İçeriğe atla

Efüzyonlu Otit Media

Efüzyonlu Otit Media (EOM) genel ve lokal enfeksiyon belirti ve bulguları olmadan sağlam kulak zarı arkasında sıvı toplanmasıyla ortaya çıkan bir orta kulak iltihabı tipidir.

Orta kulak ve burun ile irtibat halinde bulunan boşlukların enflamasyonu ile karakterize olan birçok klinik tablo vardır ve bu tablolar zaman içinde birbirine dönüşebilir.

Akut orta kulak iltihabının iyileşmesinden sonra orta kulakta sağlam kulak zarı arkasında effüzyon kalabilir ve giderek kaybolur. Effüzyonların %50' si dört hafta içinde ve %80'i sekiz hafta içinde kaybolur. Bu nedenle bir orta kulak iltihabı atağının ardından orta kulakta effüzyon, ancak üç aylık kritik süreyi geçerse EOM olarak kabul edilmeli ve tedavi edilmelidir. Yani hasta kulak ağrısı ve akıntı, ateş ve benzeri yakınmaları dile getirmez. Bugünkü bilgilerimize göre EOM akut orta kulak iltihabı ile kronik orta kulak iltihabı arasında yer alan bir geçiş şeklidir.

Genellikle anne ve babanın tek yakınması çocuklarının kendilerine cevap vermemesi, ilgisiz cevaplarla soruları geçiştirmesi, televizyonu çok yakından izlemesidir. Çocuğun sese karşı olan tepkisi azalır. Yuva veya anaokuluna giden çocuklarda öğretmenler çocuğun duymadığını fark edebilir ve aileyi uyarabilirler.

Aileler tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları ile işitme kaybının arttığını söylerler. İki taraflı olgularda işitme kaybı daha ağır olduğu için daha erken fark edilebilir.

Yapılan çalışmalarda ABD’de 6-12 yaş grubundaki çocuklarda insidans %22 olarak bildirilmiştir. Türkiye'de net sıklık bildirilmemiştir.

Riski arttıran faktörler

•Üst solunum yolu enfeksiyonları 2-6 yaş grubundaki çocuklarda 6-7 kez daha sık karşılaşılır. •Geniz eti(Adenoid vegetasyon), kitle etkisiyle nazofarenks denilen bölgeyi tıkayarak solunum güçlüğü yapar ve devamlı bir patojen bakteri kaynağı oluşturmaktadır. •Yetersiz tedavi. •Yaz aylarında düzelen çocuklarda, sonbahardan itibaren üst solunum yolu enfeksiyonlarının başlamasıyla sıklıkla tekrar edebilir. •Doğumsal anatomik bozukluklar ve ırk. •Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülmektedir. •Çocukta alerji olması. •Kalabalık ortam. •Yaşanan bölge ve iklim. •Genel ve lokal bağışıklık sistemi bozuklukları. •Nem derecesi. •Erken doğum. •Çocuğun erken yuvaya verilme. •Anne sütü ile beslenmenin çeşitli sebeplerle erken bırakılması. •Vücut ağırlığının beklenen normallerden düşük olması gibi.

Diğer açıklamalar

Hastalığın sık görüldüğü süt çocukluğu ve oyun cocukluğu dönemi, çocukların aynı zamanda konuşmayı öğrendikleri ve çevrelerini tanıdığı dönemdir. Araştırmacılar bu tür çocukların dili öğrenme ve kullanma yetenekleri ile sosyal uyumlarının normal çocuklara göre daha kötü olduğunu bildirmektedirler.

Otoskopide görüntü efüzyonun cinsine göre değişir. Genellikle seröz efüzyonlarda kulak zarı transparandır. Kısmen içeri doğru çökmüş olabilir. Bazı vakalarda sıvı seviyesi görülebilir. Sıvı açıklığı yukarı bakan at nalı biçiminde bir yay şeklindedir. Mukoid effüzyonlarda kulak zarı mat esmerimsi görünümde olabilir. İşıklı üçgen bulunmaz.Bu esmerimsi renk içinde kapillerlerin belirginleştiği de bazı vakalar görülebilir. Bu hastalarda işitme eksikliği odyoljik testler ile saptanabilir.Çocuk büyük ise diapozon testleri ile de iletim tipi bir işitme kaybını ortaya koymak mümkündür.

Efüzyonlu olgularda odyometrik olarak 25-40 dB arasında değişen iletim tipi işitme kaybı saptanır. İmpedans odyometrisi ençok kullanılan ve yaygın tanı yöntemidir. B tipi yani pik yapmayan eğriler efüsyonu gösterir. Ancak yalancı pozitiflik bulguların sayısı bazı uygulamalı çalışmalarda %30'a kadar yükselmiştir.

Yukarıda da bahsedildiği gibi daha çok çocukluk çağı hastalığıdır. Hastaların bu hastalıktan kurtulabilmeleri için ancak yaşın ilerlemesi ve etkin tedavi yöntemlerinin (ilaç, tüp takılması, Geniz eti alınması gibi) yapılması ile olmaktadır. Sık olarak tekrarlar ve İlerler ise kulakta kireçlenme, iç kulak tipi işıtme kaybı, kolesteatom denilen ve ileride büyük sıkıntılar veren ve mutlaka işitmeyi bozan ameliyatlar gerektiren tablolara yol açabilir. Enfeksiyon beyne doğru ilerler ise menenjit ve hatta ölüm bile olabilir.

Tedavi

İlk olarak bünyesel risk faktörleri belirlenmelidir. Bunlar yaş, kronik üst solunum yolu enfeksiyonlarının varlığı, geniz eti, alerji, yüz gelişim anomalileri ve bağışıklık sistemi bozukluklarıdır. Başta mevsim olmak üzere çevresel risk faktörleri de tedavi planında önemli rol oynarlar. Eğer çocuk kreşe devam ediyorsa, efüzyon iki taraflı ise ve üç haftadan daha fazla bir süredir devam ediyorsa bu efüzyonun kronikleşme ihtimali yüksektir. Yaşın küçük olması hem tedavinin başarısını düşürür, hem de nüks etme olasılığını yükseltir. Aynı şey mevsimler içinde geçerlidir. Altında ciddi bir patolojinin olmadığı hastalarda, kendiliğinden şifa olguların 5'te 1’inde bildirilmiştir. Antibiyotikler ile belli oranda iyileşme sağlanmakta, ancak sık olarak takrar etmektedir. Bu nedenle antibiyotik tedavisine alınan hastaların aralıklı olarak kontrol edilmesi ve tekrarlama olasılığının akılda tutulması gereklidir. Aile bu konuda dikkatli davranmalıdır. Ancak bazı hastalarda aktif enfeksiyonun önlenmesi için steroid tedavisine ihtiyaç duyulur. Çünkü steroid etkin bir antiinflammatuar etkiye sahiptir. Ancak bu konuda çelişkili bilgilerde mevcuttur. Sinüzit ve benzeri enfeksiyonlar ile geniz etinin büyük olması tedaviyi olumsuz yönde etkiler. Eğer bademcikler çok büyük ve geniz eti varsa, o zaman cerrahi tedavi kaçınılmazdır. Bu olgularda ilaç tedavisi ile vakit kaybetmek gereksizdir. Adenoid vejetasyon(geniz eti) alınır ve kulağa ventilasyon tüpü takılır. Ventilasyon tüpleri orta kulağı normal gaz konsantrasyonlarındaki hava ile havalandırır ve orta kulaktaki basıncın atmosferik değerlere ulaşmasını sağlar. Orta kulakta sıvı birikmesinin ve negatif basıncın neden olduğu işitme kaybının düzelmesini sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki bu tür çocuklarda tüp atıldıktan sonra tekrar nüksedebilir. Nüks oranınını etkileyen başlıca faktör yine hastanın yaşıdır. Ayrıca östaki borusunun fonksiyonundaki bozukluklar ve geniz etinin yetersiz alınması bu riski daha da artırır. Ventilasyon tüpü takılmış çocuklarda kulağın sudan korunması önerilir. Tüp zaman zaman tıkanabilir ve işitme azlığı yapar. Bazen tüp takıldıktan sonra meydana gelen kanama da tüpün tıkanmasına sebep olabilir.Bu durumda saf oksijen ya da asit borik ile hazırlanmış oksijenli damlalar kullanılarak buşon yumuşatılıp aspire edilmelidir. Tüp takılı iken akıntı görülürse ya orta kulak iltihabı yinelenmiştir ya da dışarıdan orta kulağa enfeksiyon bulaşmıştır. Çok nadir olarak tüp orta kulağa düşebilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. Tüp takılmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir durum kalıcı perforasyondur.Bu olasalık daha geniş ve uzun tüplerde görülür ve tüpün kalış süresi ile de ilşkilidir. Bir diğer sorun kulak zarında timpanoskleroz (kireçlenme)'dir.

Ventilasyon tüplerinin kalış süreleri 2 ay ile 2 sene arasında değişebilir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tifo</span> Bulaşıcı hastalık

Bu madde tifo hastalığı hakkındadır. İlişkisiz bir hastalık olan tifüs ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kulak</span> İşitme ve denge organı

Kulak (auris), işitme işlevini gören ve denge organını içinde bulunduran anatomik yapıdır. Vestibüler sistemi kullanarak işitmeyi ve vücut dengesini sağlar. Kulak; dış kulak, orta kulak ve iç kulak olacak şekilde üç kısımda incelenir.

Vertigo, halk dilinde, Baş dönmesi vücudun denge sisteminde yaşanan bir sorun nedeniyle ortaya çıkan baş dönmesidir. Belirtileri; baş dönmesi, halsizlik, şiddetli baş ağrısı, midede bulantı ve bayılma durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Farenjit</span>

Farenjit, Pharyngitis yutağın (farenks) iltihaplanmasına (enflamasyon) yani yutak ve boğaz iltihaplanma verilen bir hastalıktır. Yutağın bazen mikrobik, bazen metabolik, bazen de çalışılan ortamın ısısına, tozuna bağlı olarak reaksiyon göstermesi olan farenjit sıklıkla boğaz ağrısı veya boğaz yangısı olarak anılır. Bademciklerin enfeksiyonu, tonsilit, de eş zamanlı olarak görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Lösemi</span> kemik iliğinde oluşan kan kanserleri

Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Apandisit</span> körbağırsak üzerinde apandisin iltihaplanması

Apandisit, körbağırsak üzerinde apandisin iltihaplanmasıdır. İltihaplı apandisin kesilip çıkarılmasıyla tedavi edilir. Apandisitin belirtileri, lokalize edilemeyen yaygın karın ağrısı, iştahsızlık ve dışkılama dürtüsüdür. Ağrı 6-8 saat sonra karnın sağ alt kadranına geçer ve lokalize edilebilir.

Serebral palsi (SP), gelişmekte olan beyinde intrauterin dönemde veya yaşamın ilk aylarında oluşan lezyon ya da zedelenme sonucu gelişen, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı kalıcı motor fonksiyon kaybı, postür ve hareket bozukluğudur. Bu hastalarda epilepsi, zeka geriliği, davranış bozukluğu, yutma sorunları, kas-iskelet bozuklukları gibi ikincil tıbbi sorunlar görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Bronşektazi</span>

Bronşektazi, bronşların doğuştan ya da sonradan 'geri dönüşsüz' biçimde genişlemesidir. Bronş genişlemesine, çeşitli biçimlerde ve bronş ağacında değişken yaygınlıkta rastlanabilir. Doğumsal olduğu kadar, bronşlara yerleşen enfeksiyon etkenlerinden de kaynaklanabilen geri dönüşümsüz bir bozukluktur. İltihaplanma ilerlediğinde ilk kez iltihaba bağlı yüksek ateş, halsizlik, üşüme gibi belirtilerle enfeksiyon fark edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ketoprofen</span> Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesi

Ketoprofen, ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir. Non steroidal antiinflamatuar ilaçların propiyonik asitler sınıfındandır.

<span class="mw-page-title-main">Pnömokok</span> Bakteri türü

Pnömokok, vücudun farklı bölgelerinde ciddi enfeksiyon hastalıklarına neden olan bir bakteri türüdür. Latince adı; Streptococcus pneumoniae şeklindedir.

<span class="mw-page-title-main">Plevral efüzyon</span>

Plevral efüzyon plevral boşlukta sekresyon-absorpsiyon dengesinin bozulması sonucu sıvı birikimidir.

<span class="mw-page-title-main">Odyoloji</span> sağlık alanında bir bilim dalı

Odyoloji terimi Latince işitme anlamına gelen “audire” ve tanımlama anlamına gelen Yunanca son ek olan “logos” kelimesinden türemiştir. Odyoloji, işitme ve denge bozukluklarının araştırıldığı bir bilim dalıdır. Üniversitelerin sağlık bilimleri fakültesi bünyesinde lisans eğitimini başarıyla tamamlayanlar "Odyolog" ünvanı almaya hak kazanarak sağlık profesyoneli olur.

İşitme kaybı veya işitme yetersizliği, sesleri algılama yetisindeki tam ya da kısmî bir azalmayı ifade eder. Birçok biyolojik ve çevresel etmene bağlı olarak gelişen duyma kaybı, ses algılama yetisine sahip bütün canlılarda ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Orta kulak iltihabı</span> orta kulağın iltihaplanması

Orta kulak iltihabı veya otitis media, orta kulağın bir grup iltihabi hastalığıdır. İki ana tipten biri olan akut orta kulak iltihabı (AOKİ), genellikle kulak ağrısı ile ortaya çıkan hızlı başlangıçlı bir enfeksiyondur. Küçük çocuklarda bu durum kulağın çekilmesi, ağlamanın artması ve uykusuzlukla sonuçlanabilir. Yemek yemede azalma ve ateş de görülebilir. Diğer ana tip efüzyonlu orta kulak iltihabıdır (EOKİ), tipik olarak semptomlarla ilişkili değildir, ancak bazen bir dolgunluk hissi tanımlanır; orta kulakta enfeksiyöz olmayan sıvının varlığı olarak tanımlanır ve genellikle bir akut orta kulak iltihabı atağından sonra haftalar veya aylar boyunca devam edebilir. Kronik süpüratif orta kulak iltihabı (KSOKİ), altı haftadan uzun süre kulaktan akıntı ile birlikte delikli bir timpanik membranla sonuçlanan orta kulak iltihabıdır. Akut orta kulak iltihabının bir komplikasyonu olabilir. Ağrı nadiren mevcuttur. Her üç orta kulak iltihabı türü de işitme kaybı ile ilişkili olabilir. EOKİ'ye bağlı işitme kaybı olan çocuklar işaret dilini öğrenmezlerse bu durum öğrenme yeteneklerini etkileyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kulak burun boğaz</span> Tıbbi uzmanlık

Kulak burun boğaz (KBB) olarak da adlandırılan Otorinolarengoloji veya Otolarengoloji, kulak, burun, boğaz ve baş ve boyundaki alakadar diğer yapılar ile ilgilenen cerrahi bir tıp branşıdır. Bu alanda uzmanlaşmış doktorlara otorinolarengolojist, kulak burun boğaz uzmanları, KBB doktorları, KBB cerrahları veya baş boyun cerrahları denir. Uzmanlar kulak, burun, boğaz ve kafatasının tabanında görülen hastalıklar ile kafa ve boyundaki kanser ve iyi huylu tümörlerin cerrahi tedavisini gerçekleştirir.

İşitme testi, bir kişinin işitme duyusunun duyarlılığının değerlendirilmesini sağlar ve çoğunlukla bir odyometre kullanan bir odyolog tarafından gerçekleştirilir. Bir kişinin farklı frekanslarda işitme hassasiyetini belirlemek için bir odyometre kullanılır. Başka işitme testleri de vardır, örneğin Weber testi ve Rinne testi.

<span class="mw-page-title-main">Mastoidit</span> Orta kulak hastalığı

Mastoidit kafatası tabanında bulunan, temrporal kemiğin bir parçası olan ve içierisinde hava hücreleri olan mastoid parçanın enfeksiyonu olarak tanımlanır. Enfeksyon mastoid boşluktaki hava hücreleri içerisindeki mukozal yüzeyin infalamasyonudur. Mastoid parça içerisindeki hava hücreleri kulakla bağlantı halindedir. Mastoidit sıklıkla yeterli tedavi edilmemiş akut Orta kulak iltihabı sonucunda gelişir ve eskiden çocukluk çağında ölüm sebeplerinin önemli bir kısmından sorumluydu. Günümüzde gelişmiş antibiyotikler nedeniyle gelişmiş ülkelerde bu hastalıklar daha çok medikal tedavi ile takip edilemkte, cerrahiye nadiren ihtiyaç duyulamktadır. Antibiyotik reçete edilme oranlarında azalma olması günümüzde orta kulak iltihabı artışına sebep olmamıştır. Bunun bir nedeninin çocukluk çağı aşılarından olan Hemofilus ve Streptokok aşıları olduğu düşünülmektedir.Tedavi edilmemiş enfeksiyonlar komşu kemik yapılara ve kafa içi alana yayılarak ciddi komplikasyonlara sebep olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kartagener sendromu</span>

Kartagener sendromu veya primer silyer diskinezi, nadir görülen, vücuttaki sillerin etkinliğinde kusurlara yol açan genetik bir bozukluktur. Otozomal resesif kalıtılır.

<span class="mw-page-title-main">Hemotoraks</span> Akciğeri saran zarların arasında kan birikmesi

Hemotoraks plevral boşluk içinde kan birikmesidir. Hemotoraksın belirtileri göğüs ağrısı ve nefes almada zorluk olabilirken, klinik bulgular etkilenen tarafta solunum seslerinin azalması ve kalp hızında artış olabilir. Hemotoraks genellikle bir yaralanmadan kaynaklanır, ancak plevral boşluğu işgal eden kanserlere bağlı, kan pıhtılaşma bozukluklarının bir sonucu olarak, endometriozisin sık görülmeyen bir klinik görünümü şeklinde, sönmüş bir akciğere bağlı veya nadiren başka durumlarla ilişkili gelişebilir.

Oksijen tedavisi, solunum yolu hastalıkları, karbonmonoksit zehirlenmesi, yara iyileşmesi, enfeksiyonlar, zehirli ısırıklar ve diğer durumlarda vücuda yeterli oksijen sağlamak için kullanılan bir tıbbi tedavidir. Oksijen tedavisi, hastanın burun, ağız veya maske yoluyla soluduğu havanın oksijen konsantrasyonunu artırarak veya basınçlı bir odada oksijen vererek uygulanabilir. Oksijen tedavisi, vücudun dokularına daha fazla oksijen ulaşmasını sağlayarak, hücrelerin yenilenmesini, enfeksiyonlarla savaşmasını, kan dolaşımını iyileştirmesini ve yaşlanma belirtilerini azaltmasını destekler.