Kefalet, hukuki işlem türleri yönünden bakıldığında, bir sözleşmedir. Kefalet güvence sağlama amacına yönelik sözleşmeler arasında yer alır.
Temyiz, ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.
Dava, bir hakkın, devlet kanalıyla devletin organları olan mahkemeler vasıtasıyla kullanılmasıdır. Dava; asli ve feri olur. İhtilaflı ve ihtilafsız veya ceza davası, hukuk davası, idari dava, amme (kamu) davası, şahsi dava olarak da tarif edilir. Tek başına dava sözcüğü, sıklıkla hukuk davalarını işaret eder.
Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.
Tüzel kişi, hukuk bakımından birçok kişinin veya malın topluluğundan doğan ve tek bir kişi sayılan oluşum. Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kişi veya emtia (mal) topluluğu şeklinde bağımsız olarak örgütlenmiş, haklara sahip olabilen, borç veya alacak edinebilen varlıklardır. Ör: Şirketler, vakıflar, dernekler, belediyeler, üniversiteler. Bir ülkedeki en büyük tüzel kişilik devlettir. Gerçek kişi olmadıkları hâlde gerçek kişi gibi işlem görürler. Kendilerini oluşturan ortaklardan, üyelerden veya temsilcilerden bağımsızdırlar. Örneğin üniversitenin mal varlığı rektöre değil, üniversite tüzel kişiliğine aittir.
Medeni hukuk, kişilerin birbiriyle ya da belirli ölçülerde kişilerle devletin doğrudan veya dolaylı özel ilişkilerinin kamu hukuku gibi başka bir hukuk dalının konusuna girmeyen hukuk dalına verilen addır. Temeli Roma hukukuna dayanır ve Cermen halkları tarafından geliştirilmiştir. Tüm Kara Avrupası'nda ve onlardan etkilenen birçok ülkede uygulanan bir hukuk dalıdır.
Adli tıp, tıp biliminin ceza hukuku ve medeni kanunlara, özellikle de ceza hukuku tarafında, kabul edilebilir kanıtların ve ceza usulünün yasal standartlarına uygun olarak, ceza soruşturması sırasında uygulanmasıdır. Adli bilim insanları, araştırma sırasında bilimsel kanıtları toplar, muhafaza eder ve analiz eder. Bazı adli bilim insanları delilleri toplamak için suç mahalline seyahat ederken diğerleri başkalarının kendilerine getirdiği nesneler üzerinde analiz yaparak laborant rolünü üstlenirler.
Hâkim veya yargıç, adaleti sağlamak üzere bağlı bulunduğu topluluğun hukuk kural ve prensiplerine dayanarak bağımsız ve tarafsız olarak karar veren kimsedir. Bazı hukuk sistemleri tek hâkimli, bazı sistemler ise hâkimler heyetinden oluşan yargılama biçimlerini benimsemiştir. Hâkimler ceza, hukuk, idare veya askeri mahkemelerde görev yapabilirler. Yaptıkları görevden ötürü toplum içerisinde saygınlık sahibi, alanında uzman ve güvenilir kişilerden seçilmeleri gerekir.
Ceza ehliyeti, ceza hukuku açısından, bir kişinin işlediği suçtan dolayı sorumlu tutulabilmesi için gerekli niteliklerdir. Bu nitelikler yaş ve algılama ve yönlendirme yetenekleridir. Burada vurgulanmalıdır ki ceza ehliyeti faile suçtan dolayı kusur izafe edip etmemekle ilgilidir; gerçekten medeni hukukta kusur sorumluluğu kural olarak kabul edilmekteyken ceza hukukunda mutlak/istisnasız olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden kusuru olmayan veya kusurlu sayılamayanlar ortada suç olsa bile cezalandırılmazlar.
Delil hukuki işlemlerde bir şeyi teyit etmeye yönelik kullanılan ipuçlarıdır. Bu ipuçları, karara varılırken hangi ispatların dikkate alınması veya hangilerinin dikkate alınmaması gerektiğini belirler. Deliller belgesel delil, maddi delil, dijital delil, aklayıcı delil, suçlayıcı delil, uydurma delil türlerinde olabilir.
Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.
Medeni Hukuk dalı olarak Kişiler Hukuku, Medeni Kanun'un birinci kitabında düzenlenmiştir. Kişi haklarıyla ilgilidir. Kişi, gerçek kişi (insan) ve tüzel kişi olarak ikiye ayrılır.
Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.
Basit şekliyle taksir bir kişinin kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermeden sergilediği davranışın kanunda öngörülen sonuca yol açması durumudur.
Herbert Lionel Adolphus Hart İngiliz filozof ve Hukuk Felsefesi profesörü.
Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesidir. Tazminat zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir. Mahkemelerce kişilik haklarının uğradığı zararları gidermek için manevi tazminat, hukuka aykırı eylem nedeniyle mal varlığında yaşanan eksilmeleri karşılamak üzere maddi tazminat veya bir hukuka aykırı eylemin yarattığı düşünülen tüm zararın ödetilmesi amacıyla cezalandırıcı tazminat ödenmesine karar verilebilir.
İspat hakkı, hukukta hakaret davalarında, hakarete konu olan olguyu kanıtlayarak faile ceza almaktan kurtulma imkanı sunan hak olarak tanımlanabilir. Türkiye'de daha çok ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek, basın mensuplarının yaptıkları haberler nedeniyle haklarında açılan davalarda haberdeki iddianın ispatı için basın mensubuna bu imkanın tanınması olarak bilinir. Günümüzde yürürlükteki 1982 Anayasası'nda ispat hakkı mevcuttur.
Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.
Hukukta hak ehliyetine sahip varlıklara kişi denilir. Hukuki anlamda kişi yalnızca insanlardan ibaret değildir. Kanun koyucu, insanın yanında belirli nitelikleri olan kişi ya da mal topluluklarını da kişi olarak kabul edebilir. Kişiler, gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Kişinin toplum içerisindeki yeri dolayısıyla diğer kişilerde saygı yaratabilmesi ve gelişmesi için, onun hukuken korunan birtakım değerlere sahip olması gerekir. Bu değerlere örnek olarak; kişinin hayatı, vücut tamlığı, şerefi, itibarı ve adını gösterebiliriz. Kişi, onun toplum içindeki yerini belirleyen, onun varlığını dışa yansıtmasını temin eden değerlerle çevrilmiş bulunmaktadır.
Hukuki şekilcilik ya da hukuki formalizm, hakimlerin yargılama sürecinde nasıl karar vermesi gerektiğini açıklayan teorilerden biri. Hukuki gerçekçilikten farklı olarak, hukuki şekilcilik, hukuki işlemlerin yasalarca öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılması, hakların yasalarda belirlenen zaman aralıklarında kullanılması ve sonuçlarının kategorik ilkelerle belirlendiği sistemdir. Yapılmak istenen işlemin birtakım şekil şartlarına bağlı olarak yapılabilmesini, böylece işlemin yapılmasını güçleştirmeyi amaçlar. Böylece bu işlemi yapmak isteyenler, öncesinde bu işlemi yapmak isteyip istemediklerini değerlendirerek daha isabetli kararlar alabilecektir.