
Richard Phillips Feynman, kuantum mekaniğinin ayrılmaz formülasyonu, kuantum elektrodinamiği teorisi, aşırı soğutulmuş sıvı helyumun süper-akışkan fiziği ve partonu önerdiği parçacık fiziğindeki çalışmaları ile 1965'te, Julian Schwinger ve Sin-Itiro Tomonaga ile birlikte Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüş Amerikalı teorik fizikçidir.

Genel görelilik teorisi, 1915'te Albert Einstein tarafından yayımlanan, kütleçekimin geometrik teorisidir ve modern fizikte kütle çekiminin güncel açıklamasıdır. Genel görelilik, özel göreliliği ve Newton'un evrensel çekim yasasını genelleştirerek, yerçekimin uzay ve zamanın veya dört boyutlu uzayzamanın geometrik bir özelliği olarak birleşik bir tanımını sağlar. Özellikle uzayzaman eğriliğine maruz kalmış maddenin ve radyasyonun, enerjisi ve momentumuyla doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki, kısmi bir diferansiyel denklemler sistemi olan Einstein alan denklemleriyle belirlenir.

Stephen William Hawking, İngiliz fizikçi, kozmolog, astronom, teorisyen ve yazar.

Büyük patlama, evrenin en eski 13,8 milyar yıl önce tekillik noktası denilen bir noktadan itibaren genişlediğini varsayan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik modeldir. İlk kez 1920'li yıllarda Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.

Sicim teorisi, parçacık fiziğinde, kuantum mekaniği ile Einstein'in genel görelilik kuramını birleştiren bir teori. "Sicim" adı, klasik yaklaşımda "sıfır boyutlu noktalar" şeklinde tarif edilen atomaltı parçacıkların, aslında "bir boyutlu ve ipliksi varlıklar" olabileceği varsayımına dayanır.

Steven Weinberg Amerikalı teorik fizikçi. 1979'da Abdus Salam ve Sheldon Glashow ile birlikte zayıf etkileşim ile elektromanyetik etkileşimin birleştirilmesine ve temel parçacıklar arasındaki elektromanyetik etkileşime katkılarından dolayı Nobel Fizik Ödülüne layık görülmüştür

Uzay operası, bilimkurgunun çoğunlukla uzayda geçen, heyecan verici maceraların yer aldığı ve romantizmin vurgulandığı bir alt türüdür. Uzay operasının muhtemelen en önemli özelliği karakterleri, mücadeleleri, güçleri ve temaları olağanüstü niteliğe taşımasıdır. İlk uzay operaları 1930'lu ve 1940'lı yıllarda ucuz dergilerde yayımlanıyordu. 1970'lerden önce uzay operası, kalitesiz ve ucuz bir bilimkurgu filmini ifade diyordu. Ancak George Lucas'ın çektiği Yıldız Savaşları: Bölüm IV - Yeni Bir Umut 1977 yılında gösterime girdiğinde hem eleştirel hem de finansal açıdan çok başarılı oldu ve türe olan olumsuz bakış açısını değiştirdi.

Arthur Stanley Eddington, OM, FRS, 20. yüzyıl başlarında yaptığı çalışmalarla tanınan astrofizikçi. Eddington aydınlatma gücü ve yıldızların aydınlatma gücünün doğal sınırı, adını kendisinden alır.

Martin John Rees, Britanyalı kozmolog ve astrofizikçi. 2004'ten beri Trinity Koleji'nin en üst idari sorumlusu, 2005-2010 arasında Kraliyet Topluluğu'nun başkanlığını yapmış bilim insanı.

Bilimsel devrim modern bilimin temelini oluşturmuş, bilim tarihinin erken çağdaş döneminden beridir süregelen matematik, fizik, gökbilim, biyoloji, tıp ve kimya dallarında yaşanan düşünce ve doktrin devrimleridir. Rönesans döneminde Avrupa'da filizlenen dönüşüm bugün de devam etmektedir. Nicolaus Copernicus'un 1543'te yayımlanan De revolutionibus orbium coelestium adlı yapıtı ile Andreas Vesalius tarafından yazılan De humani corporis fabrica bilimsel devrimin başlangıç noktası olarak kabul edilmektedir. Bilimsel devrimin bitiş tarihi olarak 1687 yılı gösterilir. Ancak birçok bilim insanına göre bu süreç tamamlanmamıştır.

Jim Al-Khalili OBE, Irak doğumlu Britanyalı teorik fizikçi ve yazar. Surrey Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü. BBC adına birkaç bilim programı sunmuş ve Britanya medyasında sıkça bilim yorumculuğu görevini üstlenmiştir.

Lawrence Maxwell Krauss, Kanada asıllı Amerikalı kuramsal fizikçi ve kozmolog. Fizik profesörü ve Arizona State Üniversitesi'nde Origins Project müdürü. The Physics of Star Trek ve A Universe from Nothing gibi çok satan kitapların yazarı. Bilimsel kuşkuculuk, bilim eğitimi ve ahlak bilimi gibi konuların savunucusu.
Fizikçi Max Planck'tan sonra adlandırılan Planck parçacığı, Compton dalga boyu ile Schwarzschild yarıçapının eşit olduğu parçacığın kara delik kadar sıkıştırılması varsayımı ile elde edilmiştir. Kütlesi yaklaşık olarak Planck kütlesine eşittir ve Compton dalga boyu ile Schwarzschild yarıçapı yaklaşık olarak Planck uzunluğu kadardır. Planck kütlesi ve Planck uzunluğunu tanımlamak için bazen Planck parçacıkları ifadesi kullanılır. Bu parçacıklar Planck çağında evrenin oluşmasındaki bazı modellerde rol oynadı.

Süper kütleli kara delikler, kara deliklerin en büyükleridir. Milyarlarca güneş kütlesi büyüklüğünde olabilirler. Çoğunlukla -ya da muhtemelen tüm- galaksiler galaktik merkezlerinde bir süper kütleli kara delik bulundururlar. Samanyolu Galaksisi'nin galaktik merkezindeki süper kütleli kara deliğin Sagittarius A* olduğu düşünülmektedir.
İnce ayarlı Evren, Evren içerisinde hayata izin verecek koşulların ancak evrensel temel fizikî sabitlerin mevcut değerleri sayesinde oluşacağını anlatan bir önermedir. Önermeye göre bu temel sabitlerdeki en ufak değişimler dahi maddenin, astronomik yapıların, çeşitlilik sahibi elementlerin ve dolayısıyla hayatın oluşmasına engel teşkil etmektedir. Önerme filozoflar, bilim insanları, din adamları ve yaratılışçılar arasında tartışılabilmektedir.

İslam astronomisi, özellikle İslam'ın Altın Çağı sırasında, İslam dünyasında yapılan astronomik gelişmeleri kapsar ve çoğunlukla Arapça yazılmış eserlerden oluşur. Bu gelişmeler özellikle Uzak Doğu ve Hindistan'da daha sonra Orta Doğu, Orta Asya, Endülüs ve Kuzey Afrika'da gerçekleşti. Orta Çağ İslam astronomisi, yabancı dildeki kaynakların özümsenmesi ve bu kaynakların birbiriyle benzeşmeyen unsurlarının İslami özelliklere sahip bir bilim yaratmak için birleştirilmesi gibi yönleri nedeniyle diğer İslami bilimlerin doğuşuyla paralellik gösterir. Bu kaynaklar özellikle Arapça diline tercüme edilmiş ve üzerine çalışmalar gerçekleştirilmiş Yunan, Sasani ve Hint eserlerinden oluşuyordu.

Göksel küreler, Eflâtun, Eudoxus, Aristo, Batlamyus, Kopernik ve diğerleri tarafından geliştirilen kozmolojik modellerin temel unsurlarıydı. Bu kozmolojik modellerde, sabit yıldızların ve gezegenlerin görünen hareketleri, sanki kürelere yerleştirilmiş mücevherler gibi, eterik, şeffaf bir beşinci elementten (esîr) yapılmış dönen kürelere gömülü olarak düşünülmüştür. Sabit yıldızların birbirlerine göre konumlarını değiştirmediğine inanıldığından, bunların tek yıldızlı bir kürenin yüzeyinde olması gerektiği ileri sürülmüştür.

Davy Madalyası, Royal Society tarafından "kimyanın herhangi bir dalında son zamanlarda yapılan olağanüstü önemli bir keşif için" verilen ödüldür. Humphry Davy'nin adını taşıyan madalya, başlangıçta 1000 sterlin olan bir parasal hediye ile birlikte verildi. Davy Madalyası almak, Nobel Kimya Ödülü ile ödüllendirilmenin potansiyel bir öncüsü olarak tanımlanmıştır, Royal Society of Chemistry tarafından yapılan bir analize göre, 2022 itibarıyla 22 bilim insanı Nobel ödülü almadan önce bu madalyaya layık görüldü.

Maurice Goldhaber, 1957'de nötrinoların negatif sarmallığa sahip olduğunu belirleyen Amerikalı fizikçidir.

Michał Kazimierz Heller, Polonya'nın Kraków kentindeki Pontifical University of John Paul II üniversitesinde felsefe profesörüdür ve Vatikan Gözlemevi'nde yardımcı üyedir.