Astral seyahat terimi okültizmde ve teozofide kullanılan bir terim olup kişinin uyku gibi hâllerde parapsikolojiye inanan kişilerce esîrî beden ya da astral beden ya da süptil maddelerden oluştuğu söylenen "bedeniyle" fiziksel bedeni dışında, yine bu kişiler tarafından iddia edildiğine göre bilinci yerinde olarak başka mekânlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğa ve bu bedeniyle geçirdiklerini söyledikleri deneyimlere denir.

Paranormal veya olağan dışı, telepati, psikokinezi gibi psişik görüngüleri, bilinen fizikokimyasal yasalarla açıklanamayan olayları ve bu olaylarda söz konusu olan psişik yetenekleri belirtmek üzere Parapsikoloji'de kullanılan bir terimdir. Supranormal teriminin yerini almak üzere, İngiliz psişik araştırmacı Walter Whately Carington (1884-1947) tarafından ortaya atılmıştır.

Sözdebilim veya sahte bilim, bilimsel argümanlar kullanılarak ileri sürülen ancak bilimsel çalışmaların gerektirdiği materyal, yöntem, doğrulanabilirlik gibi standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen iddia, inanç, bilgi ve uygulamalar bütününe verilen addır. Sözde bilim genellikle belirsiz, çelişkili, eleştirilere yönelik aşırı tepki ve kişiselleştirmeler, destekleyici verilerin abartılması, sonuçlara yönelik doğrulanması olanaksız abartılı iddialar ile karakterize, kullanıcıları açısından da sosyal, maddi-manevi kazançlar sağladığı düşünülebilecek konular üzerinden yürütülür.

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli etüdü. Parapsikologlar tarafından, telepati, durugörü gibi paranormal yetenekleri, psikokinezi fenomenini ve diğer çeşitli psişik fenomenleri konu alan bir araştırma alanı olarak görülür. Ortodoks psikoloji bilimi tarafından, kapsam dışı ya da açıklanamaz kabul edilir.
Akıllı tasarım, evrenin ve içerisindeki canlıların doğal seçilim gibi modern bilimin kabul ettiği süreçlerle oluşabileceğini, fakat bu süreçlerin zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş. Akıllı tasarım iddiası, bilim çevreleri tarafından yeni yaratılışçılık olarak anılmaktadır.

Telekinezi ya da kısaca TK, maddeler üzerinde düşünce gücüyle etki yapma olarak tanımlanır.

Telepati ya da uzaduyum, bireyler arasında bilinen beş duyunun yardımı olmaksızın gerçekleştiği ileri sürülen bilgi aktarımıdır. Bir başka deyişle, telepati parapsikolojide incelenen paranormal bir yetenek olup, bireyler arasında duyular-dışı algılama yoluyla düşünce, fikir, duyum veya imajların aktarılmasını sağladığı ileri sürülen tesir irtibatıdır. Terim eski Yunancadaki “uzak” anlamına gelen tele (τηλε) sözcüğü ile “etkilenme, tesir almış olma, hissetme” anlamlarına gelen patheia (πάθεια) sözcüğünün birleştirilmesiyle elde edilmiş olup önceden kullanılan “düşünce aktarımı” teriminin yerini almak üzere SPR’nin kurucularından Fredric W. H. Myers tarafından 1882’de ortaya atılmıştır. Birçok Doğu Bloğu ülkesinde telepati yerine "bio enformasyon" terimi kullanılmıştır.
Psişik; telepati, geleceği görme gibi doğaüstü yeteneklere sahip kişi. Aynı zamanda "bunlarla ilgili" anlamında bir sıfattır. Yunanca "ruh" anlamına gelen "psişe" sözcüğünün sıfatıdır ve zamanla isim anlamında da kullanılmaya başlanmıştır. Metapsişik alanda "bedene bağlı ruha ilişkin" ya da "alışılmamış ruhsal fenomenlere ilişkin" anlamında kullanılır.
Aura, paranormal veya tinsel anlamda kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösterdiği iddia edilen elektromanyetik alana verilen addır. Aura okumak ise aurayı hissedebilmektir.

Geller etkisi kişinin, metal nesneleri, dokunarak veya dokunmadan sözde paranormal olarak eğip bükmesi ve saatleri dokunmaksızın paranormal olarak durdurması veya hızlı çalıştırması fenomenine ve bu tür olaylarda söz konusu olan etkiye Parapsikoloji’de verilen addır. Kontrollü bilimsel deneylerle ispatlanmamıştır, dolayısıyla bilimsel gerçekliği yoktur.
Psikometri, Metapsişikte kullanılan bir terim olup, “bir nesneye dokunarak, geçmişte o nesneye dokunmuş kişi ya da kişiler hakkında bilgi edinebilme” olarak tanımlanır.
Psişik yetenek Metapsişik'in ve Parapsikoloji'nin araştırma alanında bulunan, insanın paranormal denilen, bilinen fizikokimyasal yasalarla açıklanamayan psişik fenomenlerde söz konusu olan yeteneklerini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. Paranormal yetenek terimiyle eşanlamlıdır.
Duruişiti, hiçbir aygıt kullanmaksızın, algılanabilmesi olanaksız uzaklıktaki ses, konuşma ve müzikleri işitebilme ve bedensiz varlıklardan gelen tesirleri söz halinde duyabilme şeklinde olduğu iddia edilen paranormal yeteneğe metapsişikte verilen addır. Durugörü yeteneği ile karşılaştırıldığında, aralarındaki tek fark, paranormal algılamanın birinde görme, diğerinde işitme algısına dayalı olmasıdır.
Duyular dışı algılama veya altıncı his, parapsikologların telepati, durugörü, prekognisyon gibi beş duyunun ötesindeki her türlü paranormal algılamaları belirtmek üzere kullandıkları bir terim olup, Türkçede DDA veya DDİ kısaltmasıyla, İngilizcede ise ESP kısaltmasıyla ifade edilir. Bilimsel konsensüs, duyular dışı algılamanın bilimsel bir olgu olmadığı yönündedir. Terim ilk kez 1870'te Sir Richard Burton tarafından kullanılmış, 1930'larda J.B. Rhine tarafından popüler hale getirilmiştir.

Empati, eşduyum ya da duygudaşlık, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.

Brian David Josephson, Galli teorik fizikçi ve Cambridge Üniversitesi’nden emekli olmuş fizik profesörüdür. En iyi bilindiği çalışmaları süper iletkenlik ve kuantum tünellemedir. 1962 yılında 22 yaşında doktorasını yaparken Cambridge’te yaptığı Josephson etkisi öngörüsü için 1973 yılında Nobel Fizik Ödülü aldı. Josephson Gallerli olup da Nobel Fizik Ödülü alan tek kişidir. Ödülü fizikçiler Leo Esaki ve Ivar Giaever ile paylaştı.

Louisa Ella Rhine, Amerikalı bir botanik doktoruydu ve parapsikoloji alanındaki çalışmaları ile tanınıyordu. Ölümünden sonra, ani psişik deneyimlerin en önde gelen araştırmacısı olarak kabul edildi ve “Parapsikolojinin first lady'si” olarak anıldı.

Sagan standardı, "olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir" (ECREE) özdeyişini kısaltan bir ihtiradır. Adını Cosmos adlı televizyon programında tam olarak bu ifadeyi kullanan bilim iletişimcisi Carl Sagan'dan almıştır.
Psionik, 1950'li ve 60'lı yılların Amerikan bilimkurgusunda, mühendislik ilkelerini duyular dışı algılama, telepati ve psikokinezi gibi paranormal veya psişik olayların incelenmesini uygulayan, önerilen bir disiplindi. Psi ile elektronikteki -onik sözcüklerinin karışımından oluşan bir terimdir. "Psionik" kelimesi, bilimkurgu camiasında bir sanat terimi olarak oluşmuş ve her zaman öyle kalmıştı ve -editör John W. Campbell, Jr.'ın tanıtım çabalarına rağmen- akademik parapsikologlar arasında bile hiçbir zaman genel bir geçerliliğe ulaşamamıştı. Terimin 1951'de icat edilmesinden sonraki yıllarda, hiçbir bilimsel kanıtın "psiyonik" yeteneklerin varlığını desteklemediği giderek daha belirgin hale geldi.
Kriptozooloji, mevcut varlığı tartışmalı veya kanıtlanamayan bilinmeyen, efsanevi veya nesli tükenmiş hayvanları, özellikle folklorda popüler olan Sasquatch, Loch Ness Canavarı, Kocaayak, chupacabra, Jersey Şeytanı, Mokele-mbembe gibi hayvanları araştıran ve inceleyen bir sözdebilim ve altkültürdür. Kriptozoologlar bu varlıkları, alt kültür tarafından ortaya atılan bir terim olan kriptidler olarak adlandırmaktadır. Bilimsel yöntemi takip etmediği için, kriptozooloji ana akım bilim tarafından bir sözde bilim olarak kabul edilir: ne zoolojinin ne de folklor çalışmalarının bir dalıdır. İlk olarak 1950'lerde zoolog Bernard Heuvelmans ve Ivan T. Sanderson tarafından ortaya atılmıştır.