İçeriğe atla

Duygusal Özgürlük Tekniği

EFT noktaları

Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT), psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir.

Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akupunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.

Tarihçe

1960 ve 1970'lerde George Goodheart ve John Diamond ile başlamıştır. Amerikalı psikolog Roger Callahan 1980 yılında su korkusu yüzünden şiddetli baş ağrıları çeken ve kabuslar gören bir hastayı uzun süre klasik yollarla tedavi edemeyince bedendeki enerji sistemi üzerine çalışmakta olan Callahan, hastanın midesindeki ağrıdan bahsettiği sırada tamamen içgüdüsel olarak, mide meridyenin uç noktası olan göz altındaki noktalara parmak uçlarıyla birkaç kez vurur. Bunun üzerine, hasta su fobisinin kalmadığını söyleyerek en yakındaki yüzme havuzuna koşar ve yüzüne su serper. Callahan buradan yola çıkarak araştırmalarını bu yönde yoğunlaştırır ve yeni bir enerji tekniği geliştirerek bu tekniğe TFT (Thought Field Therapy) adını verir.

1990'lı yıllarda Patricia Carrington, Gary Craig, Fred Gallo, Donna Eden, Carol Look gibi araştırmacıların üzerinde çalıştığı konu, bir mühendis olan Gary Craig tarafından TFT üzerinde bir takım değişiklikler yaparak daha rafine hale getirilir ve EFT (Emotional Freedom Technique) olarak öğretilmeye başlanır.

Teori

EFT geleneksel Çin tıbbındaki akupunktur yöntemlerine dayanan bir enerji çalışmasıdır. Kişi, parmak uçlarıyla vücudundaki bazı akupunktur noktalarını tıklar. Buradaki temel prensip herhangi bir olumsuzluktan dolayı vücutta tıkanıklığa uğrayan enerji akımlarının tıklama yoluyla normal hallerine geri dönmeleridir. Böylelikle enerji akımı tıkanıklığına neden olan problem ortadan kalkar ve yerine olumlu düşünce veya davranış modelleri yerleşir.

Bilimsel çalışmalar

EFT henüz araştırma süreci tamamlanmamış bir yöntem olmasına rağmen, şimdiye kadar yapılan bilimsel araştırmalar ve elimize gelen klinik sonuçlar EFT yönteminin korku ve travma tedavisi alanında önemli bir potansiyale sahip olduğunu gösteriyor.

Bunlarda biri Journal of Clinical Psychology 'de yayımlanan Wells araştırması.[1] Amerika ve Avustralya'da çalışan bilim adamları, test şahıslar üzerinde böcek fobisine ilişkin yaptıkları araştırmalarda EFT yönteminin etkili ve kalıcı çözümler getirdiğini kanıtlamaktalar.

Amerika'da yapılan bir diğer araştırma[2] EFT yönteminin trafik kazalarından ileri gelen post travmalalarda kullanımını içeriyor. Araştırmaya göre kendilerine EFT uygulanan kazazedeler üç aylık bir süre içinde beyin dalgalarında ve stres ölçeklerinde olumlu bir gelişme gösteriyorlar. Aynı araştırmanın ikinci bölümünde EFT'nin epilepsi hastası küçük çocuklar üzerindeki iyileştirici etkisi kanıtlanıyor.

Almanya'da yayımlanan bir çalışmada[3] bir araya gelen terapistler, psikoterapinin çeşitli alanlarında yaptıkları çalışmalarda EFT'den aldıkları başarılı sonuçları ayrıntılarla sergiliyorlar.

Eleştiriler

EFT Skeptical Inquirer tarafından sözde-bilim olarak etiketlendi. Dergiye göre EFT doğrulanabilirlik eksikliği ve kişisel anlatılara dayanması yüzünden sözde-bilim kategorisine giriyordu ve İnternet üzerinden ve konuşmalar sayesindeki girişimci bir ruhla yayılmıştı.[4] Şüphecilere göre EFT bilimsel metod tarafından doğrulanmamıştır ve fayda sağlamasına rağmen sözde-bilim olarak nitelenmesi gerekmektedir. Eleştirmenlere göre EFT’nin başarısı meridyen noktalarına vurmaktan ziyade “geleneksel teorilerle paylaştığı karakteristik özellikten kaynaklanmaktadır. Meridyen ya da akupunktur noktalarının varlığına dair anatomik ya da histolojik olarak kanıtlanmış bir temel yoktur.[5] EFT teorisinin plasebo grubu ile yapılan kontrollerinde plasebo grubu da EFT uygulanan kişilerle aynı olumlu değişiklik etkisini göstermiştir. Guardiandaki makale vücudun bazı noktalarına vurmanın sonucunda dikkatin dağıldığını ve bunun da stresi azaltmakta etki gösterdiğini yazmıştır.[6]

Dış bağlantılar

EFT Nasıl yapılır?7 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Dirk de Pol, Studies show EFT helps with anxiety, depression, eating disorders, pain and trauma. 30 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Kaynakça

  1. ^ Wells, S., Polglase, K., Andrews, H.B., Carrington P., Baker, A.H. (2000). Evaluation of a Meridian Based Intervention, Emotional Freedom Techniques (EFT), for Reducing Specific Phobias of Small Animals. Journal of Clinical Psychology (in press).
  2. ^ Swingle, P., Pulos, L., Swingle, M. (2000). Effects of a meridian-based therapy, EFT, on Symptoms of PTSD in auto accident-victims. Paper presented at the annual meeting of the Association for Comprehensive Energy Psychology, Las Vegas, NV
  3. ^ Bohne, M., Eschenröder C. T., Wilhelm-Gössling, C., (2006) dgtv-Verlag, Energetische Psychtherapie - integrativ
  4. ^ Brandon A. Gaudiano and James D. Herbert (2000). "Can we really tap our problems away?" ([]). Skeptical Inquirer. 24 (4). 26 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2010. 
  5. ^ Felix Mann: "...acupuncture points are no more real than the black spots that a drunkard sees in front of his eyes." (Mann F. Reinventing Acupuncture: A New Concept of Ancient Medicine. Butterworth Heinemann, London, 1996,14.) Quoted by Matthew Bauer in Chinese Medicine Times 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Vol 1 Issue 4 - Aug 2006, "The Final Days of Traditional Beliefs? - Part One"
  6. ^ Oliver Burkeman (10 Şubat 2007). "Help yourself". The Guardian. 16 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Haziran 2009. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Bilim</span> bilgiyi inşa eden ve organize eden sistematik sistem ve bu sistem tarafından üretilen bilgi kümesi

Bilim veya ilim, nedensellik, merak ve amaç besleyen, olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde inceleyen entelektüel ve uygulamalı disiplinler bütünüdür. Kimi kullanımlarda bu tanımın "ilim" için geçerli olmadığının altını çizmek gerekir. Çünkü bilim somut, evrensel olayları kendine konu edinmişken ilim doğaötesi olaylarla da ilgilenebilir fakat somut kanıt sunmaz. Bilimi sınıflandıran bilim felsefecileri bilimi formal bilimler, sosyal bilimler ve doğa bilimleri olmak üzere üçe ayırır. Bilimin diğer tüm dallardan en ayırt edici özelliği, savunmalarını somut kanıtlarla sunmasıdır. Bu sayede bilim, bilinmeyen olguları açıklamamıza ve evreni idrak etmemize güçlü destek olur.

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adı. Psikoterapi her zaman sadece tek tek bireyleri konu almaz, zaman zaman incelenen tüm bir ailenin etkileşimsel meseleleri zaman zamansa incelenen bir çiftin birbiriyle olan ilişkisindeki bazı sorunların ruh sağlığı temelindeki kökleri olabilir. Ruh-zihin sağlığına dair sorunların psikolojik, sosyolojik veya somatik boyutları olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Reiki</span>

Reiki Reiki , 20.yüzyılın başında Japonya'da ortaya çıkan, enerji aktarımı ile ruhsal şifa vermeye dayalı olduğuna inanılan bir tekniktir. Rei "her yerde var olan", ki "ruhsal yaşam enerjisi" anlamına gelmektedir. Batıya "Evrensel Yaşam Enerjisi" olarak tercüme edilmiştir. Ancak ezoterik olarak "yüce kaynağın bilincini taşıyan, ruhsal amaçla çalışan yaşam gücü enerjisi" açıklaması daha kapsamlı bir tariftir. Reiki bir frekans ve "Ruhsal Şifa Tekniği"dir.

Alternatif tıp, biyolojik akla yakınlık, test edilebilirlik, tekrarlanabilirlik veya klinik deneylerden elde edilen kanıtlara sahip olmamasına rağmen tıbbın iyileştirici etkilerini elde etmeyi amaçlayan uygulamalara verilen isimdir. Alternatif terapiler tıp biliminin ve bilimsel yöntemin dışındadır ve tanıklık, anekdot, din, gelenek, hurafe, doğaüstü enerjiler, sözde bilim, propaganda, dolandırıcılık veya diğer bilim dışı kaynaklar gibi akıl yürütmedeki hatalara dayanır. Sıklıkla kullanılan terimler New Age tıbbı, sözde tıp, holistik tıp, alışılmışın dışında tıp, marjinal tıp ve şarlatanlıktan az farkla geleneksel olmayan tıptır.

<span class="mw-page-title-main">Çigong</span>

Çigong veya Çikung belirli fiziksel duruşlar ve beden hareketlerini, dikkat ve nefes ile birlikte kullanarak Çin Tıbbı'na göre tanımlanmış beden organ ve kanallarında enerji uyumunu sağlayan bir pratiktir. Çi evrendeki enerjinin tümünü kapsayan temel bir kavramdır. Gong ise beceri, ustalaşma, ehilleşme, vbg. anlamlara gelir. Dolayısıyla beden ve nefes ile yapılan her türlü durağan veya canlı hareketlerin tümü Qigong dur. Ancak yine de eskiden beri yaygın kullanılan beden, his ve duygular üzerindeki katkısı deneyimlenmiş belli başlı Qigong çeşitleri de vardır. Dao Yin, Ba Duan Jin gibi her biri farklı yönlere ağırlık vermiş birçok çeşidi vardır. Çigong'un sağıltım etkisi yüzlerce yıldır bilinmektedir ve Çin Tıbbı'nın bir alt dalı olarak faydalanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Parapsikoloji</span> Paranormal ve psişik olayların incelenmesi

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli etüdü. Parapsikologlar tarafından, telepati, durugörü gibi paranormal yetenekleri, psikokinezi fenomenini ve diğer çeşitli psişik fenomenleri konu alan bir araştırma alanı olarak görülür. Ortodoks psikoloji bilimi tarafından, kapsam dışı ya da açıklanamaz kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Psikanaliz</span> Freudun çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesi

Psikanaliz, kısmen bilinçdışı zihinle ilgilenen ve birlikte zihinsel bozukluklar için bir tedavi yöntemi oluşturan bir dizi teori ve terapötik tekniktir. Bu disiplin 1890'ların başında, çalışmaları kısmen Josef Breuer ve diğerlerinin klinik çalışmalarından kaynaklanan Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Freud, 1939'daki ölümüne kadar psikanaliz teorisini ve pratiğini geliştirmiş ve rafine etmiştir. Bir ansiklopedi maddesinde, psikanalizin temel taşlarını "bilinçdışı zihinsel süreçler olduğu varsayımı, bastırma ve direnç teorisinin kabulü, cinselliğin ve Oedipus kompleksinin öneminin takdir edilmesi" olarak tanımlamıştır. Freud'un meslektaşları Alfred Adler ve Carl Gustav Jung, psikanalizin bireysel psikoloji (Adler) ve analitik psikoloji (Jung) olarak adlandırdıkları dallarını geliştirdiler, ancak Freud'un kendisi bunlara yönelik bir dizi eleştiri yazdı ve bunların psikanaliz biçimleri olduğunu kesinlikle reddetti. Psikanaliz daha sonra Erich Fromm, Karen Horney ve Harry Stack Sullivan gibi neo-Freudyen düşünürler tarafından farklı yönlerde geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Çi</span>

Çi ; geleneksel Çin düşünce akımlarının ve tıbbının temel kavramlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Akupunktur</span>

Akupunktur, Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT)'na göre vücudu saran Enerji Kanalları üzerinde yer alan özel gözelerin yine GÇT kuramları doğrultusunda iğne, moksa veya masaj yöntemleriyle uyarılarak ilgili organlardaki rahatsızlıkların giderilmesi için kullanılan bir yöntemdir. 1970lerden sonra batı toplumlarında da sıklıkla görülmeye başlayan akupunktur tedavi yöntemi üzerine görüşler farklılıklar göstermektedir. Kimi uzmanlar, modern bilim kriterleriyle örtüşmediği ve etkili bir tedavi yöntemi olmadığı için akupunktur hakkında sözdebilim eleştirisi yaparlarken kimi uzmanlar da farklı kültür ve anlayışların yaklaşımlarının modern bilim yaklaşımlarından farklı olması o yöntemi bilim dışı tutmaya yeterli olmayacağını, modern tıbbın da birbiriyle çelişen bulgular sergileyebildiğini anımsatmaktadırlar Akupunktur, tüm modern dünyada tamamlayıcı tıp adı altında kendine yer edinmiş ve destek bulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kirlian fotoğrafçılığı</span>

Kirlian fotoğrafçılığı, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla nesnelerden yayılan birtakım ışınımları fotoğrafik olarak saptamayı amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğine verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Geleneksel Çin tıbbı</span> Çindeki geleneksel tıp

Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT),, Antik Çin'de ortaya çıkıp günümüze dek süregelen ve doğu Asya'da yaygın olarak kullanılan, temeli Dao Evren Anlayışına dayanan hekimlik bilgilerinin tümüne denir. MÖ 2500-300 arasında binlerce yıl boyunca hekim ve çırak ilişkisiyle geliştirilen ve aktarılan bilgi ve deneyimler yığılarak birikmiştir. Qin Hanedanlığı'ndan itibaren ise tüm klasik eserler sistematik bir düzen içinde tekrar yazıya geçirilmiş ve Çin Tıbbı da bu klasikler arasında yer almıştır. Hekimlik alanında Huang Di- Nei Jing adlı eser yazılı en eski tıbbi kaynak olduğu gibi günümüzde de Çin Tıbbı'nda başvuru kitabı olarak kullanılmaktadır. Huang Di, efsanevi bir karakter olarak anlatılsa da özünde bu tıbbı eserin, birçok hekimin deneyim ve yöntemlerinin derlemesi olduğu görüşü hakim dir. Rahatsızlıkların kökeni incelenirken Dao evren anlayışı ilkelerini temel alır. Sinosfer'de binlerce yıldır yaygınca kullanılmaktadır. Çin Tıbbı'nda, akupunktur, Çin Tıbbı bitkileri, Çin Tıbbı beslenmesi, çigong, tuina, kupa çekme, vs. gibi tedavi yöntemleri bir bütün olarak uygulanır. Çin Tıbbı'nın kuramsal yapısını, Çi ve Kan kuramı, Yin Yang ve Beş Unsur karşıtlık ve döngüsellik ilkeleri, Zang Fu Kuramı gibi kök kuramlar üzerine örmüştür.

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur. Bu korkular, başkalarından algılanan veya gerçekten yapılan bir gözlemleme ile tetiklenebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler, diğer insanların onlar hakkında olumsuz bir şekilde düşünmelerinden korkarlar.

Psikofizik nicelik bakımından, fiziksel uyaranın ve etkilediği algı ve hislerin arasındaki ilişkiyi inceler. Psikofizik, "uyarıcı ile algının arasındaki ilişkinin bilimsel çalışmasıdır ya da tam olarak "anlayış sürecinin, öznenin deneyimlerinin veya davranışlarının değişken özelliklerinin bir veya birden fazla fiziksel boyutların uyarıcılığındaki analizidir." diye tanımlanmıştır." Psikofizik, ruhi olanla fiziki olan arasındaki münasebetleri, deneysiz olarak inceler. Psikofiziğe göre, beden ve zihin iki farklı ama birbiri ile etkileşim içinde olan; birbirini değiştiren/dönüştüren, bir yapıda hareket etmektedir.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Fizyolojik psikoloji, kontrollü deneylerde insan dışı hayvan deneklerin beyinlerinin doğrudan manipülasyonu yoluyla sinirsel algı ve davranış mekanizmalarını inceleyen davranışsal sinirbilimin bir alt bölümüdür. Bu psikoloji alanı beyin ve insan davranışlarını incelerken ampirik ve pratik bir yaklaşım gerektirir. Bu alandaki çoğu bilim insanı, zihnin sinir sisteminden kaynaklanan bir fenomen olduğuna inanmaktadır. Fizyolojik psikologlar sinir sisteminin mekanizmaları hakkında çalışarak ve bilgi edinerek insan davranışı hakkında birçok gerçeği ortaya çıkarabilirler. Biyolojik psikolojideki diğer alt bölümlerin aksine, psikolojik araştırmanın ana odağı beyin-davranış ilişkilerini tanımlayan teorilerin geliştirilmesidir.

Kültürlerarası psikoloji, değişkenlik ve değişmezlik de dahil olmak üzere, farklı kültürel koşullar altında insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerin bilimsel bir çalışmasıdır. Davranış, dil ve anlamdaki kültürel farklılığı tanımak için araştırma yöntemlerini genişleterek psikolojiyi genişletmeyi ve geliştirmeyi amaçlar. Akademik bir disiplin olarak psikoloji büyük ölçüde Kuzey Amerika ve Avrupa'da geliştiği için, bazı psikologlar, evrensel olarak kabul edilen yapıların, daha önce varsayıldığı kadar değişmez olmadığı konusunda endişe duymuşlardır, özellikle de diğer kültürlerde dikkate değer deneyleri çoğaltma girişimlerinin değişen başarıları vardır. Etki, biliş, benlik kavramları ve psikopatoloji, anksiyete ve depresyon gibi ana temaları ele alan teorilerin, diğer kültürel bağlamlara "dışa aktarıldığında" dış geçerliliğe sahip olup olamayacağı, kültürel psikoloji, kültürel farklılıkları hesaba katmak için kültürel farklılıkları hesaba katmak için tasarlanmış yöntemleri kullanarak bunları yeniden inceler. Her ne kadar bazı eleştirmenler kültürlerarası psikolojik araştırmalardaki metodolojik kusurlara işaret etseler ve kullanılan teorik ve metodolojik temellerdeki ciddi eksikliklerin psikolojideki evrensel ilkeleri araştırmaya engell olduğunu iddia etseler de, kültürler arası psikologlar, fizik veya kimya gibi evrenselleri aramaktan ziyade farklılıkların (varyans) nasıl ortaya çıktığını araştırmaya yönelmektedirler.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

Psikoloji, davranış ve zihinsel süreçlerin bilimidir. Öncelikli hedefi, hem genel prensipler oluşturarak hem de spesifik vakaları araştırarak bireyleri ve grupları anlamaktır.

<span class="mw-page-title-main">Elizabeth Loftus</span> Amerikalı psikolog

Elizabeth F. Loftus Amerikalı bilişsel psikolog ve insan belleği konusunda uzmandır. İnsan belleğinin şekillendirilebilirliği üzerine araştırmalar yapmıştır. Loftus en çok yanlış bilgi etkisi, görgü tanığı belleği ve çocukluktaki cinsel istismarın geri kazanılan anıları da dahil olmak üzere sahte anıların yaratılması ve doğası konusundaki çalışmaları ile bilinmektedir. Loftus, laboratuvar içindeki çalışmalarının yanı sıra araştırmasını yasal ortamlara uygulamakla da ilgilenmiştir; yüzlerce dava için danışma ya da bilirkişi tanıklığı sağlamıştır. 2002 yılında, Loftus Genel Psikoloji İncelemesi'nde 20. yüzyılın en etkili 100 psikolojik araştırmacıları listesinde 58. sırada yer alarak listede en üst sırada yer alan kadın araştırmacı olmuştur.