İçeriğe atla

Ebû Bekir er-Râzî

Ebû Bekir er-Râzî
Râzî'nin temsilî bir portresi.
DoğumEbû Bekr Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî
865
Rey
Ölüm925 (59-60 yaşlarında)
Rey
İkametRey
MilliyetFars
MeslekSimyacı, Kimyager, Hekim ve Filozof

Ebû Bekir er-Râzî (Farsçaرازی) ya da tam adıyla Ebû Bekir Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî (865, Rey - 925, Rey), Fars simyacı, hekim ve filozof.[1] Gençlik yıllarında edebiyat ve musikî ile ilgilenmiştir ve geçimini kuyumculuk yaparak sağlamıştır. Râzî doğduğu şehir olan Rey'de felsefe, matematik, doğa bilimleri ve astronomi eğitimi aldıktan sonra Bağdat ve başka İslam şehirlerinde öğrenimini tamamladı. Daha sonrasında da tıp öğrenimi gördü. Rey ve Bağdat hastanelerinde başhekim olarak çalışan Râzî'nin eserlerinin hemen hemen hepsi Latinceye çevrilmiştir. Tıp alanında yazdığı Hâvî adlı ansiklopedi 17. yüzyıla kadar alanında en önemli başvuru kaynağı olmuştur. Râzî'nin tıp bilimine yaptığı en önemli katkılardan biri de ilk defa kimyayı tıbbın hizmetine sunmuş olmasıdır.

Hayatı

Razî eczacılık, simya, müzik ve felsefe dallarında son derece önemli katkılar yapmıştır. Farklı alanlarla alakalı yaklaşık 200 kitap ve makalesi vardır.[2] Pediatri'nin babası olarak bilinir.[3] Ayrıca göz bilimleri konusunda da otorite kabul edilmiştir. Alkol ve gazyağını bulan ve çiçek hastalığını kızamıktan farklı olduğunu ilk keşfeden kişidir.[4] İngiliz oryantalist Edward Granville Brown'a göre tüm zamanların en yetkin bilim insanlarından biridir.[5] Daha çok tıp-eczacılık alanındaki başarısıyla tanınmıştır. İS 750 yılından sonra Türk ve Pers kültürlerinin katılmasıyla kozmopolit bir hal alan İslam medeniyeti her alanda ilerleme kaydetmeye başlamıştır. Bu dönemde birçok İslam şehrinde büyük kütüphaneler kurulmuştur. Bunlar aynı zamanda araştırma merkezleriydi.

Kişiliği ve başarıları

Antik Çağ'a ait birçok kitabın çevirileri yapılmıştır. Antik Çağ'da Thales'le başlayıp gelişen doğa felsefesinin İskenderiye kütüphanesinin yakılmasıyla kesintiye uğramasından sonra İslam uygarlığı içinde tekrar doğuşu Ebû Bekir er-Râzî ile olmuştur. Bunun yanı sıra Aristoteles ve idealizm felsefesinin takipçisi Fârâbî'yi ve idealizm ve doğa felsefesini birleştirmeye çalışan İbn-i Sina'yı önemli isimler arasında sayabiliriz. Ebu Bekir el Razi İslam içindeki önemli akımlarla çatışmaya girmiş ve İslam uygarlığı içinde Thales benzeri bir gelenek kuramamıştır. Daha sonraları Moğol istilası ve Haçlı seferleri'nin sonucu olarak bu gelişme durmuştur. Bilhassa Moğol istilası bu elde edilen gelişmelere büyük darbe vurmuştur. Sadece Sivas Kütüphanesi'nin yakılmasında 250.000 kitap yok olmuştur.

Din hakkında görüşleri

Razi'ye din ile ilgili atfedilen birçok çelişkili söylem bulunmaktadır. Biruni'nin kaleme aldığı Razi'nin Bibliografisi (Risāla fī Fihrist Kutub al-Rāzī) isimli kitaba göre Râzî iki adet "kafir kitabı" yazmıştır: "Fī al-Nubuwwāt" (Kehanetler Üzerine) ve "Fī Ḥiyal al-Mutanabbīn" (Sahte Peygamberlerin Hileleri Üzerine). Bu kitapların ilki Biruni'ye göre "dinlere karşı olduğu iddia ediliyordu" ve ikincisi de "peygamberlerin gerekliliğine saldırdığı iddia ediliyordu."[6] Risale isimli eserinde Biruni, Razi'nin dini görüşlerini eleştirir ve fikirlerine ihtiyatla yaklaştığını söyler ve hatta Razi'nin Mani dininden esinlendiğini iddia eder. Bununla birlikte Biruni Razi'nin, aralarında Fi Wujub Da‘wat al-Nabi ‘Ala Man Nakara bi al-Nubuwwat (Kehanetleri İnkâr Edenlere Karşı Peygamberin Öğretilerini Yayma Zorunluluğu) ve Fi anna li al-Insan Khaliqan Mutqinan Hakiman (Bu Adamın Zeki ve Kusursuz Bir Yaradanı Var) da olan din hakkındaki başka kitaplarını da çalışmaları altında "dini bilimler"[6] başlığında listelemiştir. Razi'nin din ile ilgili günümüze kadar ulaşmış herhangi bir çalışması bulunmamaktadır.

Razi'ye atfedilen pek çok görüş ve alıntı Râzî'nin günümüze ulaşmış eserlerinden değil, aslen Ebu Hatim el-Razi tarafından yazılan, Aʿlām al-nubuwwa isimli bir kitaptan gelmektedir. Ebu Hatim, bir İsmaili misyoneriydi ve Razi'yle münazaralarda bulunurdu; ancak bu misyonerin Râzî'nin görüşlerini güvenilir bir şekilde kaydedip etmediği halen tartışılmaktadır. Eski tarihçilerden Şehristani, "bu tip suçlamalara genel olarak şüpheyle yaklaşılmalı çünkü suçlamalar Muhammed bin Zekeriya Râzî tarafından sert bir şekilde saldırılan İsmaililer tarafından yapılmışlardır."[7] diye iddia etmiştir.

Ebu Hatim'e göre Râzî dinler hakkında şiddetli eleştirilerde bulunmuştur; özellikle de peygamberlik deneyimi sonucu vahiy inmiş dinlere karşı.[8][9][10] Râzî, "[Tanrı] birtakım kişileri diğerlerinin üzerine tayin etmemeli ki bu onlara zeval getirecek şekilde birbirlerinin aralarında ne rekabet ne de anlaşmazlık çıksın" demiştir.

Ölümü

Müşfik, cömert ve çalışkan bir insan olan Râzî, öğrencileri ve hastaları ile ilgilenmediği zamanlarını hep okuyup yazarak geçirmiştir. Muhtemel olarak yoğun çalışma performansının bir sonucu olarak hayatının sonlarına doğru parkinson hastalığına yakalanmış gözlerine katarakt inmiştir. Hastalıkları sebebi ile doğduğu yer olan Rey'de 925 yılında ölmüştür. (Kaya, 2007: 479)

Bu dönemde İslam uygarlığının en önemli başarısı Budistlerden aldıkları rakamlarla antik dönem eserlerden elde ettikleri geometriyi sentezleyerek analitik geometri ve cebiri geliştirmeleridir. İspanya'daki Endülüs uygarlığı aracılığıyla bilhassa İbn Rüşd ve diğer bilim insanlarının eserlerinin Latinceye çevrilmesi Bertrand Russell'ın deyimiyle Avrupa uygarlığının doğuşu olmuştur. El-Râzî gözlerine inen katarakt dolayısıyla öğrencilerinin ameliyatla tedavi önerisini, "Artık çok geç, zaten dünyayı yeterince gördüm!" diyerek kabul etmemiştir.

Receuil des traites de medecine adlı eserde hasta birini tedavi eden Râzî betimlemesi.

Eserleri

Râzî kendisinin de ifade ettiği üzere kaleme aldığı iki yüzden fazla eseri vardır. Ancak bunlardan sadece elli dokuzu günümüze ulaşabilmiştir. Bunlardan birkaçı:

  • El-Hâvi (20 cilt), 907, (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)
  • Kitabul-Mansur, 920,
  • Kîtâb sırru sınâ'ati't-tıb.
  • Kitâbü't-Tecârib.
  • Et-Tıbbü'l-Mansûrî.
  • El-Hâvî yahut el-Câmi'u'l-kebîr.
  • Ahlaku't-tâbib. Mahmut Kaya " Ünlü Hekim Filozof EbûBekir er-Râzî ve Hekimlik Ahlakı ile ilgili Bir Rîsâlesi " başlığı ile Türkçeye çevirip neşretmiştir.
  • Makâle fî emârâti'ikbâl ve'd-devle. Mahmut Kaya " İkbâl ve Devlete Kavuşmanın Belirtileri " başlığı ile Türkçeye tercüme edip yayınlamıştır. İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri. (İstanbul 2003. s. 101-103)
  • Makâle fîmâ ba'de't-tabî'a.
  • Et-Tıbbü'r- rûhânî. Hüseyin Karaman Ruh Sağlığı adıyla Türkçeye çevirmiştir. (İstanbul 2004)
  • Es-Sîretü'l-felsefiyye. Mahmut Kaya " Filozofça Yaşama " başlığıyla Türkçeye tercüme etmiştir. Felsefe arşivi, sy. 27, (İstanbul 1991, s.91-201)

Kaynakça

Genel
  • " Ebû Bekir er- Râzî ile Ebû Hâtim er-Râzî Arasında Geçen Tartışma/ A'lâ mü'n-nübüvve", Çeviren M.Kaya (İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri içinde), İstanbul: Klasik, sf. 83-99.
  • Fahri M. (1987). İslam Felsefesi Tarihi, Çeviren: K. Turhan, İstanbul : İklim.
Özel
  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2015. 
  2. ^ Hakeem Abdul Hameed, Exchanges between India and Central Asia in the field of Medicine
  3. ^ David W. Tschanz, PhD (2003), "Arab(?) Roots of European Medicine", Heart Views 4 (2).
  4. ^ Rhazes: His career and his writings", Seminars in Pediatric Infectious Diseases 12 (3): 266–272
  5. ^ Browne (2001, p. 44)
  6. ^ a b Deuraseh, Nurdeng (2008). "Risalat Al-Biruni Fi Fihrist Kutub Al-Razi: A Comprehensive Bibliography of the Works of Abu Bakr Al-Rāzī (d. 313 A.h/925) and Al-Birūni (d. 443/1051)". Journal of Aqidah and Islamic Thought 9: 51–100.
  7. ^ Abdul Latif Muhammad al-Abd (1978). Al-ṭibb al-rūḥānī li Abū Bakr al-Rāzī. Cairo: Maktabat al-Nahḍa al-Miṣriyya. pp. 4, 13, 18.
  8. ^ Sarah Stroumsa (1999). Freethinkers of Medieval Islam: Ibn Al-Rawandi, Abu Bakr Al-Razi and Their Impact on Islamic Thought. Brill.
  9. ^ Kraus, P & Pines, S (1913–1938). "Al-Razi".Encyclopedia of Islam. p. 1136.
  10. ^ Amira Nowaira (10 May 2010). "When Islamic atheism thrived". guardian.co.uk.


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İbn Sina</span> Fars tıp bilgini ve filozof (980–1037)

İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

İbn Miskeveyh (940-1030) Fars asıllı ünlü Şii filozoftur. Müslümanlarca; Aristoteles, Farabi'den sonraki üçüncü öğretmen yani "Muallim Salis" olarak bilinir. İran'ın Rey kentinde 940'ta doğdu. Aktif politik kişiliğini filozof rolüyle birleştirdi. Tarihçi yönü de olan Miskeveyh Bağdat, İsfahan ve Rey şehirlerindeki Büveyhî Hanedanı'na hizmette bulundu. Aralarında Sicistani'nin de olduğu bir entelektüel grubunun üyesiydi. İslam dünyasında Neoplatonik geleneğin ortaya çıkışında Miskeveyh'in telifçi rolünün etkisi bulunmaktadır. İbn Miskeveyh tarihten psikolojiye, kimyadan metafiziğe kadar pek çok farklı alanda çalışmalarda bulundu ve eserler kaleme aldı. Yunan filozoflarının tevhid ile ilgilendiklerini öne sürmekle Miskeveyh din ile felsefeyi uzlaştırma hususu probleminden uzak durmuştur.

<span class="mw-page-title-main">İbn Bacce</span> yüzyıldan kalma filozof, doktor, astronomer, araştırmacı, müzisyen ve El-Endülüs şair

İbn Bacce tam adı Ebû Bekr Muhammed bin Yahya bin es-Saig olan Endülüs'lü, Arap filozof ve bilim insanı. Batıda Avempace olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">İslam felsefesi</span> İslam medeniyetindeki felsefe geleneği

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.

İbnü'n-Nedîm ya da tam adıyla Ebü'l-Ferec Muhammed bin Ebî Ya'kūb İshâk bin Muhammed bin İshâk en-Nedîm, 935- 990 yılları arasında yaşamış Arap bibliyografya bilgini, Fihrist adlı kitabın yazarı.

Eş'ârîyye veya Eş'ârîlik, İslâm içinde bir teoloji ekolü ve Sünnî itikadi mezheplerinden birisidir. Kurucusu Ebü'l Hasan Eş'arî'dir. Sünnî Müslümanlar arasında Mâtûrîdîlik ve Selefîlik gibi yaygındır. Aklı Mu'tezile kadar önemsememekle birlikte, Selefîyye kadar da küçük çapta ele almaz.

<span class="mw-page-title-main">Kindî</span> Müslüman Arap bilim insanı ve polimat (801–873)

Kindî veya tam adıyla Ebu Yusuf Yakub bin İshak el-Sebbah el-Kindî, felsefe, tıp, matematik astronomi, ilahiyat, psikoloji, fizik, kimya ve müziğe kadar pek çok bilim dalında eser yazan Arap bilim insanı.

<span class="mw-page-title-main">Nasîrüddin Tûsî</span> Fars astronom ve polimat (1201–1274)

Nasîrüddin Tûsî, Horasan Selçuklu Devletine mensup olan ve edebiyat dili gerekçesiyle Farsça eserli bir Türk bilim insanı ve Şii İslam'ın Batınî/Tasavvuf filozofu. Söz konusu dönem, Moğol istilası sebebiyle Bağdat'ta, bir yandan karanlık bir dönem, bir yandan da önemli düşünce okullarının kurulduğu ve İslam bilim kurumlarının açıldığı bir dönem oldu. Nasîrüddin Tûsî de bu dönemde yetişmiş İslam dünyasının tanınmış bir bilgesi olmuştur. Azerbaycanlı halk bilimci Memmedhüseyn Tehmasib'a göre efsanevi bir kişilik olan Nasreddin Hoca gerçekte Tûsî'dir.

İslam tıbbı, İslam peygamberi Muhammed dönemindeki geleneksel Arap tıbbından olduğu kadar, Eski Roma tıbbı Unani'den, Eski Hint tıbbı Ayurveda'dan ve Eski İran tıbbından etkilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed bin Sehl el-Belhî</span> bilim insanı

Ahmed bin Sehl el-Belhî, Ebu Zeyd Ahmed bin Sehl el-Belhî bazen sadece Ebu Zeyd el-Belhî, İranlı Müslüman coğrafyacı, matematikçi, hekim ve psikolog.

I. Mutezid Tam Adı: Ebû'l-Feth Ebû Bekir el-Mû'tezid bi'l-Lâh" ; Altmışüçüncü İslam Halifesi.

Muhammed bin Ahmed el-Kurtubi,, Eserlerinde Ehl-i Sünnet'i savunan, başta Mu’tezile olmak üzere İmâmiye, Râfiziyye, Kerrâm’îyye gibi fırkaları eleştiren âmelde Malikî, i'tikatta Eş’ari olmakla birlikte, mezhep taassubuna karşı tavır takınan ve taklitçiliği bir metot olarak benimsemediğini dile getiren Endülüslü ve Arap, muhaddis, müfessir, fakih, dilci ve kıraat âlimi.

<span class="mw-page-title-main">İranlı bilim insanları listesi</span> İran kökenli bilim insanları listesi

Bu liste İranî kökenli bilim insanlarını içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kutbüddîn Şîrâzî</span>

Kutbüddin Şirazî, İranlı din ve astronomi bilgini. Tam adı 'Kutbeddin Mahmud İbn Mes'ud İbn Muslih eş-Şirazî' olan alim, hicri 634 (1236) yılında güzümüzde İran sınırları içinde bulunan Şiraz şehrinde dünyaya gelmiştir. İlk eğitiminin ardından Anadolu'ya geçerek Sivas ve Malatya kadılıkların­da bulunmuştur. Ardından Şam'a gitmiş sonra ise Tebriz'e yerleşmiş ve hicri 710 (1310) yılında Tebriz'de, ölmüştür. Şafiî mezhebinden olan Kutbeddin Şirazî, Sadreddin Konevî'nin derslerinde bulunmuş ve Feth'ül Mennân isimli büyük bir tefsir yazmıştır. Tefsir, havass, felsefe ve astronomiye dair eserleri bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Küleynî</span>

Kuleynî, Şii hadis ve fıkıh bilgini.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ İslam dünyasında bilim</span> 8. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilimsel etkinlikler

Orta Çağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapçaya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir Orta Çağ boyunca İslam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı.

Tabiiyyûn ya da tabiat felsefesi, İslam felsefesi içerisinde natüralizm akımına verilen addır. Her şeyi doğa içinde gören bir anlayışa sahiptir. En büyük temsilcisi Râzî'dir. Aristo'ya muhalif olan Râzî, felsefesini oluştururken Sokrates öncesi doğa filozoflarından faydalanmıştır. Öklid, Batlamyus, Hipokrat, Calinos bu felsefenin etkilendiği filozoflardır. Bu felsefeye göre Allah, zaman, mekan ve nefs tabiatın dışında değil, içindedir.

Risâle, edebî mektuplar ve belli konularda küçük hacimli eserler için kullanılan terim. Türk Dil Kurumu'nda "kitapçık" olarak geçmektedir. Zamanla hitap, kitap, mektup, makale; inceleme, araştırma, monografi için de kullanılmıştır. Felsefe alanında Arap bilim insanı Kindî, sisteminin en önemli yönlerini Resâ'ilü'l-Kindî el-felsefiyye adlı eserinde ortaya koymuş, Ebû Bekir er-Râzî de risâle türünü kendi düşüncelerini ifade aracı olarak kullanmıştır. İbn-i Sina'nın Risâletü'l-ķuve'l-insâniyye ve idrâkihâ eseri Maķāle fi'l-ķuve'l-insâniyye adıyla bilinir ve en önemli risâle tarzı olan monografi koleksiyonlarından birini teşkil eder.

Teymoğulları veya Beni Teym Kureyş kabilesinin alt kollarından olan bir aşirettir.