İçeriğe atla

Ekolojik sistemler teorisi

Gelişen Bireyi Çevreleyen Sistemler

Ekolojik sistemler teorisi, Urie Bronfenbrenner’in (1917-2005) 1940’lı yıllar boyunca çocukluk ve arkadaşlık örüntülerine dayanan çalışmalarından ortaya çıkmıştır. Ekolojik sistemler kuramı üzerinde, Sovyet gelişim psikoloğu Lev Vygotsky ve Alman doğumlu psikolog Kurt Lewin’in önemli etkileri bulunmaktadır. Kuram; hem gelişim psikolojisinde hem de kültür ve insan gelişiminin incelenmesinde ileri sürülen ekolojik-ortamsal yaklaşımlara temel olmuştur. Aktif bireyin; fiziksel, toplumsal ve kültürel çevre içerisinde karşılıklı etkileşimini temel alan dinamik bir modeldir. Çocuğun sosyalizasyonunu şekillendiren ekolojik bağlam; kişiler arası ilişkilere ve bu ilişkilerin bağlam ile ilişkisine vurgu yapmaktadır[1]. Her bağlam, başarılı uyuma engel olan veya başarıyı sağlayan belirli riskler ve koruyucu faktörler içermektedir. Çocuk geliştikçe ortamındaki etkileşimler daha karmaşık hale gelmektedir. Bu karmaşıklık, çocuğun fiziksel ve bilişsel yapıları büyüdükçe ve olgunlaştıkça ortaya çıkabilir.

Bağlam içinde gelişen insan

Bireyin sosyal ilişkilerine çok yönlü ve farklı bağlamları göz önüne alacak şekilde odaklanma, bireyin gelişimi ve uyumunun anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu anlayış aynı zamanda kültür gibi daha geniş katmanları içeren bir sisteme de dikkat çekmektedir[1]. Gelişimsel bakış açısıyla iç içe geçmiş sistemler kapsamında ele alınan insan gelişimine dair en etkili açıklama Bronfenbrenner ve Morris (2006) tarafından yapılmaktadır[2]. Ekolojik Model’e göre gelişme bireylerin içinde bulunduğu bağlamlar ve bireyler arasındaki ilişkilerin bir fonksiyonudur. Bu fonksiyonları kavramak için değişimi ele almak gerekir çünkü; bireyler, bağlamlar ve kültür zamanla değişmektedir. Her bir sistemdeki değişim kaçınılmaz olarak diğerlerini de etkiler.[3] Bu özellik sistem modellerinin en temel özelliğidir. İnsan gelişiminin bağlamı çok fazla etkiyi içine almaktadır. Bunlar iç içe geçmiş ve etkileşim halindedir. Anne baba değer sistemleri, toplumun çocuğa bakışı ve çocuğun değeri farklı sistemlerde yer alan bağlama ilişkin özelliklerdir.[3] Gelişen insanın uyumu ve yetkinliği ile makro düzeydeki etkiler arasında aracı faktörlere değinmek gereklidir. Sistemik bakış ile aile, kişinin yetkinliği için aracı faktör olarak ortaya çıkmaktadır.[3][4]

Sistem teorisi

İnsan gelişimi bağlam içerisinde bir dizi iç içe geçmiş yapılardan oluşmaktadır[1]. Bu yapılar en yakından en uzağa doğru düzenlenmiş beş katmandan oluşur: mikrosistem, mezosistem, ekosistem, makrosistem ve kronosistem[5][6]. Bireyin gelişimini sürekli olarak etkileyen bu yapılar anlık ve yüz yüze etkileşimlerden genel kültürel inanç sistemlerine kadar genişlemektedir. Buna göre bir çocuk hiyerarşik olarak iç içe geçmiş çok boyutlu, sürekli açılan ve değişen bağlamlar içinde bulunmaktadır. Bu katmanlar birbiriyle etkileşir ve çocuğun gelişimini etkiler.

Mikrosistem

En temel ve bireye en yakın sistemdir. Belirli fiziksel, sosyal ve sembolik özelliklerle yüz yüze bir ortamda gelişmekte olan bireyin yaşadığı faaliyetlerin, sosyal rollerin ve kişilerarası ilişkilerin örüntüsüdür. Gelişen bireyin içinde bulunduğu ev, akran grubu ve okul gibi yakın çevreler ve bu çevrelerde geliştirdiği doğrudan etkileşimler önemli mikrosistemlerdir.

Mezosistem

İki ya da daha fazla mikro sistem arasında gerçekleşen bağlantı ve süreçlerdir. Gelişen bireyin yaşamında farklı mikro sistemler arasındaki etkileşimini içermektedir. Araştırmacılar tarafından iki mikro sistemi köprüleyen bir ilişki olarak da tanımlanmaktadır[7]. Okul- aile, akran grubu-aile bu sistem içerisinde yer alır.

Ekzosistem

Bireyi doğrudan ilgilendirmeyen fakat halihazırda gelişimlerini etkileyebilecek çevresel etkilere atıfta bulunmaktadır. Birey bunlardan sadece birinde yer alır. Ebeveynin sosyal ilişki ağı ve komşuluk ilişkileri arasındaki bağlantı ve süreçleri bu katmanı oluşturmaktadır. Örneğin stresli bir çalışma ortamı anne babanın evdeki ilişkilerini etkileyebilir ve bu durum çocuğun istismarı ile sonuçlanabilir. Bu sistem; ekonomik sistem, ulaşım sistemi, yerel hükûmetler ve kitle iletişim araçları gibi toplumun temel kurumlarını kapsamaktadır.

Makrosistem

“Makrosistem” ise toplumsal, kültürel ve kurumsal düzeydeki etkileri içeren daha geniş ve daha uzak sosyal ve tarihsel bağlamı ifade eden tasarımları ifade etmektedir. Toplumun inanç sistemleri, kaynakları, tehlike ve fırsatları, yaşam biçimleri bu sistemin önemli yapılarına örnek verilebilir. Bu doğrultuda bireyin gelişimini destekleyecek yapılar, toplum tarafından paylaşılan bilgi ve kültürel örüntüler bu sistemde içerisinde değerlendirilmektedir.

Kronosistem

Son olarak Bronfenbrenner’in modeline eklediği en geniş sistem olan “kronosistem” ise bireyin yaşamı boyunca değişim ve tutarlılık gösterebilecek etmenlerin etkilerini ifade etmektedir.[8] Bireyin gelişimi üzerinde etkili olabilecek anne baba ayrılığı, ülkede yaşanan savaşlar ve ekonomik sıkıntılar gibi bir takım yaşamsal olaylar bu son sisteme örnektir. Odak konumdaki gelişen çocuğun zaman içindeki sosyal etkileşim kalıplarındaki değişimleri yansıtmaktadır.[9] Çocuğun sosyal etkileşiminin yapısı değiştikçe kendisini çevreleyen ekolojik sistemlerin konumu da değişmektedir. Örneğin şu anda gelişen çocuğun kardeşi yeni yürümeye başlayan bir çocuk ve henüz yürümeye başlamadığı düşünebilir. Ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde, kardeşi ile birlikte okula başlayacak ve bu durum yeni mezosistemik etkileşimlere yol açacaktır[6].

Tanımlanan bu sistemler arasındaki karşılıklı ilişkiler durağan değildir. Bir düzeyde meydana gelen olay ve durum diğer düzeyleri de etkiler.[10] İfade edilen beş sistem yapısı hem teorik olarak birbirleriyle hem de bireyin gelişimsel sonuçları ile ilişkilidir. Bronfernbrenner (1989) çocukların sosyal bağlamlarını aktif olarak şekillendirdiğini belirtmektedir. Bronferbrenner ‘ın yakın zaman açıklamalarında kuramın gelişimsel ve etkileşimci yönü vurgulanmaktadır[6].[11]

Bronfenbrenner’ın ekolojik sistem teorisinin gelişimi

Bronfenbrenner 1970'lerde insan gelişimi için öne sürdüğü ekolojik çerçeveyi ilk olarak kavramsal bir model olarak tanıttı. 1980'lere gelindiğinde ise bu görüşler teorik model haline geldi. İlk dönem çalışmalarında bağlamın önemine değinirken sonraki aşamalarda kişinin kendi gelişimi üzerindeki rolünü gözden kaçırdığını kabul etmiş ve modelde değişimlere gitmiştir. Bronfenbrenner'ın orijinal teorisinden en belirgin ayrılığı, insanı gelişim süreçlerine dahil etmek olmuştur. Kişinin kendi biyolojisi ve özellikleri, mikrosistemin bir parçası olarak düşünülebilir.   Böylece teori, son zamanlarda biyoekolojik model (bioecological model) olarak da adlandırılmıştır.

Modelin gelişimine katkıda bulunan ana yapılar Süreç-Kişi-Bağlam-Zaman olmuştur. Bu dört kavram arasındaki etkileşimler biyoekolojik kuramın temelini oluşturur.[11] Dahası, orijinal modelin aksine, Süreç-Kişi-Bağlam-Zaman modeli bilimsel araştırma için daha uygun görülmektedir[2]. Süreç-Kişi-Bağlam-Zaman modeli (PPCT) olarak etiketlenir.

Bronfenbrenner, proksimal süreçleri, gelişim için birincil mekanizma olarak görmüştür. Süreçler gelişimde çok önemli rol oynamaktadır. Proksimal süreçler teori için temeldir. Çünkü bireylerin kendi dünyalarını anlamlandırmaya ve mevcut düzenin değişimine imkân sağlamaktadır[1].[12] Dolayısıyla proksimal süreçlerin etkileri, içinde bulundukları çevresel bağlamlardan daha güçlüdür.

Bronfenbrenner, kişinin biyolojik ve genetik özelliklerinin gelişimi üzerindeki etkisini kabul eder.[4] Gelişimin özel doğası, gelişen kişinin özelliklerine bağlıdır. Bireyin kişisel özellikleri ve mizaç farklılıkları, diğer insanların psikolojik gelişimi destekleme ya da engelleme davranışlarını şekillendirir. Örneğin huysuz bir bebek ya da oldukça hareketli bir okul çocuğu yetişkinlere itici gelebilecekken; mutlu ve gülümseyen bir bebek veya sakin bir okul çocuğu ise kendisi için farklı bir çevre yaratabilecektir. Dolayısıyla ikinci çocuk için sıcak ve karşılıklı iletişim içerisinde farklı gelişim akışının harekete geçirilme olasılığı yüksektir.[13]

Bir diğer yapı olan bağlam veya çevre, orijinal teorinin birbiriyle ilişkili beş sisteminden dördünü kapsamaktadır:[10] mikrosistem, mezosistem, ekosistem ve makrosistem. Zaman içinde yapılan revizyonlara rağmen teorinin kalbini bağlam oluşturmaktadır.[4][12]

PPCT modelinin son unsuru zamandır. Bronfernbrenner ‘zaman’ı ekolojik sistemin önemli bir parçası olarak görmüş ve son sistem olarak modele dahil etmiştir [2].[8] Ekonomik kriz ve politik değişimler gibi makro düzeydeki bağlamsal faktörlerin bireyi zamanla nasıl etkilediğine odaklanmaktadır.

Kaynakça

  1. ^ a b c d "Urie Bronfenbrenner. (1979). The Ecology of Human Development: Experiments by Nature and Design. Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press. ISBN 0-674-22457-4". 
  2. ^ a b c Bronfenbrenner, U., & Morris, P. A. The bioecological model of human development. Handbook of child psychology (PDF) (2006 bas.). CANADA: John Wiley & Sons, Inc. []
  3. ^ a b c Kağıtçıbaşı, Ç. (2012). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi.[Self-concept, Family and Human Development](3. Basım). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
  4. ^ a b c Nancy Darling (2007) Ecological Systems Theory: The Person in the Center of the Circles, Research in Human Development, 4:3-4, 203-217, DOI: 10.1080/15427600701663023
  5. ^ "Nature-nuture reconceptualized in developmental perspective: A bioecological model". Psychological Review. 101 (4). 1994. ss. 568-586. doi:10.1037/0033-295X.101.4.568.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  6. ^ a b c "Bronfenbrenner, U., & Ceci, S. J. (1994). Nature-nuture reconceptualized in developmental perspective: A bioecological model. Psychological review, 101(4), 568.". 
  7. ^ "Szapocznik, J., & Coatsworth, J. D. (1999). An ecodevelopmental framework for organizing the influences on drug abuse: A developmental model of risk and protection. In M. D. Glantz & C. R. Hartel (Eds.), Drug abuse: Origins & interventions (pp. 331-366). Washington, DC, US: American Psychological Association.". 
  8. ^ a b Bronfenbrenner, Evans (2000). "Developmental Science in the 21st Century: Emerging Questions, Theoretical Models, Research Designs and Empirical Findings". Social Development. 9 (1). ss. 115-125. doi:10.1111/1467-9507.00114. 
  9. ^ Neal, Neal (2013). "Nested or Networked? Future Directions for Ecological Systems Theory". Social Development. ss. n/a-n/a. doi:10.1111/sode.12018. 
  10. ^ a b Elder, G. H. (1998). The life course as developmental theory. Child development, 69(1), 1-12.
  11. ^ a b Tudge, J.R.H.; Mokrova, I.; Hatfield, B.E.; Karnik, R.B. (2009). "Uses and misuses of Bronfenbrenner's bioecological theory of human development" (PDF). Journal of Family Theory and Review. 1: 198–210. doi:10.1111/j.1756-2589.2009.00026.x.
  12. ^ a b Santrock, John W. (2007). A Topical Approach to Life-Span Development. New York, NY: McGraw-Hill.
  13. ^ Miller, P. H., Onur, B., & Gültekin, Z. (2008). Gelişim psikolojisi kuramları. İmge.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

Dizge ya da sistem, birbiriyle etkileşen veya ilişkili olan, bir bütün oluşturan cisim veya varlıkların bileşkesidir. Bu varlıklar soyut veya somut olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Ekosistem</span> Çevrelerinin cansız bileşenleri ile birlikte canlı organizmalar topluluğu

Ekosistem, belirli bir kısımda bulunan canlılar ile bunları saran cansız çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlerdir. Ekosistem aynı zamanda bir besin ağı ile şekillenmektedir. Ekosistem, küresel ölçekte bir düzeni ifade etmekle beraber yerel ve korunaklı bir sistemin varlığına da atıfta bulunabilir. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan organizmalarla (biyotik), bitki ve hayvanların birbirine eklemlendiği ve ayrıca kaya, toprak gibi fiziksel çevre faktörlerinin (abiyotik) bir arada bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir. Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Yerküre, tek başına bildiğimiz en büyük ekosistemi oluşturmaktadır, ancak bir taş parçasının altında, bir kavanozun, bir şişenin içinde de ekosistemler oluşabilir. Ekosistemler, birbirlerinden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, içlerindeki canlılar arasındaki etkileşimler dengeli ve enerji sağlanmasında bir sorun olmadığı sürece kendi kendilerine yeterli birimlerdir ve bazı ortak ögelerden oluşurlar. Bu ortak ögeler, canlı ögeler (biyotik) ve cansız ögeler (abiyotik) ögelerdir. Yani bir ekosistem, temel olarak abiyotik yani cansız maddeler ve biyotik yani canlı oluşur. Ekosistemler, varlıklarını 3 temel işlevle sürdürürler. Bunlar enerji akımı, ekolojik döngüler(kimyasal madde döngüleri) ve populasyon denetimleridir. Bu üç işlev, ekosistemin ögelerinin birbirleriyle ilişkilerini düzenler ve sistemin bir bütün olarak sürmesini sağlar. Vurgulamak gerekir ki, bu üç işlev, ekosistemlerde tek tek değil, kesinlikle birlikte bulunurlar. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir. Sistem kuramı, ekolojik bakış açısının sosyolojik boyutunu ele almaktadır. Ayrıca sibernetik disiplini, canlılarda kontrol ve iletişim boyutuyla kaynağını yine ekosistemde bulmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet</span>

Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları kapsayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kent sosyolojisi</span>

Kent sosyolojisi, tanım olarak Batı'da 19. yüzyıl sonlarında ortaya çıkmış olan disiplinin adıdır. Sosyoloji disiplinleriyle aynı zemini paylaşmakla birlikte büyük ölçüde bu disiplinlerden ayrılan yönlere sahip olarak şekillendi. Kent sosyolojisinin ana sorunu ya da meselesi, modern kent toplumlarının yapısal özelliklerini ve sorunlarını anlamaya çalışmak olarak şekillenmiştir. Buna göre, kent sosyolojisi alanı içinde, belirli bir yöntemsel tercihle araştırmacılar, kentte meydana gelen sosyal gruplaşmaları, bu grupların birbirleriyle olan ilişkilerini, etkileşim ve çatışmalarını, kentsel kurumlaşmaları ve örgütlenme biçimlerini, demografik dağılımın sosyal bağlantılarını ve söz konusu grupların kent sosyal yaşamına uyum problemlerini vb. ele alıp irdeleyebilirler.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji teorileri</span> Sosyoloji kuramları ve açıklamaları

Genel kuramlar olarak, başlıca genel toplum bilimi kuramlarından bazılarını içerecek şekilde;

Evrimsel gelişim biyolojisi, canlı türlerin ataları aralarındaki ilişkiyi belirlemek ve gelişimsel süreçlerin nasıl evrildiğini keşfetmek için farklı organizmaların gelişim süreçlerini karşılaştıran biyolojinin bir alt dalıdır. Bu anlamda evrimsel gelişim biyolojisi embriyonik gelişimin kökeni ve evrimini araştırarak tüylerin evrimi gibi gelişmeleri ve gelişim süreçlerini, yeni özelliklerin kazanılmasında ve ortaya çıkmasında nasıl etki ettikleri, gelişimsel plastisitenin evrimdeki rolü, ekolojik etkenlerin gelişime ve evrimsel değişime nasıl yol açtıkları, yakınsak evrimin ve homolojinin gelişimsel temelleri gibi konuları ele alır.

Benlik kurgusu, kişinin kendine dair algısını, kendisiyle ilgili farkındalığını sosyal etkileşimler sonucu oluşturduğu bir yapıdır.

Sosyal kimlik kuramı, grup olgusunun analizinde iç grup dinamikleri, gruplar arası ilişkiler ve kolektif benliğe yönelik açıklamalar getiren bir sosyal psikoloji kuramıdır. Sosyal psikologlar Henri Tajfel ve John Turner tarafından geliştirilmiştir. Kişisel bilişsel süreçleri, kişiler arası etkileşimleri ve sosyolojik süreçleri bir arada ele alarak sosyal kimlik kavramının farklı analiz düzeylerinden incelenmesini mümkün kılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Urie Bronfenbrenner</span> Amerikalı profesör (1917 – 2005)

Urie Bronfenbrenner, özellikle insan gelişimi üzerine ortaya koyduğu ekolojik sistemler kuramı ile tanınan Rus kökenli Amerikalı bir gelişim psikoloğudur. Bilimsel çalışmaları ile 1965 yılında Head Start programının oluşumuna yardımcı oldu. Bronfenbrenner'ın araştırma ve teorisi, gelişimsel psikolojinin bakış açısını değiştirmiş ve çocuk gelişimi üzerine çevresel, toplumsal ve kültürel etkilere dikkat çekerek insan gelişimini anlamada anahtar rol oynamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal sürdürülebilirlik</span>

Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişmeye farklı yaklaşım yollarının en az tanımlanmış ve en az anlaşılmış olanıdır. Sosyal sürdürülebilirlik, kamu diyaloğunda ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğe göre çok daha az ilgi görmüştür.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

Psikomotor gelişme, fiziksel yapıdaki değişikliklerin (büyümenin) santral sinir sisteminin gelişimiyle koşut ve uyumlu olması olgusudur. Prenatal dönemden başlar ve yaşam boyu sürer. Büyürken öğrenme, öğrendikçe gelişme ve geliştikçe olgunlaşma olgusudur; son aşamada olgunlaşma ve öğrenme yaşla uyumlu bir düzeye gelir.

Nörokonstrüktivizm, gen-gen etkileşiminin, gen-çevre etkileşiminin ve en önemlisi beynin kendini aşamalı olarak ontogeni ile nasıl şekillendirdiği açıklayan ve gelişimsel zaman içinde kademeli olarak nasıl uzmanlaştığı konusunda çalışan bir beyin ve zihin gelişimi teorisidir.

<span class="mw-page-title-main">Akran grubu</span> yaklaşık olarak aynı yaştaki ve genellikle benzer rütbe veya sosyal statüdeki ortaklar

Sosyolojide, bir akran grubu hem bir sosyal grup hem de benzer ilgi alanlarına (homofilik), yaşa, geçmişe veya sosyal statüye sahip birincil bir grup insandır. Bu grubun üyeleri, kişinin inançlarını ve davranışlarını etkileyebilir. Akran grupları hiyerarşiler ve farklı davranış kalıpları içerir. Örneğin bir lise ortamında, 18 yaşındakiler 14 yaşındaki bir akran grubudur çünkü okulda benzer ve paralel yaşam deneyimlerini birlikte paylaşırlar. Bunun aksine, öğretmenler öğrencileri bir akran grubu olarak paylaşmazlar çünkü öğretmenler ve öğrenciler iki farklı rol ve deneyime sahiptir.

Sosyal öğrenme, akranlar arasındaki sosyal etkileşim yoluyla toplumsal bir ölçeğe kadar bireysel veya grupla öğrenmeden daha geniş ölçekte gerçekleşen öğrenmedir. Tutum ve davranışlarda bir değişikliğe yol açabilir veya açmayabilir.

Sosyal duygusal gelişim, çocuk gelişiminin bir alanını kapsamaktadır. Çocukların duyguları anlama, deneyimleme, ifade etme ve yönetme becerilerini içeren bir gelişim alanıdır. Başkalarıyla anlamlı ilişkiler geliştirmesi kendisini daha iyi tanıyabilmesi ve daha iyi kararlar verebilmesi sosyal duygusal gelişimiyle birlikte gelişen becerilerdir. Kapasiteleri doğrultusunda kazandıkları gelişim ögelerini aşamalı olarak hayatlarına geçirdikleri bütünleştirici bir süreçtir. Bununla birlikte sosyal duygusal gelişim birçok ögeyi içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok çeşitli beceri ve yapıları kapsamaktadır. Bahsedilen bu ögelerden bazıları şunlardır: öz farkındalık, ortak dikkat, oyun, zihin teorisi, öz saygı, duygu düzenleme, arkadaşlıklar ve kimlik gelişimi.

Spiral Dinamikler, Dr. Don Beck ve Chris Cowan tarafından geliştirilen, bireysel ve toplu düzeylerde insan değerlerinin, dünya görüşlerinin ve davranış kalıplarının gelişimini ve evrimini anlamaya çalışan psikolojik ve sosyolojik bir teoridir. Çerçeve, gelişimsel psikolog Clare W. Graves'in çalışmalarına dayanmaktadır ve organizasyonel gelişim, liderlik, koçluk ve kültürel ve toplumsal değişimleri anlama gibi çeşitli alanlarda uygulanmıştır.