Cem Sultan ya da Şehzade Cem, II. Mehmed'in Çiçek Hatun'dan olma en küçük oğlu ve II. Bayezid'in küçük kardeşi. Ağabeyi II. Bayezid ile girdiği taht mücadelesiyle bilinir.
Sarı Saltuk Baba Balkanların Osmanlılar tarafından fethedilmesinden önce başlıca Balkanlarda ve civârındaki bölgelerde seyahat ederek insanlara İslâm'ı tebliğ eden Alevî-Bektâşî şeyhi ve Türkmen bir Derviştir.
Saltuknâme, 13. yüzyıl alp-erenlerinden olan ve Rumeli’nin Türkleşmesinde büyük rolü bulunan Sarı Saltuk'un efsanevi hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından biridir. Eserde, Sarı Saltuk'un menkıbelerinin yanı sıra, dönemin önemli kişilerinin menkıbeleri ve bu kişilerin Sarı Saltuk ile olan münasebetleri de anlatılmaktadır.
Cem, Alevilerin, Bektaşilerin cemaatle birlikte yaptığı, son derece ayrıntılı kurallara bağlanmış ibadet. Cem, yalnızca dinsel nitelikli bir toplantı değil, aynı zamanda hem ruhen yenilenme, yıkanma ve hem de toplumsal ve bireysel sorgulanma yeridir.
Barak Baba, ünlü bir Babai dervişidir. Kesin olarak nerede doğduğu bilinmemektedir. Anadolu'nun Selçuklu Türklerinin eline geçmesinden sonra Müslümanlaştırılması görevini bu büyük zatlara vermesi ile Anadolu'daki çeşitli tekke ve zaviyeler bu insanlar tarafından devamlı dolaşılır olmuştur. Tüm Anadoluda bunların izleri ve saygınlıkları sürdürülmüştür. Afyonun Sandıklı ilçesinde de bir türbesi yer almaktadır. Burada yalnız Barak'ın değil Sarı Saltuk'un ve Taptuk Emre'nin de mezarlarının olması acaba Barak'ın hocalarının yanında mı olmak arzusundan dolayı mı, yoksa Babailik hareketinin merkezi olmasından mı burayı tercih ettiği kesinlik kazanamamıştır. Barak Baba böylesi bir düşünsel siyasal birikimin tam merkezinde olan biridir. Bu durum onun düşünsel ve siyasal kimliğinin oluşmasında belirleyicidir.
Şükrü Halûk Akalın,, 15 Nisan 2001 - 12 Ocak 2012 tarihleri arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Kurumda düzenlenen basın toplantısında, görevinden kendi isteği ile ayrıldığını belirten Akalın, Hacettepe Üniversitesi'ndeki asli görevine geri dönmüştür.
Mevlevîlik, 13. yüzyılda yaşamış Mevlana Celaleddin Rumi'nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümü ardından gelişen tarikattır.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Celâleddin Muhammed Rumi, ayrıca Celaleddin Muhammed Belhî veya yaygın adlarıyla Mevlânâ veya Rumi, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış bir Fars tasavvufçu, ilahiyatçı ve Sufi bir mistik şairdir. Mevlana'nın etkisi ulusal sınırları ve etnik ayrımları aşar: onun manevi mirası son yedi yüzyıldır İranlılar, Tacikler, Türkler, Yunanlar, Peştunlar, Orta Asya ve Hint Yarımadası Müslümanları tarafından büyük ölçüde takdir edilmektedir. Şiirleri dünya dillerinin çoğuna geniş çapta çevrilmiş ve çeşitli biçimlere aktarılmıştır. Mevlana, Amerika Birleşik Devletleri'nde "en popüler şair" ve "en çok satan şair" olarak tanımlanmıştır.
İslam'da siyasi mezhepler, İslam tarihi boyunca, siyasi tartışmalar ve görüş farklılıkları sonucu ortaya çıkan mezheplerdir. İslam'da Sünnilik, Şiilik ve Haricilik olmak üzere üç ana mezhep vardır. Bu mezhepler de çeşitli açılarından kendi içinde alt mezheplere sahiptir. En önemlilerinden biri ve ilk olarak şekilleneni, halifelik tartışmaları sonucu ortaya çıkan Şia'dır. Haricîler ve Vahhâbîler de sayılabilir. İslâm dünyası içerisinde Sünniler %83'lük kısmı, Şiiler %15'lik kısmı ve Hariciler ise %2'lik kısmı oluşturmaktadır.
Saltuklu Beyliği, Malazgirt Savaşı'ndan sonra Büyük Selçuklu Devleti komutanlarından, Ebü’l-Kāsım İzzeddin Saltuk Bey'in 1071 yılında kurduğu, merkezi Erzurum olan Anadolu Türk Beyliği'dir.
İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.
Sümeyye bint Hubbât ya da Pamuk, İslam'da "ilk şehit" olarak kabul edilen kadın sahabi.
Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Vilâyet-name-i Hacı Bektaş-ı Velî veya Manâkib-ı Hacı Bektâş-ı Velî 15. yüzyılda yazılmış, Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatı hakkında menkıbe türü bir eserdir.
İmamîye Şiası, Şiîlik meşrebi içerisinde mevcut olan tüm tarikât ve mezheplerin ortak i'tikatlarını tanımlamak maksadıyla kullanılan bir fıkıh deyimi olup, Aşırı Ghulât (Radikal dinci fırkalar), Keysanîlik (Dörtçüler), Zeydîlik (Beşçiler), İsmailîlik (Yedicilik/Yedi İmamcılık) (Mustâlîlik ve Nizarîlik) ve İsnâaşerîyye (Onikicilik/On İki İmamcılık) (Câferiyye Şiîliği ve Anadolu Alevîliği) ile Arap Aleviliği'ni de kapsamı altına alan bir şekilde tanımlanmaktadır.
Menâkıbnâme ; velilerin, tarikat büyüklerinin ve şeyhlerin kerametlerini konu alan eserlere verilen addır.
Gel Gel Ne Olursan Ol Yine Gel, yaygın olarak Mevlana'ya atfedilen ancak Ebu Said-i Ebu’l-Hayr'a ait olduğu iddia edilen şiir. İçerik olarak Mevlana'nın felsefesine denk düştüğü ve döneminin en önemli şairi olduğu için ona isnad edildiği düşünülür.
Hamdullah (Ahmed) el-Ensârî, Sahabe-i Kiram’dan bir zattır. Medine’li olduğu için Ensârî adını almıştır. Eyüp Sultan ile birlikte Konstantinopolis’in kuşatmasına katılmış ve can vermiştir.
Ebu Said-i Ebu'l-Hayr veya tam adıyla Ebu Said Fazlullah b. Ebu'l-Hayr Ahmed b. Muhammed el-Meyhenî, Horasanlı mutasavvıf, şair.
Bu sayfada İslami literatürde yer alan sufilerin (mutasavvıf) bir referans listesi yer almaktadır.