for The Goddess of the 'Temple of the Winged Lions' at Petra (Jordan)". 1985
  • Hitti, Philip K. History Of The Arabs, 1937, pp 96-101
  • The Kitab al-Asnam ("Book of Idols") 12 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.: Bir evangelik Hristiyan sitesinin çevirisine göre.
  • Kitab al-Asnam özgün Arapça
  • Peters, F. E., The Hajj: The Muslim Pilgrimage to Mecca and the Holy Places. Princeton University Press 1994
  • al-Tawil, Hashim, "Early Arab Icons: Literary and Archaeological Evidence for the Cult of Religious Images in Pre-Islamic Arabia", PhD dissertation, University of Iowa, 1993 Tawil on Pavlovitch 1 and Reply 1
  • Ibn al-Kalbī; (author) and Nabih Amin Faris (translator & commentary) (1952): The Book of Idols, Being a Translation from the Arabic of the Kitāb al-Asnām." Princeton University Press. US Library of Congress #52006741
  • Easton's Bible Dictionary, 1897.

Ayrıca bakınız

  • Şeytan Ayetleri

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

Şirk İslam'da, Allah'a ortak koşma anlamına gelen bir kavramdır. Kur'an'a göre en önemli iman sorunu olan şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka ilah olduğuna inanmak ve ona tapmak anlamlarına gelir. Şirk eyleminde bulunanlar müşrik olarak isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Fatiha Suresi</span> Kuranın ilk suresi

Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">İhlas Suresi</span> Kuranın 112. suresi

İhlas Suresi, Kur'an'ın 112. suresidir. Sure, 4 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Kureyş Suresi</span> Kuranın 106. suresi

Kureyş Suresi, Kur'an'ın 106. suresidir. Sure 4 ayetten oluşur.

<i>Şeytan Ayetleri</i> (roman) Selman Rüşdi romanı

Şeytan Ayetleri, Hint asıllı İngiliz yazar Selman Rüşdi'nin romanı. İlk baskısı 26 Eylül 1988'de Birleşik Krallık'ta yapılmıştır. Birçok İslam ülkesinde yasaklanan kitabın yazarı hakkında İran'da Humeyni tarafından ölüm fetvası verildi. Rüşdi'ye Fransa devleti tarafından onur ödülü ve İngiliz Kraliçesi tarafından şövalyelik nişanı verildi.

<span class="mw-page-title-main">Hac (İslam)</span>

Hac, Müslümanlar için kutsal olan Mekke çevresinde Kâbe ve diğer kutsal yerlerin ziyaret edilmesi ve ilgili dinî gerekliliklerin yerine getirildiği ibadettir.

<span class="mw-page-title-main">Nuh Suresi</span> Kuranın 71. suresi

Nuh suresi, Kur'an'ın 71. suresidir. Sure 28 ayetten oluşur.

Menat veya Manah, Arap mitolojisinde bir tanrıça. İslam öncesi Arabistan'da tapılan tanrıçalardandır, özellikle Mekke şehrinin üç baş tanrıçasındandı. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da da geçer. Putlar Kitabı'na göre İslam öncesi dönemde Araplar Manat'ın kader tanrıçası olduğuna ve üç baş tanrıçanın en yaşlısı olduğuna inanırlardı. O dönemlerde bu üç baş tanrıçanın Tanrı'nın kızları olduğuna inanılıyordu. Petra'daki Nabatlılar onu Manawat ismiyle anıyor, onu Greko-Romen tanrıça Nemesis ile denk tutuyor ve Hubal'ın karısı olduğuna inanıyorlardı.

<span class="mw-page-title-main">El-Lât</span> tanrıça

El-Lât, İslam öncesi Arabistan'daki kader, kısmet ve bereket tanrıçası. En büyük tapınağı Taif'te bulunuyordu. Lat, Taif'te dört köşeli düz bir kaya parçası ile temsil ediliyordu ve etrafında bir ev inşa edilmişti. Tapınak Taif Kabesi olarak biliniyordu. Kara taş, İslam öncesi dönemde Petra'da bir adı da Kaab olan tanrıça El-lât'ın sembolü durumundaydı.

<span class="mw-page-title-main">Arap mitolojisi</span>

Arap mitolojisi, Arapların İslamiyet öncesi çoktanrıcı inanç ve söylencelerini konu almakla birlikte Hristiyan, Yahudi ve İran dinlerinin de etkisinde kalmıştır. Samilerin bir kolu olan Arapların mitolojisinin bir özelliği de Sümer ve Mezopotamya mitolojisiyle devamlılık konumunda olmasıdır. Toplumların yaşamlarında bir sonraki kültür öncekileri yok etmez, Kutsal anlatılar alındıkları kaynaktan birtakım değişimlerle gelecek nesillere aktarılır ve devam ettirilir. Ayrıca o dönemde çevre bölgelerde yaşayan toplulukların mitolojileri ve inançları da Arap mitolojisiyle büyük oranda etkileşim gösterir. Arapların inanç sistemlerini oluşturmada diğer semitik toplumlarla etkileşim çok önemli roller oynamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Putperestlik</span>

Putperestlik veya putataparlık, genel anlamda bir nesne, görüntü veya fikre tapım içeren bir dini uygulama, anlayış veya inançtır. Putperestlik farklı şekillerde tanımlandığı ve farklı çeşitleri olduğu gibi bazen politeizm benzeri monoteist olmayan inanç yapılarını kastetmek için de kullanılır.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

Şeytan ayetleri, Muhammed tarafından önce vahiy olarak açıklanıp sonrasında bu ayetlerin Şeytan isimli varlık tarafından kulağına söylendiği ifade edilerek Kur'an'dan çıkartıldığı belirtilen ayetlerdir. Bu ayetlerle ilgili rivayetler, Taberî, Vâkidî, İbn Sa'd, Ebu Cafer Taberi ve İbni İshak'ın eserlerinde yer almıştır. Şeytan ayetleri kavramı ilk defa İskoç tarihçi William Muir tarafından 1858'de kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zümer Suresi</span> Kuranın 39. suresi

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'ın 39. suresidir. Sure 75 ayetten oluşur.

Takiye, İslam dininde bir Müslümanın zor bir durumdan kurtulmak için İslam'ı inkâr ederek Müslüman değilmiş gibi davranmasıdır. Kur'an Nahl suresinde takiye yapmaya izin vermektedir.

Hubal veya Hubel, Arabistan'da Mekke'de Kureyş kabilesinin hüküm sürdüğü sıralarda tapınılan, Arap putlarının en büyüğü ve Kabe'nin baş tanrısıdır. Arabistan'ın en uzak yerlerinden insanlar O'nu ziyarete gelirlerdi.

İlāh, "tanrı" ile aynı anlama gelen bir Arapça terimdir. Dişil hâli "ilaha"dır ve bu tanrıça ile eşanlamlıdır. Dinsel inanışlarca kutsal görülen ve tapınılan doğaötesi bir varlıktır. İlah kelimesi İslami ritüellerde sıkça kullanılır: ezan, kelime-i şehadet.

<span class="mw-page-title-main">Allah (Ay tanrısı)</span>

Allah'ın tarihsel olarak İslam öncesi Arabistan'da ay tanrısı olarak tapınılan bir tanrı olduğu varsayımı, 20. yüzyılın başlarında ortaya atıldı. İslam öncesi Araplar Kâbe'de 360 tane puta (tanrıya) tapıyordu; bunlardan en güçlüsü ve yükseğe koydukları tanrı, bu görüşe göre Allah'a eş değer olan ay tanrısı Hubal idi.

Tağut, Allah'tan başka bir ibadet odağını ifade eden İslami terminolojidir. Geleneksel teolojide bu terim genellikle kendileri için kurbanların kanı akıtılan putları veya İblisleri ifade eder.