İçeriğe atla

Edmund Husserl

Edmund Husserl
1910'larda Husserl.
1910'larda Husserl.
Tam adıEdmund Gustav Albrecht Husserl
Doğumu8 Nisan 1859
Prostějov, Moravia Bölgesi, Avusturya İmparatorluğu
Ölümü27 Nisan 1938 (79 yaşında)
Freiburg, Nazi Almanyası
MilliyetiYahudi
Çağı20. yüzyıl
BölgesiAvrupa
OkuluBatı felsefesi
İlgi alanlarıEpistomoloji ve mantık
Önemli fikirleriFenomenolojik indirgeme, paranteze alma, yönelmişlik
Etkilendikleri

Edmund Gustav Albrecht Husserl (8 Nisan 1859 – 27 Nisan 1938),[3] fenomenoloji okulunu kuran Yahudi[4][5] kökenli Alman filozoftur. İlk çalışmalarında, mantıkta tarihselcilik ve psikolojizm hakkında yönelimsellik analizlerine dayanan eleştirel incelemelerde bulundu. Olgun dönem çalışmalarında ise, fenomenolojik indirgeme denilen sistematik bir temel bilim geliştirmeye teşebbüs etti. Transandantal bilincin, tüm olası bilginin sınırlarını belirlediğini savunan Husserl, fenomenolojiyi transandantal - idealist bir felsefe olarak yeniden tanımladı. Husserl düşüncesiyle 20. yüzyıl felsefesini derinden etkiledi ve günümüzde hâlen çağdaş felsefe ve ötesinde önemli bir figür olmaya devam ediyor.

Karl Weierstrass ve Leo Königsberger'den matematik, Franz Brentano ve Carl Stumpf'tan felsefe dersleri aldı. 1887'den itibaren Privatdotzen olarak Halle'de, 1901'den itibaren öğretim üyesi olarak önce Göttingen'de sonra 1916'dan itibaren de Freiburg, 1928'deki emekliliğine kadar felsefe hocalığı yaptı. Berlin ve Viyana'da matematik, fizik, astronomi, felsefe eğitimi aldı. 1882'de Viyana Üniversitesi'nde matematik doktorası yaptı. Emekliliğinden sonra da üretkenliğini sürdürdü. 1933'te Yahudi bir aileye doğmuş biri olarak ırkçı yasalar dolayısıyla Freiburg Üniversitesi kütüphanesinden kovuldu, birkaç ay içerisinde de Alman Akademisi'nden ayrıldı.

Hayatı ve Kariyeri

Gençlik ve Eğitim

Bugün Çekya'da Prostějov adıyla bilinen, o dönem Avusturya İmparatorluğu'na bağlı Moravya Markgraflık'ındaki Proßnitz şehrinde Husserl, 1859'da doğdu. Dört kardeşin ikincisi olarak Yahudi bir ailede doğdu. Babası bir şapkacıydı. Husserl'in çocukluğu seküler bir ilkokulda okuduğu Prostějov'da geçti. Sonra, Realgymnasium' da okumak için Viyana'ya, ardından Staatsgymnasium için Olomouc'a gitti.

1876'dan 1878'e kadar Leipzig Üniversitesi'nde matematik, fizik ve astronomi okudu. Orada, modern psikolojinin kurucularından olan Wilhel Wundt'un verdiği felsefe derslerinden ilham aldı. 1878'de Fredrick William Üniversitesi için Berlin'e taşındı (günümüzde Berlin Humbolt-Üniversitesi); burada Leopold Kronecker ve meşhur Karl Weiestrass altında matematik okumaya devam etti. O zamanlar Franz Brentano'nun eski bir felsefe öğrencisi olan, sonra da Çekoslavakya'nın ilk cumhurbaşkanı olacak Thomas Masaryk'i mentor olarak benimsedi. Buradayken, ayrıca, Friedrich Paulsen'in felsefe derslerine de katıldı. 1881'de, Weiestrass'ın eski bir öğrencisi olan Leo Köningsberger'in danışmanlığında matematik çalışmalarına devam etmek için Viyana Üniversitesi'ne geçti. 1883'te Viyana'da Beiträge zur Variationsrechnung (Değişim Kalkülüsüne Katkılar) isimli çalışmasıyla doktorasını aldı.

Babası Adolf 1884'te vefat etmişti. Görünüşe bakılırsa Husserl, yirmili yaşlarında Yeni Ahit ile aşina olması sebebiyle 1886'da Lutheran Kilise'de vaftiz edilmek istemiştir. Herbert Spiegelberg şöyle yazar: "Zamanının akademik dünyasındakiler gibi kendi günlük hayatında doğrudan dini bir pratik hiç bulunmamış olsa da Husserl sahih tüm diğer tecrübeler gibi din fenomenine karşı da zihnini açık tutmuştur." Bazen Husserl kendisine ahlaki bir "yenileme"yi görev bilmiştir. Her ne kadar her şeyde radikal ve rasyonel bir otonomiyi azimle savunmuş olsa da Husserl "Tanrı'nın iradesi doğrultusunda yeni felsefe ve bilim biçimleri bulmak istidadı hatta ve hatta ve görev"inden bahsedebilmektedir.

Matematik doktorasını müteakiben Husserl Karl Weiestrass'ın asistanı olarak çalışmak üzere Berlin'e geri döndü. Fakat Husserl felsefe ile uğraşmak arzusunu çoktan içinde duyuyordu. Profesör Weiestrass'ın feci derecede hastalanmasıyla Viyana'ya dönmek imkanını elde eden Husserl, orada dikkatini felsefe üzerinde yoğunlaştırdı. 1884'te Viyana Üniversitesi'nde Franz Brentano'nun felsefe ve felsefi psikoloji dersleri vesilesiyle Bernard Bolzano, Hermann Lotze, J. Stuart Mill ve David Hume'un metinleriyle tanıştı. Husserl hayatını felsefeye adama kararında Brentano'dan ciddi derecede etkilenmiştir, nitekim, mesela yönelimsellik kavramı bakımından, Brentano en tesirli figür olarak sıkça anılmıştır. İki yıl sonra, 1886'da, akademik tavsiye doğrultusunda Husserl, Brentano'nun eski öğrencisi olan Carl Stumpf'u takip ederek üniversite seviyesinde hocalık yapmak yetkisi için gereken habilitasyonu almak amacıyla Halle Üniversitesine gitti. 1887'de Stumpf'un danışmanlığında Über den Begriff der Zahl (Sayı Kavramı Üzerine) isimli tezini yazdı, nitekim bu metin Husserl'in ilk önemli çalışması olan Philosophie der Arithmetik'in (Aritmetik Felsefesi) temelini teşkil etmekteydi.

1887'de Husserl, Malvine Steinschneider ile 50 yılı aşacak bir evliliğe imza attı. 1892'de kızları Elizabeth, 93'te oğulları Gerhart ve 94'te de ikinci oğulları Wolfgang doğdu. Elizabeth 1922'de, Gerhart 1923'te evlendi; fakat Wolfgang 1. Dünya Savaşı'nda öldü. Gerhart karşılaştırmalı hukuk konusunda katkıları bulunan bir hukuk filozofu olmuş, Birleşik Devletler'de ve savaştan sonra da Avusturya'da hocalık yapmıştır.

Düşüncesi

Husserl'de her zaman felsefeye yeni bir yön çizme eğilimi olduğu belirtilebilir, çünkü onun düşüncesine göre felsefe her tür sonradan inşa edilmiş kurgusal bağıntıdan ayrı olarak kendini özsel olarak temellendirmelidir. Husserl Hegelcilik'in etkisini yitirdiği ve Yeni-Kantçılık'ın akademilerde etkili bir güç haline geldiği bir dönemde felsefeye yeni bir yön verme çabasında oldu. Felsefe içerisinde tüm metafizik spekülasyonlardan ve bilimci önyargılardan sıyrılmayı arzu eden yepyeni bir başlangıç yapmaya ve bu hayli emek isteyen başlangıca uygun, pekin bir felsefe sistematiği oluşturmaya yöneldi ve fenomenoloji olarak bilinen felsefe hareketinin temellerini attı. Göttingen Üniversitesi'inde verdiği beş dersi Türkçeye çevrilmiştir. Bu metin "Mantık Araştırmaları" ile "İdeler" adlı eserleri arasındaki bir döneme aittir ve Husserl'in "transandantal" bir fenomenolojiye geçişini mümkün kılan anahtar kavram "indirgeme"nin(Reduktion) ilk belirdiği yazılardan biridir.

Her ne kadar başka filozoflarda da fenomenolojik kavrayışa ortak bir takım felsefi kaygılar görmekteysek de, özgün ve özgürleştirici bir felsefi hareket olarak fenomenoloji ilk kez Husserl tarafından, felsefeyi pekin bir inceleme yöntemi olarak kurmak amacıyla kullanıldı. Husserl'ın fenomenolojisinde, çıkış noktası olarak hocası Franz Brentano'nun belirleyici bir rolü vardır. Husserl, kendi fenomenolojik yöntemini dayandırdığı "yönelimsellik" fikrini Brentano'dan alır ve onu geliştirmek suretiyle hocasında mevcut olmayan özgün bir yönelimsellik anlayışı sunar.

Husserl'in amacı her şeyden önce, felsefeyi tabansız önyargılarından kurtarıp ayakları yere sağlam basan bir araştırma yapısına kavuşturmaktır. Bu yaklaşıma uygun olarak, kendisinden önce aynı fikre sahip olan düşünürler gibi, o da belirli bir özgül yöntemle felsefenin bağımsız bir varlık alanına sahip olduğu fikrinden hareket etti. Bu özgül varlık alanı elbette fenomenlerden oluşmaktaydı. Ki, bunlar bilinen anlamda "gerçek" nesnelerden oluşmamaktadır, yani sadece tikel deneyim ve ampirik duyu verisi ile bilinen şeyler değildir. Felsefenin görevi, fenomenler dünyasına girmek ve orada şeylerin özsel yapısını görüp anlamaktır. Fenomenolojik yöntem bu noktada devreye girer. Buna göre belirli bir varlık yorumu ışığında fiziki ve "gerçek" bir biçimde tek-yanlı kavranan nesne ve özne parantez içine alınır, yeni ve köklü bir öznellik alanına geri dönülür, onun bağlılaşığı olarak da yeni bir nesnel kutup keşfedilir. Bakış açısında gerçekleşen bu değişiklik fenomenoloji için şeylerin özüne erişim izni veren bir metodolojik başlangıç işlevi görür.

Özetle, özgül bir felsefe disiplini olarak Fenomenoloji'nin kurucusu Husserl'dir. Heidegger, Merleau-Ponty ve Sartre gibi varoluşçu felsefecileri derinden etkilemiş olmanın yanı sıra, daha sonradan Foucault ve Jacques Derrida gibi yirminci yüzyılın ikinci yarısında etkilerini hissettiren felsefecilerin düşüncesinde de önemli bir rol oynayacaktır.

Türkçedeki kitapları

  1. Fenomenoloji Üzerine Beş Ders, E.Husserl, Bilim ve Sanat Yayınları.
  2. Kesin Bilim Olarak Felsefe, E.Husserl, Türkiye Felsefe Kurumu.
  3. Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe, E.Husserl, Afa Yayınları, 1994.

Türkçede Husserl üzerine yapılmış bazı çalışmalar

  1. Edmund Husserl Felsefesinde Mantık, Ahmet İnam, Vadi yayınları.
  2. Edmund Husserl'de Başkasının Ben'i Sorunu, Nermi Uygur, YKY.

Kaynakça

  1. ^ Rollinger 1999, p. 126.
  2. ^ a b Sebastian Luft (ed.), The Neo-Kantian Reader, Routledge 2015, pp. 461–3.
  3. ^ Smith, D.W. (2007). Husserl. pp xiv
  4. ^ Inwood, M. J. (2005). Honderich, Ted (Ed.). The Oxford Companion to Philosophy. Oxford: Oxford University Press. s. 408. ISBN 0-19-926479-1. 
  5. ^ Solomon, Robert C. (1999). Audi, Robert (Ed.). The Cambridge Dictionary of Philosophy. Cambridge: Cambridge University Press. s. 403. ISBN 0-521-63722-8. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır.

<span class="mw-page-title-main">Pozitivizm</span> Augus Comte tarafından 19. yüzyılda ortaya atılan düşünce

Pozitivizm veya olguculuk; Auguste Comte'un başını çektiği, doğru bilginin yalnızca bilimsel bilgi olduğu, doğru bilgiye ise yalnızca ampirizm (deneycilik) ile ulaşılabileceğini ve bu bilginin kendisinin deneysel olmadığını savunan düşünce akımıdır. Pozitivizm, sosyal bilimlerin fen bilimleri gibi kesin gerçeklikler içeren kurallara dayanması ve felsefi tartışmalardan uzaklaşmak hedefiyle, 19. yüzyıl içindeki toplumsal ilişkiler çerçevesinde şekillenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bernard Bolzano</span>

Bernhard Bolzano, İtalyan asıllı bir Çek filozof, matematikçi ve Katolik rahip.

<span class="mw-page-title-main">Fenomenoloji</span> Kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı

Fenomenoloji veya görüngü bilimi, kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve düşüncedeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felsefe akımıdır. Husserlci fenomenoloji, bu bağlamda, Metafiziği sona erdirerek somut yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Martin Heidegger</span> Alman filozof

Martin Heidegger, varoluşçu felsefenin isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Göttingen Üniversitesi</span>

Göttingen Üniversitesi, Almanya'nın Göttingen şehrinde bulunan bir araştırma üniversitesidir. 2019 itibarıyla Göttingen Üniversitesi; 13 fakültesi, 32.000 öğrencisi ve 4.200'den fazla profesör ve akademisyeni ile eğitim vermeye devam etmektedir. Üniversite, Coimbra Grubu'na üyedir ve Göttingen'deki 4 Max Planck Enstitüsü ve 1 Leibniz Enstitüsü ile yakından iş birliği içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Maurice Merleau-Ponty</span> Fransız felsefeci ve fenomenolog

Maurice Jean Jacques Merleau-Ponty, Edmund Husserl ve Martin Heidegger tarafından büyük ölçüde etkilenmiş Fransız Fenomenoloji filozofu. Algı, sanat, politika, din, biyoloji, psikoloji, psikanaliz, dil, doğa ve tarih konuları üzerine yazılar kaleme almıştır. 1945 yılında Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir tarafından kurulmuş solcu Les Temps modernes dergisinde baş editörlük yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Alfred Schütz</span> Amerikalı toplumbilimci (1899 – 1959)

Alfred Schutz (1899-1959), Avusturya doğumlu sosyolog.

Yeni ontoloji, kurucusu ve temsilcisi Nicolai Hartman' ın olan felsefe akımı. 20. yüzyıl felsefesinin bütünü bakımından çok yaygın ve güçlü bir etkiye sahip olarak görünmese de, kendisini kabul ettirmiş ve özellikle yüzyıl başlarında, özellikle de Alman felsefesinde etkili olmuştur. Yeni ontolojide Husserlci fenomenoloji anlayışının etkisi görülür. Fenomenoloji yeni ontolojinin bir anlamda çıkış noktası olmuştur. Hartmann bu etkiyle gerçekçi ve eleştirel bir ontoloji anlayışı geliştirmeye yönelir. Genel hatlarıyla ifade edilecek olursa, varlık'ı bilginin öncesine koyan ve bilgi teorisinin öncel bir ontolojiye dayanması gerektiğini öne süren bir anlayıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nermi Uygur</span>

Nermi Uygur, Türk felsefe profesörü, yazardır.

<span class="mw-page-title-main">Kıta felsefesi</span>

Kıta felsefesi, Avrupa'daki 19. ve 20. yüzyıl felsefe geleneklerini tanımlamakta kullanılan terim. 20. yüzyılın ikinci yarısında anadili İngilizce olan filozoflar tarafından, analitik felsefenin dışında kalan görüş ve düşünceler için kullanılmaya başlanmıştır. Kıta felsefesi, şu akımları içinde barındırır: Alman idealizmi, fenomenoloji, varoluşçuluk, yorumsama, yapısalcılık, postyapısalcı felsefe, Fransız feminizmi, Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisi ve Batı Marksizmi ile psikoanalitik teorinin ilgili alanları.

Yönelimsellik, Stanford Encyclopedia of Philosophy tarafından, "zihnin bir şeyin, özelliğin veya vaziyetin üzerine eğilme, yerine geçme veya onları temsil etme gücü" şeklinde tanımlanmıştır. Terim zihnin tasarımlar oluşturma yeteneğine işaret eder ve niyet ile karıştırılmamalıdır. Terim, Orta Çağ'ın Skolastik felsefesinin sona ermesiyle beraber tartışma gündeminden düşmüş fakat yakın dönemde empirist psikolog Franz Brentano tarafından yeniden ele alınmış ve Edmund Husserl tarafından benimsenmiştir. Kavram bugün dil ve zihin felsefecileri için gündemdeki bir meseledir. En erken yönelimsellik teorisi, Aziz Anselmus'un Tanrı'nın varlığına dair ontolojik kanıtıyla ve anlama yetisinde var olan nesneler ile gerçeklikte var olan nesneler arasındaki ayrım hakkındaki ilkeleriyle ilişkilendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Jan Patočka</span>

Jan Patočka, fenomenoloji ve bilim felsefesi alanındaki katkılarıyla tanınan Çek filozoftur. Prag, Paris, Berlin ve Freiburg'da eğitim gördükten sonra Edmund Husserl ve Martin Heidegger'in son öğrencilerinden biri oldu. Freiburg'daki eğitimi sırasında daha sonra yaşam boyu sürecek felsefi bir arkadaşa evrilecek Eugen Fink'ten de ders aldı.

Alexandre Koyré, Rus Yahudisi asıllı Fransız filozof ve bilim tarihçisiydi.

<span class="mw-page-title-main">Franz Mertens</span> Leh Matematikçi (1840-1927)

Franz Mertens Polonyalı bir matematikçidir. Prusya Krallığı'nın Posen Büyük Dükalığı'nda Schroda'da doğdu ve Avusturya'nın Viyana kentinde öldü.

Felix Kaufmann Avusturyalı-Amerikalı bir hukuk filozofu.

<span class="mw-page-title-main">Ferdinand Fellmann</span>

Ferdinand Fellmann, Alman filozof. Ailesinin 1946'da Hirschberg'den sınır dışı edilmesinden sonra Hameln/Weser'de büyüdü.

<span class="mw-page-title-main">Roman Ingarden</span>

Roman Witold Ingarden estetik, ontoloji ve fenomenoloji alanlarında çalışmalar yapmış Polonyalı bir filozoftu.

Oscar Becker, bir Alman filozof, mantıkçı, matematikçi ve matematik tarihçisiydi.