Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuş; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945'te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu(İngilizce:United Nations High Commissioner for Refugees), 14 Aralık 1950'de Birleşmiş Milletler Genel Meclisi tarafından kurulmuştur.
Model Birleşmiş Milletler, eğitim kurumlarının öğrenci delegeler çıkararak belli ülkeleri ve Birleşmiş Milletler kurumlarını temsil ettikleri eğitsel bir simulasyondur. MUN, eleştirel düşünme, takım çalışması ve liderlik yeteneklerine ek olarak katılımcıların araştırma, konuşma, tartışma ve yazma becerilerini kullanmalarını ister ve geliştirir. Programda, öğrencilerin ilgisini çekmek ve onların güncel dünya meseleleri hakkında daha derin bir anlayış geliştirmelerine izin vermek amaçlanmıştır. Genelde konferans, panel, çalıştay veya forum usulüyle yürütülen toplantıları içerir. Birleşmiş Milletler'in kendisi tarafından tanınan en büyük Model Birleşmiş Milletler organizasyonu Lahey Uluslararası Model Birleşmiş Milletler'dir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 4 Kasım 1950'de İnsan Hakları Bildirisinde bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metindir.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, 16 Aralık 1966'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 3 Ocak 1976 itibarıyla yürürlüğe giren çok taraflı bir antlaşmadır. Sözleşmeyle, taraf devletler bireylere işçi hakları, sağlık hakkı, eğitim hakkı ve yeterli bir yaşam standardı hakkı dahil olmak üzere çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel haklar verilmesine yönelik çalışmayı taahhüt etmektedir.
Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, 16 Aralık 1966'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 23 Mart 1976 itibarıyla yürürlüğe giren çok taraflı bir antlaşmadır. Sözleşme, taraf devletlerin bireylerin yaşama hakkı, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı özgürlüğü, seçim hakları ve adil yargılanma hakları dahil, sivil ve siyasal haklarına saygı göstermelerini taahhüt eder. Sözleşmede 3 ek protokol vardır. Bu protokollerden 1. protokol olan seçmeli protokoldür ve bu protokolle bireysel başvuru usulüyle denetim getirilmiştir. 2012 itibarıyla 167 devlet Sözleşmeye taraf olmuştur.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, uluslararası hukuk çerçevesinde garantilenen ve 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde beyan edilen insan haklarının desteklenmesi ve korunması için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur. Komiserlik, 1993 İnsan Hakları Dünya Konferansı sonrasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Aralık 1993'te kurulmuştur.
Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme veya 1951 Mülteci Sözleşmesi, çok uluslu bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi olup mülteci statüsünü, sığınma hakkı almış şahısların haklarını ve sığınma hakkı veren ülkelerin sorumluluklarını tanımlar. Sözleşme aynı zamanda savaş suçluları gibi mülteci olarak nitelendirilmeyen şahısların statülerini de düzenler. Sözleşme ayrıca kendi altında basılan seyahat belgeleri aracılığıyla vizesiz seyahat imkânı sunar. Mülteci Sözleşmesi Cenevre'de imzalanmış olmasına rağmen, silahlı çatışmaları düzenleyen dört sözleşmenin Cenevre Sözleşmesi olarak bilinmesi nedeniyle, Mülteci Sözleşmesinden Cenevre sözleşmesi olarak bahsetmek yanlış olacaktır.
Ayrımcılık karşıtı yasa veya ayrımcılıkla mücadele yasası çeşitli iş grupları, cinsiyet, cinsel kimlik, ırk, engellilik, inanç veya bireysel siyasi görüşlere dayalı gruplar için korumaları içeren yasalardır. Ayrımcılıkla mücadele yasaları, ayrımcılık türlerine ve bu yasalarla korunan gruplara göre çeşitlilik gösterebilmektedirler. Ayrımcılıkla mücadele yasaları, özellikle belirtilen özelliklerinden dolayı bireylere farklı muamele edilmemesi gerektiği konusunda eşitlik ilkelerine dayanmaktadır.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Birleşmiş Milletler'in (BM) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (KSHUS) ile kurulmuş olan 18 üyeli bir organıdır. Komite, yılda üç defa; 4 haftalık otrumlar hâlinde toplanarak 172 devletin KSHUS'ye uyumu ve 116 devlet tarafının KSHUS'nin Birinci Seçimlik Protokolü çerçevesindeki bireysel başvuruları hakkında raporlar çıkartır. Komite, BM'deki her biri ayrı bir anlaşmayı uygulamakla görevli 10 insan hakları kurumundan birisidir.
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Bildirgesi ya da DEDAW Birleşmiş Milletler'in kadın haklarına bakışını ana hatları ile çizen bir insan hakları bildirgesidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 7 Kasım 1967'de kabul edilmiştir.
Maputo Protokolü ya da Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi'ne ek Afrika Kadın Hakları Protokolü, Afrika Birliği tarafından 2005 yılında yürürlüğe giren uluslararası bir insan hakları belgesidir.
Sovyetler Birliği'nin Ghagheharan'da mültecileri bombalaması, Ekim 1984'te Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi sırasında Pakistan'a kaçmakta olan 300 aileden oluşan bir mülteci kafilesinin Gur ilindeki Ghagheharan köyünde Sovyet Hava Kuvvetleri tarafından jetler ve helikopterlerle saldırıya uğraması olayı. Kafile ve bulundukları bölge, herhangi bir askeri tehdit veya önem teşkil etmiyordu. Saldırıda ölen ve yaralanan sivil sayısı belirlenememiştir, ancak yüksek kayıp tahmin edilir.
Kulchabat, Bala-Karz ve Muskizi Katliamı, Kızıl Ordu ve Afganistan Demokratik Cumhuriyeti kuvvetleri tarafından 12 Ekim 1983'te Afganistan'ın Kandehar ilindeki Kulchabat, Bala-Karz ve Muskizi köylerinde antikomünist olmakla suçlanan Afganların ve ailelerinin köylerin meydanlarında kurşuna dizilerek toplu idam edilmesi olayı. Katliamda 20'si kadın ve 20'si yaşlı olmak üzere 360 sivil öldürülmüştür.
Dash-e Bolohan ve Dash-e Asuhan Katliamı, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi sırasında Kızıl Ordu ve Afganistan Demokratik Cumhuriyeti kuvvetleri tarafından Mart 1984'te Afganistan'ın Dash-e Bolohan ve Dash-e Asuhan köylerinde antikomünist olmakla suçlanan yüzlerce Afgan sivilin katledilmesi olayı.
Haziran ayındaki gerçekleşen bir darbe girişimin ardından, 29 Ağustos 1993 yılında, Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey'e yönelik ulusal güvenoyu yapıldı. Seçmenlere "Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına güveniyor musunuz?" diye soruldu. Seçmenlerin sadece %2'si "evet" oyu verdi ve katılımın %91,6 olduğu bildirildi. Bu sonucun ardından Elçibey 1 Eylül'de görevinden ayrıldı.
Barınma hakkı uygun konut ve barınak için ekonomik, sosyal ve kültürel bir insan hakkıdır. Bazı ulusal anayasalarda ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nde tanınmaktadır. Barınma hakkı, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin 1991 tarihli Uygun Barınma Konulu Genel Yorumunda açıkça belirtilen Uluslararası insan hakları hukukunda müstakil bir hak olarak kabul edilmektedir. ESKHS kapsamında barınma hakkının boyutları şunları içerir: hizmetlerin, altyapının, malzemelerin ve tesislerin mevcudiyeti; görev süresinin yasal güvenliği; yaşanabilirlik; ulaşılabilirlik; karşılanabilirlik; konum ve kültürel yeterlilik.
Alema,genellikle Dr.Alema olak tanınır, filozof, feminist aktivist, çatışma analisti, kadın hakları savunucusu ve Afgan politikacıdır. Afganistan'da insan hakları ve sivil toplumdan sorumlu bakan yardımcısıydı. Aynı zamanda 2021 yılında BBC’nin yayınladığı 100 Kadın listesinde yer almıştır.
Gıda hakkı ve varyasyonları, insanların kendilerini onurlu bir şekilde besleme hakkını koruyan bir insan hakkı olup, yeterli gıdanın mevcut olmasını, insanların buna erişme imkanına sahip olmasını ve bireyin beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılamasını ifade eder. Gıda hakkı, tüm insanların açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme'den uzak olma hakkını korur. Gıda hakkı, hükûmetlerin isteyen herkese ücretsiz gıda dağıtma yükümlülüğü ya da beslenmeye hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, insanlar kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle, örneğin gözaltında tutuldukları için, savaş zamanlarında veya doğal afetlerden sonra gıdaya erişimden mahrum kalırlarsa, bu hak hükûmetin doğrudan gıda sağlamasını gerektirir. Bu hak, Nisan 2020 itibarıyla 170 devletin taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'den türetilmiştir. Sözleşmeyi imzalayan devletler, yeterli gıda hakkının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aşamalı olarak tam olarak hayata geçirilmesi için mevcut kaynaklarının azamisini kullanarak adım atmayı kabul etmektedir. Toplam 106 ülkede gıda hakkı ya çeşitli biçimlerde anayasal düzenlemeler yoluyla ya da gıda hakkının korunduğu çeşitli uluslararası anlaşmaların yasalarda doğrudan uygulanabilirliği yoluyla uygulanmaktadır. 1996 Dünya Gıda Zirvesi'nde hükûmetler gıda hakkını yeniden teyit etmiş ve 2015 yılına kadar 840 milyon olan aç ve yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltarak 420 milyona indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sayı geçtiğimiz yıllarda artmış ve 2009 yılında dünya çapında 1 milyardan fazla yetersiz beslenen insanla kötü bir rekora ulaşmıştır. Ayrıca, gizli açlık - çocuklarda bodur bedensel ve zihinsel büyümeye neden olabilen mikro besin eksiklikleri - çekenlerin sayısı dünya çapında 2 milyardan fazladır. Uluslararası hukuka göre devletler gıda hakkına saygı göstermek, bu hakkı korumak ve yerine getirmekle yükümlü olsalar da, bu insan hakkına ulaşmadaki pratik zorluklar, dünya genelinde yaygın gıda güvensizliği ve Hindistan gibi ülkelerde devam eden davalar ile ortaya konmaktadır. Gıda ile ilgili en büyük sorunların yaşandığı kıtalarda - Afrika, Asya ve Güney Amerika'da sadece gıda kıtlığı ve altyapı eksikliği değil, aynı zamanda yanlış dağıtım ve gıdaya yetersiz erişim de söz konusudur. İnsan Hakları Ölçüm Girişimi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gıda hakkını gelir düzeylerine göre ölçmektedir.
Engelli Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler'in engelli kişilerin haklarını ve onurunu korumak amacıyla oluşturduğu uluslararası bir insan hakları anlaşmasıdır. Sözleşmeye taraf olan devletler, engelli kişilerin insan haklarından tam olarak yararlanmalarını teşvik etmek, korumak ve sağlamakla birlikte kanun önünde tam eşitliğe sahip olmalarını güvence altına almak zorundadır. Sözleşme, engelli kişileri birer yardım vakası, tıbbi müdahale veya sosyal koruma konusu olarak görmekten ziyade, tam ve eşit haklara sahip toplum üyeleri olarak algılamaya yönelik küresel engelli hakları hareketinde önemli bir katalizör görevi görmektedir. Sözleşme, yirmi birinci yüzyılın Birleşmiş Milletler'in ilk insan hakları anlaşmasıdır.