İçeriğe atla

Eduard von Hartmann

Eduard von Hartmann
Tam adıEduard von Hartmann
DoğumuKarl Robert Eduard Hartmann
23 Şubat 1842(1842-02-23)
Berlin, Brandenburg, Prusya, Alman Konfederasyonu
Ölümü5 Haziran 1906 (64 yaşında)
Groß-Lichterfelde, Berlin, Brandenburg, Prusya, Almanya
Evlilik
  • Agnes Taubert
    (e. 1872; ö. 1877)
  • Alma Lorenz (e. 1878)
Alma mater
Çağı19. yüzyıl felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
Okulu
İlgi alanları
Önemli eserPhilosophy of the Unconscious (1869)
Etkiledikleri
İmzası

Karl Robert Eduard von Hartmann (23 Şubat 1842 – 5 Haziran 1906), bağımsız bir Alman filozoftu. En önemli eserlerinden birisi olan Philosophie des Unbewussten'ı (1869) kaleme almıştır. Önemli fikirleri arasında Bilinç dışı teorisi ve Gottfried Leibniz'in teodise problemini çözmek amacıyla ortaya attığı metafiziksel "Le meilleur des mondes possibles [mümkün dünyaların en iyisi]" konsepti üzerine ifade ettiği karamsar bakış açısı yer almaktadır.

Felsefesi

Hartmann bir filozof olarak, ilk kitabı olan "Bilinçsizliğin Felsefesi" (1869; 10. baskı 1890) ile büyük bir ses getirmişti. Bu başarısını büyük ölçüde eserin başlığının özgünlüğüne, muhtevasının çeşitliliğine, belirgin pesimizmine ve kullandığı güçlü üslubuna bağlı olduğu söylenebilir.[5]

Nihai metafizik ilkesi olarak tanımladığı Bilinçsiz kavramı, göründüğü kadar paradoksal değildir. Yalnızca Alman metafizikçilerinin Mutlakı'nın yeni ve gizemli bir adlandırmasından ibarettir. Onun Bilinçsiz'i, Hegel'in ve Schopenhauer'in metafiziğinin bir sentezi olarak görünür. Bilinçsiz hem İrade hem de Akıldır ve tüm varoluşu kapsayan mutlak temelidir. Hartmann, Schelling'in "pozitif felsefesinde" önceden belirttiği, "panteizm" ve "panlojizmi" birleştirir. Bununla birlikte, ona göre Bilinçsiz'in birincil yönü Akıl değil, İradedir. Kozmos öncesinde İrade potansiyeldir ve Akıl gizlidir, İrade, potansiyelden gerçek iradeye geçtiği vakit akıldan yoksundur. Bu son durum salt ıstıraptan oluşmaktadır ve bunu iyileştirmenin yegane yolu olarak Bilinçsiz, Akıl'ın yardımıyla en iyi mümkün dünyayı yaratır; bu dünya, Bilinçli iradenin aydınlanmış kötümserinde İrade'ye boyun eğmesinden kurtuluş vaadini içerir.[6] Varlıktaki İrade'nin büyük bir kısmı varoluşun kaçınılmaz ıstırabını kavrayacak kadar aydınlanmaya eriştiğinde, toplu bir çaba doğrultusunda var olmama iradesi gösterilecektir ve dünya hiçliğe, Bilinçsiz ise sükûnete geri dönecektir.[5]

Hartmann bir pesimist olsa da, mahut pesimizmi mutlak bir karamsarlığı içermez. Bireyin mutluluğu ne şimdi ne de gelecekte ulaşılabilir değildir ancak Bilinçsiz'i ıstırabından nihai olarak kurtarma umudunu yitirmemiştir. Schopenhauer'in düşüncelerinden yaşama iradesinin reddi doğrultusunda kurtuluşu bireyselcilik asetizmine değil, kolektif sosyal çabaya bağlı kılmasıyla ayrılır. Bilinçsiz'in kurtuluşu kavramı, onun etiğinin nihai temelini oluşturur. Geçici olarak hayatı onaylamalı ve sosyal evrime kendimizi adamalıyız. Bu şekilde mutluluğa ulaşmaya çalışmak yerine, ahlakın hayatı aksi takdirde olacağından daha az mutsuz kıldığını göreceğiz. İntihar ve akla gelebilecek her türlü bencillik biçimlerine katiyen karşı çıkılmalıdır.[5][6]

Kaynakça

  1. ^ Peter Howarth, British Poetry in the Age of Modernism, Cambridge University Press, 2005, p. 163.
  2. ^ Beiser, Frederick C., Weltschmerz: Pessimism in German Philosophy, 1860-1900, Oxford: Oxford University Press, 2016, p. 147.
  3. ^ Beiser, Frederick C., Weltschmerz: Pessimism in German Philosophy, 1860-1900, Oxford: Oxford University Press, 2016, p. 129.
  4. ^ Jung, C. G. ([1959] 1969). The Archetypes and the Collective Unconscious, Collected Works, Volume 9, Part 1, Princeton, N.J.: Princeton University Press. 0-691-01833-2, par. 259: "Although various philosophers, among them Leibniz, Kant, and Schelling, had already pointed very clearly to the problem of the dark side of the psyche, it was a physician who felt impelled, from his scientific and medical experience, to point to the unconscious as the essential basis of the psyche. This was C. G. Carus, the authority whom Eduard von Hartmann followed."
  5. ^ a b c  Önceki cümlelerden bir veya daha fazlası artık kamu malı olan bir yayından alınan metni içeriyor: Chisholm, Hugh, (Ed.) (1911). "Hartmann, Karl Robert Eduard von". Encyclopædia Britannica (11. bas.). Cambridge University Press. 
  6. ^ a b "The Encyclopedia Americana (1920)/Hartmann, Karl Robert Edouard von - Wikisource, the free online library". en.wikisource.org (İngilizce). 25 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mistisizm</span> Felsefi görüş

Mistisizm, halk arasında Tanrı ya da Mutlak ile bir olmak olarak bilinir, ancak dini ya da manevi bir anlam verilen her türlü vecdi ya da değişmiş bilinç durumunu ifade edebilir. Gizemcilik ya da mistisizm, dinsel esrimelerle ilgili ülkülemlerin, erdemlerin, ayinlerin ve efsanelerin uygulanmasının birlikte yapıldığı fikir akımı. Mistisizmin anlamı önemli ölçüde daraltılmıştır: Aynı zamanda nihai veya gizli gerçeklerdeki içgörüye, çeşitli uygulamalar ve deneyimlerle desteklenen insan dönüşümüne de atıfta bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Augustinus</span> Filozof, yazar ve doktor

Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Mihail Bakunin</span> Anarşist filozof

Mihail Aleksandroviç Bakunin, tanınmış bir Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısıdır. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir ve Anarşizmin babaları olarak anılan düşünürlerden biridir.

Özgür irade veya erkin irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. İnsanın liberteryen mânâda bir erkin iradeye sahip olup olmadığı hâlen bir tartışma konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Totalitarizm</span> diktatörlükvari yönetim şekli

Totalitarizm, tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete ve hükûmet yöneticilerine mutlak itaat beklendiği diktatörlükvari yönetim biçimidir. Totalitarizm ile yönetilen devletler totaliter devlet olarak bilinir. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Schelling</span> Alman idealist düşünür

Friedrich Wilhelm Joseph Schelling, Alman İdealist düşünür. Fichte'nin temel kavrayışını ve idealist bakış açısını paylaşmakla birlikte, onun mutlak ego'nun bir ürünü olarak yalnızca bireysel bilinçle iradeye karşı koyan bir engel işlevi gören doğa anlayışına karşı çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Schopenhauer</span> Alman karamsar filozof (1788–1860)

Arthur Schopenhauer, Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir. Dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkat çekmiştir. Ayrıca Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.

<span class="mw-page-title-main">John Duns Scotus</span> İskoç Fransisken din adamı ve filozof (1265/66-1308)

Johannes Duns Scotus, 1266-1308 yılları arasında yaşamış olan İskoç asıllı Fransisken Skolastik Felsefeci ve Tanrıbilimci. 1993'te Papa II. Yuhanna Pavlus tarafından kutsanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gottfried Leibniz</span> Alman matematikçi ve filozof (1646-1716)

Gottfried Wilhelm Leibniz, Alman matematikçi, filozof, hukukçu ve dönemin idarecilerine danışmanlık yapmış bir entelektüeldir. Matematik tarihi ve felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Leibniz, Isaac Newton’dan bağımsız olarak "Sonsuz küçük" teorisini geliştirdi. Leibniz'in bu formülü yayınlandığından bu yana hâlâ kullanılmaktadır. Geliştirdiği homojenitenin deneyüstü kanunu ve süreklilik yasası yirminci yüzyılda matematiksel karşılık buldu. Mekanik hesaplayıcılar alanında en üretken insanlardan biri oldu. Pascal’ın hesaplayıcısına otomatik çarpma ve bölme fonksiyonlarını eklemeye çalışırken, 1685'te çarklı hesaplayıcıyı ilk tanımlayan insan oldu ve aritmometre -ilk toplu üretilen mekanik hesaplayıcı- kullanarak Leibniz çarkını icat etti. Ayrıca ikili sayma sistemini rafineleştirdi, bu çalışması tüm dijital hesaplayıcıların soyut temelini oluşturdu.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<i>Aşkın Metafiziği</i> Analiz-tezi

Arthur Schopenhauer; Türkçe tercümesi Selahattin Hilav tarafından yapılan Aşkın Metafiziği isimli kitapçığındaki analiz-tezinde, aşkın ne olduğunu, erkeklerin kadınlardan ne beklediğini ve kadınların erkeklerden ne istediğini analiz eder. Aslen; Schopenhauer bunu bir kitap amaçlı değil kısa bir tez amaçlı yazmıştır. Her ne kadar kitapçıkta yaklaşık 43 sayfa süren bir analiz olsa da, A4 sayfası büyüklüğündeki bir basımda 25 sayfalık klasik bir Schopenhauer analiz-tezidir.

<span class="mw-page-title-main">Stoacılık</span> felsefi sistem

Stoacılık, MÖ 3. yüzyılın başlarında Atina Agorası'nda Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan bir Helenistik felsefe ekolüdür. Mantık sistemi ve doğal dünya hakkındaki görüşleriyle beslenen bir kişisel erdem etiği felsefesidir ve erdem pratiğinin eudaimonia'ya ulaşmak için hem gerekli hem de yeterli olduğunu savunur: Kişi etik bir yaşam sürerek gelişir. Stoacılar eudaimonia'ya giden yolu erdemi uygulayarak ve doğaya uygun yaşayarak geçirilen bir hayatla özdeşleştirmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Alman idealizmi</span>

Alman idealizmi, Almanya'da 1780'lerde gelişmeye başlayan romantizm ve Aydınlanma Çağı ile yakından alakalı felsefi bir akımıdır. 19. yüzyılın başlarına kadar süren bu akım Immanuel Kant'ın 1780'ler ve 1790'lardaki çalışmaları ile gelişmiştir. Kant sonrası dönemi Kant sonrası idealizm ya da kısaca Kant sonrası idealizm olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">İslami demokrasi</span> seküler veya dini olabilen siyasi ideoloji

İslami demokrasi veya İslam ve demokrasi, 21. yüzyılda İslam dünyasında ortaya çıkan bir ideolojik akımdır. İslami demokrasi, "Müslüman ülkelerin, dinlerini kaybetmeden demokratik, özgür, çoğulcu ve çağdaş yaşaması" olarak özetlenebilir. İslam'ın demokrasiyle ikiz kardeş gibi tutulması akımın bir görüşüdür. İnsan haklarına saygı, özgürlükçülük, çoğulculuk gibi fikirler İslami demokrasiden beslenir.

<span class="mw-page-title-main">Kötülük problemi</span> Gereksiz Acı Argümanında olduğu gibi Kötülüğün ve mutlak iyi olan Tanrının nasıl bağdaştığına ilişkin felsefi bir sorun

Epikür Paradoksu, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan bir Tanrı'nın varlığının nasıl bağdaştığı şeklindeki bir sorudur. Sorunu ilk olarak Epikür mantıksal bir formül ile ortaya koymuş, o zamandan beri de felsefe ile hiçbir ilişkisi olmayan kişilerden filozoflara kadar hemen herkesin zihnini meşgul etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Philipp Mainländer</span> Alman filozof ve şair (1841-1876)

Philipp Mainländer, asıl adı Philipp Batz olan Alman şair ve filozof.

İradecilik ya da istenççilik "iradeye zekâdan daha baskın rol atfeden bir metafizik veya psikolojik sistem" ya da eşit derecede "gerek evrende gerekse insan davranışlarında iradenin temel faktör olduğu öğreti". İradecilik, felsefe tarihi boyunca çeşitli noktalarda ortaya çıkmış, metafizik, psikoloji, siyaset felsefesi ve teoloji alanlarında uygulama görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Felsefî karamsarlık</span>

Felsefi karamsarlık, hayata veya varoluşa olumsuz bir değer atfeden felsefi görüşler ailesidir. Felsefi kötümserler genellikle dünyada ampirik olarak acıların zevklere üstün geldiğini, hayatın ontolojik veya özünde canlı varlıklara karşı olduğunu ve varoluşun temelde anlamsız veya amaçsız olduğunu iddia ederler. Bununla birlikte, bu duruma verdikleri tepkiler çok çeşitlidir ve yaşamı onaylayıcı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Franz Xaver von Baader</span>

Franz von Baader, doğum ismi Benedikt Franz Xaver Baader olan Alman Katolik filozof, teolog, doktor ve maden mühendisidir. Zamanının ampirizmine direnerek, Descartes'tan bu yana Batı felsefesinin çoğunu ateizme yönelmekle suçladı ve Skolastik okulun yeniden canlanması olarak kabul edildi. Çağının en etkili ilahiyatçılarından biriydi, ancak daha sonraki felsefe üzerindeki etkisi daha az oldu. Bugün, Meister Eckhart ile teolojik angajmanı akademiye ve hatta daha genel olarak Hıristiyanlık ve teozofiye yeniden soktuğu düşünülüyor.