İçeriğe atla

Eşnâs et-Türkî

Eşnâs et-Türkî
Doğumbilinmiyor
Ölüm17 ya da 19 Aralık 844
BağlılığıAbbâsîler
BranşıAbbâsî Türk muhafızı
Hizmet yıllarıy. 814/5 - 844
Çatışma/savaşlarıAmorion'un yağmalanması
ÇocuklarıMusa

Ebu Cafer Eşnâs (Arapçaأبو جعفر أشناس; ö. 17 veya 19 Aralık 844), Abbasi Halifesi Mutasım'ın generaliydi. Mutasım'in Türk muhafızlarının en eski ve en önde gelen üyelerinden biridir. Amorium seferinde komutan olarak hizmet vermiştir. Mutasım altında imparatorluğun önde gelen isimlerinden biri haline gelmiştir. Ardından gelen eski Abbasi seçkinlerinin tasfiyesinde başrol oynamıştır. Aynı zamanda 834'ten itibaren Mısır'ın ve 838'den itibaren Levant ve Yukarı Mezopotamya'nın valisiydi, ancak pratikte onun yerine yönetmesi için vekiller atadı. Mutasım'ın halefi Vâsik altında, yetkileri halifeliğin tüm batı vilayetleri üzerinde fiilen bir genel valiliğe kadar genişletildi.

Kökeni ve erken kariyer

Yakubî ve Taberî'nin anlatımlarına göre Eşnâs, geleceğin Mutasım'ı olacak Ebu İshak tarafından İnak et-Türkî, Wasif ve Sima al-Dimashqi ile beraber satın alınan ilk kölelerden biridir. Kölelerin Orta Asya'da satın alınacağı sonraki uygulamadan farklı olarak, bu dört ve diğer isimsiz eski muhafız üyeleri, y. 814/5'de Bağdat'ta satın alındı. Eşnâs'ın asıl sahibi, Yakubî tarafından Nu'aym ibn Khazim Abi Harun ibn Nu'aym olarak verilir.[1][2][a]

Taberî, Eşnâs'ın adını nasıl aldığına dair hayali bir hikâyeden bahseder. 819'da Ebu İshak, bazı Hâricî isyancılara karşı gönderilen bir kuvvete komuta etti. Bu sefer sırasında, Türk Gulamlarından biri kendisini bir Hâricî mızraklı askeri ile müstakbel halifenin arasına girerek, "Beni tanıyın!" (Farsça "ashinas ma-ra") diye bağırdı. Ebu İshak, takdirini ifade etmek için aynı gün bu adama "Eşnâs" adını verdi.[6][7] Clifford Edmund Bosworth, diğer İranlılar arasında da kanıtlandığı gibi, ismin Farsça bir kökene sahip olduğunu öne sürer ve dilbilimci Ferdinand Justi'nin -shinās, "bilgili, bilen" kökünden bir köken önerisine atıfta bulunur.[8] Öte yandan Sinolog Édouard Chavannes ve Türk tarihçi Emel Esin, Göktürklerin Aşina kabilesinden türetildiğini öne sürerken, Christopher I. Beckwith bu ilişkilendirmeyi reddedrr.[9]

Eşnâs'ın ailesi de belirsizdir; soyadı "Ebu Cafer" den, Cafer adında en az bir oğlu vardır, ancak bunun dışında oğlu hakkında başka bir bilgi yoktur.[10] Taberî, ayrıca Musa bin Eşnâs'ın 865-866 iç savaşı sırasında önde gelen birliklerine atıfta bulunur. [11]

Mutasım altında kariyeri

Obverse and reverse of silver coin with Arabic inscriptions
836/7'de al-Muhammadiya'da basılan Mutasım'in gümüş dirhemi

Mutasım'ın (h. 833-842) hükümdarlığı sırasında, Eşnâs, İnak ve Usrushana'nın prensi Afşin ile birlikte halifeliğin en önde gelen adamlarından biriydi.[12] Daha 834'te, Mısır valisi olarak atanmıştı, bu görev, tahta çıkmadan önce Mutasım'ın elindeydi.[13] Eşnâs, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde diğer eyalet valiliklerinde olduğu gibi doğrudan yönetmedi, Irak'ta kalırken vali olarak vekil atadı.[14][15] Mısır'da vali olarak görev yaptığı 11 yıl boyunca Eşnâs, kendi yerine dört vekil tayin etti.[16]

Mutasım 836'da yeni başkenti ve ikametgâhı olarak Sâmerrâ'yı kurduğunda, Eşnâs diğer Türkler ile birlikte yeni şehrin al-Karkh olarak bilinen batı tarafında pay aldılar. Eşnâs orada kendi sarayını (Dar Eşnâs) inşa etti.[17] Emri altında çok sayıda memura (kuvvet) sahip olduğu ve onların da kendi takipçileri olduğu kaydedilmiştir.[18] 838'deki Amorium seferi sırasında ordunun öncü kuvvetlerine önderlik etti ve şehrin kuşatılması sırasında başkomutanlardan biri oldu.[19][20]

Eşnâs ve diğer Türkler gibi adamların yükselişi, güçlerinin bu köle kökenli sonradan görmeler lehine azaldığını gören geleneksel Abbâsî elitlerini kızdırdı. Onların somurtkan ve asi ruh halleri, Taberî'de Eşnâs'ın iki yardımcısı Amr el-Fergânî ve Ahmed bin el-Halil bin Hişam'ın kuşatma sırasında Eşnâs tarafından alçaltıldığına dair homurdanan bir anekdotla aktarılır, "bu köle, fahişenin oğlu" ve onun emrinde hizmet etmeye devam etmektense Bizanslılara sığınmayı tercih edeceklerini söylediler.[21][22] Amr ve Ahmed, Mutasım'ı devirmek ve onun yerine yeğeni Memûn'un oğlu el-Abbas'ı geçirmek için bir komplonun üyesi oldular. Davranışlarından şüphelenen Eşnâs, onları ev hapsine aldı. Amr'ın karışıklık olması durumunda çadırında kalması için uyardığı genç hizmetkarlarından biri daha sonra Halife'ye gitti ve komplo hızla ortaya çıktı. Eşnâs, Türk kardeşleri İnak ve Yaşlı Bugha ile birlikte komplocuların keşfedilmesi ve tutuklanmasında başı çekti. Bu, o zamana kadar Abbâsîlere hizmet eden geleneksel düzende büyük bir tasfiyeye yol açtı: El-Abbas ile birlikte 70'in üzerinde başka komutan idam edildi.[23][24][25]

Buna karşılık Türkler bu meseleden, en çok da çözümünde oynadığı merkezi rol sayesinde Eşnâs yararlandı.[14] Amorium harekâtından döndükten sonra Eşnâs'a zaten kontrol ettiği Mısır'ın yanında Suriye ve Cezire eyaletleri ile birlikte süper valilik verildi. Sâmerrâ'da kaldığı ve kendi adına yalnızca yerleşik valiler atadığı için, pratik anlamda bu, büyük olasılıkla Eşnâs'ın bu eyaletlerin gelirleri üzerinde kontrol sahibi olduğu anlamına geliyordu.[26] Yine de Hugh N. Kennedy'ye göre, bu hareket "eyaletlerin valileri nadiren saraya çıktıkları ve siyasi kararların alınmasında çok az rol oynadıkları için, gücün daha fazla merkezileştirilmesini temsil ediyordu".[26] 839'da kızı Utranja, halifenin bizzat katıldığı cömert bir törenle el-Afşin'in oğluyla evlendi. El-Afşin'in 840 yılında tutuklanmasının ardından çift de tutuklandı.[14]

Mutasım, 840 yılında el-Sinn için Sâmerrâ'dan ayrıldığında, onu başkentte vekili olarak atadı ve döndüğünde, onu alenen tahta oturttu ve ona bir tören tacı verdi.[14] Eşnâs, haccına katıldığında, yolun her durağında onurlandırıldı ve hac yolculuğu boyunca Sâmerrâ'dan Mekke'ye kadar vilayetlerin emiri veya valisi olarak selamlandı.[14][27] İbnü'l-Adîm'e göre, saltanatının son yıllarında sadece Mutasım, Eşnâs 40 milyon gümüş dirhem verdi.[15]

Vâsik altında kariyeri ve ölümü

Halife Vâsik, Ramazan (Haziran/Temmuz) 843'te, Sâmerrâ'dan Mağrip'e kadar batı vilayetleri üzerinde kapsamlı bir yetkiye sahip olan Eşnâs için taç giyme törenini tekrarladı - bu, 15. yüzyıl Mısırlı bilgin Süyûtî, kraliyet gücünün (sultan) bir tebaaya devredildiği ilk olay olarak kabul eder.[28][29] Eşnâs 17 veya 19 Aralık 844'te[30][b] gücünün zirvesindeyken öldü;[32] 14. yüzyıl tarihçisi Zehebî'ye göre, başka kaynaklarda desteklenmese de, arkasında halife tarafından el konulan 100.000 altın dinarlık bir servet bıraktı.[31] Ölümünün koşulları hakkında çok az şey biliniyor, ancak Matthew Gordon'un dediği gibi, "ölümüne hastalık veya yaşlılık neden olduysa, o zaman Eşnâs, şiddet içeren bir sondan kaçınmayı başaran az sayıdaki önde gelen Sâmerrâ Türkleri arasındaydı".[28] Türk yoldaşları İnak ve Wasif, ölümünden sonra öne çıktı, özellikle Eşnâs'ın rütbesinde ve batı vilayetlerinin güçlü valiliğini İnak aldı.[26][32] Eşnâs'ın sarayı daha sonra Halife Mütevekkil'in baş sırdaşı olan el-Feth ibn Khaqan'ın ikametgâhı oldu.[33]

Geleceğin vezirleri Ahmed ibn el-Khasib[28] ve Süleyman ibn Wahb ibn Sa'id[34] Eşnâs'ın sekreteri (Kâtip) rolünde görev yaptılar.

Notlar

  1. ^ Nu'aym ibn Khazim, halife karşıtı İbrahim ibn al-Mehdi'yi Memûn'a karşı desteklemesi dışında çok az biliniyor.[3] C. E. Bosworth'a göre, muhtemelen Khuzayma ibn Khazim'in erkek kardeşi[4] ve dolayısıyla erken Abbasi aristokrasisinin (abna' el-devle) en önde gelen ailelerinden birinin oğludur; bu sosyal grubun geri kalanıyla uyumlu olarak, iç savaş sırasında Memûn'a karşı çıkmış görünüyorlar.[5]
  2. ^ Zehebî, onun AH 252'de (MS 866/867) öldüğünü bildirir ki bu tarih, onu takip eden İbn Tağrıberdî tarafından da zikredilmiştir. Ancak 9. ve 10. yüzyıl tarihçileri Taberî, Kindî ve Yakubî tarafından ve Eşnâs'ın 844'ten sonra kaynaklardan tamamen kaybolması gerçeğiyle çelişirler. Bu tarih belkide, Eşnâs'ın oğlu Musa'nın ölüm tarihi olabilir.[31]

Kaynakça

Özel
  1. ^ Gordon 2001, ss. 16–17.
  2. ^ Kennedy 2006, s. 213.
  3. ^ Bosworth 1987, s. 75.
  4. ^ Bosworth 1987, s. 75 (note 242).
  5. ^ Gordon 2001, s. 170 (note 29).
  6. ^ Bosworth 1987, ss. 67–68.
  7. ^ Gordon 2001, s. 17.
  8. ^ Bosworth 1991, s. 98 (note 281).
  9. ^ Gordon 2001, s. 169 (note 18).
  10. ^ Gordon 2001, s. 18.
  11. ^ Gordon 2001.
  12. ^ Kennedy 2006, s. 216.
  13. ^ Gordon 2001, ss. 18, 59.
  14. ^ a b c d e Gordon 2001, s. 77.
  15. ^ a b Bosworth 1991, s. 178 (note 504).
  16. ^ Gordon 2001, s. 110.
  17. ^ Gordon 2001, ss. 58, 60.
  18. ^ Kennedy 2001, s. 118.
  19. ^ Bosworth 1991, ss. 97–117.
  20. ^ Vasiliev 1935, ss. 144–172.
  21. ^ Bosworth 1991, s. 112.
  22. ^ Kennedy 2006, ss. 224–225.
  23. ^ Bosworth 1991, ss. xv, 121–134.
  24. ^ Gordon 2001, ss. 48–49, 76–77.
  25. ^ Kennedy 2006, ss. 224–227.
  26. ^ a b c Kennedy 2004, s. 159.
  27. ^ Bosworth 1991, s. 201.
  28. ^ a b c Gordon 2001, s. 79.
  29. ^ Kraemer 1989, s. 5.
  30. ^ Kraemer 1989, s. 21.
  31. ^ a b Gordon 2001, s. 209 (note 47).
  32. ^ a b Gordon 2001, ss. 18, 79.
  33. ^ Gordon 2001, s. 86.
  34. ^ Kraemer 1989, s. 9 (note 16).
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Abbâsîler</span> 750–1258 yılları arasında hüküm süren Müslüman Arap hanedanlığı ve üçüncü İslam hâlifeliği

Abbâsîler, Emevî Hanedanı'ndan sonra başa gelerek İslam Devleti'nin yönetimini ve halifeliği beş yüzyıldan daha uzun bir süre elinde tutan Müslüman Arap hanedanı.

<span class="mw-page-title-main">Mutasım</span> Sekizinci Abbasi halifesi

Mutasım veya Abbas el-Mutasım Billâh Tam Adı: Ebû İshâk "el-Muʻtasım bi’l-Lâh" 'Abbas bin Hârûn er-Reşîd, sekizinci Abbasi halifesi. Harun Reşid'in küçük oğluydu ve annesi Harun Reşid'in Türk asıllı bir cariyesi idi. 833'te kardeşi Memun'un yerine tahta geçti.

Afşin Abbasi Devleti hükümdarı halife Mutasım’ın baş komutanı. Asıl adı Hayder bin Kâvus olup, Afşin de denir.

<span class="mw-page-title-main">Memûn</span> 7. Abbâsî hâlifesi (s. 813–833)

Memun veya Abdullâh Memûn, Tam Adı: Ebû 'Abbâs el-Memûn Abdullâh bin Hârûn Reşîd, 813-833 arasında 7. Abbasi halifesi.

<span class="mw-page-title-main">Dazimon Muharebesi</span>

Dazimon Muharebesi, 22 Temmuz 838 tarihinde Dazimon yakınlarında Bizans İmparatorluğu ile Abbâsîler arasında gerçekleşen çarpışma. Theofilos'in kumandanlığındaki 25 bin ila 40 bin kişi arasında olduğu düşünülen Bizans ordusu ile Afşin kumandasındaki 20 bin-30 bin kişilik Abbâsî ordusu Dazimon'da çarpışmış, zafer kazanan Abbâsîler Amorium'a yürüyerek şehri yağmalamıştır.

Azjur el-Turki veya Arkhuz bin Uluğ Tarkan al-Turki Abbasi Halifeliğinin hizmetinde olan bir Türk askeri subayıydı. 868'de kısaca Mısır valisi oldu ve aynı yıl Tolunoğulları'nın Mısır'ı ele geçirmesinden önce bu görevi elinde tutan son kişi oldu.

<span class="mw-page-title-main">Faruriyyah'ın ele geçirilmesi</span>

Faruriyyah'ın ele geçirilmesi, 862'de Abbasi Halifeliği tarafından Bizans İmparatorluğu'na karşı yürütülen bir askerî harekâttı. El-Muntasir'in kısa halifeliği sırasında planlanan (861-862), Türk general Wasif tarafından komuta edildi ve Güney Anadolu'daki Bizans savunma mevzilerine saldırmak niyetindeydi. Başlangıçta çok yıllı büyük bir operasyon olarak tasarlanan operasyon, el-Muntasir'in ölümünün ardından kısa kesildi ve Faruriyyah kalesinin ele geçirilmesiyle yalnızca küçük bir başarı elde etti.

<span class="mw-page-title-main">Küçük Asya'nın Abbasi işgali (806)</span>

806 Küçük Asya'nın Abbasi işgali, Abbasi Halifeliği tarafından Bizans İmparatorluğu'na karşı başlatılan uzun bir dizi askerî operasyonun en büyüğüydü. Abbasi ve Bizans imparatorluklarının uzun bir kara sınırını paylaştığı güneydoğu ve orta Küçük Asya'da gerçekleşti. Abbasi ve Bizans imparatorluklarının uzun bir kara sınırını paylaştığı güneydoğu ve orta Küçük Asya'da gerçekleşti.

Toğç bin Cuff bin İltekin bin Furan bin Furı bin Hakan Abbasi Halifeliğine ve özerk Tulunid hanedanına hizmet eden bir Türk askeri subaydı. İhşîd hanedanlığının kurucusu Muhammed bin Toğaç'in babasıydır.

Arap-Bizans savaşları sırasında, savaş esirlerinin değiş tokuşu, Bizans İmparatorluğu ile Abbâsîler arasındaki ilişkilerin olağan bir özelliği haline gelmiştir. Değişimler 8. yüzyılın sonlarında başladı ve 10. yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Bunların çoğu, iki güç arasındaki sınırda, Kilikya'daki Limonlu Çayı'nda gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Dar Geçit Muharebesi</span> 731 yılında günümüzde Özbekistanda gerçekleşen çatışma

Dar Geçit Muharebesi ya da Defile Savaşı Tahtakaraça Geçidi'nde Emevî Halifeliği'nin büyük bir ordusu ile Türkeş Devleti arasında Temmuz 731'de üç gün boyunca süren çatışmadır. Türkeş Devleti, Semerkant'ı kuşatıyordu ve şehrin komutanı Sevre bin Hür, Horasan'ın yeni atanan valisi Cüneyd el-Mürrî'den yardım talebinde bulunmuştu. Cüneyd'in 28.000 kişilik ordusu geçitte Türkeş Devleti'nin saldırısına uğradı ve Emevî ordusu kendini kurtarmayı ve Semerkant'a ulaşmayı başarsa da çok büyük kayıplar verdi; Bir yardım amacıyla Türkeş güçlerine arkadan saldırmaları emredilen Sevre'nin 12.000 askeri neredeyse yok edildi.

<span class="mw-page-title-main">Salim bin Ziyâd</span> Emevî generali ve devlet adamı (ö.692)

Abū Ḥarb Salm ibn Ziyād ibn Abīhi, Emevî saflarına dönmeden önce İkinci Müslüman İç Savaşı sırasında Abdullah bin Zübeyr'in halifeliğine sığınan Emevî generali ve devlet adamıdır. Salim, Halife I. Yezîd tarafından 681'de Horasan ve Sistan valisi olarak atandı. Valiliği sırasında, Semerkant ve Harezm dahil olmak üzere Orta Asya'nın Mâverâünnehir bölgelerine birkaç sefer baskın düzenledi. Başarıları ve savaş ganimetinin Horasan Arap birlikleri arasında cömertçe dağıtılması, onlar arasında geniş bir popülerlik kazandı, ancak Yezîd öldükten sonra Salim, Emevîlere olan sadakatlerini uzun süre koruyamadı. Birlikleri ve seçilmiş halefi Abdullah bin Hâzim es-Sülemî, Abdullah bin Zübeyr'in rakip halifeliğine bağlılıklarını verdikten sonra Salim, Basra'ya gitti. Orada, sonunda bin Zübeyr'in kampına katıldı, ancak yine de bin Zübeyr tarafından Mekke'de hapsedildi. Büyük bir rüşvet ödedikten sonra serbest bırakıldı ve bin Zübeyr'in 692 sonlarında Emevîler tarafından öldürülmesinin ardından yeniden Horasan valiliğine atandı. Ancak görevine devam edemeden öldü.

Abbād bin Ziyād bin Abīhi, Emevî komutanı ve devlet adamıdır. Irak valisi Ziyâd bin Ebih'in] oğlu Abbad, 673 ile 681 yılları arasında halifeler I. Muâviye ve I. Yezîd hükümdarlıklarında Sistan valisi olarak görev yaptı. Merc Rahit Muharebesi'nde Halife I. Mervân'ın ordusunda bir birliğe liderlik etti ve sonrasında Muhtar es-Sekafî'nin destekçilerine karşı savaştı. Daha sonra Abdülmelik'in oğlu ve halefi Halife I. Velîd'in ve Velid'in oğlu Abdülaziz ile halifenin kardeşi Süleyman arasındaki veraset entrikalarında rol oynadı.

<span class="mw-page-title-main">Aynülverde Muharebesi</span> Ocak 685in başlarında Emevi ordusu ile Tevvâbîn arasında yapılan muharebe

Aynülverde Muharebesi Ocak 685'in başlarında Emevî ordusu ile Tövbe edenler (Tevvâbîn) arasında savaştır. Tevvâbîn, Muhammed'in bir sahabesi olan Süleyman bin Surad liderliğindeki Ali yanlısı Kufe'de, 680 yılında Emevîlere karşı ayaklanan bir gruptu. Ali yanlısı Kufeliler, Hüseyin'i Emevî halifesi I. Yezîd'e karşı ayaklanmaya çağırdılar, ancak daha sonra 680'de Kerbelâ Olayı'nda öldürüldüğünde ona yardım edemediler. Başlangıçta küçük bir yeraltı hareketi olan Tevvâbîn, Yezid'in 683'te ölümünden sonra Irak'ta yaygın bir destek gördüler. Ubeydullah bin Ziyâd komutasındaki büyük bir Emevî ordusunun Irak'a saldırı başlatmaya hazırlandığı kuzey Suriye'ye ayrılmadan kısa bir süre önce destekçilerinin çoğu tarafından terk edildiler. Resulayn'da çıkan üç gün süren savaşta küçük Tevvâbîn ordusu imha edildi ve İbn Surad da dahil olmak üzere üst düzey liderleri öldürüldü. Bununla birlikte, bu savaş, Muhtar es-Sekafî'nin daha sonraki daha başarılı hareketi için bir öncü ve motivasyon kaynağı olduğunu kanıtladı.

<span class="mw-page-title-main">Mekke Kuşatması (683)</span>

Mekke kuşatması, Eylül-Kasım 683'te gerçekleşiş İkinci Fitne'nin ilk çatışmalarından biridir. Mekke şehri, Emevi I. Yezîd'in Halifeliğe hanedan verasetinin en önde gelen meydan okuyanlardan biri olan Abdullah bin Zübeyr için bir sığınaktı. İslam'ın diğer kutsal şehri yakındaki Medine de Yezid'e isyan ettikten sonra Emevi hükümdarı Arabistan'a boyun eğdirmek için bir ordu gönderdi. Emevi ordusu Medinelileri yenip şehri ele geçirdi, ancak Mekke bir ay süren kuşatmaya direndi ve bu sırada Kâbe yangınla hasar gördü. Yezid'in ani ölüm haberinin gelmesiyle kuşatma sona erdi. Emevi komutanı Husayn bin Nümeyr, İbnü'l-Zübeyr'i kendisiyle birlikte Suriye'ye dönmesi ve Halife olarak tanınması için boşuna ikna etmeye çalıştıktan sonra, güçleriyle birlikte ayrıldı. İbnü'l-Zübeyr, iç savaş boyunca Mekke'de kaldı, ancak yine de kısa süre sonra Müslüman dünyasının çoğunda Halife olarak kabul edildi. 692 yılına kadar Emeviler, Mekke'yi yeniden kuşatıp ele geçirerek iç savaşı sona erdiren başka bir ordu gönderebildiler.

<span class="mw-page-title-main">Mercirahit Muharebesi (684)</span>

Mercirahit Muharebesi İkinci Fitne'nin ilk çatışmalarından biridir. 18 Ağustos 684'te, Halife Mervan I komutasındaki Emevileri destekleyen Yaman aşiret konfederasyonunun Kelb ağırlıklı orduları ile kendisini Halife ilan eden Mekke merkezli Abdullah ibn al- Zübeyr arasında gerçekleşmiştir. Kelb zaferi, Emevilerin Bilad al-Sham üzerindeki konumunu sağlamlaştırdı ve İbnü'l-Zübeyr'e karşı savaşta nihai zaferlerinin yolunu açtı. Bununla birlikte, aynı zamanda, Emevi Halifeliğinin geri kalanı için sürekli bir çekişme ve istikrarsızlık kaynağı olacak olan Kays ve Yaman arasında acı bir bölünme ve rekabet mirası da bıraktı.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Hâzim es-Sülemî</span>

Abdullah bin Hâzim es-Sülemî, 662 ile 665 yılları arasında ve yine 683'ün sonlarında Horasan'ın Emevi valisiydi, sonra 684 ile ölümü arasında aynı ilin sözde Zübeyr valisiydi.

İnak el-Hazari, Abbasi halifesi el-Mu'tasım’ın önde gelen Türk komutanlardan biriydi.

Türklerin, Abbâsî ihtilal hareketine katılmasıyla birlikte başlayan süreç, Abbâsî Devletinin gayr-ı Arap unsura ılımlı yaklaşmasıyla birlikte yeni ve farklı bir boyut kazanmış ve zaman içerisinde halifelerin güvenini kazanarak askerî ve idarî sahalarda etkili olmaya başlamışlardır. Horasan bölgesinde Türklerin temsilcisi ve devletin kurulup ortaya çıkan isyanların bastırılmasında önemli bir etkiye sahip olan Ebû Müslim'in, Ebû Ca'fer Mansûr tarafından öldürülmesine rağmen Türkler, devlet içerisinde kendilerine yer edinmeye devam etmişlerdir. Me’mûn'un hilâfete gelmesinde etkili olan Türkler, bu dönemde Mu’tasım'ın komutası altında önemli işlere imza atmışlar, ortaya çıkan isyan hareketlerinin bastırılmasında ve fetih hareketlerinde önemli bir güç olduklarını ispat etmişlerdir. Bu dönemde Afşîn ve Eşnâs et-Türkî gibi Türk komutanlar ön plana çıkmış ve Mu'tasım'ın veliaht ilan edilerek halife olmasında etkili olmuşlardır. Bu sebeple Mu'tasım'ın hilâfete gelmesinde başat rol oynayan Türk komutan ve askerler, hilâfet üzerindeki etkilerini iyiden iyiye arttırmaya başlamışlardır. Türklerin başkent Bağdat'ta halka baskı yapmaları ve istedikleri gibi hareket etmeye başlamalarından dolayı Halife, onların disiplinsiz davranışlarına engel olmak amacıyla 222/836 tarihinde Sâmerrâ şehrini inşa ederek onları buraya nakletmiş ve ayrıca burasını da devletin yeni başkenti ilan ederek Abbâsî tarihinde Sâmerrâ denilen dönemi fiilî olarak başlatmıştır. Her ne kadar Mu'tasım, Türk komutan ve askerlerin desteğiyle hilâfet makamına gelmiş olsa da onların gittikçe artan gücü karşısında endişelenmeye başlamış ve Afşîn'i öldürterek ondan kurtulmaya çalışmıştır.

Alî bin Îsâ bin Mâhân, 8. yüzyılın sonları ve 9. yüzyılın başlarında Abbasi Halifeliği'nin önde gelen İranlı askeri lideridir.