Farmakoloji ya da eczabilim günümüzdeki anlamıyla canlı organizmadaki ilaç etkilerini ve canlı organizmaya alınan ilaçların yapısını inceleyen bir bilim dalıdır. Yeni sentezlenmiş veya bitkilerden ayrıştırılmış maddelerin etkilerini biyolojik yapısını laboratuvar çalışmaları ile deney hayvanlarında, klinik araştırmalar ile insanlarda inceleyerek ilaç geliştirme çalışmalarına katkı veren bir tıp ve eczacılık bilimidir. Diğer bir deyişle, ilaçların yapımından, kullanıma sunulmasına, ilaçlar ile biyolojik dizgeler arasındaki etkileşimleri inceleyen bilim dalıdır. Farmakoloji, deneyleri ve canlılar üzerindeki araştırmalardan klinik uygulamaya değin uzanan bu karmaşık ve yoğun süreci birçok alt dalı ve yardımcı bilim dalları ile yakından bağlantılı yürütür.
Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.
Hipertermi, dış etkenler nedeniyle insan vücut sıcaklığının yükselmesi anlamına gelir. Hipertermi hafif veya şiddetli şekillerde kendini gösterebilir. Genellikle çevresel faktörler sonucu oluşur; direkt olarak güneş ışınlarına maruz kalma, sıcak çarpması ve ortam sıcaklığının yüksek seviyelere ulaşması gibi. Ateş ile karıştırılmamalıdır.
Bağışan ya da antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerdir. Bu moleküller organizmayı yabancı moleküllerin yol açması muhtemel zarar verici etkilere karşı erkenden uyararak koruyuculuk sağlarlar. İmmünglobulinler; IgG, IgM, IgA, IgD, IgE tipleri vardır.
Antipiretikler, ateşli durumlarda vücut sıcaklığını düşüren ilaçlardır. Ancak, ateşi olmayan bir kimse tarafından alındıkları takdirde vücut sıcaklığına herhangi bir etkide bulunmazlar. Antipiretiklerin çoğu farklı amaçlar için de kullanılabilir. Örneğin, en yaygın kullanılan antipiretiklerden biri olan Aspirin, ağrı dindirici olarak da kullanılır. Antipiretik ilaçlar vücuttaki ısı kaybını artırarak vücut ısısını düşürür. Bu sınıftan bazı ilaçların antiromatizmal etkileri de vardır.
Cıva sembolü "Hg" ve atom numarası 80 olan kimyasal element. "Hg" sembolü, Latincedeki hydrargyrum sözcüğünden gelir. Oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan Cıva için İngilizcede iki sözcük kullanılır: "mercury" ve "quicksilver".
Kriyojeni, fizikte çok düşük sıcaklıklarda yapılan üretim ve işlemler için kullanılan terimdir.Kriyojenist ise bu düşük sıcaklıklarda bu işlemleri yapan kişiye denir. Kriyojenist Celcius ve Fahrenheit'ın yerine mutlak değerler içeren Kelvin ve rankin skalalarını baz alır. Kriyojeni terimi çoğu zaman kurgu veya popüler kültürde yanlış olarak kullanılır. Bu bilim dalı birkaç terim içerir. Örneğin kriyobiyoloji, düşük sıcaklıkların organizmalara etkisini inceleyen bir biyoloji dalıdır. Kriyoameliyat, -196 santigrat dereceye kadar düşük sıcaklıklarda yapılan kanser hücreleri yok etme ameliyatlarına denir. Kriyoni, insan ve hayvan parçalarını gelecekte tekrar canlandırabilecek olan kriyomuhafazanın gelişmekte olan tıbbi teknoloji dalıdır. Sahadaki araştırmacılar kriyobiyoloji, kriyojeni, akışbilimi'nin de içinde bulunduğu birçok bilimin sonuçlarını uygulamaya koymaya çalışıyorlar. Kriyoelektronik, düşük sıcaklıklardaki süperiletkenliği inceleyen bilim dalıdır. Kriyotronik, kriyoelektroniğin pratik uygulamasıdır. Kriyoetik, kriyoniklerin etiksel içeriklerini inceleyen daldır. Kimin vücudunu dondurup öldürücü koşullardan kurtulmak ve gelecekte tedavi edilebilip önlenebilecek şeyler için vücudunu dondurmak istediğine odaklanır.
Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur: Merkezî sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. ÇSS, MSS'yi vücudun diğer tüm kısımları ile bağlayan uzun fiberlerden oluşur. ÇSS, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden oluşur.
Epidermis, deriyi oluşturan üç tabakadan en dıştakidir. Daha içteki tabakalar dermis ve hipodermistir. Epidermis tabakası çevresel patojenlerden kaynaklanabilecek enfeksiyonalara karşı bir bariyer sağlar. Ayrıca transepidermal sıvı kaybı yoluyla vücuttan atmosfere verilen su miktarını düzenler. Epidermis, bir baz tabakanın üzerine dizi hücre tabakalarından oluşur.
Çürükçül ya da saprotrof organizmalar gıdalarını cansız maddelerden elde eder, genelde ölmüş veya çürümekte olan bitki ve hayvanların içerdiği organik bileşikleri kullanır. Saprotroflar kendi gıdalarını yapamadıkları için bir tip heterotrof sayılırlar. Aralarında mantarların çoğu, bakteriler ve protozoalar bulunur. Bazı hayvanlar ve fotosentez yapmayan bazı ender bitkilere de saprotrof olarak değinilebilir ama bunlara daha sık olarak saprofaj terimi kullanılır.
Ter, su ve çözünmüş katılardan (başlıca kloritler) oluşan ve memelilerin derilerindeki ter bezlerinden salgılanan sıvı. Ter salgılama sürecine terleme denir. Ter, 2-metilfenol (o-kresol) ve 4-metilfenol (p-kresol) ve hatta eser miktarda da olsa üre, amonyak, ürik asit, bikarbonat, potasyum gibi koku verici maddeler veya kimyasallar içerir.
Hipotermi, insanlarda merkezî vücut sıcaklığının 35 °C'den aşağı düşmesine denir. Sanılanın aksine hipotermiya bir hastalık değildir. Genellikle yağmur, rüzgâr, kar veyâ soğuk suya maruz kalma gibi faktörler tarafından tetiklenir. Belirtiler sıcaklığa bağlıdır. Hafif hipotermiyada şiddetli titreme görülürken sıcaklığın daha fazla düşmesi ile orta derecede hipotermiyada titreme durur ve zihinsel karışıklık artar. Şiddetli hipotermiya başlangıcında paradoksal soyunma yaşanabilir, hipotermik kişi bilincini kaybeder ve kalp durması riski artar.
Komünite, ekolojide iki veya daha fazla türe ait popülasyonun aynı bölgede yaşamasıdır.
Algor mortis ya da ölüm soğukluğu, ölümden sonra vücut sıcaklığının değişmesidir. Vücut sıcaklığı genelde kademeli olarak ortam sıcaklığına kadar düşer, ancak dış etkenler bu duruma etki edebilir. Ortam sıcaklığı vücut sıcaklığının üzerinde ise, vücut sıcaklığı ortama göre değişir ve sıcaklık artar.
Kokuşma, ölmüş hayvan bedeninin ayrışmasının yedi aşamasından biridir. Geniş anlamda, dokular arasındaki uyumsuzlukla ve çoğu organın sıvılaşmasıyla sonuçlanan bir süreç içinde, protein yapılarının bozulmasıdır. Organik maddelerin bakterilerle veya mantarlarla ayrışmasından kaynaklanır ve zararlı kokuların oluşumuyla sonuçlanır.
Ayrışma veya çürüme, organik maddelerin, maddenin daha basit formlarına ayrıldığı süreçtir. Bu süreç biyomda yer kaplayan sonlu maddelerin geri dönüşümü için gereklidir. Canlı organizmaların organları ölümünden kısa bir süre sonra ayrıştırmaya başlar. Bütün organizmalar aynı yolla ayrışmamalarına rağmen, ölümden sonra aynı aşamalardan geçerler. Ayrışmayı inceleyen bilim olan taponomi, Yunanca’da (τάφος, taphos) (mezar) kelimesinden gelir.
İnsanın normal vücut sıcaklığı genellikle iki yöntem ile ölçülür. Birinci yöntem olan oral yol ile ölçüldüğünde 36.8±0.4 derecedir. İkinci yöntem olan içsel bölgeler anal, vajinal yolla ölçüldüğünde ise 37.0 derece olarak çıkmaktadır. Ancak günümüzde ilerleyen teknoloji ile birlikte alından veya termal kameralar ile daha hızlı ve hijyenik olarak ölçülmektedir. Bu ölçümler esnasında kişinin yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, üreme yetisi, ölçüm yapılan yerin bölgesi,günün hangi saatinde yaptığı,kişinin ayık veya baygın olma durumu, kişinin aktivite durumu (hareketlilik) ve duygusal durumu vücut sıcaklığının değişmesine sebebiyet olmaktadır. Rektal ya da vajinal ölçümler vücudun içinden geldiği için oral yolla yapılan ölçümlere göre daha sıcaktır, hatta oral yol ile yapılan sıcaklık ölçümleri de deri üstünden yapılan ölçümlerden de daha yüksek çıkmaktadır. Ayrıca koltuk altı ve kulaktan yapılan ölçümlerde farklı sıcaklıkları da göstermektedir.
Biyolojik sistematik, geçmişte yaşamış ve günümüzde yaşayan canlıların çeşitlenmesi ve zaman içinde bu canlılar arasındaki ilişkileri inceleyen bir alandır. Bu ilişkiler evrim ağaçları, filogenetik ağaçları ya da kladogramlar (filogeniler) olarak görsel hâle getirilir. Filogenilerin iki bileşeni vardır: Gruplar arasındaki ilişkileri gösteren dallanma sırası ve evrim için geçen süreyi gösteren dal uzunluğu. Tür ve daha yüksek taksonların filogenetik ağaçları anatomik ya da moleküler özellikler gibi karakter özelliklerinin evrimi ve organizmaların dağılımını araştıran biyocoğrafya üzerine yapılan çalışmalarda kullanılır. Diğer bir deyişle sistematik, Dünya üzerinde yaşamın evrimsel tarihçesini anlamak için kullanılır.
Endoterm tamamen ortam ısısını kullanmadan vücut içi işlevleriyle vücut sıcaklığını metabolik olarak uygun bir sıcaklıkta tutan organizmalar için kullanılan terimdir. Vücut içinde oluşturulan ısı, asıl olarak hayvanın rutin metabolizmasının bir atık ürünüdür ancak aşırı soğuk ortam ya da düşük aktivite koşullarında endoterm hayvanlar ısı üretimi için özel olarak uyum sağlamış özel mekanizmalar da uygulayabilir. Bu özel mekanizmalara örnek olarak özel işlevli kasların çalışması ile oluşan titreme ve kahverengi adipoz doku içindeki ayrık oksidatif metabolizma sayılabilir.
Termoregülasyon, bir organizmanın, çevre sıcaklığı farklı olsa bile vücut sıcaklığını belirli sınırlar içinde tutma yeteneğidir. Termo-uyumlu bir organizma ise bunun aksine, çevre sıcaklığını kendi vücut sıcaklığı olarak benimser ve böylece dahili termoregülasyon ihtiyacını ortadan kaldırır. İç termoregülasyon, bir homeostaz sürecidir. İnsanlarda vücut, normal bir sıcaklığı koruyamaz ve normalin önemli ölçüde üzerine çıkarsa, hipertermi olarak bilinen bir durum oluşur. İnsanlar ayrıca, altı saat boyunca yaş termometre sıcaklığı 35 °C üzerinde tutulduğunda ölümcül hipertermi yaşayabilir. Vücut sıcaklığının normal seviyelerin altına düşmesi durumu ise hipotermi olarak bilinir. Vücut sıcaklığının homeostatik kontrol mekanizmaları arızalandığında ortaya çıkar ve vücudun sıcaklığı üretmesinden daha hızlı kaybetmesine neden olur. Normalde 37 °C olan vücut sıcaklığı, 35 °C altına düştüğünde hipotermi başlar. Genellikle soğuğa uzun süre maruz kalmanın neden olduğu hipotermiye, vücut sıcaklığının normal aralığa yükseltilmeye çalışıldığı yöntemlerde müdahale edilir.