İçeriğe atla

Eğitim tanımları

Eğitim tanımları, Davranışçı psikolojiye göre eğitim, kişide öğrenme yaşantıları yoluyla istendik davranış değişikleri oluşturma sürecidir.

Yapılandırmacı yaklaşıma göre ise, eğitim, yaşantılar yoluyla, deneyimleyerek, gözlemleyerek, deneme-yanılma yoluyla, kendi bilişsel şemalarını yapılandırma sürecidir.

Tarih boyunca eğitimin ana amacı, kültürün tüm nesillere yayılmasını sağlamaktı.

Eğitim insan doğduğunda başlar ve ömür boyu sürer. Bebeklere, anne karnında müzik dinletme ve hikâye okuma eğilimlerini de hesaba katarsak, eğitim doğmadan önce başlar da diyebiliriz. Kimileri için, hayatın zaferleri ve yenilgileri geleneksel eğitimden daha önemlidir. (Mark Twain: "Okulun eğitimime müdahale etmesine asla izin vermem.") Yaşama bakış açısının ve davranış biçimlerinin şekillenmesinde ilk ve en önemli adımı ailesel eğitim oluşturur.

Geçmişte eğitim bir aile ferdinden diğerine geçerken (anne kızına yemek pişirmeyi, baba oğluna avlanmayı öğretirdi.), ilk kez Sümerliler döneminde, okuma ve yazmanın temel alındığı günümüzün geleneksel eğitimi şekillenmeye başlamıştır. Bir konuda uzman olmak isteyenler ya aile bireylerinden eğitim alır ya da bir uzmanın yanında önce çaylaklık (staj), ardından asistanlık (kalfalık) dönemi geçirirlerdi. Uzman olduktan sonra ise yeni çaylaklara ve asistanlara uzmanlıklarının sırlarını öğretirlerdi.

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Aile</span> aralarında yakın akrabalık bağı bulunan kişiler grubu

Aile veya ocak, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapı. En küçük, yani "çekirdek" olarak adlandırılan bir aile; baba, anne ve çocuklardan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Vandallık</span> Bilerek zarar verme eylemi

Vandallık veya akım olarak vandalizm, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.

Davranışçılık veya behaviorizm, I. Dünya Savaşı sıralarında bir grup Amerikalı psikoloğun, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmaları ve bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmaları sonucu ortaya çıkan, bilinç hallerinin değil, davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gerekliliğini savunan psikoloji kuramı akımıdır.

Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan. Genellikle konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra çocukluğun başladığı; cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte çocukluk döneminin bittiği kabul edilir. Ama bu tanımlamalar görecelidir ve kesin sınırları yoktur. Birleşmiş Milletlerin raporlarında 0-18 yaş arasındaki insanlar çocuk kabul edilirler. Bunun haricinde çocuk kelimesi sıklıkla evlat anlamında da kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Aile hekimliği</span> tıbbi uzmanlık dalı

Aile hekimliği, bir tıp disiplinidir. Diğer tıp branşları gibi kendine özgü bir eğitimi, uygulaması ve araştırma konuları bulunan, dahili tıp bilimleri içinde değerlendirilebilinen klinik bir branştır. Çocuk, genç ve yaşlı tüm bireylere hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleri sunan bir tıp uzmanlık dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Lacan</span> Fransız ruh hekimi (1901-1981)

Jacques Marie Émile Lacan, "Freud'dan bu yana en tartışmalı psikanalist" olarak anılan Fransız psikanalist ve psikiyatr.

Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Pedagoji</span> eğitim bilimi

Pedagoji veya çocuk bilimi, çocuklarda davranış bozuklukları ve kökenini araştıran bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hemşirelik</span> Sağlık hizmetleri mesleği

Hemşirelik; birey, aile ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmeye odaklanan, ideal sağlık düzeyine ve yaşam kalitesine ulaştırmayı hedefleyen bir sağlık profesyoneli'dir.

<span class="mw-page-title-main">Ergenlikte eşcinsellik</span>

Ergenlikte eşcinsellik, ergenlik süresi içerisinde keşfettiği eşcinsel kimliği ya da ergenlikte çocuğun yaşadığı homoseksüellik benzeri eğilim taşıyan davranışlar bütünü. Çocukluk ve ergenlik çağında çocuğun başından geçen eşcinsel dürtü ve eğilimler bütünü olarak adlandırılır. Bu cinsel dürtüler bireyin cinsel yönelimi, cinsel kimlik arayışı sürecinde kendini bulmasında önemli bir yere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Polonya'da feminizm</span>

19.yy ilk dalga feminizmi ile başlayan Polonya içindeki feminizim geleneksel olarak yedi sürece ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mürebbiye</span>

Mürebbiye, bir çocuğun eğitim ve bakımıyla görevlendirilmiş kadın. Bir dadının aksine çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak yerine çocukları eğitmeye odaklanmaktadır. Görev alanı bebeklerden çok okul çağındaki çocuklardır. Mürebbiyeler genellikle öğrencilerinin konaklarında kalır ve ailenin bir ferdi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Psikomotor gelişme, fiziksel yapıdaki değişikliklerin (büyümenin) santral sinir sisteminin gelişimiyle koşut ve uyumlu olması olgusudur. Prenatal dönemden başlar ve yaşam boyu sürer. Büyürken öğrenme, öğrendikçe gelişme ve geliştikçe olgunlaşma olgusudur; son aşamada olgunlaşma ve öğrenme yaşla uyumlu bir düzeye gelir.

Duygu düzenleme, bireyin hedeflerine ulaşması için duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi, olası duygusal tepkilerini gözlemleyebilmesi, değerlendirebilmesi ve değiştirebilmesidir. Duygu düzenlemenin temel amacı duyguları değiştirmektir. Yani duygu düzenleme sürecinde insanlar, o anki yoğun duygusuyla spontane karar vermemek için epey bir çaba sarf ederler. Ancak duygu düzenlemenin otomatikleşen ve çaba gerektirmeyen şekilde olabileceğine ilişkin görüşler de vardır. Öte yandan duygu düzenleme becerisi, bir duyguyu değiştirmek veya kontrol etmekten çok daha karmaşık bir sürece sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Bebek uyku eğitimi</span>

Bebek uyku eğitimi, ebeveynlerin çocuklarının uyku davranışlarını ayarlamak için kullandıkları bir dizi farklı rejimi ifade eder. Bu disiplin bebeklerde düzenli yani sağlıklı bir uyku rutini geliştirmeye odaklanır. Bebeklerin kendi kendileri uyumalarına yardımcı olmak için verilen eğitimdir. Uyku eğitiminde geleneksel yöntemler yanında Tracy Hogg, Kim West ve William Sears uyku eğitimi teknikleri de kullanılır.