Ekoloji ya da doğa bilimi, canlıların hem kendi aralarında hem de fiziksel çevreleri ile olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji canlıları birey, popülasyon, komünite, ekosistem ve biyosfer düzeylerinde inceler. Ekoloji çok yakından ilişkili olduğu biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, genetik, etoloji ve doğa tarihi dallarıyla örtüşür. Ekoloji, biyoloji biliminin bir dalıdır.
Ekosistem, belirli bir kısımda bulunan canlılar ile bunları saran cansız çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlerdir. Ekosistem aynı zamanda bir besin ağı ile şekillenmektedir. Ekosistem, küresel ölçekte bir düzeni ifade etmekle beraber yerel ve korunaklı bir sistemin varlığına da atıfta bulunabilir. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan organizmalarla (biyotik), bitki ve hayvanların birbirine eklemlendiği ve ayrıca kaya, toprak gibi fiziksel çevre faktörlerinin (abiyotik) bir arada bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir. Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Yerküre, tek başına bildiğimiz en büyük ekosistemi oluşturmaktadır, ancak bir taş parçasının altında, bir kavanozun, bir şişenin içinde de ekosistemler oluşabilir. Ekosistemler, birbirlerinden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, içlerindeki canlılar arasındaki etkileşimler dengeli ve enerji sağlanmasında bir sorun olmadığı sürece kendi kendilerine yeterli birimlerdir ve bazı ortak ögelerden oluşurlar. Bu ortak ögeler, canlı ögeler (biyotik) ve cansız ögeler (abiyotik) ögelerdir. Yani bir ekosistem, temel olarak abiyotik yani cansız maddeler ve biyotik yani canlı oluşur. Ekosistemler, varlıklarını 3 temel işlevle sürdürürler. Bunlar enerji akımı, ekolojik döngüler(kimyasal madde döngüleri) ve populasyon denetimleridir. Bu üç işlev, ekosistemin ögelerinin birbirleriyle ilişkilerini düzenler ve sistemin bir bütün olarak sürmesini sağlar. Vurgulamak gerekir ki, bu üç işlev, ekosistemlerde tek tek değil, kesinlikle birlikte bulunurlar. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir. Sistem kuramı, ekolojik bakış açısının sosyolojik boyutunu ele almaktadır. Ayrıca sibernetik disiplini, canlılarda kontrol ve iletişim boyutuyla kaynağını yine ekosistemde bulmaktadır.
Etçiller ya da yırtıcı memeliler, memeliler sınıfına ait bir takımdır.
Doğa İnsan yapımı dışında kalan ve kendiliğinden var olan, sürekli değişen, dönüşen tüm fiziki evren ve onun kendiliğinden işleyişi. İnsan da doğanın parçasıdır. İnsan'ın doğadan koparak; doğaya, dünyaya müdahale eden bir canlıya dönüşmesiyle doğa ve insan ayrımı yapılmak durumu doğmuştur. İnsanın, kabaca on bin yıl öncesinden itibaren özellikle de yerleşik düzene geçmesiyle, yoğun şekilde besi hayvanlarını evcilleştirmesi, toprağı ekip dikmeye başlaması, tüm ekonomik faaliyetleri, kitlesel savaşları ve savaşlar için geliştirdiği teknolojileri, insanın doğadan kopması veya doğaya müdahale etmesi olarak yorumlanır. Antik Çin bilgelerinden Zhuangzi bu kopuşu "İnsanın, öküzün burnuna halka takması" diye anlatır: Öküzün iki kulağı, iki boynuzu, dört bacağının olması doğadan gelir; öküzü işinde gücünde kullanmak için burnuna halka takıp çekiştirmek ise insan müdahalesidir.
Biyocoğrafya, bitki ve hayvan türlerinin dağılımını ve bu dağılımın nedenlerini inceleyen Fiziki coğrafyanın alt bilim dalıdır.
Biyosfer,, Dünya'da canlıların yaşadığı 16–20 km kalınlığındaki tabaka;, tüm ekosistemlerin dünya çapındaki toplamıdır, ekosfer olarak da bilinir; "canlı yüzey" de denir. Aynı zamanda Dünya'daki yaşam bölgesi olarak da adlandırılabilir. Biyosfer, minimum girdi ve çıktılarla neredeyse madde bakımından kapalı bir sistemdir. Enerji ile ilgili olarak, yılda yaklaşık 130 terawatt oranında güneş enerjisi yakalayan fotosentez ile açık bir sistemdir. Bununla birlikte, enerji dengesine yakın kendi kendini düzenleyen bir sistemdir. En genel biyofizyolojik tanımla biyosfer, litosfer, kriyosfer, hidrosfer ve atmosfer elementleriyle etkileşimleri de dâhil olmak üzere tüm canlıları ve ilişkilerini bütünleştiren küresel ekolojik sistemdir. Biyosferin, en azından yaklaşık 3.5 milyar yıl önce bir biyopoez veya biyogenez sürecinden başlayarak evrim geçirdiği varsayılmaktadır.
Sitoplazma, yarı sıvı matriks olup, plazma zarı ile nükleus arasını doldurur. Sitoplazma organeller ve bunların içinde yer aldığı koyu kıvamlı sıvı kısımdan (sitozol) oluşur. Bu sıvı kısmın içeriğini enzimler, RNA, aminoasitler, nükeotitler gibi yıkım tepkimeleri sonucu oluşan atık ürünler, koenzimler, iyonlar ve büyük oranda su oluşturur.
Doğal çevre veya doğal dünya, yalnızca doğal yollarla meydana gelmiş canlı ve cansız tüm varlıkları kapsar. Doğal çevre terimi çoğunlukla Dünya ve Dünya'nın bazı bölgeleri için kullanılır. Bu kavram, insanlığın hayatta kalmasını ve ekonomik faaliyetlerini etkileyen tüm canlı türlerinin, iklimin, hava durumunun ve doğal kaynakların etkileşimini kapsamaktadır. Doğal çevre kavramı, aşağıdaki bileşenlerine göre incelenebilir:
- Bitki örtüsü, mikroorganizmalar, toprak, kayalar, atmosfer ve sınırları içinde gerçekleşen bütün doğa olayları dahil olmak üzere, modern kitlesel insan müdahalesi olmaksızın kendi başına birer doğal sistem olarak varlığını sürdürebilen ekolojik birimler.
- Hava, su ve iklim gibi kesin sınırları olmayan; enerji, radyasyon, elektrik yükü ve manyetizma gibi modern insan faaliyetlerinden kaynaklanmayan evrensel doğal kaynaklar ve fiziksel olaylar.
Mağara, yüzeyle bağlantısı olan ve gün ışığı ile bağlantısı kaybolacak derinliğe ve en az bir insanın sürünerek girebilmesine olanak verecek genişlik ve yüksekliğe sahip olan yeraltı boşluklarıdır. Speleoloji mağaraları inceleyen bilim dalıdır.
Ekolojik genetik, canlılar arasındaki ilişkiler ve canlılarla ortamları arasındaki ilişkiler bağlamında genetiğin araştırmasıdır. Moleküler genetik genlerin yapı ve işlevlerini moleküler seviyede incelerken, ekolojik genetik doğal canlı topluluklarında fenotipik evrim üzerinde çalışır. Bu alandaki araştırmalar, ekolojik düzeyde anlamlı olan özellikler üzerinedir. Bir diğer deyişle, bu araştırma konuları bir canlının sağ kalımını ve üremesine etki eden biyolojik uyumla ilgili özellikler ile ilgilidir, örneğin, çiçek açma zamanı, kuraklığa dayanıklılık, cinsiyet oranları gibi.
Kıyamet sonrası bilimkurgusu ya da post apokaliptik bilimkurgu edebiyatının bir alt türüdür ve nükleer ya da biyolojik savaş ile nükleer, biyolojik, ekolojik, jeolojik ya da kozmolojik felaketlere bağlı olarak dünyanın sonunun gelmesini ve böylesi büyük yıkımlar sonucu sağ kalan insanları nasıl bir hayatın bekleyebileceğini konu edinir.
Niş Eyaleti veya Niş Beylerbeyliği Osmanlı Devleti eyaletidir. Bugünkü Sırbistan'ın güneyinde yer almıştır.
Niş ile şu maddeler kastedilmiş olabilir:
- Niş, Sırbistan, Sırbistan'ın güneyinde bir şehir
- Niş (mimarlık), mimari bir öge
- Ekolojik niş, habitatlar içerisinde kendine özgü olan fiziksel bütünlük taşıyan yerler veya alanlar
The First Ten Years: The Videos, İngiliz heavy metal grubu Iron Maiden'ın 1990'da yayınlanan video klip toplama albümü. Albümde, grubun 1980-1990 arası yayınlanmış bütün video klipleri yer almaktadır ve The First Ten Years kutu setine ek olarak çıkarılmıştır.
Daha fazla bilgi için: Yaşamın evrimsel tarihi
Adaptif radyasyon veya adaptif yayılım, evrimsel biyolojide hızlıca çoğalım gösteren bir tür veya soy içinde ekotipler husule getirerek ekolojik ve fenotipik çeşitliliğe yol açan, aynı zamanda yeni türlerin meydana gelmesinde büyük rol oynayarak birçok farklı grupların evrimine hizmet eden olayı tanımlayan terim. Bu süreç, son bir atadan başlayarak türleşmeye ve canlı organizmaların farklı çevre şartlarında ve yaşam ortamlarında yararlanabilecekleri, farklı morfolojik ve fizyolojik özelliklerin fenotipik adaptasyonlarına yol açar. Bu anlamda adaptif yayılım, az çeşitlilik gösteren bir türün çevre şartlarına özel uyumlar geliştirerek daha yüksek oranlarda çeşitlenmesi ve yayılmasıdır. Bunun yanında adoptif yayılım, daha önce işgal edilmemiş ve yararlanılmayan farklı ekolojik nişlerin kullanılabilmesi de sağlar.
Niş oluşturma veya niş inşası, bir organizmanın hayatta kalma şansını artıracak bir şekilde, her zaman olmasa da çoğu zaman kendi yaşam ortamını veya doğal çevresini değiştirdiği sürece verilen isim. Bazı biyologlar, niş oluşturma süreçlerinin evrim için doğal seçilim kadar önemli olduğunu savunur. Bu anlamda seçilim yoluyla, sadece çevre canlı türlerini değiştirmez, canlı türleri de niş oluşturma suretiyle çevreyi değiştirirler. Bu durum, çevrelerini etkileyen organizmalarla doğal seçilim ve niş inşası arasında bir geri bildirim ilişkisi oluşturur. Bu değişiklik de, hangi özelliklerin doğal olarak seçileceğine dair değişimlere neden olur. Niş oluşturmanın etkisi, ekolojik kalıtımın evrimsel rolü göz önüne alındığında, özellikle çevresel değişikliklerin birkaç nesildir devam ettiği durumlarda belirginleşir. Bir organizmada daha az şiddetli niş inşa davranışları gözlemlemek de mümkündür. Bu teori, doğal seçilim ile bağlantılı olarak, organizmaların atalarından, onların genleri ile yine onlar tarafından değiştirilmiş olan bir doğal çevreyi, yani iki ayrı miras kalıtımını birden devraldıklarını göstermektedir. Bu iki evrimsel mekanizma, popülasyonun seçilim değeri ile ve bu organizmaların yaşamlarını sürdürmek için hangi adaptasyonları geliştireceklerini birlikte belirler.
Rekabetçi dışlanım ilkesi, kimi zaman Gause'ın rekabetçi dışlanım yasası veya kısaca Gause yasası dendiği de olur, diğer ekolojik faktörlerin sabit ve değişmez olması durumunda aynı kaynaklar için rekabet eden iki türün bir arada olamayacağını belirten bir önermedir. Eğer bir tür, diğerleri üstünde herhangi bir avantaja veya küçük dahi olsa bir üstünlüğe sahipse bu durumda bu avantaja sahip olan tür, uzun vadede diğer tür üzerinde hakim olup onun yaşadığı ekolojik nişe egemen olacaktır. Bu iki rakipten birisi, ya diğer türün tükenmesine yol açarak ya da farklı bir ekolojik niş doğrultusunda evrimsel veya davranışsal bir değişime yol açarak diğer türü zayıf düşürecek ve böylece onu alt edecektir. Bu ilke, daha sonra "birbirine eş değer rakipler bir arada olamazlar" atasözüne dönüşmüştür.
Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.
Tuna Vilayeti 1864 yılında kurulan Osmanlı Imparatorluğu'nun bir vilayeti. 1864 yılında kurulmuştur. 19. yüzyılın sonlarında 34.120 mil karelik bir alana sahipti. Vilayet, Silistre Eyaleti'nin Tuna Nehri boyunca uzanan kuzey kesimlerinden ve Niş, Vidin ve Silistre gözlerinden oluşturuldu.