İçeriğe atla

Duyum

Duyularla araçsız olarak gerçekleştirilmiş bilinç olgusu. İzlenim'le algı arasında bulunan bir bilinç olgusudur. Her ikisiyle de karıştırılmamalıdır. Duyu organları yoluyla iç ve dış çevreden gelen uyarıcıların alınarak sinirler yoluyla beyne ulaşmasına duyum denir. İzlenim duyumdan önce, algı duyumdan sonra gerçekleşir. Duygu teriminden titizlikle ayrılmalıdır: duygu, bir tasarımın; duyum bir etkinin sonucudur. Örneğin sevinç bir duygu, açlık ise bir duyumdur. Bu bakımdan şiirsel tasarımlar dışında duygunun insan bedeninde bir yeri yoktur, ancak duyumun belirli bir yeri vardır; insanın karnı acıkır fakat sevinç belli bir noktada yer almaz. Ek olarak, duyumu olaya göre belli bir kalıba sokabiliriz. Örneğin sıcak su, parlak ışık, büyük top, vb. Duyum, algılayarak bir nesneye sıfat verilebilirken; duygu hissedilebilirdir.

Duyu konusuyla ilgili terimler; Duyu Organı Alıcılar Duyusal Sistem Duyum Duyumsama

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Bilinç</span> Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci. Düşünen öznenin kendisini anlama ve bilme durumu.

Bilinç, genel olarak, insanda farkındalığın, duygunun, algının ve bilginin merkezi olarak kabul edilen yetidir. Zihnin kendi içeriklerinin farkında olduğu, içebakış yoluyla bilinen, duyumları, algıları ve anıları ihtiva eden bölümüdür.

  1. Kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanan deneyimlerden kendiliğinden doğan kendinin farkında olma görüngüsü;
  2. Öznenin duygularına, algılarına, bilgilerine ve kavrayışlarına bağlı olarak kendini anlama, tanıma ya da bilme yetisi;
  3. Bilme edimi ile bilinen içerik arasındaki ilişkiyi her ikisini de içerecek biçimde bir üst düzeyde kurabilme becerisi;
  4. Acı çekme, isteme, bekleme, düş kırıklığına uğrama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunan bütün “geçişli” yaşama edimlerini olanaklı kılan ana ilke;
  5. Düşünen öznenin kendisine dönerek, kendisini kendi düşünceleri ile kavraması, kendisine bir başkası olarak dışarıdan bakabilmesi durumu;
  6. “İçebakış” yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerçekliğini kavrama edimi;
  7. Zihinsel yaşamın geçmiş duyumları, algıları, bilgileri bellekte tutma yeteneği;
  8. Kişinin kendi içinde yaşadıklarına ya da dışarıda olup bitenlere yönelik incelmiş sezgisi, bütün yaşadıklarına ilişkin genel görüşü;
  9. Üzüntü, sevinç, hüzün gibi tek tek yaşantı durumlarına ilişkin kendilik izlenimleri, şeylerin kişiye nasıl göründüğüne yönelik görüngübilimsel yaşantılar bütünü.
<span class="mw-page-title-main">Zihin</span> insanlarda ve potansiyel olarak diğer yaşam formlarında bilinç, düşünme, akıl yürütme, algılama ve yargılama sağlayan bilişsel yetilerin kombinasyonu

Zihin ya da bilinç; düşüncenin, algılamanın, belleğin, duygunun, isteğin ve düşlemenin bazı birleşimlerinde görünür olan bilincin ve zekânın kolektif görünüşlerini kapsar. Zihin bilinç akışı olarak tanımlanabilir. İnsan beyninin bilinçli süreçlerin tümünü içerir. Ayrıca bu sözcük kesin içeriklerde hayvanların bilinçli veya insanların bilinçaltı düşüncelerinin çalışmasını içermek için kullanılır. "Zihin" mantığın düşünce süreçlerine özellikle değinmek için sıklıkla kullanılır.

Fenomen (Fransızca: phénomène) veya görüngü, duyularla algılanabilen şey. Fenomen kelimesi, bazılarınca sadece şaşırtıcı şeyler için kullanılsa da, genel kullanımda böyle bir anlamı bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Algı</span> Duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi

Algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılmasıyla oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur. Örneğin, görme gözün retinasına düşen ışıkla, işitme kulağa gelen ses ile oluşur. Algı bu sinyallerin sadece pasif bir şekilde alınması değildir. Öğrenme, dikkat, hafıza ve beklenti ile şekillenebilir. Algı, bu "yukarıdan aşağıya etkileri" kapsadığı gibi duyusal girdinin "aşağıdan yukarıya" işlenmesini de içerir. "Aşağıdan yukarıya işlemler", basitçe, düşük seviye bilgi kullanılarak daha yüksek seviyede bilginin oluşturulmasıdır. Yukarıdan aşağıya işlemler ile kastedilen, kişinin kavram ve beklentilerinin algıyı etkilemesidir. Algılama, sinir sisteminin kompleks işlemlerine dayanır, ancak bilinçsel farkındalığın dışında gerçekleştiği için çoğu zaman kişilere zahmetsizce gerçekleşir gibi gelir.

<span class="mw-page-title-main">Fenomenoloji</span> Kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı

Fenomenoloji veya görüngü bilimi, kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve düşüncedeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felsefe akımıdır. Husserlci fenomenoloji, bu bağlamda, Metafiziği sona erdirerek somut yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Étienne Bonnot de Condillac</span> Fransız akademisyen (1714 – 1780)

Étienne Bonnot de Condillac (1715-1780), Fransız düşünür.

<span class="mw-page-title-main">İdealizm</span> felsefi görüş

İdealizm, gerçekliğin özünü yalnızca fenomen olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, maddesel olma­yan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği; idea, us, tin olarak belirleyen ve maddeyi düşüncenin (tinin) bir görünüş biçimi olarak inceleyen görüş. Materyalizmin ve natüralizmin karşıtı.

<span class="mw-page-title-main">Epidermis</span>

Epidermis, deriyi oluşturan üç tabakadan en dıştakidir. Daha içteki tabakalar dermis ve hipodermistir. Epidermis tabakası çevresel patojenlerden kaynaklanabilecek enfeksiyonalara karşı bir bariyer sağlar. Ayrıca transepidermal sıvı kaybı yoluyla vücuttan atmosfere verilen su miktarını düzenler. Epidermis, bir baz tabakanın üzerine dizi hücre tabakalarından oluşur.

Ünlem ya da nidâ; sevinç, üzüntü, kızgınlık, korku, şaşkınlık gibi duyguları belirten; tabiat seslerini yansıtan, bir kimseye seslenmek için ve ani bir iş oluş hareketi bildiren cümlelerde kullanılan kelime... Ünlemler tek başına kullanıldıklarında genelde bir anlam ifade etmez. Yazı dilinde ünlem cümlelerinin arkasından genellikle ünlem işareti (!) gelir.

Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zihin felsefesi</span> Zihnin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı

Zihin felsefesi, zihin, zihinsel olaylar, zihinsel işlevler, zihinsel özellikler, bilinç ve bunların fiziksel bedenle, özellikle beyinle ilişkilerini inceleyen felsefenin bir alt araştırma koludur. Bedenin zihinle ilişkisi bakımından zihin-beden sorunu, zihnin doğası ve onun fiziksel bedenle ilişkili olup olmadığı gibi diğer sorunlara rağmen, zihin felsefesinin merkezinde yer alan bir sorun olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Korku</span> Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, solunum ve kalp atışı hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu

Korku, bir ya da birçok belirsizlik karşısında çeşitli tehdit algıları ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir histir. Kaygının gelecekte olabilecek kötü bir durumla ilgili bir kuşkuyu kapsamasından farklı olarak korku hem şimdiki zamandaki hem de gelecek zamandaki bir ya da daha çok kötülüğün oluşabilecek olmasından duyulan olumsuz ve yıpratıcı bir duygudur.

Tahmin, gündelik dilde, bilinmeyen bir şey hakkında hakkında rastgele veya belirsiz bilgi kullanarak bir sonuca varmaktır. Elde var olan bilgiye dayanarak bir çıkarım yapılır, bu çıkarıma dayanarak geleceğe dönük bir öndeyi yapılabilir. Hem çıkarım, hem de öndeyi için gündelik dilde tahmin sözcüğü kullanılır.

Budist yazında skandha (Sanskrit) veya khandha benlik duygusuna temel teşkil eden ve bu duyguya bağımlılığa neden olan beş tür olgudan her birine verilen addır.

Pratītyasamutpāda öğretisi, Budist metafiziğin önemli bir parçasıdır. Tüm olguların, bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde, neden ve etkiler ağından ortaya çıktığını ifade eder. “Bağımlı köken”, “birbirine bağımlı kaynaklanma”, “koşullu oluşma” ya da “durumsallık” olarak çevirmek mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Edward Bradford Titchener</span> Amerikalı psikolog (1867 – 1927)

Edward Bradford Titchener, İngiliz psikolog. Psikolojinin ABD'de deneysel bir bilim olarak yerleşmesine katkıda bulunan kişilerden biridir. 1885'te girdiği Oxford Üniversitesi'nde klasik diller ve biyoloji üzerine bir süre eğitim gören Titchener daha sonra Psikoloji biliminde karar kıldı. 28 yaşında psikoloji profesörü olan Titchener, Wilhelm Wundt'un görüşlerinden etkilenip bu doğrultuda çalışmalar yaptı. Bu yöndeki çalışmalarında içgözlem metodunu kullandı ve bunun psikolojide bir gereklilik olmasını ifade etti.

<span class="mw-page-title-main">Algı felsefesi</span> Felsefi Yaklaşım

Algı felsefesi, algısal deneyimin doğası ve algısal verilerin durumuyla, özellikle de dünya hakkındaki inançlar veya dünya hakkındaki bilgilerle nasıl ilişkili olduklarıyla ilgilidir. Herhangi bir açık algı açıklaması, çeşitli ontolojik veya metafizik görüşlerden birine bağlılığı gerektirir. Filozoflar, nesnelerin algılarının ve bunlarla ilgili bilgi veya inançların bireyin zihninin yönleri olduğunu varsayan içselci açıklamaları ve bunların bireyin dışındaki dünyanın gerçek yönlerini oluşturduklarını belirten dışsalcı açıklamaları birbirinden ayırır. Son zamanlardaki felsefi çalışmalar, tek görme paradigmasının ötesine geçerek algının felsefi özelliklerini genişletmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tutku</span>

Tutku, belirli bir kişi veya şeyle ilgili olarak güçlü ve inatçı veya zar zor kontrol edilebilen duygu veya eğilimi belirtmek için kullanılan bir terimdir.