İçeriğe atla

Ebû Said-i Ebu’l-Hayr

Ebu Said-i Ebu’l-Hayr
Nişabur'da Ebu Said-i Ebu’l-Hayr'ın heykeli.
Doğum7 Aralık 967
Mihne, Horasan
Ölüm12 Ocak 1049 (81 yaşında)
Mihne, Horasan
MeslekŞair, mutasavvıf
Edebî akımTasavvuf edebiyatı

Ebu Said-i Ebu'l-Hayr veya tam adıyla Ebu Said Fazlullah b. Ebu'l-Hayr Ahmed b. Muhammed el-Meyhenî (Farsça: ابوسعید ابوالخیر, d. 7 Aralık 967, Mihne - ö. 12 Ocak 1049, Mihne), Horasanlı mutasavvıf, şair.

Hayatı

Bugün Türkmenistan sınırları içinde yer alan Mihne kasabasında doğdu. Sema meclislerinin müdavimi olan babası Ebu'l-Hayr Ahmed attardı. Babası ile beraber bu meclislere katılarak tasavvufu tanıdı ve şiirler ezberleyerek çeşitli sema meclislerinde okudu. Merv ve Serahs'ta çeşitli alimlerden fıkıh, hadis ve tefsir ilimlerini okudu. Serahs'ta Lokman-ı Serahsî'nin aracılığıyla Şeyh Ebu'l-Fazl Muhammed b. Hasan es-Serahsî tanıştı ve bu şeyhten etkilenerek tavsiyesine uyup Mihne'ye döndü ve yedi yıl sürecek riyazet hayatına başladı.[1]

Çileli bir yedi yıldan sonra tekrar Serahs'a Şeyh Ebu'l-Fazl'ın yanına döndü. Bir süre sonra şeyhi tekrar Mihne'ye gönderdi. Burada tuvalet ve camileri temizliyor, susarak çileli bir hayat sürüyordu. Daha sonra tekrar Şeyh Ebu'l-Fazl'ın yanına dönerek çileli hayatına burada devam etti. Yine Şeyh Ebu'l-Fazl'ın tavsiyesine uyup Nişabur'a giderek burada Kuşeyrî ve Cüveynî gibi çeşitli alim ve mutasavvıflarla tanıştı ve sufî Ebu Abdurrahman es-Sülemî'den hırka giydi.

Minhe ve Nişabur'daki tekkelerinde etrafına çok sayıda mürid toplandı. Tekkede şiirler ve ilahiler okuyarak naralar atıyor, raks ederek cezbeye geliyordu. Servete biriktirmiyor ve para taşımıyordu. Ziyafet sofralarının ve sema meclislerinin masraflarını borç para, zenginlerin bağışları veya devlet adamlarının yardımları ile karşılanırdı. Hallâc-ı Mansûr gibi cezbeli bir tasavvuf anlayışına sahipti. Şathiyeler söylemiş, gönlünden geçenleri açıkça ifade etmiştir. Vaazları ve şiirleriyle çevresindekileri öylesine derinden etkilemiş ki yere attığı karpuz kabuğu tebberrük için satılıyordu. İbn Hazm şöhretinin Endülüs'e kadar yayıldığını söyler.[2]

12 Ocak 1049'da Mihne'de öldü.

Çeşitli kaynaklarda Gel Gel Ne Olursan Ol Yine Gel şiirinin kendisine ait olduğu iddia edilir ancak kime ait olduğu kesin olarak bilinmez.

Eserleri

  • Çihil Makam

Kaynakça

  1. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 10, sayfa: 220-222
  2. ^ İbn Hazm, el-Faşl, IV, 188.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Abdülkâdir Geylânî</span> Alim, mutasavvıf

Muhyiddin Ebû Muhammed Abdülkādir b. Ebî Sâlih Mûsâ Zengîdost el-Geylânî ya da daha bilinen adıyla Abdülkādir Geylânî, Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran'ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti'nde doğan âlim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. Türbesi Bağdat'tadır.

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

Şebüsterî, İranlı mutasavvıf ve şair.

Niyâzî-i Mısrî,, Halvetiye tarikatının Mısriyye kolunun kurucusu olan mutasavvıf ve şair.

<span class="mw-page-title-main">Mevlevîlik</span>

Mevlevîlik, 13. yüzyılda yaşamış Mevlana Celaleddin Rumi'nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümü ardından gelişen tarikattır.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bektaş-ı Veli</span> Anadolu ermişi

Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Sema (tasavvuf)</span>

Sema veya Sama,, sufinin musiki nağmelerini dinlerken sesi ve anlamı işitmesi, vecde gelip hareket etmesi ve kendinden geçip dönmesi anlamında bir tasavvuf terimidir.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Abbas</span>

Abdullah bin Abbas, Tefsir ve fıkıh alanlarında otorite kabul edilen ve çok sayıda hadis rivayet eden İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu olan sahabe.

<span class="mw-page-title-main">Hâce Abdullah Herevî</span>

Hâce Abdullah Herevî, 11.yüzyılda yaşamış sufi ve din bilgini. Ebu İsmail Abdullah ibn Ebu Mansur Muhammed, Hace Abdullah el-Ensari el-Herevi veya Heratlı Ensari adlarıyla bilinen sufi, eserleriyle kendisinden sonraki sufileri etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bâtınîlik</span> İslam dininin kutsal kitabı olan Kuranın bâtıni tevillere dayanan ezoterik yorumu

Bâtınîlik ya da Bâtınîyye ; İslamda Kur'an ayetlerinin görünür anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akıma Bâtınîlik, bu düşünceyi benimseyen kişiye de Bâtınî denir. Şiîlikte bu anlamları ancak Tanrı ile ilişki kurabilen ve Ali'nin soyundan gelen masum On İki İmam'ın bilebileceğine inanılır.

İmam Kuşeyrî, müderris, mutasavvıf ve yazar. Ailesi Arap asıllı olup, Horasan civarına yerleşmişti. Annesi de Sülemi ailesine mensuptur.

Timur İmparatorluğu devrinde Alevîler

Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde Aleviler

Bu devirde Anadolu'da Bâtınîliğin en önemli propaganda merkezini Sultan Mes'ud evvel tarafından yaptırılmış olan Mes'udiye tekkesi temsil ediyordu. Anadolu Selçukluları’nın nüfuz ve hâkimiyet sahaları tamamen Moğollar’ın denetim ve müsaadesine tâbi bulunuyordu. Birçok şehirlerde İlhanlılar’ın himâyesi altında Şiîliği neşreden “Bâtın’ûl-Mezhep Babalar” tarafından açılan zâviyelerin sayıları da gün geçtikçe artmaktaydı. Moğollar'ın nüfuzuyla Mes'udiye Medresesi müderrisi Sünnî âlimlerden “Şeyh Mecd’ed-Dîn İsâ” azledilerek yerine Şîʿa-i Bâtıniyye’nin en değerli dâîlerinden “Şems’ed-Dîn Ahmed Baba” atandı.

İlhanlılar devrinde Alevîler Moğolların en güçlü devirlerinde Kara-Kurum saraylarında itibar sahibi olan Budist ve Hristiyan din adamlarıyla karşı karşıya gelen İslâmiyet mensupları çok büyük tehlikelere maruz kalmışlardı. İlhanlılar’ın henüz kudret sahibi olmadıkları devirlerde Cengiz’in kurduğu büyük imparatorluk henüz parçalanmamıştı. Onun yerine geçen “Oktay Han” ise Cengiz’in koyduğu yasaları taviz vermeden uygulamaktaydı. Bilhâssa Kayuk Han devrinde Moğol âdetlerinden kaynaklanan yasaların hâkimiyeti altında yaşayan Müslümanlar büyük işkencelere maruz kalarak ezilmekteydiler. Argon Han devrinde ise Müslümanlar çok şiddetli bir mezâlime maruz kaldılar.

Muhammed Zahid Kevserî, Osmanlı dönemi din alimi, düşünür ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">İslami müzik</span>

İslami müzik, İslam'ın gereği olan, farz, sünnet ve nafile, ibadete çağırma, yardımcı olma ya da süsleme amacıyla yararlanılan ve kullanım yoluna göre şer'i müzik ve tasavvufî müzik, seslendirildiği yere göre cami müziği ve tekke müziği veya seslere İslami fıkıh kurallarına uygun melodi eklenmesi diye nitelenen müziklerdir. Özellikle Arap ülkeleri başta olma üzere Orta Doğu'da yaygındır. İslam'da dini hüküm şeriat anlayışıyla birlikte müzikal ifadesi daha kısıtlı ve sadedir.

Gel Gel Ne Olursan Ol Yine Gel, yaygın olarak Mevlana'ya atfedilen ancak Ebu Said-i Ebu’l-Hayr'a ait olduğu iddia edilen şiir. İçerik olarak Mevlana'nın felsefesine denk düştüğü ve döneminin en önemli şairi olduğu için ona isnad edildiği düşünülür.

Hakim Senaî veya tam adıyla Ebü’l-Mecd Hakim Mecdûd b. Adem Senaî-yi Gaznevî, İranlı mutasavvıf, şair ve Farsça tasavvufi mesnevi üslubunun kurucusu.