İçeriğe atla

Ebü'l-Berekât Bağdâdî

Ebu'l-Berekât Bağdâdi (d. 1076 - ö. 1166), 12. yüzyıl'da hekim ve islam felsefesi'nin en etkili filozoflarından biri olmasına rağmen, çok fazla tanınmamış bir düşünürdür. Orta Çağ'da ve sonrasında Batı düşüncesinde bilinen bir filozof olmamıştır.

Yaşamı

Ebu'l Bağdadi'nin asıl adı Hibetullah'tır, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak[1] Bağdat'ta dünyaya gelmiştir. Daha sonra Müslüman olmuştur. Zamanında Abbasi halifesi Müktefi Billah ile iyi ilişkileri olduğu sanılmaktadır.

Felsefesi

Ebu'l Berekat, bazı kaynaklarda filozof olarak İbn-i Sina'dan ve hatta Aristoteles'tan bile üstün görülür. İslam felsefesinde, Meşşaililere karşı eleştiriler yöneltmiş, İşraki okulunu görmezden gelmiş, özgün düşünceler üretmiş ve esas olarak kelâm felsefesinin gelişmesine etki etmiştir. Fahreddin er-Râzî ve Nasîrüddin Tûsî gibi kelam felsefecileri, kendi rasyonel düşünce sistemelerini Gazâli'nin kuşkuculuğuna karşı koruyabilmek için Ebu'l Berekat'ın fikirlerinden destek almışlardır. Bu sebepten kelamcılar arasında sayılmaktadır, ancak çalışmalarının özgünlüğü kelamcıların sınırlarını çok aştığı da kabul edilir.

Bilimler sınıflaması, mantık sistemi, bilgiye getirdiği açıklama biçimlerinde zamanını aşan ve özellikle daha sonra (özellikle Orta Çağ'dan sonra) ortaya çıkacak olan felsefi yönelimlere benzer argümanlara sahip olduğu görülür. Zihin bilimleri (mantık, matematik, astronomi), duyu bilimleri (doğa bilimleri) ve akıl bilimleri metafizik, ilahiyat) olarak düzenlediği bilim ve bilgi alanını, felsefi sisteminin dayanağı yapar Berekat ve bütün görüşlerini bu temel üzerinde yükseltir. Bu ayrımlar kısmen Aristoteles'in metafiziğinin yeniden eleştirel değerlendirilmesidir.

Metafizik sisteminde Bağdadi, akılcı bir filozof olmasına rağmen, olasılık kavramını işin içine sokmuştur, ancak bunu farklı bir şekilde anlamlandırır. Gazali'nin eleştirel kuşkuculuğunu sistemi için kabul edilemez bulur. Onun arayışı, teorik akılda insanı duyu verilerinin olasılıksal belirsizliğinden kurtaracak ve zihinsel bir sezgi ile dile ulaştıracak yolu bulmaya yöneliktir. O bu yolun akıldışı bir sezgi ile mümkün olduğunu öne sürmektedir ki, böylece hem meşşailikten hem de işrakilikten ayrı bir yol tutmuş olmaktadır.

Ebu'l Berekat, kategoriler alanını, düşünceye ait olanlar ve varlığa ait olanlar şeklinde iki alana ayırmaktadır; buna göre örneğin zaman ve mekân düşünceye ait kategorilerdir ve nitelik, etki gibi kategorilerse varlığa ait kategorilerdir. Filozof bu kategorileri sisteminde açıklıyor ve temellendiriyor. Özellikle zaman konusunda önemli felsefi açıklamalar getirir. Zamanın ve mekânın sonsuzluğunu öne sürer ve bununla birlikte yaradılışın başı ve sonu olmadığını savunur. Zamanın hareketle ilgisi olmadığını ve hareketin sayısı olmadığını ispatlamıştır.

Bunlara bağlı olarak insan bilgisini, doğrudan doğruya bildiğimiz şeyler (öze ait bilgiler) ve duyular yoluyla bildiğimiz bilgiler(araza ait bilgiler) şeklinde iki bölüme ayırmaktadır. Tanrı bilgisini, araza ait bir bilgi olarak temellendirir, ona göre Tanrı'nın özünü ve sıfatlarını asla bilemeyeceğiz.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2019. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mantık</span> bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplin

Mantık ya da eseme, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Matematik ve bilgisayar biliminin de parçası haline gelmiştir. Bir disiplin olarak Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles'den etkilenen Farabi tarafından iki kısımda kategorize edilmiştir. İbn-i Sina geçicilik ve içerme arasındaki ilişkiyi geliştirmiştir. Çağdaş zamanlarda Frege, Russell ve Wittgenstein önemli katkılar yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Akılcılık</span> Ussun temel bilgi kaynağı olması gerektiğini savunan felsefi görüş

Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.

<span class="mw-page-title-main">İbn Sina</span> Fars tıp bilgini ve filozof (980–1037)

İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

<span class="mw-page-title-main">Fârâbî</span> Türk filozof, bilim adamı

Fârâbî, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kuşkuculuk</span> Felsefi görüş

Kuşkuculuk, septisizm, skeptisizm veya şüphecilik, her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir kuşku içinde kalınacağını, "mutlak"a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Kuşkuculuk, felsefe tarihi açısından önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca bilginin sınırlarını, insanların inançlarını, önyargılarını ve dogmatik düşünceyi sorgulayarak yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Dogmatizmin karşıtıdır. Kuşkucular, kesin bilgi veya mutlak doğruyu elde etmenin zor veya imkansız olduğunu savunurlar ve genellikle bu düşünceyi sorgulamayı teşvik ederler.

<span class="mw-page-title-main">İbn Bacce</span> yüzyıldan kalma filozof, doktor, astronomer, araştırmacı, müzisyen ve El-Endülüs şair

İbn Bacce tam adı Ebû Bekr Muhammed bin Yahya bin es-Saig olan Endülüs'lü, Arap filozof ve bilim insanı. Batıda Avempace olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">İslam felsefesi</span> İslam medeniyetindeki felsefe geleneği

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Postmodern felsefe</span> Felsefi akım

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Sezgicilik</span> felsefe akımı

Sezgicilik ya da entüisyonizm, felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson akımın kurucusudur, bu nedenle kimi zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk olarak adlandırılması da söz konusudur.

Aristotelesçilik, Platonculuğa paralel olarak, aynı zaman dönemleri içinde gelişen bir felsefi eğilimdir. Yeni bir dünya görüşü arayışı içinde rönesans felsefesinin Platon'a ve Aristoteles'e yönelmesi şaşırtıcı değildir. Her ikisi de klasik çağın en güçlü düşünürleriydi ve yapıtları bir anlamda ilk felsefeyi kurmaya yönelikti.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Meşşailik ya da Meşşai okulu, İslam felsefesi içinde doğa felsefesinin etkisinden sonra başlayan rasyonalist felsefe eğiliminin sistemli hale gelmesinden oluşan okul anlaşılır. Yunanca peripatetizm (περιπατητικός) teriminin Arapçası olup, İslam Felsefesindeki Aristoculuk'un baskın olduğu felsefi akım olarak bilinir.

Seyyid Şerif Cürcânî, Fars fıkıh, kelâm ve Arap dili bilgini.

<span class="mw-page-title-main">İbn Cebirol</span>

İbn Cebirol (1021-1058) ya da Avencebrol, Yahudi şair ve filozof. İslam felsefesi içinde etkili olmuş Yahudi filozoflardan birdir. Hayatı hakkında tam bir bilgi olmamakla beraber, 11. yüzyılda Málaga'da doğduğu, Saragossa'da eğitim gördüğü ve Valentia'da öldüğü sanılmaktadır. Kitaplarını Arapça yazmıştır ve düşüncelerinde İslam filozoflarından etkilenmiştir. Bunlardan dolayı kendisi İslam felsefesinde etkili olmuş Yahudi filozoflar arasında sayılmıştır. İbn Meymun ile birlikte İslam dünyasında Yahudi filozofları başlığın da değerlendirildiği görülür. Felsefe içerikleri olan etkileyici şiirler yazmıştır. Ve yazdıkları daha sonradan İbraniceye ve Latinceye çevrilmiştir. En önemli kitabı Yenbu'ül-hayat´tır. Burada Cebirol panteist eksenli felsefi düşüncelerini dile getirir. Muhta ül-cevahir kitabınıysa hem İbranice hem Arapça olarak yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

Metafizik Aristoteles'in "İlk Felsefe" doktrinini sunduğu temel eserlerinden birisidir. M.Ö 1. yüzyılda Rodoslu Andronikos tarafından, büyük oranda Aristoteles'in öğrencilerinin ders notlarından terkip edilmiştir. 14 farklı kitapçıktan oluşan eser başlıca töz, nedensellik probleminin muhtelif varyasyonları, hilomorfizm, matematiksel nesnelerin varlığı ve cosmos gibi konuları ele almaktadır.

<i>Tehafut et-Tehafut el-Felasife</i> İbn Rüşdün 12. yüzyılda Gazzâlinin Tehâfut el-Felâsife adlı eserine cevap olarak yazdığı eser

Tehâfut et-Tehâfut el-Felâsife ‎‎ Endülüslü filozof İbn Rüşd'ün 12. yüzyılda yazmış olduğu eserdir. Kelamcı ve mutasavvıf Gazzâli'nin Tehâfut el-Felâsife adlı eserine karşı bir cevap, bir savunma olarak, ondan yaklaşık bir yüzyıl sonra yazılmıştır.