Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
- Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır.
- İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır.
- Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır.
- Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.
Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.
Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.
Radikal feminizm, 1970'lerde kadın hareketlerinin en güçlü olduğu dönemlerde en çok sözü geçen iki akımdan biridir. Kadın sorununun temeline inmeye çalışmışlar, sorunu ataerki (patriyarka) olarak tanımlamışlardır. Radikal feminizm, toplumda temel kötülüğün toplumun üzerinde şekillendiği kadına yönelik baskı olduğu ve düzenlenmeye karşı çıkmanın temelini tüm standart cinsiyet rolleri ve erkek hakimiyetine karşı çıkmakta gören feminizmin bir koludur.
Çevrecilik, çevre hareketini destekleme veya katılmaktır. Doğal kaynakları ve ekosistemleri korumak için lobi faaliyeti yapma, çevre eğitimi, çevreci eylemler ve örnekler geliştirmekle merkezi ve yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerini etkileme arayışında olan sosyal bir harekettir. Çevre ile ilişkili konulardan bazıları; kirlilik, türlerin yok olması, katı atıkların azaltılması, geri dönüşüm, küresel ısınma tehdidi ve genetiği değiştirilmiş ürünler.
Yeşil Anarşizm, özellikle doğa ile insan arasındaki ilişki üzerine odaklanan anarşist ekol. Bu hareketin temel sorunu, endüstri öncesi toplumu, hatta bazen tarım öncesi toplumu yeniden canlandırmaktır. İnsanları doğal yaşama yabancılaştıran teknoloji ve ilerleme düşüncesiyle ifade edilen endüstri toplumu, bu ekolün eleştirilerinde önemli yer tutar. Felsefesinde Ludditelerin politik eylemlerinin ve Jean-Jacques Rousseau’nun yazılarının etkileri görülür. Fakat bunlardan daha fazla, primitivizm ortaya çıktığında, Frankfurt Okulu’nun Marksistleri Theodor W. Adorno ve Herbert Marcuse’ün düşünceleri ile Marshall Sahlins, Richard Lee, Lewis Mumford Jean Baudrillard ve Gary Snyder gibi antropologların düşünceleri ekolün şekillenmesinde önemli yer tutmuştur.
Maddeci feminizm toplumsal cinsiyetle emek süreçleri ve üretim ilişkileri arasındaki bağlantıları açıklamayı amaçlayan, kadının toplumdaki ikincil konumunu yalnızca kapitalist ilişkilerin bir sonucu olarak değil; fakat kapitalizmden önce de var olmayı sürdüren patriyarkal ilişkilerin bir sonucu olarak gören feminist akımdır.
Murray Bookchin, Amerikalı sosyal teorisyen, yazar, tarihçi ve siyaset felsefecisi. Çevre hareketinin öncülerinden olan Bookchin, özgürlükçü sosyalizm, anarşizm ve ekoloji düşüncelerine bağlı kalarak şehir planlaması ve teorisyeni olduğu sosyal ekoloji ideolojisi gibi konular üzerine çalışmalar yapmış, anarşist gelenek ile çağdaş ekolojik bilincin sentezini kurması ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Bookchin; siyaset, felsefe, tarih ve kentsel sorunlar üzerine iki düzine kitabın yazarıdır.
Yeşil siyaset, ekolojik ve çevresel amaçlara önem veren, şiddet karşıtlığı ve toplumsal adaleti savunan, katılımcı demokrasi üzerinde biçimlenmiş bir ideolojidir. Yeşil siyasette doğanın ve barışın korunması ön plandadır. Yeşil siyasetin uluslararası simgesi ayçiçeğidir.
Kuir veya Queer, heteroseksüel veya cisseksüel olmayan insanlar için kullanılan bir şemsiye tabirdir.
Toplumsal hareket ya da sosyal hareket; sosyal bilimlerde farklı düzenleme biçimlerini içeren, farklı harekete geçirme ve davranış stratejileriyle toplumsal değişimi hızlandırmak, engellemek veya tersine çevirmek için uğraşan kolektif eylemler bütünüdür. Bu haliyle toplumların ve sorunların şekillenmesinde ortak bir rol oynayıcı olarak görülebilir. Toplumsal hareketler, ortak amaç için bir araya gelen insanları barındırır. Bu insanların eylemlerini inceleyen toplumsal hareket analizleri, siyaset bilimciler, sosyologlar, psikologlar, tarihçiler tarafından yapılabilmektedir. Charles Tilly, Sidney Tarrow, Donatella della Porta, Alain Touraine, Alberto Melucci gibi isimler bu alanda çalışan önemli akademisyenlerdir. Bu çerçevede oluşan sosyal hareket teorisi, yeni örnek olayların getirdiği karşı-çıkışlar ve taleplerle gelişmeye devam etmektedir.
Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.
Siyasi ekoloji, siyasal, ekonomik ve sosyal faktörler ile çevresel sorunlar ve değişimler arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Siyasi ekoloji, çevre konularını ve fenomenlerini politikleştirerek incelediğinden, apolitik ekolojik çalışmalardan farklıdır.
Sosyal ekoloji, ekolojik ve sosyal konular arasındaki ilişki hakkında felsefi bir kuramdır.
Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.
Alberto Melucci, İtalyan sosyolog ve bilim insanıydı. Milano Üniversitesi'nde kültürel süreçler alanında sosyolojisi profesörüydü ve burada klinik psikoloji alanında da profesör olarak çalıştı. Alain Touraine ile birlikte toplumsal hareketler alanındaki çalışmaları ile yeni toplumsal hareketler ekolünün güçlenmesinde etkili olmuştur. Çeşitli çalışmaları Türkçeye çevrilmiştir.
Maria Mies, Alman sosyolog, Marksist feminist ve yazar.
Radikal çevrecilik, çevre hareketi içinde ana akım çevreciliğe yönelik eleştirilerden doğan; konuya daha geniş ve farklı bir bakış açısı getiren bir taban hareketidir.
Metabolik çatlak, sosyolog John Bellamy Foster'ın Karl Marx'a atfettiği, kapitalist üretim biçimi altındaki ekolojik kriz eğilimlerinin teorisidir. Marx'tan alıntı yapan Foster, bunu "toplumsal metabolizmanın birbirine bağlı sürecindeki onarılamaz çatlak" olarak tanımlamaktadır. Foster, Marx'ın kapitalist tarımsal üretim ve kent ile kır arasında büyüyen bölünmeden kaynaklanan, insanlık ile doğanın geri kalanı arasındaki metabolik etkileşimde bir kırılma olduğunu teorize ettiğini ileri sürmektedir.
Ekosofi veya ekofelsefe, ekolojik uyum veya denge felsefesidir. Terim, Fransız post-yapısalcı filozof ve psikanalist Félix Guattari ile birlikte derin ekolojinin Norveçli babası Arne Næss tarafından oluşturulmuştur.