İçeriğe atla

Eşcinsel olumlayıcı psikoterapi

Eşcinsel olumlayıcı psikoterapi, heteroseksüel olmayan kişiler için cinsel yönelim gerçekliği ve kendini kabule ilişkin rahatlığına odaklanan ve onları heteroseksüel olarak "değiştirmeye" çalışmayan bir psikoterapi biçimidir. Amerikan Psikiyatri Birliği, eşcinsel olumlayıcı psikoterapi için yönergeler ve gereçler sunar. Olumlayıcı psikoterapi, eşcinselliğin, evrensel ilmî fikir birliğine göre, bir ruhsal bozukluk olmadığını kabul eder. Eşcinsel kimliği benimsemek ve onaylamak diğer ruhsal bozukluk veya madde bağımlılığı, intihar gibi durumlardan kurtulmanın yöntemi olabileceği belirtilir.[1] Amerikan Psikiyatri Birliği'ne göre dinî inançları eşcinsel davranışlara karşı olarak yorumlayan danışanlar, dinî ve cinsel benlikleriyle çatışan başka bir terapi metodu ile ilerleyebilirler.[2]

Yönergeler

Psikiyatri, yıllarca eşcinselliği bir zihinsel bozukluk olarak görüyordu. Mevcut yönergeler, psikoterapistleri danışanların cinsel yönelimlerini değiştirmeye çalışmak yerine eşcinsellik damgasının üstesinden gelmelerine yardımcı olmaya teşvik etmektedir.[1] Bazı akıl sağlığı çalışanları, açılma sürecinin özellikle yaş, ırk, etnik köken veya dinî bağlılık gibi diğer faktörlerin sosyal zorluklarına aşina olmadığından APA tarafından gey, lezbiyen ve biseksüel danışanların değişik çeşitlerle nasıl ayrımcılıkla yüzleştiklerini öğrenmeye teşvik edilirler.

Kaynakça

  1. ^ a b "APA:Guidelines for Psychotherapy with Lesbian, Gay, & Bisexual Clients". 4 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ Douglas C. Haldeman (1 Ağustos 2004). ""When Sexual and Religious Orientation Collide:Considerations in Working with Conflicted Same-Sex Attracted Male Clients"", 32 (5). doi:10.1177/0011000004267560. The Counseling Psychologist. ss. 691-715. 15 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2004. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Açılmak ya da coming out, kişinin cinsel yönelimini veya cinsel kimliğini, uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi. İngilizce coming out of closet kavramının kısaltması olan bu terim Türkçede de kullanılmaya başlanmıştır. Outing ise, eşcinsel bir bireyin cinsel yöneliminin, "kendi isteği olmaksızın", topluma ifşa edilmesidir. Bu duruma maruz kalmış ünlü kişiler arasında daha önce evlenip baba olmuş, cinsel yönelimi öğrenildiğinde toplum tarafından yargılanmış şarkıcı Elton John ve yazar Oscar Wilde da vardır.

Psikiyatri ya da ruh hekimliği, ruhsal durumların teşhisi, korunması ve tedavisine adanmış tıbbi uzmanlık alanıdır. Bunlar ruh hali, davranış, bilişsellik ve algılarla ilgili çeşitli konuları içerir.

Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.

Heteroseksizm veya heteroseksüel cinsiyetçilik, heteroseksüellik ve ilişkileri lehine tutum, önyargı ve ayrımcılık düzenidir. Herkesin heteroseksüel olduğu ve karşı cinse çekim hissettiğini ve karşı cinsle ilişkilerin tek norm olduğu, bu yüzden de heteroseksüelliğin daha üstün olduğu varsayımını içerir.

<span class="mw-page-title-main">Ruhsal bozukluk</span> rahatsız edici düşünce ya da davranış modeli

Ruhsal bozukluk, akıl hastalığı ya da mental bozukluk, sıkıntı, bilişsel işlevlerin bozulması, atipik davranış ve/veya maladaptif davranış ile tanımlanan akıl sağlığı durumlarından birini ifade eder. Mental bozuklukların tanım, değerlendirme ve sınıflandırmaları farklılık gösterebilir; bununla birlikte, Hastalıkların ve Sağlıkla İlgili Sorunların Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması (ICD) ve Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında yer alan kriterler konunun uzmanları tarafından yaygın biçimde kabul görmektedir. Bu çerçevede tanı kategorileri duygudurum veya duygulanım bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygusal ve davranışsal bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, psikopatik bozukluklar, kaygı bozuklukları, psikotik bozukluklar, sanrısal bozukluk, yeme bozuklukları ve kişilik bozukluklarını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel yönelim</span> kalıcı cinsel çekim modeli

Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".

<span class="mw-page-title-main">Evelyn Hooker</span> Amerikalı psikolog (1907-1996)

Evelyn Hooker, kendi kendini erkek eşcinsel ve heteroseksüel olarak tanımlayan gruplara çeşitli psikolojik testler uyguladığı ve en çok uzmanlardan eşcinselleri tanımlamalarını ve zihinsel sağlıklarını derecelendirmelerini istediği 1956 tarihli "Erkek Açık Eşcinselliğin Ayarlanması" adlı makalesiyle tanınan Amerikalı bir psikologdu. Diğer araştırmacıların daha sonra tekrarladığı deney, eşcinsel ve heteroseksüel erkekler arasında zihinsel uyum açısından algılanabilir bir fark olmadığı için eşcinselliğin zihinsel bir bozukluk olmadığını savunur.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

Gey dostu; LGBT kültürü içerisinde eşcinseller arasındaki bireysel ilişkileri ifade eden eşcinsel ilişki ve eşcinsel seksi destekleyen, tüm yönelimlere saygılı olan, eşit davranan ve onları yargılamayan bir çevre yaratmak amacıyla eşcinsellere ve LGBT topluluğunun her üyesi dahil olmak üzere; açık ve onları hoş karşılayan, diğer mekanlardaki olabilecek homofobik tavırlara ve yasaklara karşı gey mekanları, politikaları, insanları veya kurumları ifade eder. Gelişmiş batı ülkelerinde ve yine birçok medeni ülkede eşcinsellerin kendilerini rahat hissettikleri, onlara özel; saunalar, sinemalar ve gey dostu konaklama ile diğer LGBT mekanları bulunmaktadır.

John E. Fryer, M.D., Amerikalı psikiyatr ve gey hakları eylemcisi. En çok American Psychiatric Association 'in 1972'deki yıllık konferansına Dr. H. Anonymous ismi altında tebdilen verdiği anonim konuşması ile tanınır. Bu hadise, eşcinselliğin akıl hastalığı olarak Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'ndan çıkarılması kararının kilit unsuru olarak nitelendirilmiştir. APA'nin John E. Fryer, M.D., Award 'ın ismi onun onuruna verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ergenlikte eşcinsellik</span>

Ergenlikte eşcinsellik, ergenlik süresi içerisinde keşfettiği eşcinsel kimliği ya da ergenlikte çocuğun yaşadığı homoseksüellik benzeri eğilim taşıyan davranışlar bütünü. Çocukluk ve ergenlik çağında çocuğun başından geçen eşcinsel dürtü ve eğilimler bütünü olarak adlandırılır. Bu cinsel dürtüler bireyin cinsel yönelimi, cinsel kimlik arayışı sürecinde kendini bulmasında önemli bir yere sahiptir.

El yanlılık ve cinsel yönelim arasında bir ilişki olduğu ortaya atılmış ama birkaç araştırmacı tarafından doğrulanmamıştır. Araştırmacılar heteroseksüel kişilerin sağ yanlı olma ihtimalinin eşcinsel kişilere göre bir parça daha fazla olduğunu rapor etmiştir. El yanlılığı ve cinsel yönelim arasındaki ilişki her iki cinsiyet içinde rapor edilmiştir. Bu ilişki aynı zamanda eşcinselliğin biyolojik etiyolojisinide ifade edebilir. Ray Blanchard tarafından yapılan son araştırmalar bu ilişkiyle bir erkeğin büyük erkek kardeşlere sahip olmasıyla eşcinsel olma ihtimalinin arttığını öne süren doğum sırası efekti arasında bir bağlantı kurmuştur.

Çevre ve cinsel yönelim insanların cinsel yöneliminin gelişimindeki olası çevresel faktörleri konu alır. Bazı araştırmacılar çevresel faktörleri hormonal faktörlerden ayırırken diğerleri doğum öncesi hormonlar gibi biyolojik faktörleri çevresel faktörlerin bir parçası olarak görür.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji ve cinsel yönelim</span>

Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi</span>

Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi, Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihini konu alır. Sovyetler Birliği'nde eşcinselliğin durumu üç ana dönemde incelenir. Ekim Devrimi sonrası dönemde 1917-1933 arasında homoseksüellik suç olmaktan çıkarılarak eşcinseller kanun önünde önceki ve sonraki döneme göre daha avantajlı bir konuma sahip olmuştur. Bu yılların akabinde Stalin döneminden itibaren kanunlarca "hastalık" olarak nitelendirilmiştir. 1934-1986 yılları arasında yeniden suç kapsamına alınarak kamuoyuna duyurulmaksızın kovuşturma ve hukuki süreçlere tabi tutulmuştur. 1987-1990 yılları arasında ise kamuya açık tartışmalara izin verilmiş; bilim, akademi ve edebiyatta çeşitli konularla ele alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri'nde LGBT tarihi</span>

Amerika Birleşik Devletleri'nde LGBT tarihi, 20. yüzyıla kadar cezai takibat, toplumsal kınama ve ayrımcılığın karşısında kendi cinsel yönelimlerini çoğunlukla ancak gizlice ifade edebilen kişilerin tarihidir. İngilizcede "in the closet" ifadesine sebep olan bu gizlilik nedeniyle tarih araştırmacıları çoğunlukla yetersiz kaynaklarla çalışmaya zorundalar. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar eşcinsel kadınların hayatları yeterince belgelenmemiştir. Eşcinsel topluluğu, eşcinsellerin kendilerini ifade edebildikleri altkültürel ortamlardan oluştu ve bunun daha 20. yüzyılın ilk yıllarında var olduğu tespit edilmiştir.

Dönüşüm terapisi, bireyin cinsel yönelim, cinsiyet kimliği veya cinsiyet ifadesini tıbbi veya psikolojik yöntemler kullanarak eşcinsel veya biseksüelden heteroseksüele, transtan cisgendera dönüştürmeyi amaçlayan sözdebilim uygulamalarına verilen genel isimdir. Cinsel yönelim veya kimliğin değiştirilebileceğine dair güvenilir bir kanıt yoktur ve sağlık kurumları dönüşüm terapisi uygulamalarının etkisiz ve potansiyel olarak zararlı olduğu konusunda uyarılarda bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'taki tıp, bilim ve devlet kuruluşları, dönüşüm terapisinin geçerliliği, etkinliği ve etiği konusundaki endişelerini dile getirmişlerdir. Günümüzde birçok sağlık kuruluşu bireylerin cinsel kimlik veya yönelimlerini patolojize etmenin depresyon, anksiyete, intihar eğilimi, benlik utancı gibi ağır ruh sağlığı sorunlarına sebep olduğunu belirterek dönüşüm terapisi uygulamasına şiddetle karşı çıkmaktadır. Asya, Avrupa, Okyanusya ve Amerika'daki çeşitli devletler dönüşüm terapisine karşı yasalar çıkarmıştır. Birçok sivil toplum örgütü dönüşüm terapisi uygulamasının bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizmektedir.

Cinsel akışkanlık, cinsellik veya cinsel kimlikte bir veya daha fazla değişikliktir. Cinsel yönelim çoğu insan için istikrarlıdır ancak bazı araştırmalar bazı insanların cinsel yönelimlerinde değişiklik yaşanabileceğini göstermektedir ve bu kadınlarda erkeklere göre daha olasıdır. Cinsel yönelimin psikoterapi ile değiştirilebileceğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Cinsel kimlik bir bireyin hayatı boyunca değişebilir ve biyolojik cinsiyet, cinsel davranış veya gerçek cinsel yönelim ile uyumlu olabilir veya olmayabilir.

Ex-ex-gay insanlar, cinsel yönelimlerini heteroseksüel olarak değiştirmek amacıyla eskiden ex-gay harekete katılan, ancak daha sonra heteroseksüel olmayan yönelime sahip olduklarını kamuya açık bir şekilde ifade eden kişilerdir.