Ekoloji ya da doğa bilimi, canlıların hem kendi aralarında hem de fiziksel çevreleri ile olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji canlıları birey, popülasyon, komünite, ekosistem ve biyosfer düzeylerinde inceler. Ekoloji çok yakından ilişkili olduğu biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, genetik, etoloji ve doğa tarihi dallarıyla örtüşür. Ekoloji, biyoloji biliminin bir dalıdır.
Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.
Kent ekolojisi, kent yaşamına ilişkin, bitkilerle hayvanların fiziksel çevreye uyum göstermeleri benzetmesine dayanan bir yaklaşım.
Biyom, bulundukları fiziksel çevreye ve ortak bir bölgesel iklime tepki olarak oluşmuş biyolojik bir topluluktan oluşan biyocoğrafik bir birimdir. Bir diğer tanıma göre, biyosferin aynı iklim koşullarında ve aynı bitki örtüsünün egemen olduğu çok geniş bölümlerini belirten çevrebilim terimidir. Yeryüzündeki birbirine bitişik, benzer yayılmış yaşam alanları olarak da tanımlanabilir. Biyomlar birden fazla kıtaya yayılabilir. Biyom, habitattan daha geniş bir terimdir ve çeşitli habitatları içerebilir.
Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.
Ekoturizm çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı bir seyahattir. Ekoturizm tipik olarak flora, fauna ve kültürel mirasın başlıca cazibe merkezleri olduğu yerlere seyahat etmeyi içerir. Ekoturizm, gezginleri koruma biyolojisine dikkat ederek yerel ve doğal çevre hakkında eğitmeye odaklanabilir.
Komün, kapalı toplum demektir. Bir grup insanın, kendi arasında, ortaklaşa üretmesine ve tüketmesine dayanır. Kapalı cemaatler ve tarikatlar komündür. Komünün karşıtı sosyete'dir. Sosyete açık toplum demektir. Gizli Mason Cemiyetleri de komün toplumlarıdır.
Peyzaj, insanlar tarafından algılandığı şekliyle, doğal veya insani unsurların eyleminin ve etkileşiminin sonucu olan bir alanı ifade eder. Bu tanım Avrupa Peyzaj Sözleşmesine göre belirlenmiştir.
Geleneksel ekolojik bilgi, yerel bazda edinilen ya da yerli halkların asırlar içinde edinip kuşaktan kuşağa geçirdiği her türlü bilgi ve inanç bütünlüğü sağlayan ekolojik yerel bilgi. Yerel bilgi, bir kültür veya yerel topluma ait, bu kültür ve sosyal yapı kapsamında hayatın içinden elde edilmiş, geleneksel ve eşi olmayan (unique) bilgidir. Bu bilgiler doğayla iç içe yaşayan halklarda daha fazla gözlenir. Bunlar, kültürel evrimle ortaya çıkmışlardır ve gelenek ve göreneklerde, halk meteorolojisinde, halk tıbbında, halk beslenmesinde, halk mutfağında, vb. kendini gösterir. Geleneksel ekoloji, bilimsel çevrelerde giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır.
David Holmgren Avustralyalı bir çevre tasarımcısı, ekolojik eğitimci ve yazardır. En çok Bill Mollison ile birlikte yarattığı permakültür kavramıyla tanınır.
Çevre sorunları, insan aktivitelerinin biyolojik ve fiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilerinin toplamına verilen addır. Çevre koruma, doğal çevreyi hem çevrenin hem de insanoğlunun yararına olacak şekilde, bireysel, organizasyonel ve yönetimsel seviyede koruma pratiğidir. Çevreci anlayış, çevre sorunlarına savunmacı, eğitici ve aktivist bir yaklaşımla eğilir.
Çevresel kaynak yönetimi, insan toplumlarının çevre ile etkileşiminin ve üzerindeki etkisinin yönetimidir. Terimin ifade etmiş olabileceği gibi, çevrenin kendisinin yönetimi değildir. Çevre kaynakları yönetimi, ekosistem hizmetlerinin gelecek insan nesilleri için korunmasını ve sürdürülmesini ve ayrıca etik, ekonomik ve bilimsel (ekolojik) değişkenleri göz önünde bulundurarak ekosistem bütünlüğünün korunmasını amaçlamaktadır. Çevresel kaynak yönetimi, ihtiyaçların karşılanması ile kaynakların korunması arasında ortaya çıkan çatışmalardan etkilenen faktörleri belirlemeye çalışır. Bu nedenle çevre koruma, sürdürülebilirlik ve entegre peyzaj yönetimi ile bağlantılıdır.
Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişmeye farklı yaklaşım yollarının en az tanımlanmış ve en az anlaşılmış olanıdır. Sosyal sürdürülebilirlik, kamu diyaloğunda ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğe göre çok daha az ilgi görmüştür.
İnsanın çevre üzerindeki etkisi veya çevre üzerindeki antropojenik etki, biyofiziksel ortamlarda ve ekosistemlerde, biyoçeşitlilikte ve doğal kaynaklarda doğrudan veya dolaylı olarak insanlar tarafından neden olunan küresel ısınma, çevresel bozulma, okyanusların asitlenmesi, kitlesel yok oluş, biyoçeşitlilik kaybı, ekolojik kriz, yasak avlanma ve ekolojik çöküş gibi değişikliklerdir. Doğayı toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirmenin şiddetli etkileri, aşırı insan nüfusu artışı ile daha kötü bir hale gelmiştir. İnsanların çevrede hasara yol açan aktivitelerine nüfus artışı, aşırı tüketim, aşırı kullanma, çevre kirliliği ve ormansızlaşma örnek verilebilir. İnsanların yol açtığı bu sorunlardan bazıları, örnek olarak küresel ısınma ve biyoçeşitlilik kaybı, insanlık için bir varoluşsal risk teşkil etmektedir ve aşırı insan nüfusu artışı bu sorunlarla yakından ilişkilidir.
Doğal kaynak yönetimi, yönetimin hem mevcut hem de gelecek nesiller için yaşam kalitesini nasıl etkilediğine özellikle odaklanarak, arazi, su, toprak, bitkiler ve hayvanlar gibi doğal kaynakların yönetimidir.
Yaşam tarzı bir grub, kültür veya bireyin ilgi alanı, görüş, davranış ve yönelimleridir. Avusturyalı psikolog Alfred Adler tarafından 1929 tarihli The Case of Miss R. adlı kitabında "bir kişinin erken çocukluk döneminde kurulan temel karakteri" anlamında kullanıldı. Bir "yaşam stili veya tarzı olarak daha geniş yaşam tarzı anlayışı 1961'den beri belgelenmiştir. Yaşam tarzı, soyut veya somut faktörlerin bir kombinasyonudur. Somut faktörler özellikle demografik değişkenlerle, yani bireyin demografik profiliyle ilgiliyken, soyut faktörler kişisel değerler, tercihler ve bakış açıları gibi bireyin psikolojik yönleriyle ilgilidir.
Çevre ekonomisi, ekonominin çevre sorunları ile ilgili bir alt alanıdır. Yirmi birinci yüzyılda artan çevresel kaygılar nedeniyle geniş çapta çalışılan bir konu haline geldi. Çevre ekonomisi "dünya çapında ulusal veya yerel çevre politikalarının ekonomik etkilerinin teorik veya ampirik çalışmalarını üstlenir. ... Belirli konulardan hava kirliliği, su kalitesi, zehirli maddeler, katı atık ve küresel ısınma ile başa çıkmak için alternatif çevre politikalarının maliyet ve faydalarını içerir. "
Solarpunk, doğa ve toplumun birlikteliğiyle, sürdürülebilir bir geleceği hayal eden ve gerçekleştirmeyi isteyen bir edebi ve sanatsal harekettir. "Solar", yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak güneş enerjisini konu alır ve iklim değişiklinin sonun felaket olacağına dair görüşü reddederek iyimser bir gelecek vizyonunu temsil ederken, "punk" böyle bir gelecek yaratmaya yönelik karşıt kültürü, post-kapitalist ve sömürgecilik karşıtı coşkuyu ifade eder.
Ekomodernizm, teknolojik ilerlemenin çevresel zararlarından ekonomik büyümeyi ayrıştırarak doğayı korumanın ve insan refahını artırmanın mümkün olduğunu savunan bir çevre felsefesidir.
Sürdürülebilir yaşam, bir birey veya toplum tarafından Dünya'nın doğal kaynaklarının kullanımını azaltmaya çalışan bir yaşam tarzını tanımlamaktadır. Uygulayıcıları genellikle ev tasarımlarını, ulaşım yöntemlerini, enerji tüketimlerini ve beslenme biçimlerini değiştirerek ekolojik ayak izlerini azaltmaya çalışmaktadır. Ekolojik yaşamı savunanlar, yaşamlarını sürdürülebilirlikle tutarlı, doğal dengeyi koruyan ve insanlığın Dünya'nın doğal ekolojisiyle simbiyotikilişkisine saygılı bir şekilde sürdürmeyi amaçlamaktadır. Ekolojik yaşamın uygulaması ve genel felsefesi, sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkelerini yakından takip etmektedir.