İçeriğe atla

Ebru

Bir ebru sanatı örneği

Ebru, kitreyle yoğunlaştırılmış su üstünde, özel hazırlanmış boyalarla oluşturulan desenlerin kâğıt üzerine geçirilmesi yoluyla yapılan bir süsleme sanatıdır. Fırça ve boyaları özeldir.

Tarih

Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle beraber bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Bazı İran kaynaklarında Hindistan'da ortaya çıktığı yazılıdır. Bazı kaynaklara göre de Türkistan'daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar'a geçmiştir. Batıda ebru "Türk Kağıdı" ya da "mermer kâğıdı" olarak adlandırılmaktadır.

Ebru, geven otunun özsuyundan elde edilen kitre veya deniz kadayıfı bitkisi (kerajin) ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılarak suyun dibine çökmeyecek hale getirilen boyaların serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin olduğu gibi ya da biz adı verilen metal uçlu bir aletle müdahale edilerek bir kağıda geçirilmesi yoluyla yapılır.

Ebru sanatının köklerinin 9. ve 10. yüzyıla kadar uzandığı varsayılmaktadır. Bilinen o ki bu sanat, kağıdın tarih sahnesine girmesiyle gelişmiştir. 10.yüzyılda Çinli bürokrat Su Yijian (MS 957-995) Fırça, mürekkep, mürekkep taşı ve desenli kağıdı " Wen Fang Si Pu (Çalışmanın dört hazinesi) " olarak kaydetmiştir. Çin'de liu-şa-cien (流沙箋), 12. asırdan itibaren Japonya'da suminagaşi (墨流し) ve beninagaşi (紅流し) isimleriyle yapılan bir takım çalışmaların mevcudiyeti, daha sonraki asırlarda Çağatay Türkçesiyle ebre (اَبره) adını alarak Türkistan'da ortaya çıkan bu sanatın tarihi gelişimi hakkında, müphem de olsa bir fikir vermektedir. Türkistan'dan en geç 16. asır başlarında İpekyolu'nu takiben İran'a geçişinde ebri (اَبری) olarak isimlendirilen bu sanat, görünüşüyle gerçekten bulut kümelerine benzer şekiller taşıdığından, buluta nisbet ifade eden bu Farsça ismi doğrulamaktadır. Osmanlı ülkesinde de revaç bulan aynı isim, telaffuz zorluğundan son yüzyılda Türkçede "ebru"ya dönüşmüştür. Galat olmakla beraber, kaş gibi şekiller de ihtiva ettiğinden, bu sanata ebru denilmesi bir çelişki sayılmamalıdır; çünkü ebru kelimesi Farsça'da kaş manasına gelmektedir. 16. asır ortalarında Mir Muhammed Tahir (میر محمد طاهر) tarafından Hindistan'da yapılmaya başlandığı rivayet olunan ebruculuk, buradan İran'a ve sonra da İstanbul'a kadar yayılmıştır. Aynı yüzyılın sonlarında, İstanbul'dan Avrupalı seyyahlar tarafından kendi memleketlerine götürülen ebru kâğıtları önce Almanya'da, sonra da Fransa ve İtalya'da mermer kağıdı veya Türk mermer kağıdı, hatta sadece Türk kağıdı adıyla tanınıp benimsenmiş ve oralarda da yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde İngiltere ve Amerika'ya da yayılan ebru kağıdı, her ülkenin sanat anlayışına göre bir başkalık gösterir. Bunda, kullanılan değişik malzemenin de rolü olmalıdır. Belgelenen en eski ebru örneği 16. yüzyıla aittir. Kağıdın süslenmesinde, kıt'a ve levhaların iç ve dış pervazlarında, yazma ciltlerinde yan kağıdı olarak sıkça kullanılmıştır. (Derman، M.Uğur Osmanlı Ansiklopedisi. C.11,s.189)

Ebru hakkında Türkçe kaleme alınmış bilinen en eski eser, 1615'ten sonra yazılan "Tertib-i Risâle-i Ebrî" (تَرتیبِ رسالۀ اَبری) adlı yazma kitapçıktır. Günümüzde bilinen ebru tarzındaki eserler ilk kez Orta Asya - Osmanlı coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Ebrunun tarihi ile ilgili olarak sayın Uğur Derman (Türk Santında Ebrû), tarihi kestirilebilen en eski ebru olarak, üzerinde Mâlikî Deylemî’ye ait bir kıt’anın bulunduğu ve Gürcistan’da yazılmış olan 1554 tarihli bir ebruyu gösterir. Bu ebrunun, hafif ebru olarak yapılmış olması ve hafif ebrunun ancak belli bir ustalaşmadan sonra yapılabildiği göz önüne alınacak olursa, ebrunun orijinin çok daha eskilere dayandığı düşünülmektedir.

Osmanlı döneminde başlı başına bir sanat ve iş kolu olan ebruculuk, 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde unutulma noktasına gelmiştir. Bu sanatın tekrar hayat kazanması, ebru sanatına 'çiçekli ebru'yu geliştiren büyük sanatçı Necmeddin Okyay sayesinde olmuştur. Okyay'dan sonraki büyük merhale Mustafa Düzgünman'dır.

27 Kasım 2014 tarihinde UNESCO tarafından somut olmayan kültürel miras olarak tanımlanmıştır.[1]

Ebru Malzemeleri

Kâğıt

Emici özelliği fazla ve mat olanları tercih edilir. Genellikle birinci hamur kâğıt kullanılır.

Su

Kitre, deniz kadayıfı, boy tohumu veya sahlep gibi suyun yoğunluğunu sağlayacak doğal maddeler ile karıştırılır. Su kireçsiz ise dinlendirilmiş musluk suyu olabilir. Eskiler yağmur suyu kullanırmış. Tercihen saf su kullanılmalıdır.

Toprak boya

Ebruda kullanılan boyalar eskiden doğada bulunan topraktan elde edilmektedir. Bu toprak ezilip, elekle elenip suda süzülerek kullanıma hazır hale getirilirmiş. Günümüzde ezilmeye hazır halde ya da ezilmiş toz boyalar kullanılmaktadır. Toprak boyalar mermer ve destiseng denilen el taşının yardımıyla ezilerek macun kıvamına getirilerek kullanılır.

Öd

Öd genellikle büyükbaş hayvanların safrakesesinden elde edilir. Safra keseleri delinir ve içindeki öd süzülerek bir kapta toplanır, benmari usulü kaynar suda 20 dakika bekletilir. Yüzeyde biriken köpük bir kaşık yardımıyla alınır. Bu işlem kötü bir kokuya neden olduğu için açık havada yapılması önerilir. Kalkan balığı ödü de kumlu-kıçıklı ebru yapımı için uygundur. Günümüzde resim malzemesi satılan yerlerde rafine öd bulunmaktadır.

Kitre

Ebru yapımında kullanılan suyun belli bir yoğunluğa sahip olması ve özel olarak hazırlanan boyayı üzerinde tutabilmesi gerekmektedir, herhangi bir suyla ebru yapılamaz. Ebrunun suyuna bu özelliği veren maddenin ismi kitredir. Kitre, Türkiye'nin güney ve güneydoğu bölgelerinde kırlarda yetişen yabani bir dikenin(geven) özsuyudur. Yerel halk, kırlarda geven dikeninin gövdesine bıçakla çizik atar, birkaç gün beklerler. Bitkinin özsuyu çizik bölgeden akar ve kurur. Bir ağaç kabuğuna benzer görünüm alır. Bu kabuklar tek tek toplanır. Kabuk şeklinde olan kitre aktarlarda satılmaktadır. Ebrunun suyu hazırlanırken saf suyun içine belli ölçülerde kitre konulur. Su, ağzı kapalı bir kapta bu şekilde bir süre bekletilir. Belli zaman aralıklarıyla mıncıklanarak eriyen kitre özünün dağıtılması gerekir. Suyun yeterli yoğunluğa ulaşmasından sonra, içinde kalan erimemiş kitre kalıntılarını ayırmak için, ebru suyu iyice süzülmelidir.

Kitre ebru yapımında kullanılan, suyun belli bir yoğunlukta olması için suya karıştırılan maddelerden biridir. Ünlü Ebrucu Sacid Okyay ebru yapımında en iyi sonucu salebin verdiğini ancak kitrenin daha ucuz olması sebebi ile kitre kullandığından bahseder.

Deniz kadayıfı

Kitrenin hazır hale gelmesi yaklaşık 5-6 gün gerektiği için deniz kadayıfı denilen deniz yosunu kullanılabilir. Hazır toz halde satılır. 50 g toza 5 l saf su ilave edilerek topaklanma olmamasına dikkat edilerek mikserle veya kaşık ile karıştırılır. Bir saat içinde hava kabarcıkları yüzeye çıkıp patlayana kadar karıştırılır. Ve kullanıma hazır hale gelir.

At kılı ve Gül Dalı

Fırça yapımında kullanılan at kılları tercihen yaşlı atların kuyruklarından elde edilir. Yele kılları da kullanılmaktadır, ancak bu tür fırçalar kuyruk kılından yapılanlar kadar düzgün olmamaktadır. At kılı tercih edilmesinin nedenleri gözenekleri nedeniyle boyaların fırçadan bir vuruşta dökülmemesidir. Böylece tüm yüzeye eşit büyüklükte ve miktarda boya dökülebilir ve tabanı oluşturur.

Fırçada gül dalı kullanılması; gül dalının esnek olması, kolay küf tutmaması nedeniyledir.

Ebru çeşitleri

Battal ebru

İki veya üç renk boyanın fırçayla damlalar halinde su yüzeyine serpilmesinden sonra hiçbir ek müdahalede bulunmaksızın kağıda geçirilmesi yoluyla olur. Tüm ebru çeşitlerinin yapımına önce battal ebru yapılarak başlanır.

Gelgit ebru

Battal ebrudan sonra biz yardımıyla tekne yüzeyinde eşit aralıklı, teknenin kenarlarına paralel zıt yönde çizgiler oluşturulur.

Bülbül yuvası

Helezonik yuvarlaklar oluşturacak biçimlerin tekne yüzeyinde eşit büyüklüklerle sıralanması yoluyla oluşturulur.

Şal ebrusu

Uçları kıvrımlı s harfine benzer kıvrımlı şekiller oluşturularak yapılır.

Taraklı ebru

Ebru tarağı adı verilen bir araçla gelgit ebru üzerinde oluşturulan bir çeşittir.

Hatip ebrusu

Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine çiçek, çarkıfelek ya da yıldız benzeri şekiller oluşturularak yapılır.

Çiçek ebrusu

Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine karanfil, papatya, gül, sümbül, gelincik gibi çiçek figürlerinin stilize edilerek kendilerine özgü tekniklerle yapılmasıyla elde edilir.

Türkiye’de Çağdaş Ebru Sanatı Yorumları

Çağdaş dönemde klasik ebru tekniklerinden yola çıkarak, farklı malzemeler ya da yeni formların eklenmesiyle kitreli su yüzeyinde yapılan bir çeşit figüratif baskı resim tarzı oluşmuştur. Bu tür çalışmaları yapan sanatçılar arasında Hikmet Barutçugil, Timuçin Tanarslan, Fuat Başar, Nedim Sönmez, Sevim Sağdıç, Nusret Hepgül, Ahmet Çoktan, Feridun Özgören, T. Alparslan Babaoğlu[2] ve Begüm Arıkonmaz[3][4] sayılabilir.

Kaynakça

  1. ^ "Ebru, Turkish art of marbling". UNESCO Culture Sector. 27 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2014. 
  2. ^ Aydın, Meral, Çağdaş Ebru Sanatında Resimsel Figüratif Çalışmalar Yapan Sanatçılar ve Eserleri, İstanbul, 2016.
  3. ^ "Kültür ve Turizm Bakanlığı" (PDF). 2012. 16 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ "ebruhane-den-damlalar-sergisi". Ocak 18, 2007. 
  1. Başar, Fuat; Tiryaki, Yavuz: Türk Ebru Sanatı, Gözen Yayınları, 2000.
  2. Özemre, Ahmet Yüksel: Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı, Kubbealtı Neşriyat İstanbul, 1993.
  3. Ayvazoğlu, Beşir : Aşk Estetiği, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1993.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

<span class="mw-page-title-main">Anıtkabir</span> Türkiyenin kurucusu Atatürkün Ankaradaki anıt mezarı

Anıtkabir, Ankara'nın Çankaya ilçesinde yer alan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün anıt mezarını içeren komplekstir. Emin Onat ile Orhan Arda'nın tasarımı olan Anıtkabir'in 1944'te başlanan inşası 1953'te tamamlanmıştır. Anıt mezar binası başta olmak üzere çeşitli yapı ve anıtların yanı sıra Barış Parkı olarak adlandırılan ağaçlık alandan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Resim</span> varlıkların, doğa görünüşlerinin kalem, fırça ve boya gibi araçlarla bez, kâğıt vb. üzerinde yapılan biçimi

Resim, herhangi bir yüzey üzerine çizgi ve renklerle yapılan, günümüzde kavramsal bir boyutta ele alınması açısından hemen her tür malzemenin kullanılabildiği bir anlatım tekniğidir. Resim yapma sanatıyla meşgul kişiler, ressam olarak adlandırılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Ayasofya</span> Osmanlı döneminden kalma büyük cami ve eski Bizans Ortodoks patrik katedrali

Ayasofya, resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, İstanbul'da kiliseden camiye çevrilmiş önemli bir tarihî yapıdır. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan kararname ile tadilat çalışmasına alınmış, 1935 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınıp müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935'ten 2020'ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise tekrar camiye çevrilmiştir. 2024 yılında caminin üst katı ücretli bir müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Böylelikle Ayasofya'nın alt katı cami, üst katı müze olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Niğde</span> Niğde ilinin merkezi olan şehir

Niğde, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan Niğde ilinin şehir merkezidir. Aladağlar ile Melendiz dağları arasında, Kayseri iliyle Akdeniz Bölgesini bağlayan ortalama 1.250 m yükseklikteki platoda bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Taksim Meydanı</span> İstanbul, Türkiyede bir meydan

Taksim Meydanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan ve İstanbul kentinin en ünlü noktalarından biri olan meydan. Çevresindeki lokanta, mağaza, otel, eğlence ve kültür yerleriyle İstanbul'un en büyük turistik çekim merkezinden biridir. Cumhuriyet Döneminde bir meydan haline gelmiş olan Taksim Meydanı, pek çok siyasi ve toplumsal olaya da ev sahipliği yapmıştır. Meydandaki trafiği kısmen yer altına indiren Taksim Yayalaştırma Projesi, 2013 yılında kısmen tamamlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kireç taşı</span> genellikle mercan, foraminifera ve yumuşakçalar gibi deniz canlılarının iskelet parçalarından oluşan bir karbonat tortul kayaç

Kireç taşı genellikle mercan, foraminifera ve yumuşakçalar gibi deniz canlılarının iskelet parçalarından oluşan bir karbonat tortul kayaçtır. Başlıca maddeleri kalsiyum karbonatın farklı kristal formları olan kalsit ve aragonit minerallerdir. Yakından ilişkili bir kaya, yüksek oranda mineral dolomit içeren dolomittir. Eski USGS yayınlarında, dolomit magnezyum kireç taşı olarak anılırdı, artık magnezyum eksikliği olan dolomitler veya magnezyum açısından zengin kalkerler olarak ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Boğazı</span> Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki boğaz

İstanbul Boğazı ya da tarihî ismiyle Bosporus (Yunanca: Βόσπορος, romanize: Bosporos ), Asya ile Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran ve Marmara Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan bir boğaz ve uluslararası su yoludur. Boğaz, genel olarak kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır ve İstanbul şehrini Avrupa Yakası ve Anadolu (Asya) Yakası olarak ikiye böler. Boğazın her iki yakasına yayılan yerleşim bölgesine Boğaziçi adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Kâğıt</span> Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak

Kâğıt, çoğunlukla yazma işlemlerinde kullanılan, üzerine baskı ya da çizim yapılabilen veya ambalaj amacıyla kullanılan ince malzemedir.

<span class="mw-page-title-main">Badana</span>

Badana, bina duvarlarına fırça veya püskürtme ile sürülen kireç şerbeti veya plastik boya. Eskiden evlerin temizliği kireç badanalarla yapılırdı. Bugün ise kireç badanalar bilhassa büyük şehirleride yerini plastik badana ile duvar kâğıtlarına bıraktı. Badana ihtiyaca göre ekseri kıştan çıkışta ilkbaharda senede bir yapılır. Eğer duvarlar kirlenmemişse bu birkaç senede bir tekrarlanır. Binaların dışlarına yapılacak badanalarda ortam sıcaklığı önemlidir. Bu bakımdan soğuk havalarda özellikle dış badana yapılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Aşçılık</span> yemek yapma

Aşçılık, besinlerin çeşitli yöntemlerle yemeye hazır duruma getirilmesine denir. Ahçılık olarak da bilinir. Ev ekonomisi'nin temel bileşenlerinden biridir. Şef, aşçı, yardımcı şef, pasta şefi, mutfak şefi, fırıncı, gastronomcu, çikolatacı gibi mesleklerle sıkı ilgilidir. Birçok ülkelerde aşçılık mesleği öğrenmek için aşçılık okulu, aşçılık fakültesi, aşçılık akademileri bulunmaktadır. Aşçılığın en temel yöntemi pişirmedir. Ama "aşçılık" terimi, pişirmenin yanı sıra kurutma, isleme, dondurma ya da salamura gibi başka yöntemleri de kapsar. Besinler birkaç nedenden dolayı pişirilir. Bazı besinleri çiğ yeme düşüncesinden hoşlanmayız. Belirli besinleri pişirerek yemeye alışık olduğumuzdan, pişirmenin besinlere iyi bir tat kazandırdığına inanırız. Öte yandan pişirildiklerinde besinlerde değişiklikler oluşur ve bu da bazı besinlerin yenmesini ve sindirilmesini kolaylaştırır. Moleküler gastronomi, fizik ve kimya perspektifinden beslenmenin bilimsel yaklaşımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Pierre Auguste Renoir</span> Fransız heykeltıraş ve ressam (1841 – 1919)

Pierre Auguste Renoir, İzlenimcilik akımının başta gelenlerinden Fransız ressam.

<span class="mw-page-title-main">Mermer</span> heykel ve yapı malzemesi olarak yaygın olarak kullanılan katmansız metamorfik kaya

Mermer, metomorfizma olayı sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden kristalleşmesiyle meydana gelmiş bileşimdir. Bileşimlerinin %90-98'i CaCO3'ten (Kalsiyum karbonat) oluşmaktadır. Düşük oranda MgCO3 (Magnezyum karbonat) içermektedir. CaCO3 kristallerinden oluşan mermerlerde esas mineral “Kalsit” tir. Aynı zamanda az miktarda silis, silika, feldspat, demiroksit, mika, fluorin ve organik maddeler bulunabilir. Renkleri genellikle beyaz ve grimsidir. Fakat yabancı maddeler nedeniyle sarı, pembe, kırmızı, mavimtırak, esmerimsi ve siyah gibi renklerde de olabilirler. Mikroskop altında incelendiğinde, birbirine iyice kenetlenmiş "Kalsit Kristalleri"nden oluştuğu görülür.

Ultraviyole (UV) veya morötesi; dalga boyu görünür ışıktan kısa, ancak X-ışınlarından uzun olan bir elektromanyetik radyasyon şeklidir. Güneş ışığında bulunur ve Güneş'ten çıkan toplam elektromanyetik radyasyonun yaklaşık %10'unu oluşturur. Ayrıca elektrik arkları, Çerenkov radyasyonu, cıva buharlı lambalar, bronzlaşma lambaları ve siyah ışık gibi kaynaklar tarafından üretilir. Uzun dalga boylu UV fotonları atomları iyonize edecek enerjiye sahip olmadığı için iyonlaştırıcı bir radyasyon olarak kabul edilmese de, kimyasal reaksiyonlara neden olabilir ve birçok maddenin parlamasına neden olabilir. Kimyasal ve biyolojik etkiler de dahil olmak üzere pek çok pratik uygulama, UV radyasyonunun organik moleküllerle etkileşime girmesinden türer. Bu etkileşimler emilimi veya ısıtma dahil moleküllerdeki enerji durumlarının ayarlanmasını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kitre</span>

Kitre, Anadolu'da yetişen muhtelif geven (Astragalus) çeşitlerinin gövdelerinden sızıp havada katılaşan, beyaz yahut krem renkli plaka veya şeritler halinde bulunan yapışma kabiliyeti az bir zamk cinsidir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan sanatı</span>

Bugünkü Yunanistan topraklarına Yunanlar ayak basmadan önce, Girit, kültürel gelişimin öncülerindendi. Burada Neolitik'ten son Tunç Çağına kadar sürekli bir gelişim izlenilebilir. Minos kültürü; Girit'teki Bronz Çağ kültüründeki kral Minos'a bağlanarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir tür akraba olarak tanımlayabileceğimiz Yunan topraklarındaki kültür için "Hellas" terimi kullanılmıştır. Ayrıca "Kiklad" terimi de Kiklad'larda bulunan 3000 yıllık mermer heykelcikleri ve çömlekleri için kullanılmıştır. Bu adlandırmalar dönemi inceleyen arkeologlar tarafından verilmiştir. Kiklad yapıtları, Minos ve Hellas kültürü ile ilişkili değildir. Tam tersine bu yapılar yerel olarak sınırlanmış ve bugüne dek az tanınmış bir kültür çevresine bağlıdır. Erken Minos kültürünün en önemli kalıntıları Girit'in doğu bölümünde, özellikle Gurnia, Vasiliki, Palaikastro gibi küçük kentlerle komşu adalardan Pseira ve Mochios'da bulunmuştur. Akdeniz çevresiyle de karşılıklı ilişkiler kurduğu açıkça bellidir.

<i>Kırda Öğle Yemeği</i> Fransız ressam Édouard Manetnin tablosu

Kırda Öğle Yemeği ya da Kırda Piknik Fransız ressam Édouard Manet'nin 1862 - 1863 yılları arasında tamamladığı tablosudur. Eser, şu anda Paris'teki Orsay Müzesi'nde sergilenmektedir.

<i>Curiosity</i> (keşif aracı) Marstaki Gale kraterinde keşifte bulunan NASA robot keşif aracı

Curiosity, NASA'nın Mars Bilim Laboratuvarı (MSL) görevinin bir parçası olarak Mars'taki Gale krateri ve Aeolis Mons'u araştıran otomobil büyüklüğündeki bir Mars keşif aracıdır. Curiosity kelimesi Türkçede "Merak" anlamına gelir. Curiosity, 26 Kasım 2011 15:02:00 UTC'de Cape Canaveral'dan (CCAFS) fırlatıldı ve 6 Ağustos 2012 05:17:57 UTC'de Mars'taki Gale kraterinin içindeki Aeolis Palus'a iniş yaptı. Bradbury iniş alanı, 560 milyon km (350 milyon mi) yolculuğun ardından aracın iniş hedefinin merkezine 2,4 km 'den (1,5 mi) daha yakındı.

Sistina Şapeli tavanı, 1508-1512 yılları arasında Michelangelo tarafından resimlerle süslenmiştir. Yaklaşık dört yıl süren bu çalışmalar sonucunda, Rönesans döneminin en görkemli ve önemli eserlerinden birisi ortaya çıkmıştır. İsmini IV. Sixtus'tan alan ve 1477-1480 yılları arasında yapımı tamamlanan Sistina Şapeli'nin tavanı, II. Julius'un emriyle yenileme ve görselleştirme projesi kapsamında boyanmıştır. Şapelin tavan süslemelerinde aslında bir hikâye anlatılmış; orta kısımda yer alan 9 sahne ile Tekvin'deki yaratılışın 9 mühim olayına gönderme yapılmıştır. Bu projede Michelangelo'nun yanı sıra Sandro Botticelli, Domenico Ghirlandaio, Pietro Perugino ve Raffaello Sanzio gibi dönemin birçok önde gelen sanatçısı yer almıştır. Şapelin tavanındaki birçok fresk ve Kutsal Duvardaki büyük Kıyamet Günü tasviri Michelangelo tarafından çizilmiştir. Raffaello şapelin goblenlerini işlemiş, diğer sanatçılar ise yaptıkları duvar resimleriyle bu işe katkıda bulunmuşlardır. Özellikle Michelangelo'nun yaptığı fresklerde kullandığı kendine has figürleri, giyinik ve nü insan modelleri onun yaratıcı sanat anlayışının üstünlüğünü ve gelişmişliği kanıtlamış; gelecek kuşaklar için de önemli ve öğretici örnekler haline gelmiştir. Michelangelo'nun Adem'in Yaratılışı'ndaki Tanrı ile Adem'in ellerinin kavuşması detayı, Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablosundan sonra dünyada en çok taklit edilen ve reprodüksiyonu yapılan sanat eseridir.

Sima taşları, antik dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihi bir yapı malzemesidir. Bu taşlar, özellikle çatıların kenarlarını süslemek ve suyun tahliye edilmesini sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Sima taşları, Antik Yunan, Roma ve diğer medeniyetlerin yapılarında sıkça bulunmuş ve bu yapıların estetik açıdan zenginleştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.