Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

Hava soluyan omurgalılardaki temel solunum organıdır. Soluk alındığında burun ve ağızdan giren hava nefes borusu ve sonrasında bronşlardan geçerek akciğerlere ulaşır. Toplardamarlarla gelen karbondioksitce fazla olan (kirli) kan burada yenilenir. Ayrıca sesin oluşumunda da görevlidir.

Soluk borusu vücutta solunan havanın geçtiği, boru şeklinde bir organdır. Omurgalılarda trakea havanın boğazdan akciğerlere geçişini sağlarken, omurgasızlarda dışarıdaki havayı doğrudan iç dokulara ulaştırır.
Efüzyon veya effüzyon, plevra, periton, perikard gibi vücut kaviteleri içinde sıvı birikimi şeklindeki bir ödemdir. Normalde vücut kaviteleri içerisinde bulunan sıvı miktarı 50 mililitrenin altındadır. Bunun üzerindeki miktarlarda sıvı birikimi efüzyon olarak adlandırılır.
Göğüs hastalıkları, özellikle akciğerlerin pnömoni, plörezi, tüberküloz, bronşektazi, akciğer kanserleri, plevra hastalıkları, mediasten hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH), astım gibi solunum sisteminin alt bölümlerinin hastalıkları ile ilgilenen bir daldır.

Solunum sistemi, kandaki karbondioksit (CO2) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir.

Kanama, canlı bir organizmada kanın kalp ve damar boşluğu (lümeni) dışına çıkmasıdır.

Belsoğukluğu (Gonore), Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu, özellikle döl ve idrar yollarını etkileyen, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ikinci en bulaşıcı olanıdır; ilk sırayı klamidya enfeksiyonu alır.
Akciğer zarı, akciğeri çevreleyen zarımsı iki dokudan oluşur. Dış zar göğüs duvarına bağlıdır içte ki ise akciğere ve diğer iç dokulara bağlıdır. Bu iki zar arasında "zar boşluğu" adı verilen ince bir boşluk bulunur. Bu boşluk akciğer tarafından üretilen plevra sıvısı ile doludur. Plevra sıvısı soluk alıp verirken akciğerlerin göğüs kafesi içinde yumuşak bir biçimde hareket etmesini sağlar. diğer adı Plevra,olan zar göğüs boşluğunu içten kaplayan ve akciğerleri çevreleyen, iki katlı, ince bir zar tabakasıdır. Normal şartlarda plevranın bu iki katmanı arasında akciğerin solunum esnasında kolayca hareket edebilmesini sağlayan, yaklaşık 20 mL civarında kaygan bir sıvı bulunmaktadır.
Peritonit ya da peritonitis, karın zarının iltihaplanması neticesinde oluşan bir hastalıktır. Karın içi organları örten doku ile sindirim kanalındaki bir delinme veya karın içi bir enfeksiyondan ileri gelmektedir. Hastalığın belirtileri arasında ateş, karın ağrısı, karında hassasiyet ve öksürme vardır. Yaygın veya yerel olur; tedavisi her zaman ilaçla, çoğu zaman da ameliyatla sağlanır.

Plevral efüzyon plevral boşlukta sekresyon-absorpsiyon dengesinin bozulması sonucu sıvı birikimidir.

Empiyem, vücudun doğal boşluklarına irin toplanmasıdır. Çok tehlikeli bir yangı şeklidir.

Karın boşluğu, insanlarda ve diğer birçok hayvanda çok sayıda organ içeren büyük bir vücut boşluğudur. Abdominopelvik boşluğun bir parçası olan karın boşluğu, torasik boşluğun altında ve pelvik boşluğun üzerinde bulunur.
İnfarkt, dolaşım yetmezliğine bağlı yerel iskemik doku nekrozudur; bu olguya infarksiyon (infarction) nitelemsi yapılır. Kısa sürede oluşan güçlü iskemilerin büyük bölümü infarktla sonuçlanır. Çoğu infarktlar arterlerin bir embolus ya da trombusla tıkanmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Vena tıkanmaları ve bunlara ilgili infarktlar seyrektir. İnfarktlar genellikle koagülasyon nekrozu, beyindekiler kollikuasyon nekrozu biçimindedir.

Akut karın aniden, şiddetli bir şekilde ortaya çıkan karın ağrısı anlamına gelir. Çoğu vakada acil ve spesifik tanı gerektiren tıbbi bir acil durumdur. Bazı durumlarda acil cerrahi müdahale gerektirir.
Seröz enflamasyon, eksüdatif yangının en hafif türüdür. Akut yangılar genellikle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır:
Fibrinli enflamasyon, eksüdatif yangının görece hafif bir türüdür. Akut yangılar genellikle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır:
İrinli yangı, bir akyuvar türü olan nötrofil polimorfların eksüdasyonu ile karakterize bir yangı şeklidir. Akut yangılar genellikle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır.
Granülasyon dokusu, doku kaybının olduğu ya da geri emilememiş bir eksüdanın bulunduğu olguların iyileşme sürecinde da ortaya çıkan, bazı uzmanlarca “proliferatif (prodüktif) yangı” olarak nitelendirilen olgudur. Granülasyon dokusu ilk kez deri yaralarının iyileşmesi sırasında tanımlanmıştır; yara bölgesini dolduran damardan zengin dokunun yüzeyi granüllü görüldüğü için granülasyon dokusu adı verilmiştir.